Geliştirilecek Nitelikler
Bu alanlarda çalışmak gizli yeteneklerin ve becerilerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir.
• Sezgiye, olacakları önceden bilme yeteneğine ve görünmez rehberliğe güvenmek
• Yüksek Bilinç’ten konuşmak
• Spontane olmak bir özgürlük ve serüven duygusu geliştirmek
• Sansürsüz açık sözlü iletişim
• Kendine itimat etmek
• Tek başına ve doğada zaman geçirmek
• Sabır
• Sezgisel dinlemek sözcüklerin ardındaki anlamı işitmek
Geride Bırakılacak Eğilimler
Bu eğilimlerin etkisini azaltmaya çalışmak yaşamı daha kolay ve daha zevkli kılmaya yardımcı olabilir.
• Başkalarının ne düşündüğü konusunda sonradan fikir yürütmek
• Kararsızlık
• Sürekli olarak daha çok bilgi aramak
• Başkalarının duymak istediklerini söylemek
• Sezgisel bilişi mantıkla geçersiz kılmak
• Dedikodu yapmak
• Sabırsızlık hemen yanıtlar istemek
• Başkalarının kendisiyle ilgili algıları dâhil, kendininkiler yeri¬ne başkalarının algılarına güvenmek
KAÇINILACAK TUZAK
Yay Kuzey Düğümü insanının Aşil’in topuğu zihinsel güvenlik¬tir (“Eğer başkalarının ne düşündüklerini anlayabilir ve sonra benim fikirlerime katılmalarını sağlayacak doğru şeyi söyleyebilirsem, kendimi her zaman güvende hissedeceğim”). Bu onu sonu gelmez bir bilgi arayışı tuzağına düşürebilir (“Eğer yeterince bilgi elde edebilirsem, ‘gerçeği’ bulabileceğim ve o zaman ne yapacağımı bileceğim”). Ama bu dipsiz bir kuyudur: O, asla, insanların zihinlerini onlara doğru şeyi söyleyeceğinden emin olacak kadar okuyamaz. O kontrolü bırakmalı ve kendi sezgisine kulak vermelidir. Kendi gerçeğine itimat etmek ve ona uygun davranmak onun dürüstlüğünü ortaya çıkarır ki bu da aradığı güvenliği ve iç huzurunu kazanmasına yardımcı olacak doğru insanları ona çekecektir.
Sonuçta, o “gerçek”in ne olduğunu bilecek kadar yeterince bilgiye (malumata) asla sahip olamayacaktır. Bir noktada Yay Kuzey Düğümü insanı mantığı aşıp sezgisine ulaşmalı ve daha yüksek gerçeğinin ona söylediği şeyi sergilemelidir, ironi şu ki, o ruhsal rehberliğine inanıp güvendiğinde, çevresinde olup bitenleri de doğru olarak algılayacaktır.
BU İNSAN ASLINDA NE İSTER ?
Bu insanın aslında istediği şey, güvenle kendisi olurken, başkalarıyla birleştiğini hissetmektir. O, çevresindeki herkesin onunla tam aynı fikirde olmasını herkesin onun bakış açısını anlamasını, onu kabul etmesini ve desteklemesini ve olumlu güdülerini fark etmesini ister. Bunu başarmak için, insanların onun gibi düşünmelerini sağlamaya çalışır. Başkalarını anlama yeteneğini kullanarak, bu insan başkalarının fikirlerini değiştirip onunla uyuşmaları için gereken sözleri söyleyebileceğini düşünür. Ama bu bir işe yaramaz; o hedeflerine ulaşmak için dikkatini kendi gerçeği¬ne odaklamalıdır.
Yay Kuzey Düğümü insanı sezgisel olarak hissettiği sözleri söylediğinde, kendisini içinde bulduğu durumla uyum içine girer. O yüksek benliğinden yaşadığı ve konuştuğunda, uygun ol¬mayan arkadaşlar geri çekilir ve uygun olan yeni insanlar belirirler. Bu insan kendi yüksek gerçeğine uygun olarak hareket ettiğinde, aynı şekilde uyumlanmış olan diğer insanlar onu doğal olarak anlar ve aynı ruhsal değerleri paylaştıklarından, en güvenilir arkadaşlar olurlar.
Yetenekler/ Meslek
Yay Kuzey Düğümü insanı son derece sezgiseldir ve psişik alanlarda yükselebilir, sezgisel farkındalığını kullanarak başkaları için medyumluk ve psişik “okuma” yapabilir. O yabancı ülkeler¬le ilişkileri içeren durumlarda da son derece başarılı olabilir. Bu insan, çözümler bulmak için yeteneklerini kullandığında, hem çok mutlu hem de parasal yönden çok başarılı olur. İyi seçimler şunları içerir: Avukat, dinî ya da ruhani lider, profesör, yayıncı, ya da reklamcılık alanında bir iş fikirleri kitlesel bir düzeyde yayabileceği ya da inandığı bir davayı destekleyebileceği herhangi bir yol.
Bu insan, başkalarının ruh hallerini anlama konusunda doğuştan yeteneklidir, bu yüzden o, çoğunlukla, olası sonuçları ve tehlikeleri önceden görür. O sezgisel olarak gördüğü gerçekleri dile getirdiğinde, doğal iletişim becerisi herkesin kazançlı çıktığı bir durum yaratır. Ancak, eğer başkalarının nasıl düşündükleri¬ni anlamanın ve bildirmenin hedef olduğu mesleklerde çalışırsa, o kadar başarılı olamayabilir. Sıradan konuları öğretmek, ya da ilhamdan çok olguyla ilgili projeler yazmak onun huzursuzluğunu ya da beklenmedik biçimde incinme korkusunu artırır. Doğuştan gelen yazma/konuşma yeteneklerini yüksek gerçekleri iletmek ve uygulamak için kullandığında o daha iyi durumda olur.
Yay Kuzey Düğümü İçin iyileştirici onaylamalar
• “Kendi gerçek duygumu izlediğim zaman, kazanırım.”
• “Olaylar vuku bulurken, sezgim bana doğru yolu kendiliğin¬den gösterecektir.”
• “Başkalarının kendileri olmalarına izin verdiğimde, özgürüm.”
• “Sezgime güvendiğimde ve o anda aklıma geleni dile getirdiğimde, kazanırım.”
KİŞİLİK
Yay Kuzey Düğümü insanı birçok yaşamını öğretmen, yazar, hatip ve satıcı olarak başkalarının nasıl düşündüklerini anlamanın gerekli olduğu pozisyonlarda geçirdi. Öğretmenler, öğrencilerinin düşünce sürecini anlamadıkça ve bilgiyi öğrencinin kabul edebileceği bir biçimde vermedikçe başarılı olamazlar.
Yay Kuzey Düğümü insanı bu enkarnasyona herkesin ba¬kış açısını görebilme yeteneğiyle geldi, ama bu süreçte o kendi gerçeğiyle teması yitirdi. Şimdi o kendi ruhsallığıyla bağ kurmalı ve kendisini yeniden keşfetmelidir.
Anlama yeteneği, bu insanın herkesle her konuda konuşa¬bileceği anlamına da gelir o konuşma yeteneğine sahiptir. Diğer kişinin kafa yapısını anlayabilir ve saatler boyunca havadan su¬dan konuşabilir, dostça sohbet ve kabullenme yoluyla diğer kişinin kendisini rahat hissetmesini sağlayabilir.
Ama o diğer insanların kafa yapılarının o kadar farkındadır ki, çoğunlukla onların fikirlerine tercüman olmakta aşırıya kaçar. Anlaşılmak için, diğer kişinin sözcükleriyle konuşması gerektiğini düşünür ve çok geçmeden gerçekte ne söylemek istediğini unutur. Bu yüzden, o sezgisinden “bir şey aldığında,” onu düzeltmeye ya da “tercüme etmeye” çalışmadan direkt olarak söylemelidir.
KARARSIZLIK
Yay Kuzey Düğümü insanı kararlar vermekte zorlanır. O her iki tarafı da görmeye alışıktır, bu yüzden ne yapacağını bildiğinde bile alternatif bakış açısını da görür ve kafası karışır. Örneğin, eğer kendi kendisine, “Partiye mi gitmeliyim yoksa evde oturup dinlenmeli miyim?” diye sorarsa, hangi seçimin onu mutlu edeceğini içgüdüsel olarak “bilir” ya da “hisseder.” Ama sonra o bilişini sorgular: “Evet, evde oturmak beni mutlu edecek ve benim dinlenmeye ihtiyacım var, ama eğer partiye gitmezsem, belki bir şeyi kaçırırım… Öte yandan, gerçekten dinlenmeye ihtiyacım var üst üste üç gecedir dışarıdaydım… Ama bu partiye çok ilginç insanlar gelebilir…” ve bu sürüp gider. Kısa bir süre sonra o bir karara varamaz hale gelir. Bu sorundan kaçınmak için, o ilk “biliş” hissini sorgulamasına izin vermemelidir. Onun sezgisi neredeyse yüzde yüz doğrudur. O sezgisini fark etmeyi, ona güvenmeyi ve onun kendisine yol göstermesine izin vermeyi öğreniyor. Ayrıca, ona gerçekten kader tarafından yöneltilmiş hiçbir şeyi ya da hiç¬bir kişiyi “kaçırmayacağına” güvenmelidir. O spontane içsel bilişine uygun hareket ettiğinde, her zaman “doğru yolda” olacaktır.
Bu insan kararsızdır, çünkü herhangi bir yöne gitmek için birçok neden düşünür. Bu hiçbir zaman evet ile hayır’ın arasın¬da değildir, o “şu ve şu nedenlerden ötürü evet’tir” ve “başka bir nedenden ötürü, hayır’dır” ve sonunda mesele öyle karmaşık bir hale gelir ki, o hiçbir karar veremez.
Sonradan Fikir Yürütmek
Yay Kuzey Düğümü insanı, güvensizliğinden ötürü, kendisi (ve başkaları) hakkında uzun uzadıya ve sinirlerini yıpratıcı bir biçimde “sonradan fikir yürütür.” O sezgisine güvenmez. Geçmiş enkarnasyonlarda o başka insanların yaşamlarının ve fikirleri¬nin bir parçası olmaya o denli alışmıştır ki, kendi kimliğiyle te¬ması yitirmiştir. Toplumla özdeşleştiği geçmiş yaşamları ona baş¬kalarına güvenmeyi bel bağlamayı öğretmiştir. Ama şimdi sez¬gisini “mantıkla açıklamaya” çalışmadan kendisine güvenme¬lidir. O sezgiye mantık uyguladığında, kafası daha da çok karışır.
Bu süreç bu insan için çok acı vericidir. O içsel olarak o den¬li çatışır bir hale gelir ki, sağlam bir temelinin olmadığını hisse¬der. O herhangi bir kararın lehte ve aleyhte olan yanlarını görebilir ve olası tüm sonuçlan düşündükten sonra, bu ona bir “kazanmama” durumu gibi gelir. Tüm bu süreç kayıpla ilişkilidir: Farklı seçeneklerin her birinde o ne kaybedebilir? Bu olumsuz veçheye odaklanarak, o giderek daha güvensiz hale gelir.
Oysa bu insanın gerçekte istediği, bir şey kazanmaktır. O hedefine odaklanmış kalmak ve başkalarını düşündüğünde, bu onun istediği şeyi elde etmesine kimin yardımcı olabileceğiyle il¬gili olmalıdır. İroni şu ki, o kesin bir karar verdiği anda, evren onu destekler ve her şey kusursuz bir biçimde yolunda gider!
Ancak, bu noktaya erişene dek o çevresindeki insanları çıl¬dırtır, çünkü her kararı tanıdığı herkese danışmak ister. Onun iyi dostları, bu insanın çılgınca, “mantıklı” bakış açılarının ar-dında aslında neyi aradığını anlayabilir ve sevgiyle onu ilk, sezgi¬sel bilişine yönlendirebilirler. Yay Kuzey Düğümü insanının, ha¬yallerini gerçekleştirmek için, sandığından çok daha fazla yardı¬ma ihtiyacı vardır. Hedeflerine erişmek için direkt olarak evren¬den gelecek ruhsal yardıma ihtiyacı vardır ve eğer o buna açık¬sa, bu enkarnasyonda bu yardımı elde edebilir.
O, hayallerine doğru ikinci basamağa çıkabilmek için altta¬ki basamağı bırakması gerektiğini öğreniyor. Kayıp, daima daha büyük kazancın bir parçasıdır. Bağımsız bir yaşam tarzının ya¬rarlarını elde etmek için, o ebeveynlerine bağımlılığı bırakmalı¬dır; bir terfinin yararlarını elde etmek için, eski işini bırakmalı¬dır. O kazanmaya odaklanmalıdır: Hedeflerine doğru ilerlerken ve spontane içsel kilimlerini izlerken yeni bir gelişim, yeni bir çevre ve yeni insanlar kazanmaya.
Yay Kuzey Düğümü insanı sorumluluk duygusunu arzu et¬tiği bir tepkiyi uyandırmaktan, içsel rehberlik alma yeteneğinin doğru bir kanalı olmaya yönlendirmelidir. Hizmet görevlisi ol¬mak yerine, bu enkarnasyonda o başlatıcı olmalıdır. Eğer o buna izin verirse, bu çok kolaydır! O: “Bunu seçiyorum,” ya da “bu yol¬dan gidiyorum,” diye bir karar verdiği anda, yeni bir düzeye eri¬şir. Onun aradaki acı verici süreçten, sonradan fikir yürütme sü¬recinden geçmesi gerekmez. Yapması gereken tüm şey sezgisel olarak hissettiği şeyin doğru olduğuna güvenmek, sezgisel yolu¬nu izlemeye karar vermektir ve onu gerçekleştirmenin en iyi yo¬lunu bulmak için mantığını kullanmaktır.
Başkalarının nasıl tepki göstereceklerini anlamaya çalıştı¬ğında, onun gördüğü şey, o kararını vermeden önce başkalarının nasıl tepki gösterdikleridir. Ama Yay Kuzey Düğümü insanı ka¬rarını verdiğinde, bu diğer kişinin tepkisini gerçekten değiştirir. Bu yüzden, bu insan başkalarının ona nasıl tepki gösterecekle¬rini mantık yoluyla önceden tahmin edemez. Karar verme konu¬sundaki tüm deneyimi onu aynı noktaya geri getirir: Bu enkar¬nasyonda, o sezgisine güvendiğinde ve kendi yolunu izlediğinde, bu iyi sonuç verir.
Muhakeme ve Mantık
Toplumun içinde ve başkalarına bağımlı olarak geçirdiği yaşam¬lardan ötürü, bu insan hemen herkesle “iyi geçinmeyi” öğren¬miştir. Ve geçmiş enkarnasyonlarda o hedeflerine erişmek için tümdengelimli muhakemeyi kullanmıştır. Toplamış olduğu bilgi¬ye ve çevresindekilerin arzularının farkında olmaya dayanan ka¬rarlara varmıştır. Onun kararları tüm etkenleri tartan karmaşık bir sisteme dayanıyordu, bu da onu durumuyla ilgili “doğru yanıt”a götürürdü. Bu süreç geçmiş yaşamlarda onun için iyi so¬nuç vermiştir; ancak, bu yaşamda, tümdengelimli muhakemenin onun için iyi sonuç vermesi programlanmamıştır. Şimdi iyi sonuç vermesi programlanmış olan şey tümevarımlı muhakeme¬dir. Bu süreç, “doğru yanıt”ı sezgisel olarak bilmeye ve onu pra¬tik düzeyde nasıl gerçekleştireceğini anlamak için mantığı kul¬lanmaya dayanır. Bu, önce çözümü görmeyi ve sonra geriye doğ¬ru giderek onun en iyi şekilde nasıl uygulanacağını saptamayı içerir.
Yay Kuzey Düğümü insanı bu enkarnasyonda mantıksız ol¬ma iznine sahiptir. Geçmiş yaşamlarda o mantığı aşırı kullanmıştır ve şimdi her şeyi “biraz doğru” olarak görecektir, çünkü o gerçeği herhangi bir bakış açısından görebilir. Dolayısıyla, man¬tık onu herhangi bir doğru sonuca ya da karara götüremez.
Aşırı düşünmek de bu insana sorunlar çıkarır. O “hayır” demekte zorlanır, bunun nedeni en çok, onun potansiyel bir fır¬satı kaçırma olasılığından nefret etmesidir. Ayrıca, o kimsenin iyi niyetini soğutmak istemez. Ama o vermiş olduğu bir kararı iletirken tüm mantıksal nedenlerini açıklamayabilir. O, sadece, o konuda dürüst olmalıdır: “Bana bu fırsatı sunduğun için teşek¬kür ederim. Bu harika bir fırsat gibi görünüyor, ama ben şu an¬da başka bir yöne gitmem gerektiğini düşünüyorum.” O, bir ge¬rekçe sunmasına gerek kalmadan insanların onun kararlarını kolayca kabul etmelerine şaşıracaktır. Eğer zorlanırsa, her za¬man şöyle diyebilir: “Bu yalnızca bir his; bunun için bir açıkla¬mam gerçekten yok.” Bu, reddetmek için iyi bir mazeret düşü¬nemediği için, yapmak istemediği şeyleri yapmasından çok daha iyidir. Bu, yalan söylemekten de iyidir: Bu enkarnasyonda, ya¬lanlar onun kimliğini karıştırabilir.
Seçenekler açısından düşünmek ya da konuşmak Yay Ku¬zey Düğümü insanı için ters etkilidir ve başkalarına seçenekler sunması da onun için iyi sonuç vermez. O açık sözlü olmalıdır: “İstediğim şey budur ve onu isteyeceğim zaman şudur.” Eğer di¬ğer kişi bundan hoşlanmazsa gidecek, böylece daha uygun bir ki¬şiye yer açacaktır. Eğer o kişi bundan hoşlanırsa, Yay Kuzey Dü¬ğümü insanını destekleyecek ve ona saygı duyacaktır ve ilişki da-ha yakın bir ilişkiye dönüşecektir. O, olguları sezgisel sürecini başlatmak için bir tramplen ola¬rak kullanmadıkça, olgular da bu insana yardımcı olmaz. Eğer o sonunda bir karara varmak için giderek daha çok olgu arıyorsa, bu sonu gelmeyen bir süreç olur. O kararlarından emin olmak için asla yeterince bilgi elde edemez. Bir karar yalnızca bilgiye da¬yandığında, o yeni bir bilgi elde ettiğinde fikrini değiştirir.
Ama gerçek değişmez; bu yüzden, o içsel bir hisse ya da sezgisel bilişe dayanan kararlar verirken, o kararda diretme gü¬cüne de sahip olur. Örneğin, benim bu düğümsel pozisyonda bu¬lunan ve sindirim sorunları olan bir müşterim vardı. Bu hanım bu konuda birçok kitap okumuş, ama kendisini iyileştirememişti. O, bir yola girer, yeni bilgiler okur, fikrini değiştirir ve başka bir yöne giderdi. Sonra bir gün, onu kendi gerçeğiyle temasa ge-çiren bir programa başladı: Üç gün boyunca oruç tuttu ve sonra yavaş yavaş belli bir düzen içinde yemek yemeye başladı ve bede¬ninin her bir yiyeceğe nasıl tepki gösterdiğine dikkat etti. Sonra içsel deneyimine dayanarak hangi yiyeceklerin ona sorun çı¬kardığına karar verdi. O şimdi yüzde yüz bir kesinlikle (ki bu in¬sanlar için bu nadir görülen bir şeydir!) beslenme programına bağlılık gösteriyor, çünkü bu karar onun kişisel deneyimine da¬yanıyor.
Eğer Yay Kuzey Düğümü insanı sezgisel bilişiyle teması yitirmişse, o meseleyle ilgili lehte ve aleyhte olan noktaların bir listesini çıkarabilir (“Yeni bir araba almalı mıyım?” “Bu işe baş-vurmalı mıyım?”). O, lehte (“Yeni bir araba moralimi yükseltir, özgüvenimi artırır, güvenli bir ulaşım sağlar), ve aleyhte (“Her ay ekstra para bulmam gerekecek; annem müsrif olduğumu söy¬leyecek; şimdiki arabamı satmak zorunda kalacağım”) olan nok¬taların hepsini alt alta yazmalıdır. Bu onun zihnindeki tüm kaygıları ve nedenleri boşaltmasına yardımcı olur. Her şeyi yazdık¬tan sonra, o geriye çekilebilir ve durumu objektif olarak değer-lendirebilir. Bu süreç onun “büyük tablo”yu görmesini sağlar ve onu sezgisel gerçeğiyle yeniden temasa geçirir.
ZİHNİN YANLIŞ KULLANIMI
AÇIKLAMALAR
Gereğinden çok “açıklama” genellikle Yay Kuzey Düğümü insa¬nı için iyi sonuç vermez. Örneğin, eğer birisi onun hedefine “ters” düşüyormuş gibi yorumladığı bir şey söylerse, o diğer kişinin ne demek istediğini tam olarak açıklamasında ısrar eder. Bunun tek¬rar tekrar üzerine gider ve diğer kişiyi perspektifinden vazgeçir¬mek için mantık kullanmaya çalışır. Bu şekilde tartışarak, o as¬lında en korktuğu şeyi yapmaktadır: Olumsuz fikirleri güçlü bir odağa getirmekte ve ilişkiye olumsuzluk sokmaktadır. Onun, di¬ğer kişiyi sorgulamaktaki güdüsü o kişiyi dinleyip onun hakkın¬da daha çok şey öğrenmek olmadıkça, “önemsiz şeyleri” sessizce geçiştirmesi daha iyi olur. Eğer onun güdüsü birisini kendi bakış açısından vazgeçirmekse, etkileşimde genellikle kaybedecektir.
TARTIŞMALAR
Tartışmalar Yay Kuzey Düğümü insanı için iyi sonuç vermez. O, başkalarının yaşamı onun bakış açısından görmelerine aşırı ihti¬yaç duyar. Onun için, bir tartışma iki insan arasında her iki ta¬rafa daha geniş bir görüş verecek uyarıcı bir alışveriş değildir bu insan kendi bakış açısının onaylanmasını ister, bu yüzden tartış¬malar kontrolle ilgilidir. Diğerleri bunu hisseder ve çekilme eğili¬mi gösterirler.
Yay Kuzey Düğümü insanı kendi gerçek fikrini başkalarına zorla kabul ettirmeye çalışırken, karşı tarafı çok az dinler. Diğer kişinin zihnini kendi istediği şeye uyumlamaya odaklanır. Bu yaklaşım diğer kişiyi geçici olarak zararsız hale getirebilir, ama savaş devam edecektir!
Bu insan bazen istemeden bir tartışmaya girer. Eğer o zih¬ninde bir karar vermemişse, başka bir kişiyi bu kararla boğuş¬manın yoğun mantıksal sürecine karıştırmaya çalışabilir. Diğer kişi, çoğunlukla, öfkelenir ve önceden oluşturulmuş bir sonuca varmaya yönlendirildiğini ya da zorlandığını hisseder. Yay Kuzey Düğümü insanı diğer kişinin neden öfkelendiğini anlamaz, ama diğer kişi onun kendisini kişisel olarak uygun olmayan bir görüşü kabullenmeye zorladığını düşünür ve dürüstlüğünü ko¬ruma savaşı içinde olduğunu hisseder.
Bu insan tartışmalardan tümüyle uzak kalırsa çok daha iyi eder. Her ne zaman o “mantığını” devreye sokarak bir puan ka¬zanmaya çalışsa, ince bir buz tabakası üzerinde yürümektedir. Böyle ayartıcı anlarda, o içindeki dingin bir yere çekilmelidir.
KENDİ AMACINA GÖRE ETKİLEMEK
Eğer Yay Kuzey Düğümü insanı başkalarını anlama kapasitesini onları aldatmak için kullanırsa, başını derde sokabilir. Bazen bir süre için paçayı kurtarır, ama eninde sonunda bu geri teper.
O olayların mantıklı, lineer gelişimine baktığında sonun¬da onu zararlı çıkarabilecek gibi görünen bir durumun geliştiği¬ni görür. Paniğe kapılır ve pozisyonunu nasıl güvence altına ala¬bileceğini anlamaya çalışır. Durumun farklı biçimlerde nasıl geli¬şebileceğine bakar, sonra sonucun onun lehine çıkması için başkalarının düşünüşünü etkilemeye çalışır.
Ancak, bu insan istediği şeyi başkalarını kendi amacına gö¬re etkileyerek elde ettiğinde, onu ancak sonu gelmez bir etkile¬meyle elinde tutabilir. Ve bu çok yorucu bir iştir!
Bu enkarnasyonda onun kaderi dünyaya şifa verici gerçeği, iyimserliği ve imanı aktarmaktır. Eğer o istediği şeyi elde etmek için hileye başvurarak kaderini çiğnerse, istemeden kendisinden daha güçlü bir hasmı çeker. Hasmının onu yenmek için yapması gereken tek şey dürüst olmaktır. Eğer o dürüstlüğün bir kanalı olmayı reddederse, gerçeğin onu yenilgiye uğratacağı bir duru¬mu kendisine çeker.
Yay Kuzey Düğümü insanı yaşamı yalnızca mantıksal bir temelden gördüğünde, çoğunlukla, paniğe kapılır. Hepimiz için, işlerin istediğimiz gibi gitmediği ve olası senaryoların korkutucu göründüğü zamanlar vardır. Bu, imanı hatırlamanın zamanıdır. Mantık iyi niyeti ya da büyük tabloda her şeyin bizim hayrımıza işlediği gerçeğini içermez. Eğer bu insan geriye dönüp yaşamına bakarsa, her değişimin onun için gelişme ve ilerleme anlamına gelmiş olduğunu görecektir. İnsanlar kendi beklenmedik harç malzemelerini kattıklarında, bir durumun gelişebileceği binlerce yol vardır. Eğer bir insanın nihai olarak olumlu bir sonuca imanı varsa, olumlu yol kendini gösterecektir.
Zararsız Yalanlar
Yay Kuzey Düğümü insanı çok arkadaş canlısı olduğundan ve insanlarla iyi geçinmek istediğinden, zararsız yalanlar söyleme alışkanlığına kayabilir. Bazen o bunu yakalanmadan atlatabilir, ama sağlam zeminde durmadığını bildiğinden, huzursuz olur. Yalanı sürdürmek için tetikte durması gerekir ve bu gerilim ya¬ratır. Yalan onun için iyi bir karma değildir ve kaçınılmaz ola¬rak nahoş biçimlerde geri teper.
Eğer o “küçük, zararsız bir yalana” izin verdiğinde diğer ki¬şinin ilk anlaşmayı unutacağını ya da onun dürüstlükten “biraz” yoksun davranmasına razı olacağını umuyorsa, bunu unutsa da¬ha iyi olur. “Örtbas etmeye” çalıştığı çeşme kaçınılmaz olarak onun için utandırıcı bir biçimde ortaya çıkacaktır. Ama bir kez bu geri tepmeleri fark ettiğinde, bu insan zihinsel enerjisini “ört¬bas etmelere” harcamayacak kadar zekidir.
Başkalarıyla başa çıkmak için onları kendi amacına göre etkilemeye çalışmak da Yay Kuzey Düğümü insanını kişisel dü¬zeyde çok sınırlar bu onun fark etmeyebileceği biçimlerde acı verici ve özgürlüğünü gereksiz yere kısıtlayıcıdır. Bu insan, eğer diğer kişiyi kendi amacına göre etkileyemezse, onun iradesini kabullenmek zorunda kalacağından korkar. O, ustaca etkileme¬nin dışında başka bir gücü olmadığını düşünür. Ama bunun tam tersi doğrudur. Bu enkarnasyonda onun gücü özel yeteneği ger¬çek’tir. O dürüstçe ve açıkça kendi bakış açısını açıkladığında, başkaları onun söylediklerine saygı duyarlar. Diğer insanlar onun istediği şeyi kabul edecekler ya da daha büyük bir anlayış ve güvene yol açan bir açık sözlülükle karşılık vereceklerdir.
Olumlu Nitelikler
Kazanmak Yay Kuzey Düğümü insanı için çok önemlidir, bu da onun bir karar vermeden önce tüm seçenekleri dikkatle gözden geçirmesinin nedenlerinden biridir. Bu insanın ilerleme arzusu o denli güçlüdür ki, her karar onun için çok önemli hale gelir o bir hata yapmak istemez. Oysa eğer geriye dönüp yaşamına ba¬karsa, sezgisini izlediğinde, yapacağından korktuğu hataları asla yapmamış olduğunu görecektir. O içsel itilimini izlediğinde, piş¬man olmaz. Bu insan için nihai sonuç, onun kazanma ve bir son¬raki düzeye erişme arzusudur kazanma arzusu onun için doğru ve sağlıklıdır.
Bu enkarnasyonda, o başkalarının düşüncelerinin girdabın¬dan kaçmak istiyor; yeni bir düzeyde canlılık istiyor. Bu yüzden, kararlarını eski düzeyden düşünmeye dayandırması onun kazan¬masına yardımcı olmayacaktır; bu, onu aynı yerde saplanıp kal¬mış halde tutacaktır. O, ona her ne enerji ve canlılık duygusu ve¬riyorsa ona güvenmelidir, onun aradığı “kazanma” budur. “Ka¬zanmak” onun için bir duygudur bu gelişimdir, ilerleme ve yük¬selme arzusudur. Böylece, aklına bir fikir geldiğinde ve o, sezgi¬sel olarak, onu yapması gerektiğini hissettiğinde ve eğer buna heyecan verici, canlı bir enerji eşlik ediyorsa, bu onun güvenebi¬leceği bir enerjidir ve aradığı yeni düzeye götürecek olan yoldur.
Yay Kuzey Düğümü insanı için bunun tersi de doğrudur. Bunaltıcı görünen ve onu endişelendiren şey uygun bir seçim de¬ğildir. Onun için “hayır” demek daha iyidir, çünkü o durumla il¬gili bir şey onun yararına olmayacaktır. Ancak, onun aşırı çalı¬şan zihni müdahale etmeye çalışacak ve şöyle diyecektir: “Bu iyi bir şey ve sen onu yapmalısın vs. vs.”
Ama o kendisine sezgisini izleme iznini verdiğinde, içten bir biçimde karşılık verebilir. Ancak, karşılık vermeden önce, ne hissettiğini iyice anlayana dek beklemelidir. Bu insan kendi için¬de netlik kazandığında, kararını diğer kişinin kabul edebileceği sevecen bir biçimde sunabilir.
Sezgi
Geçmiş yaşamlarda geliştirdiği mantık, Yay Kuzey Düğümü in¬sanının yaşama olumsuz bir perspektiften bakmanın kendi ken¬dini sabote edici olduğunu anlamasını sağlar. Yaşamımıza ve ko¬şullarımıza nasıl baktığımız duygusal halimizi belirler. Olumlu olanı artırmamız bizi mutlu ve güvenli kılar.
Ne yazık ki, geçmiş yaşamlarında mantığa ve zihinsel kıv¬raklığa çok fazla güvenmiş olduğundan, bu insan gerçeğin gü¬cüyle teması yitirmiştir. O, keskin sezgisinin uyarıcı işaretlerini görmezden gelip, olumlu düşünmeyi sürdürme eğilimi gösterir, ancak sonra önemli durumların kötü sonuçlandığını görür. O za¬man kendisini tümüyle hazırlıksız hisseder o bunun geldiğini görmemiştir.
Bunun tekrar vuku bulmasını önlemek için, o kendisini gelecekteki acıdan “korumak” amacıyla “mantıksal” bir korku ya¬pısı geliştirir. Böylece şöyle bir senaryo gelişir: Mantığı kullana¬rak, o bir durum hakkında olumlu düşünür ve kendisini mutlu hisseder. Sonra, geçmişte kendisini güvenli hissettiğinde vuku bulan düş kırıklıklarını hatırlar ve korku duyar. Düş kırıklığın¬dan kaçınmak için, olası tüm olumsuz sonuçları düşünür, böyle¬ce yine korkar ve mutsuz olur. Bu zihinsel jimnastiklerin sonu¬cunda yaşama, diğer insanlara ve kendisine güvenmez hale gelir. Bundan dolayı, bu enkarnasyonda o acıdan kaçınmak için sezgi¬sine güvenmeyi öğrenmelidir.
Mantığı bu insana hiçbir kişinin ya da hiçbir durumun tam bir güvene layık olmadığını söyler. İnsanlar değişir, durumlar farklılaşır, beklenmedik olaylar meydana gelir ve biz hatalar ya¬parız. Güvenilecek kim vardır? Eğer o geriye dönüp yaşamına ba¬karsa, bir durumun sonucunu ona her zaman doğru bir biçimde göstermiş olan tek şey sezgisinin net sesidir. Onun güvenebilece¬ği etken budur.
Onun sezgi yeteneğinin nasıl çalıştığının bir örneği olarak, eski korku filmlerini hatırlayın. Bildik bir tema kendini tekrar¬layacaktır: Bir kasabanın uzağında, ıssız bir tepenin üzerinde perili bir ev vardır. Bir otomobil dolusu genç gülerek, tasasız bir halde oraya yaklaşmaktadır. Onlar perili evin önünden geçerler¬ken, kamera lastiklerden birine zumlanır ve birden lastik pat¬lar. Kameranın çekimlerinden ve ürkütücü müzikten ötürü se¬yirci şöyle düşünür: “O eve girmeyin!” Kamera, gençlerden biri¬nin yüzünü yakından gösterir ve sezgisel olarak o da bunu bilmektedir! Eğer o eve girerlerse korkunç şeyler olacaktır. Ama onun arkadaşları tasasız ve güvenlidir, bu yüzden o hissettiği içsel uyarıyı önemsemez ve arkadaşlarını izleyerek eve girer ve ger¬çekten de korkunç şeyler vuku bulur.
Bu, Yay Kuzey Düğümü insanı için mükemmel bir öykü¬dür. O ne olacağını her zaman önceden bilir. Sezgisini önemsemeyip, mantığını kullanarak ya da başkalarının ne düşünecek¬leri kaygısıyla bir durumun içine girerse, daima kaybeder ve bazen korkunç şeyler olur. O içsel itilimini dinlediğinde ve sez¬gisini izlediğinde, daima kazanır. Yaşamı sihirli bir hale gelir; o tuzaklardan kaçınır ve başarıyı deneyimlemeyi sürdürür.
NEŞELİLİK
Yay Kuzey Düğümü insanı olumlu, neşeli ve cana yakındır. Baş¬kalarıyla mutlu, tasasız bağlara sahiptir ve yardımsever bir ya¬radılıştadır. O, Rehberlerinden ve Melekler’den gelen içgörüye uyumlanmıştır ve daha yüksek ilhama açıktır. Bu insan doğal olarak iyimserdir ve onu beklediğini hissettiği sonuçları elde etmek için çok çalışmaya gönüllüdür.
Düşünceleri ona olumsuz mesajlar veriyor olsa bile, o yine de, gelecek için olumlu beklentilerle hareket eder. O korkuların¬dan söz edebilir, ama davranışında iyimserliğini izler. Eğer ken¬dine düşeni yaparsa, onun için iyi şeylerin vuku bulacağını bilir.
Yay Kuzey Düğümü insanı başaracağı hissini taşır ve onun neşeli mizacını destekleyen budur. O ters gidebilecek her şeyi gö¬rür, ama yine de harekete geçip onu yapar o neye mal olursa ol¬sun. Bu insan olumsuz hale geldiğinde, bu onun aşırı düşünme¬sinden kaynaklanır. Geçmiş yaşamlarda onun zihni aşırı faaldi, bu yüzden şimdi onun yapacağı en iyi şey, işleri yüksek benliğine bırakmak ve Rehberlerinden kendisine doğru yönü göstermele¬rini istemektir. Zihnini gevşettiğinde, olumlu sonuçlara olan do¬ğal imanı yeniden oluşacaktır.
Yay Kuzey Düğümü insanının başkalarıyla paylaşabileceği en büyük yeteneklerden biri, insanların olumsuz düşünceleri aş¬malarına yardımcı olma ve olumlu bir bakış açısını nasıl edine¬ceklerini gösterme konusundaki özgün yeteneğidir. Onun yazıla¬rı ya da konuşmaları bunu insanların zihinlerini olumlu sonuç¬lara iman etmeye yönlendirmeyi hedeflediğinde, mesajı, duyan herkes tarafından çok iyi karşılanır. Ayrıca, o başkalarının bir du¬rumun aydınlık yanına odaklanmalarına yardımcı olduğunda, kendi düşünüşü de daha aydınlık hale gelir.
GEREKSİNİMLER
YALNIZLIK
Paylaşmaya Karşı Kişisel Bütünleşme
Geçmiş yaşamlarda bu insan kendisini insanlarla kuşatmaya alışmış olmasına karşın, bu yaşamda epey bir zamanı yalnız ge¬çirmesi onun için önemli ve gereklidir. O insanlardan uzaklaştı¬ğında netlik kazanır, kendi gerçeğiyle bağlantı kurar ve bir huzur ve esenlik duygusu oluşturur. Bazen, insanlarla iletişim kur¬maması ve fikirlerini paylaşmaması onun için daha iyi olur. O bir içgörü alabilir ve geçmiş yaşamlarında öğretmen olduğun¬dan, ilk içgüdüsü bilgisini herkesle cömertçe paylaşmaktır. Ama paylaşırken, içgörüsünün gücü dağılmaya başlar.
Birincisi, eğer insanlar Yay Kuzey Düğümü insanının ger¬çeğine katılmazlarsa, o hemen onu diğer kişinin bakış açısından görmeye çalışır. O kişi açıkça karşı çıkmasa bile, bu insan başka¬larının tepkilerine o denli duyarlıdır ki, herhangi bir itirazı hissedebilir; o zaman güvensiz bir hale gelir ve enerji dağılır. Bunun yerine, o onu özümseyene ve yaşamında onun etkilerini sergile¬meye başlayana dek, yeni bir içgörüyü kendine saklamalıdır. Örneğin, eğer bu insan korkuyla direkt olarak yüzleşmenin korkuyu kahkahaya dönüştürdüğünü düşünüyorsa, bu içgörüyü günlük yaşamında uygulama üzerinde çalışmalıdır. Bu yolla o bu gerçeğin kişisel bir sergilenişi haline gelir.
Doğal Yaşama: “Büyük Tablo”
Yay Kuzey Düğümü insanı için toplumdan geri çekilmek çok sağ¬lıklıdır: Açık havada zaman geçirmek ve doğal olanla yeniden te¬masa geçmek. Bu ona kendisi olmayı hatırlatır ve içtenliğinin, gerçekliğinin gücüne olan güvenini güçlendirir. Doğanın devrele¬ri ona iç huzuru verir ve insanların zihinlerini kendi amacına göre etkilemekten daha büyük bir plânın gelişmekte olduğunu hatırlamasına yardımcı olur. Kafasına taktığı önemsiz ayrıntılar önemini yitirir. Kırlarda zaman geçirmek bu insana genişlemiş bir görüş verir. Bu perspektif olmadan, o kısa devre yapabilir: Zihni o kadar faaldir ki, o insanların çevresinde ve kentte aşırı vakit geçirdiğinde aşırı uyarılmış bir hale gelir.
Hayvanlarla zaman geçirmek de bu insanın gevşemesine ve berraklık kazanmasına yardımcı olur. Çevresinde temel, sade ve gerçek bir canlı varken, o daha sakin bir frekansta merkezlene¬bilir. O, dünyayı, bir insandan daha az karmaşık olan bir yaratı¬ğın gözleriyle görmenin yararını çok görür. Bu insan, algısını sa¬de ve basit şeyler üzerinde odaklanmış tutmalıdır.
Aynı şekilde, yabancı ülkelere yolculuk da ona iyi gelir. Ya¬bancı bir dille ve alışılmadık bir kafa yapısıyla birlikte, o çevre¬sindeki insanları karmaşık olmayan, temel bir biçimde görmeye zorlanır. Hemcinslerinin sadeliğinin ve güzelliğinin farkına va¬rır: Onların adetleri ve gelenekleri, nasıl giyindikleri ve birbirle¬riyle nasıl etkileşimde bulundukları. Yay Kuzey Düğümü insanı hoşlandığı şeyin daha basit bir kültür olduğunu düşünebilir, ama onun gerçekte hoşlandığı şey, kendisinin insanları ve olayları da¬ha sade bir biçimde görebilme kapasitesidir.
Bu insan sadeliğin açlığını çekmektedir. Ve onun için sade¬liğe giden yol insanları göründükleri gibi kabul etmeyi ve kendi sezgisine güvenmeyi içerir. O sadeleşmeyi ve kendisine karşı dü¬rüst kalmayı öğrendiğinde, otomatik olarak, başkalarını da aynı biçimde görmeye başlar. O içtenlikle davranmaya başladığında, başkalarını da aldatmacasız ya da gizli amaçlar barındırmadan davranıyor olarak hayal edebilecektir. Zihni bu şekilde gevşedi-ğinde, yaşamı da daha sevinçli olacaktır.
Tüm düzeylerde, Yay Kuzey Düğümü insanı doğal olanla yeniden temasa geçmelidir. Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve yeni bir yavru köpeği olan bir kadın müşterim vardı. Bir gün ben onu ziyaret ettiğim sırada huzursuzlandı, sürekli olarak saatine baktı, çünkü bu yavru köpeği gezdirme zamanıy¬dı. Ama yavru köpek uyuyordu! Onun “yavru bir köpek nasıl ye¬tiştirilir” kitabına göre, bu gezintiye çıkma zamanıydı ve onun görebildiği tüm şey kurallardı. Bu hanım mevcut durumla temas halinde değildi. Yavru köpek uyuyordu, öyleyse bırakın o uyu¬sun! Bu düğümsel gruptaki insan yaşamın doğal, dingin gelişi¬miyle yeniden temasa geçmelidir ve insanların, ilişkilerin ve olayların doğal ritimlerine güvenmelidir.
Anlayış ve Kabullenme
Yay Kuzey Düğümü insanının geçici değil, derin ve daimi bir düzeyde anlaşılmasının ve kabul edilmesinin anahtarı onun ken¬disi olmasında yatar. O, çevresindekilerin nasıl karşılık verecek¬lerini çoğunlukla tahmin edebilmesine karşın, bazen şaşırabilir. Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve çocukluk yılları ve ailesi hakkında bir oyun yazmış olan bir müşterim vardı. Bu hanım, oyununu ailesinin bazı üyelerinin görmesinden korku¬yordu, çünkü oyunun onları incitebileceğini düşünüyordu. Oyunu yazarken, fikir yürütüyor ve onların her satıra verecekleri tepki¬yi tahmin etmeye çalışıyordu.
O özellikle annesinin oyuna göstereceği tepkiden kaygı du¬yuyordu. Sonunda, oyun Broadway dışında oynandı ve annesi da¬hil, birçok akrabası açılış gecesine katıldı. Onu çok şaşırtan bir biçimde, akrabaları oyunu sevdiler. Annesinin gözleri kızının başarısından ötürü gururla parlıyordu. Müşterim büyük bir rahat¬lama hissetmişti. Onun gerçeğini gördüğü biçimde iletmesi ilgili herkesin kazançlı çıktığı bir durum yaratmıştı. Ayrıca, oyun dü¬rüst olduğundan (o öyküyü başkalarının değil, kendi bakış açı¬sından anlatmıştı) oyun halk arasında da başarı kazanmıştı.
Açık sözlü iletişimin ardındaki güdü başka birisini incit¬mek ya da kendi amacına göre etkilemek değil de kendisini ifa¬de etmek olduğunda, bu Yay Kuzey Düğümü insanı için iyi so¬nuç verir. O başkalarının fikirlerini kabul etmeye onların ya¬şamlarına uyum sağlamaya, istismar edilmesine izin vermeye çok eğilimlidir. Ama o, “Hey, bana bunu yapamazsın! Ben bu tür bir muameleyi hak etmiyorum!” dediğinde ve kendisini savun¬duğunda, bu iyi sonuç verir!
KENDİ KENDİNİ TANIMLAMAK
Yay Kuzey Düğümü insanı kendisine iç huzuru verecek bir bakış açısını o denli umarsızca arar ki, sonuçta başka bir kişinin felse¬fesine bağlanabilir. Bir süre için bu sistem onun işine yarayabi¬lir. Hatta o bu inanç sisteminin parametrelerini “tek gerçek” ola¬rak kabul edebilir ve o sınırların ötesine geçmek istemeyebilir.
Bu anlamlı iletişimde sorunlar yaratabilir, çünkü bu insan başkalarının onunla derin bir düzeyde ilişki kurmaları için önce onun lugatına, düşünce biçimine ve prensiplerine uymaların¬da ısrar etme eğilimindedir. Ama o Gerçeği bulmak için mantığı kullanmaktadır ve mantık ancak bazı varsayımlar karşılıklı ola¬rak kabul edildiğinde işe yarayabilir. Benimsediği felsefe ona ra¬hatlık vermiştir ve o Gerçeği, oluşturulmuş bir tanımın sınırları ötesinde, kendi başına bulma konusunda kendisine güvenmez. O, kendisini Gerçeğin enerjisine daldırmak yerine, rasyonelliği ve mantığı kullanmaya çalışabilir.
Bu insanın, bir başkasının felsefesini Gerçeğe doğru atlaya¬bileceği bir tramplen olarak ve geçici olarak benimsemesinde bir sakınca yoktur; ama bir kez o Gerçeğin enerjisiyle birleştiğin¬de, yapacağı en iyi şey onu oraya ulaştıran sözcükleri bırakmaktır. Onun, aradığı gerçeği tam olarak bulmak için, başkaların¬dan öğreneceği çok şey vardır. Ama o, kitaplara ya da dışsal oto¬ritelere bel bağlamak yerine, yaşamı dinlemeli ve yaşamın ona öğretmesine izin vermelidir. Diğer insanlardan gelen görüşler ve tavsiyeler onun kendi düşünüşündeki kusurları görmesine yar¬dımcı olabilir ve ona pratikte başarıya ulaşmasını sağlayacak al¬ternatif algılar sunabilir.
Yay Kuzey Düğümü insanı, oluşturulmuş herhangi bir inanç sisteminin onun Gerçeğin bütünlüğüyle canlı bir bağ kurmasını engellediğini öğreniyor. Gerçek, herhangi bir bakış açısının öte¬sindedir. O bir kavram değil, bir enerjidir. O son derecede pra¬tiktir işe yarar! Gerçek ayrıca hareketlidir, akışkandır ve bu in¬san Gerçeğin ona yol göstermesine izin vermeyi öğreniyor.
Kendini Kabullenmek
Yay Kuzey Düğümü insanı geçmiş yaşamlarda öğretmenlik yapmıştır ve şimdi başkalarına öğretmeye çalışmayı sürdürmekte¬dir. Fikirlerinin kendi gerçeğinin başkaları tarafından kabul edilmesi onun için önemlidir. Ancak, bu enkarnasyonda fikirle¬rinin kabul görmesi onun doğru yolda olup olmadığının bir gös¬tergesi değildir. Bunun yerine, o kendi gerçeğinin bir örneği hali¬ne gelmeye odaklanmalı, Gerçeğin aşikâr olması için onu kendi davranışlarıyla sergilemelidir.
Bu insan çok büyük bir ruhsal boşluk hisseder: Kendisine güç ve özgüveni verecek bir şeyden yoksun olduğunu düşünür. Gerçekten de, onun gözden kaçırdığı şey kendi benliğidir. O, o kadar çok enkarnasyonu toplumla iç içe geçirmiştir ki, ruhsal bağlantısının sessizliği ve mevcudiyetiyle teması yitirmiştir. Bu yüzden, ruhsallığına yeniden uyumlanmaya derin bir ihtiyaç du¬yar. Bu enkarnasyonda ruhsal arayışı başlıca amaç edinmesi onun için bütünüyle uygundur.
Bir düzeyde, bu gereksinim ruhsal kitaplar okuyarak ve kendi başına dua ya da meditasyonla zaman geçirerek duyurula¬bilir. “Günlük yaşam” düzeyinde, o arzularını kabul ve tasdik ederek ruhsallığıyla bağını güçlendirebilir. Bu insan, arzularının başkaları tarafından kabul edilmeyeceği korkusuyla onları ilet¬meme eğilimindedir. Oysa arzular içimizden, ruhumuzdan gelen, kendi tamamlanışımızı deneyimleyebilmemiz için bizi belli bir yöne gitmeye zorlayan itilimlerdir. Bu yüzden, o arzularını ka¬bul ettiğinde ve onları başkalarına ilettiğinde, kendisini kabul¬lenmeye doğru bir adım atar.
İroni şu ki, o kendisini kabullenmeye başladığında, başka¬ları tarafından kabul edilme konusunda daha az umarsızlık his¬seder. O, kendisine karşı dürüst ve sadık olmuş ve arzularını açı¬ğa vurma cesaretini göstermiştir. Sonuç olarak, o muazzam bir doyum ve huzur içsel bir tamamlanma duygusu hisseder.
AÇIKSÖZLÜ İLETİŞİM
Yay Kuzey Düğümü insanı için önemli bir hedef direkt, açık sözlü iletişim sanatını uygulamaktır. Bu göz korkutucu olabilir, çün¬kü geçmiş yaşamlarda o insanları kendi amaçlarına göre etkile¬me ve dolaylı iletişim kurma akışkanlığındaydı. Bu yaşamda o başkalarındaki bu nitelikleri sevmez, ama istemeden kendisi de böyle davranabilir.
Bu insan, sözcükleri kullanma konusunda geçmiş yaşam¬lardan gelen bir yeteneğe sahiptir. İletişimini başkalarının onun¬la hemfikir olmalarını sağlayacak biçimde düzenleyebilir ve bir-birlerini anlamayan gruplar ya da bireyler arasındaki tartışmalara, yalnızca diplomatik olarak değil, ama her iki tarafı da etki¬leyip yönlendirerek hakemlik eder. O yüzleşmelerden hoşlanmaz. Eğer o başkalarına kendi bakış açısını kabul ettirebilirse, açık konuşmayı göze almak zorunda kalmayacaktır, çünkü diğer kişi durumu zaten onun gördüğü gibi görecektir. Ama bu süreçte her¬kes kaybeder, çünkü etkileşim açık sözlülüğe ve gerçeğe dayan¬maz. O zaman bu insan kendisini çok kötü hisseder. O hem ken¬disine hem de gerçeğe ihanet etmiştir ve onun bir yanı bunu bilir.
Yay Kuzey Düğümü insanının, durumun ardındaki gerçeğe bakması ve onun için en yararlı olacak şeyi mantıkla “hesaplamadan,” sadece gördüğü şeyi iletmesi, onun için daha iyi olur. Buna güvendiğinde, bizzat Gerçeğin gücü ona başarının yolunu açar. Onun hissedeceği iyi duygu, doğru yolda olduğunun onayı¬dır. Bu hatırlama ve uygulama gerektirir, ama o olumlu sonuçla¬rı deneyimledikçe, buna daha çok güvenmeyi öğrenecektir.
KABULLENİLME GEREKSİNİMİ
Bu insan, önce diğer kişinin onun sözlerini nasıl kabul edeceğini dikkate alarak, söyleyeceklerini yumuşatma eğilimindedir. Bu dolaylı bir iletişimle sonuçlanır; bu da onun, diğer kişinin onun bakış açısını kabul etmesini her ne sağlayacağını düşünüyor¬sa, sadece onu paylaşması anlamına gelir. O, başkalarının kabu¬lünü ve desteğini kaybetmekten korkar ve sohbeti tasasız, sos¬yal bir düzeyde tutmaya çalışır.
Oysa Yay Kuzey Düğümü insanı açık konuştuğunda, me¬sele açıkça iletildikten sonra, mutlu bir zihinsel enerji alışverişi başlayabilir. Eğer o her “engeli” (yani, diğer kişinin farklı bir ba-kış açısına sahip olmasını) daha büyük bir uyum yaratmada bir sonraki adım olarak görür, evrenin onu başkalarına yakınlaştı¬racak şeyler sağladığına güvenirse, o zaman her engel onu hede¬fine ulaştıracak bir sonraki odaklanma alanı haline gelir.
Geçmişteki koşullanmasından ötürü, bu insan eğer düşün¬düğü şeyi açıkça söylerse başının derde gireceği korkusuyla sa¬kıngan bir biçimde konuşma eğilimindedir. Ama geçmiş yaşam¬larda işe yaramış olan alışkanlıkların bu enkarnasyonda başarılı olması programlanmamıştır: O düşündüğü şeyi açıkça söyleme¬diğinde başı derde girer! Eğer o başkalarına ne düşündüğünü ya da ne istediğini söylemezse, dikkate alınmaz ya da umursanmaz ki o bundan hiç hoşlanmaz.
Yay Kuzey Düğümü insanı çok açık sözlü olmalıdır. Eğer o sözlerini sakınır, uzlaşmacı davranırsa, söylemek istediği şeyi unu¬tacak ve enerjisini yitirecektir. Onun için kendisi olmak ürkü¬tücü olabilir, ama eğer o kendisini içindeki gerçeğin bir kanalı ola¬rak görürse, bunu yapabilir.
POZİSYONUNU TANIMLAMAK
Bu insanın, kararını başkalarıyla tartışmadan önce, ne düşün¬düğüne ve ne istediğine kesin olarak karar vermesi onun için da¬ha iyi olur. Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve aktris olan bir müşterim vardı. Tanınmış bir New Yorklu yapımcı, bir dansçı ve şarkıcı gerektiren bir rol için ona bir deneme gösterisi yapma fırsatı sundu. Müşterim iyi bir şarkıcıydı, ama çok iyi bir dansçı değildi. Onun spontane tepkisi şöyle düşünmekti: “Hayır. Bu bir yere çıkmaz. Bu deneme gösterisini gerçekten yapmak zo¬runda mıyım?” Sonra, ilk “bilişi” hakkında sonradan “mantıklı” fikir yürütme alışkanlığı kendini gösterdi: “Eğer teklifini redde¬dersem yapımcı ne diyecek? Belki o buna alınacak ve bir sonraki oyunu için bana bir şans vermeyecektir. Ya bu gerçekten büyük bir şeye götüren bir fırsatsa ve ben onu göremiyorsam?”
Sonunda, müşterim o yapımcıyı aradı ve iyi bir dansçı ol¬madığı için o role uygun olmadığını düşündüğünü açıkladı. Ya¬pımcı da, durumu yeniden değerlendirdikten sonra, bunun onun için uygun bir rol olmadığını kabul etti. Görüşme olumlu bir havada sona erdi.
Müşterim telefon etmeden önce bu konuda ne düşündü¬ğünü biliyordu. Konuşma onun bakış açısını iletme meselesiydi. O, yapımcıyla konuşmadan önce kararını vermişti, böylece açık sözlü ve nazik bir biçimde iletişim kurabilmişti. Yay Kuzey Düğümü insanı için zorluk bir konuda kesin olarak ne düşündüğü¬nü anlamaktır. Bir kez bunu yaptığında, kararını başkalarının kabul etmelerini sağlayacak biçimde iletebilir.
YANLIŞ ANLAŞILMA KORKUSU
Yay Kuzey Düğümü insanı yanlış anlaşılmaktan çok korkar. Bü¬yük ölçüde, o güvenliğini ve iç huzurunu başkalarıyla uyum duy¬guları oluşturmuş olmasına dayandırır. Oysa sağlam bir kabul¬lenilme duygusu hissetmesi için, bu uyum onun kendi gerçeğini ortaya koymasına dayanmalıdır. Ona bir şey sunulur sunulmaz, bu insan çoğunlukla, bir “doğru ve yanlış” duygusu hisseder. Ne var ki, o hissettiği şeyi açıkladığında diğerleri onun “zıvanadan çıktığını” düşünebilirler. Zaman genellikle onun ilk izleniminin doğru olduğunu kanıtlar bu yüzden onun düşündüğü şeyi açıkça söylemesi ve diğerlerine geçmişteki sezgilerinin doğru çıktığını hatırlatması uygundur. Ka¬bullenilme arzusundan ötürü, o başkalarının onun “kibirli” ol¬duğunu düşünmelerini istemez, bu yüzden çoğunlukla bu yete¬neğini vurgulamaz. Ama aslında, bu algılar onun kendi fikirleri değildir; o sadece onları sezgisel olarak “görür.” Buna dikkati çe¬kerek, diğer insanların kendi sezgileriyle bağlantı kurmanın ya¬rarını fark etmelerini sağlayabilir.
Yay Kuzey Düğümü insanı ilk içsel hissinin doğruluğuna güvenmeyi ve onun hakkında sonradan fikir yürütmemeyi öğre¬niyor. Çoğunlukla, o kendisi için önemli olan birisiyle görüştük¬ten sonra “her şeyin yolunda olduğu” hissini duyar. Daha sonra, aklına görüşme sırasında söylemiş olduğu bir şey gelir: “Acaba o bununla ne demek istediğimi anladı mı? Yo, hayır O belki benim… diye düşündüğümü düşünüyor…” ve o bir endişe nö¬beti geçirir! Tüm görüşme zihninde yeniden canlanır. Görüşme¬yi inceden inceye inceler, yanlış iletişimin vuku bulmuş olabile¬ceği tüm yerleri dikkate alır. Çok geçmeden, kendisiyle diğer kişi arasında büyük bir yanlış anlamanın olduğuna ikna olur.
O, her şeyi açıklamak için diğer kişiyi aramayı düşünebilir. Ama bu genellikle durumu karıştırır ve diğer kişi onun içtenli¬ğinden kuşkulanmaya başlar. Bu insan bunu hisseder, utanır ve kendisini öncekinden de güvensiz hisseder. Etkileşimi sorgulaya¬rak, ilişkiye olumsuz zihinsel enerji katar, bu da onun diğer ki¬şiyle olan bağına zarar verir. Tüm bu süreç onun aleyhine işler.
Yay Kuzey Düğümü insanının, ilk görüşmede ne olduğunu gösteren doğru bir göstergeye ihtiyacı vardır. O kendi içsel bilişi¬ne güvenmeyi öğrenmelidir: Görüşmenin hemen ardından gö¬rüşme hakkında duyduğu his. Eğer bir şeyin “pek doğru olmadı¬ğı” yönünde bir huzursuzluk hissederse, bu sezgisi büyük olasılıkla doğrudur. Ya o kişi ona karşı dürüst değildi, ya da bir yan¬lış anlama vardı. Eğer onun duyduğu ilk his her şeyin yolunda gitmiş olduğuysa, o bu hisse güvenmeli ve görüşmeyi zihninde tekrarlayıp, mantık kullanarak irdelememelidir. Bu insan için, sezgi mantıktan çok daha doğrudur.
Yay Kuzey Düğümü insanı atmosfer yoluyla sessiz iletişim kurmak gibi olağanüstü bir yeteneğe de sahiptir. Eğer bir ilişkiy¬le ilgili olarak endişe ve huzursuzluk hissediyorsa, o kendi içine dönmeli ve diğer kişiye sevgi göndermelidir. Yalnızca bu bile bir şifayı başlatmak için yeterli olabilir.
İç Huzuru
Yay Kuzey Düğümü insanının karşı karşıya bulunduğu en bü¬yük zorluklardan biri iç huzuruna kavuşmaktır. Buna yardımcı olabilecek bir bakış açısı şudur: “Bunların hepsi yalnızca bir se¬rüven! Bu bir deney, bir keşif!” “Serüven” sözcüğü onun için sihirli bir sözcüktür: Bu eğlence, genişleme ve öğrenme demektir.
Serüvendeyken, o kendi bildiğinden farklı olan yollar hak¬kında daha çok şey keşfedecektir. Bu, bilinmeyene doğru bir iman atlayışını gerektirir; ama bunu yaptığında, her şey onun yararı¬na olur ve o kendisini canlanmış hisseder. Başkaları onu çok ce¬sur olarak görürler, ama o durumunu bir serüven olarak gördü¬ğünde, kendisini şansını denemekte ve keşifte bulunmakta öz¬gür hisseder.
O kendi içgüdülerine göre davrandığında, sihir meydana gelir. Ve kendi enerji alanındaki olumlu karşılık onu ilerlemeyi sürdürmek için gereksindiği teşvik ve coşkuyla besleyecektir.
SABIR
Yay Kuzey Düğümü insanı sabrın ne olduğunu öğreniyor. O, çoğunlukla, sonuçları hızlandırmak ister. Zihninde gördüğü şe¬yin hemen gerçekleşmesini ister. Zihinsel süreciyle o denli özdeş¬leşmiştir ve zihni o denli hızlı çalışır ki, sonunda kendisini “doğal akış”tan daha hızlı gidiyor bulur. İşler yolunda gitmez ya da düzensiz göründüğünde, bu insan bilerek yavaşlamalı ve sabırlı olmalıdır. Bekleyip, olayların doğal sırasında bundan sonra ne¬yin gelişeceğini görmelidir.
Ama bu insan, çoğunlukla, zamanın kalmadığı hissine kapılır ve sinirli enerjisi bedenini, sinir sistemini ve genel sağlığını çok yıpratabilir. Bazen bir sağlık uyarısı onu sarsıp, yavaşlama-sına ve daha gözlemci olmasına neden olabilir. O yaşamı kontrol etmeye çalışmayı değil de yaşama karşı daha açık ve kabullenici olmayı öğreniyor. Yavaşlaması, onun yaşadığı andaki gerçekle temasa geçmesini sağlar.
Yay Kuzey Düğümü insanı kendisine karşı sabırlı olmayı da uygulayabilir. Eğer o bir fırsatla ilgili olarak bir şeyin “uy¬gunsuz” olduğunu, ama onunla ilgili başka bir şeyin epey uygun olduğunu hissediyorsa, belki de zamanlama doğru değildir. Sez¬gisi ona şunu söylemektedir: “Şu anda harekete geçmek senin için doğru değildir.” Daha sonra, dışsal çevre daha olumlu bir hale geldiğinde, içsel mesaj da değişebilir.
Gevşemek
Zihinsel olarak aşırı uyarılmış hale gelme eğiliminden ötürü, gev¬şemek bu insan için zor olabilir. Onun zihni sürekli olarak ça¬lışır, bu sinir sisteminin çalışmasını hızlandırır ve o zaman za¬man uyumakta zorlanabilir. Yapması gereken şeylerden biri gev¬şemenin yollarını bulmaktır. Birçok şey onun huzur duygusunu artırabilir. Meditasyon çok iyi bir çaredir: Meditasyon sinir siste¬mini sakinleştirir ve onu tekrar huzurla doldurur. Sıcak banyo¬lar ve yüzme de onu yatıştırır. Aslında, suyla her türlü etkileşi¬min sakinleştirici bir etkisi vardır hatta bir akvaryumun, bir su manzarasının ya da su sesleri kaydedilmiş bir kasetin bile.
Düzenli egzersiz bu insanın dengelenmesine, zihninin be¬deniyle uyum içine girmesine yardımcı olur. Spor ve açık hava faaliyetleri ona çok yararlıdır: Koşu, bisiklete binme, açık arazi¬de uzun yürüyüş, kayalara tırmanma ya da kamp yapma. Zihni içeren daha derin gevşeme için, o felsefeyi ve ruhsal ya da dinsel uygulamaları incelemekten elde edebileceği harika sonuçlara şa¬şıracaktır.
İLİŞKİLER
KİŞİSEL İLİŞKİLER
Dostluk
Yay Kuzey Düğümü insanı birçok enkarnasyonu insanlarla bir¬likte olarak geçirdi: Başkalarına uyum sağladı, onların günlük rutinleriyle ilgilendi, yaşamlarının içsel işleyişlerini öğrendi. Bu¬nun sonucunda, özellikle gençlik yıllarında o birçok sosyal faali¬yette bulunur, insanlarla ilişki kurar, arkadaşlarıyla “takılır” ve toplumsal olaylara katılır. Ancak bu enkarnasyonda, sosyalleş¬mek, topluma katılmak onun en derin gereksinimlerini karşıla-maz. Aslında, insanlarla çok fazla birlikte olmak onun enerjisini tüketir ve onu aşırı duyarlı ve güvensiz yapar. O tek başına za¬man geçirdiğinde kendisini daha duru ve temiz hisseder.
Eğer Yay Kuzey Düğümü insanı iletişimlerinde daha açık sözlü olur ve kendisini gerçekten ilgilendirmeyen sohbetlere da¬ha az karışırsa, onunla ortak çok az şeyi olan insanların arkadaş çevresini terk etmeye başladıklarını görür. Ama iyi dostları onun açık sözlülüğünü takdir ederler, böylece, açık sözlü olmak onun çevresine ait olan kişileri herhangi derin bir bağı olmayanlardan ayırt etmesine yardımcı olur.
Bu insan usta bir danışman olabilir. Seve seve herkesin öy¬küsünü dinler ve onlara yardım etmeye çalışır; o başkalarının nasıl düşündüklerini anladığından, herkes onunla birlikteyken kendisini rahat hisseder. Ama çevresindeki insan sayısının azal¬ması onun yararınadır, çünkü böylece, karşılık olarak onu ruhen besleyen aynı kafadaki dostlarıyla daha çok zaman geçirebilir.
Yay Kuzey Düğümü insanı bazen yüzeysel ilişkileri sürdü¬rür, çünkü o dikkat çekmeye doymak bilmez bir ihtiyaç duyar. Bunun için her şeyi yapacaktır: Öyküler uyduracak, gerçekten ilgi duymadığı insanlarla ilgileniyormuş gibi davranacak ve hat¬ta dikkat merkezi olabilmek için yaşamında gereksiz sorunlar yaratacaktır. Bu ihtiyacın altında, bir huzursuzluk duygusu ve can sıkıntısı korkusu yatar. O can sıkıntısından o kadar çok kor¬kar ki, onunla karşılaştığı her seferinde öbür yöne doğru kaçar ve bir şeylerle oyalanarak can sıkıntısından kurtulmaya çalışır.
Dostluklarında, bu insan kendisini dedikoduya kaptırma¬maya dikkat etmelidir. Diğer insanlar bunun cezasını çekmez gi¬bi görünebilirler, ama her ne zaman bu insan dedikoduya katıl¬sa, yaşam bunu onun yanına bırakmaz. Bu onun bu enkarnasyonda yapmasına izin verilmemiş şeylerden biridir.
ROMANTİK İLİŞKİ
Yay Kuzey Düğümü insanı, eğer partnerini kendi amaçlarına gö¬re etkilerse, sonunda kendisinin kapana kısılacağını öğreniyor. Romantik ilişkilerde, o partneriyle yakın bir bağ oluşturarak onu kontrol etmeye çalışır. Partnerinin “zihin alanını” paylaşabil¬mek ve durumu kontrol altında tutabilmek için iletişim hatlarını her zaman en azından yüzeysel olarak açık tutar. Partneriyle sürekli telefon görüşmeleri yaparak ve benzer yollarla bağlantı¬da kalır ve onun herhangi bir biçimde geri çekilmesine karşı çok duyarlıdır.
Ne yazık, bu iletişim yüzeysel bir “laflama” düzeyinde ce¬reyan eder ve hiçbir zaman ilişkinin temelini oluşturan, önemli meselelere hitap etmez. Ama bu insan sürekli yoklama olmadan kendisini çok güvensiz hisseder; kontrolü yitireceğinden ve diğer kişinin çekip gideceğinden korkar. O bütün günü “laflamayla” ge¬çirebilir: Şunu ya da bunu tartışır, partnerine son haberleri bildirir ve düşüncelerini paylaşır.
Yıllar içinde, Yay Kuzey Düğümü insanı sırf kontrolü sür¬dürmek için gereksindiğini düşündüğü sürekli zihinsel etkile¬şimden usanır. O sıkılabilir ve ilişkiyi bitirmeyi düşünebilir, özel¬likle eğer diğer kişiyi istediklerini yaptırma yönünde etkileyememişse. Ancak, bu süre içinde, o yalnızca diğer kişiyi bağımlılık kapanına kıstırmakla kalmamış, kendisini de aynı kapana kıstırmıştır. Ve ortak bağımlılık uzadıkça, onun kafası da giderek da¬ha çok karışır ve o zihinsel olarak zayıf düşer. Çoğunlukla, oluş¬turmuş olduğu bağı koparmaya çalışır, zihinsel mesafe yaratmak ve yeniden bir özgürlük ve bağımsızlık duygusu kazanmak için partnerine öfkelenir. Bazen de bir “kaçış plânı” tasarlar ve terk edilmeyi beklemeyen partneri buna hazırlıksız yakalanır.
Onun partnerinin davranışıyla ilgili olarak tercihlerinin ol¬masında yanlış bir şey yoktur; ancak, o bir ilişkinin başlangıcın¬da daha açık bir yaklaşımı benimseyerek zaman ve enerjiden ta¬sarruf edebilir. Bu insan, evlendikten sonra onu neşeli biçimde etkileyerek partnerinin davranışını yavaş yavaş değiştirebilece¬ğini düşünür. Ama bu yöntemin bu enkarnasyonda onun için iyi sonuç vermesi programlanmamıştır.
Bir kez karşılıklı çekim oluştuğunda, Yay Kuzey Düğümü insanı bir serüven ve eğlence duygusuyla dolu bir yaşam yarat¬mayla ilgili fikirlerini açığa vurmalıdır. O geleceğiyle ilgili hayal¬lerini açıkça paylaştığında, diğer kişinin onun hayalleriyle rezonans içinde olup olmadığını görecektir. Eğer o direnişle karşıla¬şırsa, otuz yıllık bir evlilikte ne kadar çok zihinsel etkileme olursa olsun, bu diğer kişiyi değiştirmeyecektir. Eğer o coşku ve destek¬le karşılaşırsa, orada iyi bir ilişki potansiyeli vardır.
Bu insan ara sıra kendi zihinsel sürecine öylesine dalar ki, bedeniyle ve cinselliğiyle teması yitirir. O adeta zihninde kaybol¬muş görünür! Yeniden dünyaya dönmek için, açık havada kamp kurmayı ya da bir serüven yaşamayı içeren bir geziye çıkabilir. Doğal çevrelerde bulunmak onun yüksek frekanslı sinir sistemi¬ni sakinleştirir ve doğal cinselliğini ve bedensel ritimlerini yeni¬den oluşturmasını sağlar. Ayrıca, o seksi eğlence ya da beklen¬medik bir serüven olarak gördüğünde, onunla yeniden bağ kurar.
Bazen bu insan doğru romantik adayları çekmediğini düşü¬nür. Ama bu onun kendisi olmamasından kaynaklanır; kabul edil¬mek için o bir bukalemun olur. Romantik partneri seçmek için mantık kullanır, sonra yapay bir uyum yaratmak için diğer kişinin nasıl düşündüğünü anlama yeteneğini kullanır. Ama diğer kişinin onu kabul etmesi için fikirlerini sürekli olarak değiştirdi¬ğinde, kim olduğu ve ne istediğiyle ilgili duygusunu zayıflatır.
Gerçeğe dayanan ilişkiler kendilerini doğal olarak korurlar. Yalnızca kendisi olmakla, diğer kişi mutlu ve verici kalır. Kendi amacına göre etkilemeye dayanan ilişkiler böyle etkilemeyle sür¬dürülmek zorundadır. Bu insan doğal ve açık olarak karşılık ver¬diğinde, onun gerçek doğası tarafından çekilen kişiler ona daha da yakınlaşacaktır. Yay Kuzey Düğümü insanı, onun gerçeğiyle rezonansa girebilecek bir eşle birlikte olmalıdır! Ve o böyle bir kişiyi ancak kendisi olarak ve açık sözlü olarak bulabilir.
Sadakat ve Bağlılık
Yay Kuzey Düğümü insanı sadakatin iki kişinin birbiriyle yarış¬masına dayanmadığını öğreniyor. Bu, stres altında bozulan geçi¬ci sadakattir. Sadakat, gerçekte, insanın sevdiği insanların he¬deflerine erişmelerini sürekli olarak desteklemesi ve yapacağını söylediği şeyi yapması anlamına gelir. Bu insan yalnızca söz ver¬miş olduğu için sözünü tutmayı öğrenene dek, başkalarından sadakat göremeyecektir.
HİLEKÂRLIĞA KARŞI DÜRÜSTLÜK
Yakın ilişkilerde, bu insan zihinsel kıvraklığını diğer kişiyi değiş¬mesi için kandırmak amacıyla kullanma ayartısıyla karşı karşıya kalır. O nazik ve anlayışlı davranmaya çalışır, ama bu aslında kendi amacına göre etkilemektir ve diğer kişi buna direnecektir. Örneğin, Yay Kuzey Düğümü insanı kendi kendisine şöyle diye¬bilir: “O kusursuz biri, ama şu alanda değişmeli. Eğer onun ya¬şamı farklı bir biçimde görmesini sağlarsam, değişecektir.” Ama bu taktik uzun vadede iyi sonuç vermez. Bu içerleme, öfke ve bo¬şa harcanmış zamanla sonuçlanır.
Açık sözlü bir yaklaşım çok daha iyi sonuç verir. Örneğin, bu insan şöyle diyebilir: “Bak, seninle ilgili her şeyi seviyorum. Ancak, benim için doğru olan kişi şu niteliğe de sahip olmalıdır. Kendi içinde bu niteliği geliştirmeye gönüllü müsün?” Bu insan doğal olarak naziktir. O yanlış bir şey söylerim diye kaygılanmamalıdır. Onun yapması gereken şey, görüşünü açıklamak ve son¬ra diğer kişinin nasıl karşılık verdiğini görmektir.
Açık sözlü olmak diğer kişiye kızmak anlamına gelmez. Açık sözlü olmak, sadece gerçeği söylemek demektir. O, düşüncesini kararlı ve güvenli bir biçimde ortaya koymalı, her şeyi olduğu gi¬bi söylemeli, ama saldırgan olmamalıdır. Saldırganlık bir güdü olarak öfkeyi içerir. Saldırganlık diğer kişiyi hedef alır, ama Yay Kuzey Düğümü insanı kendi gerçeğini hedef almalıdır.
Bazen bu insan açık konuştuğunda çok duygusal olur. Ken¬disini incinmeye açık, savunmasız hisseder ve çok uzun bir za¬mandır bastırıldıkları için duyguları çok yoğundur. Başlangıçta, o konuşmaya başladığında, bu duygular sözlerle birlikte dışarı akar. Ama bu iyidir bu onun yararına sonuç verecektir.
AHLAKLILIK VE AHLAK KURALLARI
Yay Kuzey Düğümü insanı her şeyi o kadar çok bakış açısından görür ki, herhangi bir inancı ya da algıyı “kutsal” saymakta zor¬lanır. Bu yüzden, güdüleri ya da niyetleriyle ilgili olarak başkala¬rını yanıltabilir. Onun için, bu istediği şeyi elde etmek için ne söylemesi gerektiğine karar verme meselesi olabilir. Hatta o baş¬kalarını dürüst oldukları için küçümseyebilir: “O bunu niye söy¬ledi? Bu aptalcaydı! Şimdi o istediği şeyi elde edemeyecek. O, sa¬dece, onların duymak istedikleri şeyi söylemeliydi.” Bu insan ger¬çeği söylemenin asli değerini çoğunlukla tanımaz. Yaşamın iyili¬ğine ve doğal yasaya uymanın yararlarına inanmaz. Her şeyin onun başkalarından daha iyi manevra yapabilme yeteneğine bağlı olduğunu düşünür. Ama o, bir insanın sözlerinin onun iç¬sel benliğinin gerçek bir yansıması olduğunda ortaya çıkan gücü, dinginliği ve güveni keşfediyor. O durumda saklayacak hiçbir şey yoktur, “savunmada” olmaya gerek yoktur ve “izlerini ört¬mek” için zihinsel enerji kullanmaya gerek yoktur. O olumlu sonuçlara güvenmeyi de öğreniyor eğer o dürüstse, “doğru şeyler” vuku bulacaktır.
O dürüstlükle iş görmediğinde, çoğunlukla bunu başkaları¬na projekte eder ve insanların “neyin peşinde olduklarını” düşü¬nüp kuşkulanır. O başkalarının da onu aldatmaya ve ondan da¬ha iyi manevra yapmaya çalıştıklarını varsaydığından, bu para¬noyaya, güvensizliğe ve ıstıraba yol açar.
Dürüstlük Gerçek Özgürlük… Bu üç enerji birbirine bağlı¬dır. Dürüstlük olmadan, bu insan Gerçeği asla göremez ve Öz¬gürlüğe kavuşamaz. Dürüst olmamak karışıklığa yol açar ve biz başkalarının kafasını karıştırdığımızda, sonunda kendimiz yaşamımızdaki karışıklığın kurbanı oluruz. Yay Kuzey Düğümü insanı, başkalarının tuzağına ya da hilesine karşı en büyük korun¬masının kendisinin dürüst olması olduğunu öğreniyor.
ÜRETKEN İLETİŞİM
DİNLEMEK
Bu insan, başkalarını anlama konusunda güçlü bir yeteneğe sa¬hip olmasına karşın, çoğu kez diğer kişinin söylediği şeyi gerçek¬ten dinlemez. Onun kafası önceden saptanmış kendi bakış açısı¬nı paylaşmaya ya da diğer kişinin onun hakkında ne düşünmesi¬ni istediğine öylesine takılıdır ki, gerçek bir iletişim ya da karşı¬lıklı gelişme olmaz.
Yay Kuzey Düğümü insanı sohbetlerinde daha çok dingin¬lik Gerçeği fikirlerin karşılıklı paylaşımı yoluyla bulmak için da¬ha güçlü bir arzu geliştirmelidir. Bu süreçte o kendi gerçeğini aklında tutarken, aynı zamanda, başkalarının sözlerinin doğru ve yerinde olmasına ilişkin sezgisine de kulak verecektir. O bir¬çok yaşamını öğretmen ve yorumcu olarak geçirmiş olduğundan, insanların kullandıkları sözcükleri aşırı derecede “tam olarak” dinleme eğilimindedir. Bu enkarnasyonda, sözleri iki kulağıyla birden dinlemek yerine, bir kulakla dinlemesi ve diğer kulağıyla da kendi sezgisini dinlemesi onun için daha iyi olur. O mantığından çok sezgisiyle dinlediğinde, söyleneni gerçekten anlaya¬cak ve başkalarıyla ruhen besleyici bir uyum yaratabilecektir.
BAŞKALARININ GERÇEĞİNİ DUYMAK
Bu insan, kendi kişisel gerçeğini tanımlamakta zorlandığından, başkalarının da aynı sorunu olduğunu varsayar. Ama durum böyle değildir. O, başkalarının kendi güdüleri, arzuları, merak¬ları ve değerleri hakkında söylediklerinin genellikle doğru oldu¬ğunu kabul etmeyi öğreniyor. Gerçek iletişim, mantığı aşıp diğer kişinin sunduğu gerçeğe ulaşmaya gönüllü olmayı gerektirir. Yay Kuzey Düğümü insanının, sohbeti onun daha yüksek bir gerçe¬ğin ortaya çıkmasına vasıta olmasına izin vermek yerine önce¬den tahmin edilebilir sözleri paylaşmaya indirgeme eğilimi iliş¬kilerde yanlış anlamaya neden olabilir.
Güdü her şeydir. Eğer bu insanın güdüsü dinlemek ve söz¬cüklerin alışverişiyle Gerçeğe yaklaşmaksa, hem o hem de diğer kişi kazanacaktır. Onun güdüsü zeki görünmek ve zihinsel üs¬tünlük göstermek olduğunda, spontaneliği dikkatsizliğe, acı veri¬ci yanlış anlamalara ve kaçırılmış fırsatlara yol açar.
Çözüm Bulmak
Yay Kuzey Düğümü insanı başkalarıyla etkileşimlerini, sonu gel¬mez bir malumat akışına girme zamanı olarak değil, sorunlarına “daha yüksek çözümler” bulma fırsatları olarak görmelidir. So¬rular ve merak onun işine yaramaz. O zaten çok fazla seçenek görür. O, soru sorma arzusunu bırakmak ve sezgisel sürecinin ona gösterdiğine açık olmalıdır. Sezgisel düzeyde o çok parlaktır. En yakın dostluklarda bile yanlış anlamalar olabilir. Eğer Yay Kuzey Düğümü insanı incinmelerini ve korkularını dürüst¬çe, açıkça ve hemen iletmezse, olumsuz düşünceler “için için kaynayacaktır.” Zamanla, bu “saklı tutulanlar” birikir ve ilişki bo¬zulur. Bu yolla, bu insan onu bir ömür boyu ruhen besleyebile¬cek olan dostlukları yitirir. Ama eğer o ne hissettiğini ve düşündüğünü açıkça iletirse, dostu onu kabul etme, daha iyi anlama ve daha destekleyici olma şansını bulur. Böylece, o engel daha derin bir ittifakın oluşmasının bir yolu olabilir.
Bu insan, en iyi çözümlerin iki insanın fikirlerinin harman¬lanmasından her ikisinin de tek başına erişemeyeceği daha yük¬sek bir algıdan kaynaklandığını öğreniyor. Gerçek, kişisel bir görüş değil, bir enerjidir; “haklı” olmak için birbiriyle mücadele eden iki kavramla ona erişilemez. Gerçeğin enerjisine, birbirle¬rinin fikirlerine açık olan ve Gerçeği birlikte bulmak isteyen iki insan vasıtasıyla erişilir.
Sosyal Durumlar
Görgü Kuralları
Toplum içinde geçen birçok enkarnasyondan ötürü, Yay Kuzey Düğümü insanı başkalarının görüşlerine karşı aşırı duyarlı ve her şeyi sosyal olarak kabul edilebilir bir biçimde yapmaya aşırı bağlı hale gelmiştir. O “iyi davranış biçimleri”ne aşırı önem ve¬rir ve nezaket, saygı ve ölçülülük gibi sosyal inceliklere hep özen gösterir. Bu yüzden o, başkaları kaba saba davrandıklarında ya da genel olarak görgü kurallarına uymadıklarında, şaşırır.
Her birimizin karmik bir geçmişi vardır ve yalnızca Yay Ku¬zey Düğümü insanı pek çok yaşamını toplumun kurallarını öğre¬nerek geçirmiştir. O, insanları sosyal inceliklerden yoksun ol¬dukları için suçlamak yerine, onların bir bütün olarak toplumu destekleyici biçimde etkileşimde bulunmayı öğrenmelerine yar¬dımcı olabilir. Bu onun paylaşması gereken bir yetenektir.
Örneğin, bu insan hiç kimseyi ona “hayır” demek zorunda kalacağı bir duruma sokmak istemez o kibar olmak ve etkileşi¬mi dostça sürdürmek ister. Başkalarının nasıl düşündüklerinin farkındadır ve bir fikri sunmak için doğru zamanlamayı keskin bir biçimde hisseder. Bu yüzden, insanlar onu “hayır” demek zo¬runda kaldığı zor bir pozisyona soktuklarında, o buna şaşırır. Başkaları onu bu pozisyona soktuklarında, o bunun maksatlı olduğunu ve haksızlık olduğunu düşünür. Aslında, diğer insanlar birisini zor bir duruma soktuklarının farkında değildirler.
Yay Kuzey Düğümü insanı başkalarının düşüncelerinin o denli farkındadır ki, söylemiş ya da yapmış olduğu bir şeyin di¬ğer kişiyi incittiğini sezer ve kendisini kötü hisseder. O iyi ni¬yetli bir insandır ve kimseyi incitmek istemez. Ancak, onun ken¬di duygularını dikkate alması da önemlidir. O kendini tutar ve açık konuşmazsa, incinir. Ama o (incitici biçimde değil de, içten bir biçimde) açık konuştuğunda, kendisinin sorumluluğunu üst¬lenmiş olur. Ancak o zaman başkalarına yardım edecek bir pozisyonda olur.
BAŞKALARI NE DÜŞÜNÜR
Yay Kuzey Düğümü insanı sosyal durumlarda güvensiz olabilir. Esasen, bunun nedeni başkalarının onun hakkında ne düşün¬dükleri konusunda aşırı duyarlı olmasıdır. O, tek başına zaman geçirmiş olmasından ötürü, başlangıçta kendisini içsel olarak sa¬kin ve mutlu hissedebilir. Sonra, bir etkileşim gecesinin ardın¬dan, kafası diğerlerinin söyledikleri sözlerle, o sözlerle ne demek istedikleriyle, kendisine nasıl davrandıklarıyla ilgili düşüncelerle dolu olarak eve döner. Savunma olarak, diğerlerinin onu nasıl gördükleriyle ilgili düşüncelerine dayanan katı yargılar oluşturur ve sonra içine kapanır, geri çekilir ve bir daha dışarı çıkma-maya karar verir. Bu insan, zihninin aşırı uyarılmasına izin ver¬diğinde, sosyal etkileşimler onun için incitici olabilir.
Örneğin, bu düğümsel grupta bulunan ve bana bir şeyin onu rahatsız ettiğini söyleyen bir müşterim vardı. Bu hanım her gün bürosuna yakın bir kafeye gidiyor, bir fincan sıcak su ısmarlıyor ve karşılığında beş sent ödüyordu. Sindirim sistemi hassas olduğundan, o yalnızca sıcak su içmeyi yeğliyordu. Her gün, aynı garson kız ona, müşterimin aşağılayıcı olarak yorumladığı bir bakış atıyordu. En sonunda müşterim ona şöyle dedi: “Sipari¬şimle ilgili bir sorunun mu var? Onun seni rahatsız ettiği izlenimine kapıldım ve bilmeni isterim ki sıcak sudan başka bir şey içemiyorum, bu yüzden ısmarlayabileceğim tek şey bu.” Kız ise candan bir gülümsemeyle şöyle dedi: “Bununla ilgili hiçbir soru¬num yok!” Ve böylece müşterimin içi rahat etti.
Yay Kuzey Düğümü insanı bu durumlarda en nihayet ile¬tişim kurduğunda, alınmış olduğu şeyin aslında diğer kişinin ruh halinin ve başkalarını nasıl etkilediğini fark etmemesinin bir yan¬sıması olduğunu görebilir. Diğer kişinin davranışı onu etkilemiyormuş gibi davranmak, ya da duyarlılığı yüzünden insanlardan kaçmak yerine, bu insan, dürüstlüğünü korumasını sağlayacak açık sözlü bir yaklaşımda bulunmalıdır. İncinebilirliğini kabul ve tasdik etme sürecinde, o başkalarının düşünceleri tarafından incitilemez hale gelir.
Perspektif Kazanmak
Yay Kuzey Düğümü insanı durumları herkesin bakış açısından görebilmekten gurur duyar ama bunu yapmak onu çıldırtır. O anbean başkalarının onu nasıl gördüklerinin o denli farkındadır ki, kendisini kapatır, çünkü kendisini aşırı savunmasız, incinebi¬lir hisseder. O açık görünmesine karşın, başkaları tarafından yar¬gılanma korkusundan ötürü, çoğu zaman gerçekte “kapalı”dır.
Bu insan içinde bulunduğu durumdan geri çekilmeli ve ge¬nel tablonun farkında olmalıdır. Bir kez perspektif kazandığın¬da, o diğer kişiye kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacak bir şey söylemek için sözcüklerle ilgili gücünü kullanabilir. Örneğin, geri çekilerek ve kafedeki garsonun ne kadar baskı altında oldu¬ğunu anlayarak, müşterim, “Sanırım öğle saatlerinde burada iş¬ler epey yoğun,” diyerek garson kızın halinden anladığını gösterebilir ve kızın aradığı uyumlu ilişkiyi oluşturabilirdi.
Hiç kimse zihinsel hafiflik, rahatlık ve bir kabullenilme his¬si yansıtmakta bu insandan daha donanımlı değildir. Ve o bunu o anda bir tek kişiye yaptığında, bu yalnızca ona değil, tüm geze¬gene yararlı olur. O geçmiş yaşamlarda iletişim güçlerini komşu¬larına yardım etmek için kullanmıştır. Bu onun ilgi alanlarını yakın çevresindekilerle sınırlaması gereken bir yaşam değildir. O, yolunun üzerine her kim çıkarsa onda olumlu bir zihinsel tu¬tum oluşturmak için buradadır.
SÖZCÜKLERE KARŞI ANLAM
Yay Kuzey Düğümü insanı çoğu zaman sözcükler ve iletişimle il¬gili olarak zorlandığını düşünür. Aslında, o çok iyi iletir; ama ço¬ğu kez mücadele ettiğini hisseder. O, sözcükleri çok doğru kul¬landığından ve diğer kişinin düşünce yapısının çok farkında ol¬duğundan, hem diğer kişinin dilinde konuşacak doğru sözcüğü bulmak, hem de ne demek istediğini tam olarak iletmek ister. Kuşkusuz, basit bir sohbet sürecinde böyle zihinsel jimnastikler¬den geçmek bir mücadele olabilir.
Bu insan, çoğu kişinin daha az kesinlikle, daha az dikkatle iletişimde bulunduğunu bilmez. Başkalarının zihinleri sözcük¬lerle daha az meşguldür, onlar daha çok kendi içlerinde olanı ifa¬de etme çabası içindedirler. Ama sözcükler meselesi Yay Kuzey Düğümü insanı için önemlidir. O, başkalarının sözcüklerini çok dikkatle dinleme ve anlamı kaçırma eğilimindedir. Hatta diğer kişinin sözünü kesmeyi ve onu düzeltmeyi sürdürebilir, bu da onun diğer kişinin ne demek istediğini kavrayamamasına ve o kişinin düş kırıklığına uğramasına neden olur! O, diğer kişinin sözcüklerini değiştirerek onu kızdırmaya çalışmamaktadır; sade¬ce, iletişim kurmaya çalışmaktadır.
Bazen, bu insan diğer kişinin kullanmış olduğu bir sözcüğe takılarak asıl konudan ayrılır: “Bu kişi ‘gerçek’ demekle neyi kas¬tediyor?” diye düşünür ve “gerçeğin” onun için ne anlama geldi¬ği hakkında konuşur da konuşur. Bir sözcük onu “durdurduğun¬da,” o diğer kişiye o sözcükle neyi kastettiğini sormalıdır. Bu, onun diğer kişiye uyumlanmasına ve belirli sözcüklere bağlılığı bırakmasına yardımcı olur. Yay Kuzey Düğümü insanı genelde son derece zekidir, ancak, sözcüklere bağlılığı onun zekâsını en¬gelleyebilir ve sohbetin bir yerde saplanıp kalmasına neden ola¬bilir. O, sözcüklerin ötesini, söylenen şeyin anlamını görmelidir.
HEDEFLER
DENGELİ BİR YAŞAM YARATMAK GÜVENMEK VE AYIRT ETMEK
Yay Kuzey Düğümü insanı kendisine ve neyin “doğru” olduğuy¬la ilgili içsel bilgisine güvenmeyi öğreniyor. Onunki mantıksız türde bir biliştir bir durumun gerçeği hakkında sezgisel bir biliştir. O, mantıksız olduğundan, bu insan vardığı sonuçları çoğun¬lukla sorgular ve karar verme yeteneği felce uğrar. Ama o man¬tığa durumun doğru bir göstergesi olarak güvendiğinde, genel¬likle kaybeder. İçsel bilgisine güvendiği sürece, genellikle kazanır.
Bu insan, yaptığı her hamleye başkalarının nasıl tepki gös¬tereceklerini düşünüp kaygılanır. O, sezgisel bilişini atlayıp geçe¬rek, herkesi hoşnut etmek için ne yapması “gerektiğini” düşü¬nür. Bu yaşamda onun yapması gereken şey, hissettiği şeye bağlı kalmak ve o ilk bilişe uygun biçimde davranmaktır. Bir kez o bir karar verdiğinde, diğer insanlar onunla uyum içine girer, ona destek ve güç verirler bu, bu kadar basittir! Onun o kadar kar¬maşık bir zihni vardır ki, mantığına karşı koymak ve onun yeri¬ne, sezgisinin sadeliğine güvenmek onun için çok zor olabilir.
Yay Kuzey Düğümü insanı, güçlü bir biçimde, başkalarına yardım etmeye güdülenmiştir. Ama o bu enkarnasyonda yapabi¬leceği en iyi yardımın, ona sezgisel olarak verilmiş olanı başkala¬rıyla paylaşmak olduğunu anlamalıdır. Bunu yaparken, o sezgi yeteneğine saf bir kanal olmalı, egosunu devreden çıkarmalı (ve sonradan fikir yürütmeyi bırakmalıdır). Güdüsü saf olduğu süre¬ce, bu insan her durumda içsel bilişine güvenebilir.
Diğer kişinin güdüsünü ayırt etmesi, Yay Kuzey Düğümü insanının başka bir kişinin bakış açısına ne zaman açık olacağını ve ne zaman ihtiyatlı olacağını bilmesine yardımcı olacaktır. Di¬ğer kişinin gereksinimleri ve arzuları nelerdir? O kişi için hayatta önemli olan nedir? Örneğin, eğer o kişi toplumsal imajı (komşularından daha çok paraya ya da mala sahip olmayı veya ak¬ranlarının onayını kazanmayı) önemsiyorsa, o zaman onun tüm fikirleri, maddi dünyada nasıl başarılı olunacağıyla ilgili algısını yansıtacaktır. Eğer bu insanın değerleri farklıysa, o diğer kişinin “gerçek”le ilgili fikirlerinden pek yararlanamayabilir.
Bu insan şöyle de sormalıdır: “Bu kişinin benimle ilgili gü¬düsü nedir? O, yardımcı ve destekleyici olmak mı istiyor, yoksa sadece kendi fikirleri için bir yankı levhası mı arıyor?” Yay Ku¬zey Düğümü insanı sezgisine kulak verdiğinde, diğer kişinin gü¬düsünü hissedebilir: Eğer bu güdü yardım etmek ve desteklemek ise, o zaman diğer kişinin gerçeğinin ona ulaşmasına izin verme¬si bu insanın yararınadır.
DÜRÜSTLÜK
Dürüst bir yaşam yaşamanın mutlak gerekliliği Yay Kuzey Dü¬ğümü insanı için zor bir ders olabilir. O tüm bakış açılarını göre¬rek kendi pozisyonunu haklı çıkarmaya o denli alışıktır ki, kendi varlığının gerçeğiyle uyum içine girmenin ve sonuçları ne olursa olsun, o merkezden hareket etmenin dürüstlüğünü gözden ka¬çırmak onun için kolaydır. Çünkü bu insan, çoğunlukla, istedik¬lerini “iyi” olarak, ince bir nezaketle davranarak ve insanların duymak istedikleri şeyi söyleyerek elde eder.
Ancak, yaşamının güçlü olması için, o kendisini ahlaklılık prensibine uygun yaşamaya adamalıdır. Nasıl bir insan yerçeki¬mi yasasını çiğnemeye kalkıştığında yere düşürse, bu insan da ruhsal yasaları çiğnemeye kalkıştığında bunun acı verici sonuçlarına katlanmak zorunda kalır. Bu yüzden, bu dünyevi katta iş¬leyen ruhsal yasaları tanımak ve onlara direnmek yerine on¬larla işbirliği yapmak onun yararınadır.
Yay Kuzey Düğümü insanı yalan söylemenin sonucunun her zaman yıkıcı olduğunu da öğreniyor. Yalanlar geçici olarak işe yarar görünebilir ya da zor bir durumu statükoya uydurur¬lar ama bu yalnızca gerçeğe dayanan bir sonuçla karşılaşmayı erteler. Bu erteleme, kötüye giden bir durumun dönüşü olmayan noktayı aşmasına bile neden olabilir. Her türlü durumda altta yatan gerçek daima değişimin, gelişimin ve daha büyük canlılığın anahtarıdır ve bu doğal uygunluğu ayırt etmenin tek yoludur.
Yay Kuzey Düğümü insanı, en sıradan düzeyde bile, her tür¬lü yalanın daha yüksek, evrensel bir yasanın çiğnenişini temsil ettiğini keşfediyor, Eninde sonunda, yalan söylemek insanın ken¬di doğasını berrak biçimde görememesiyle, başkalarına güvenememesiyle, yalnızlıkla ve endişeyle sonuçlanır. Yalanların sağla¬dığı “geçici çare” doğru bir çözüm içermez, onun yerine, daha çok yalana, daha çok karışıklığa ve kişisel gücün azalmasına yol açar. Öte yandan, sevgi, dürüstlük ve şefkatle konuşmak diğer ki¬şinin kendisini açmasını ve söyleneni kabul etmesini sağlar, her iki kişiyi kendileri olacak şekilde güçlendirir ve bu onları daha da yakın bir ilişkiye götürür.
Hizmet edebileceği her yerde hizmet etmek bu düğümsel gruptaki bir sevgi niteliğidir. Bu insan aynı anda pek çok bilgiyi kullanmaya ve pek çok şey yapmaya muktedirdir, böylece o her¬kes için işlerin pürüzsüzce yürümesini sağlayan çarkın bir dişlisi haline gelir. O yardım etme arzusunu, duyduğu tüm diğer ses¬lerden çok, kendi içindeki sese sadık kalmaya odaklamalıdır. Bir kez daha, herkes ne düşünecek diye kaygılanmayı bırakmalı ve doğru olduğunu bildiği şeyi yapmalıdır. Bir örnek oluşturarak, Yüce Bir Gücü kendi içinden geldiği gibi ifade ederek, o başkala¬rına daha derin bir biçimde hizmet eder. Günlük yaşama gerçeği katmak Yay Kuzey Düğümü insanının öğrenmekte olduğu anah¬tar bir derstir ve o öğrendikçe, öğretir.
Doğru olduğunu hissettiği şeyi açıkça ilettiğinde, o arına¬mayabileceği, ama doğru olduğunu hissettiği daha büyük bir tabloya uygun davranıyor olur. Deneyim ona, bir kez o benim-sediği görüşü savunduğunda, başkalarının beklendiği gibi tepki vermediklerini göstermiştir. Bu yüzden, o kendi gerçeğini söyle¬menin gücü ve korumasıyla uyum içine girebilir doğru olduğu¬nu hissettiği şeyin sözcüsü olabilir ve bunun sonucunda çevre¬sinde olayların nasıl geliştiğini görebilir. O bu iman atlayışını yapmanın yaşamına daha çok serüven katacağını görecektir!
Ruhsal Yol
Bu insan, birçok yaşamı her şeyi birçok farklı bakış açısından gö¬rerek geçirmiş olduğundan, çoğunlukla, toy ve kısa görüşlüdür, eylemlerinin sonuçlarını görmek için yeterince uzağa bakmaz. O kendisini, ruhsal olarak boş hisseder: Başkalarının sahipmiş gibi göründükleri sevinç, iman ve özden yoksun olduğunu hisseder. Bu enkarnasyonda, Yay Kuzey Düğümü insanının başlıca işi ruhsallığıyla bağ kurmak ve ruhsal yolda yürümektir.
Ruhsallığıyla yeniden bağ kurmak için, o dürüstlüğü, ah¬laklılığı sürdürmeye ve sözünde durmaya çalışmalıdır kendi ama¬cına göre etkilemenin ve hilekârlığın çekiciliğine kapılmak yeri¬ne, Gerçeğe sadık olmalıdır. O ruhsal yoldan yürüdüğünde ve gün¬lük yaşamında Gerçeğe ve dürüstlüğe güvenip onun prensiple¬rine uyduğunda, tüm dünya ona açılır ve o kendisini gerçekten mutlu eden şeyleri çeker.
VİCDAN
Yay Kuzey Düğümü insanı her şeyi bir bakış açısı olarak görür ve bu yüzden dürüstlüğü bir mutlak olarak saymama eğilimin¬dedir. Eğer o bir başkasının zarara uğraması pahasına kişisel bir kazanç elde etmek için bir şey yapmayı düşünürse, vicdanı onu uyaracaktır: “Hayır, bunu yapma. Bu doğru değil.” Ama sonra o davranışını haklı göstermek için mantık kullanabilir: “Bunu yap¬mak doğru değilmiş gibi geliyor. Ama eğer yapmazsam, şu ya da bu şey vuku bulabilir. Ve bu gerçekten o kadar da kötü bir şey değil.” Durumu birçok farklı bakış açısından değerlendirerek, o doğru olan görüşü gözden kaybeder ve sonunda kendi çıkarına dayanan bir kararı haklı çıkarır.
Gerçek, bir bakış açısı değildir; eğer Yay Kuzey Düğümü insanı vicdanının sesine aykırı davranırsa, daima kaybeder. O kendi ruhsallığıyla bağlantıyı yitirir çünkü verdiği kötü karar aradığı eserlik duygusuna kapıyı kapatır. O kendisini beklenme¬dik bir maddi kayba da maruz bırakır, çünkü durum daha ileride geri de tepebilir. Eğer o günlük yaşamında dürüstçe yaşamıyor¬sa, ruhsal huzurun yararlarını elde etmeyi bekleyemez.
Bu insan, vicdanına karşı gelerek başkalarını soyduğunda, kendisini ilahi korumadan yoksun bırakır. O, Doğru Hareketi seçmeyerek Işığa sırt çevirdiğinde, kendisini olumsuz enerjinin tezahürlerine açar. Görünüşte, yapmış olduğu şeyle ilişkili olma¬yan olumsuz şeyler onun yaşamını etkilemeye başlar. O beklen¬medik parasal kayıplarla, ihanetlerle karşılaşabilir, hatta alenen rezil olabilir; acil durumlar ve krizler birbirini izler. Vicdanının sesini duymazdan gelmenin diğer geri tepmeleri genel bir huzur¬suzluk ve endişedir “her şey yolunda değil” duygusudur.
Bu insanın tek kurtuluşu, ruhsal yoluna geri dönmek ve en derin düzeyde vicdanının ve sezgisinin sesini dinlemektir. Onun, yüzeysellik dünyasından kopmak ve ahlaki ve ruhsal gücü¬ne yeniden sahip çıkmak için, Gerçeğe sadakat göstermesi çok önemlidir. O, kişisel yaşamında Gerçek ve Dürüstlük prensiple¬rini sürekli olarak uyguladığında, aradığı iç huzurunu kazanır. Doğru Hareketi arzuladığı sonuçlara tercih ettiğinde, kendisini yaşamın sunacağı en büyük armağanları almaya layık kılar.
Sözünde Durmak
Bu insan birçok yaşamını ona geçici olarak yarar sağlayan karar¬lar vererek geçirdiğinden, kısa görüşlü bir bakışa alışıktır. Oysa sözünde durmak her ne olursa olsun sözünü yerine getirmek ahlaki gücü geliştirir ve o da insanı huzura ve sevince kavuştu¬rur. Bu insan, davranışını haklı çıkaran alternatif bir perspektif görerek, kendisini sözünü tutmamaya kolayca ikna edebilir.
Sözünde durmak, yıkıcı ya da cansızlaştırıcı hale gelmiş bir şeye (bir işe, bir ilişkiye, vb.) bağlı kalmak anlamına gelmez. Sö¬zünde durmak, insanın kendi niyetleriyle ilgili olarak açık sözlü olması ve eğer durum değişirse, diğer kişiye bunu dürüstçe ilet¬mesi anlamına gelir. Esasen, bu insanın kendisini dürüstlüğüne adamasıdır insanın kendisini Gerçeğe adamasıdır.
Yay Kuzey Düğümü insanı sözünü tutmayı öğreniyor. Eğer o bir şeyi yapmaya ya da belli bir saatte bir yerde olmaya söz verirse, sanki yaşamı buna bağlıymış gibi sözüne sadık olmalıdır. Bir bakıma, yaşamı buna bağlıdır da. O sözünü yüzde yüz tuttu¬ğunda, sözü güç kazanır. Dürüstlüğün herhangi bir biçimde ih¬lali onun sözünün gücünü yitirmesine ve evrenin desteğini geri çekmesine neden olur. Eğer o verdiği sözleri her zaman tutarsa (ya da bunu yapamayacağını önceden bildirirse), başkaları onun¬la uyum içine girecek ve onun aradığı şeyleri destekleyecekler¬dir. Bu insan sadakatin gücünü öğreniyor. Bu basittir: Onun se¬vinci ve huzuru düz ve dar yolda yürümekte yatar.
REHBERLİĞE UYUMLANMAK
Dürtüsel Davranmaya Karşı Spontanelik
Yay Kuzey Düğümü insanı en çok içsel tepkilerine uygun dav¬randığında başarılı olur. Örneğin, dışsal çevre ona hakkında ka¬rar alması gereken bir şey sunduğunda, onun içsel bilişi hemen “evet” ya da “hayır” diyecektir. O böyle yönlendirildiğini her za¬man fark etmez, ama onun Rehberleri’yle kendi kişiselleşmiş Yüce Güç duygusuyla özel bir bağlantısı vardır ve bu bağlantı ona izleyeceği yönü açıkça gösterir. Bazen o böyle bir rehberlik¬ten yoksun olduğunu hisseder, ama aslında o bunun önünü kes¬mektedir. O, zihnini susturduğunda, uyumlandığında ve yanıtı dinlediğinde, rehberliği daima bulur.
Serüveninde yol boyunca, ruhsal gerçekler ve içgörüler onun içine doğacaktır ve o bunları günlük yaşamında uygulamaya baş¬lamalıdır. Onun yolu pek mantık sergilemeyebilir ve o bazen, önceden plânlanmış bir rota olmadan rehberliğini izlemenin ap¬talca olduğunu düşünebilir. Bazen bu rehberlik onun beklenme¬dik bir yöne gitmesine ve önceden tahmin edemeyeceği bir serü¬ven yaşamasına neden olabilir ama o bunu izlediğinde, kazanır.
Bu insan dürtüsel davranmayı spontane davranmaktan ayırt etmeyi öğreniyor. O dürtüsel davrandığında kaybeder. Onun için, dürtüsel davranmak bir saplantı olabilir. O zihninin özellikle bir durumun nasıl sonuçlanacağına dair korkularıyla ilgili olarak aşırı hızlı çalışmasına izin verdiğinde, iç huzurunu yeniden kazanmak için bir şeyler yapmak zorunda olduğunu his¬seder. Ama burada, güdü sonucu belirler. O, istediği şeyi elde edebilmek için diğer kişinin bakış açısını değiştirmeye çalıştığın¬da, dürtüsel davranışı onun için daha az güvenlikle sonuçlanır.
Öte yandan, spontanelik saplantının yokluğudur bu düşün¬meden davranmakta özgür olmak anlamına gelir. Spontanelik Gerçek’le uyum içindedir; onun ardında “kendi amacına göre et¬kileme” yoktur. Spontane insanlar korku, ego ilişkisi, ya da onları yöneten bilinçli bir güdü olmadan o andaki gerçeklerini paylaşırlar. Yay Kuzey Düğümü insanı bir duruma bu şekilde karşılık verdiğinde, daima doğru hareket eder ya da en yüksek hayrına olacak sözleri söyler. Ayrıca, hareketin herhangi gizli bir gündem tarafından yönetilmediğini bildiğinden, o iç huzuru kaza¬nır. Güdüsünün saflığından ötürü, uzun vadeli sonuçların ilgili herkesin en yüksek hayrına olacağına güvenebilir.
Ruhsal Bağlantı
Geçmiş yaşamlarda, bu insan “toplumsal zihin”e düşünüşünün ona toplumda yaşamını nasıl sürdürebileceğini söyleyen bölümü¬ne güvenir hale geldi. Birçok geçmiş yaşamda kendisini başkala¬rının düşünce yapılarında kaybettiğinden, o bu enkarnasyona kendi fikirlerinin neler olduğunu bilmeden geldi. Bir bakıma, bu yararlıdır. Onun önyargılı inançları yoktur, bundan dolayı yük¬sek ya da sezgisel zihninden gelen fikirlere açıktır. Ancak, o bu ruhsal rehberlik yeteneğine güvenmeye hiç alışık değildir.
Bu enkarnasyonda, onun, eğer isterse başkalarına profes¬yonel olarak bile yardım edebileceği harika psişik ve sezgisel ye¬tenekleri vardır. O Gerçeğin doğal bir kanalıdır. Tarot kartlarını okuma konusunda emsalsiz olabilir. Kartlardaki resimlerin “his” mesajları bu insanın doğal zihinsel akıcılığıyla birleştiğinde, bu onun ve başkalarının yaşama yeni, yaratıcı biçimlerde bakmala¬rına yardımcı olabilir. Yay Kuzey Düğümü insanı, ruhsal Rehberlerine doğrudan erişme yeteneğine de sahiptir. O, “Tamam, benim istediğim bu¬dur” dediğinde ve belirlenmiş hedefini izlemeye başladığında, artık “doğru yolda” olur. Onun işi, içsel rehberliğinin kendisini dosdoğru hedefine götürmesine izin vermektir. Örneğin, o aktif bir sosyal yaşam ve mutlu bir romantik ilişki istediğine karar verebilir ve sonra bir arkadaşı ona şöyle der: “Cumartesi akşamı bir partiye gitmek ister misin?” Eğer onun enerjisi yükselirse, bu Rehberleri’nin ona “partiye gitmesinin onu hedefine yaklaştı¬racağını” söyleme biçimidir.
Ama sonra, bu insan fikir yürütmeye başlar: “Beni davet eden insanlar romantik adaylar olmayan kişileri davet edecek¬lerdir. Ve başka bir arkadaşım beni Cumartesi akşamı bir sine¬maya davet etti. Hem, öbür davet için uygun bir giysim yok, eğer orada birisiyle tanışsam bile, iyi görünmeyeceğim için bu bir so¬nuç vermeyecektir.” Bu karmaşık zihinsel jimnastiklerden son¬ra, o partiye gitmez. Daha sonra şöyle yakınır: “Ben istediğim şeyi hiçbir zaman elde edemiyorum!” Bu insan için, sonradan fi¬kir yürütmek “nasıl kaybederim”e eşittir.
Ruhu spontane biçimde yükseldiğinde, onun işi zihni ne derse desin o yükselme hissini, o sezgisel “Evet’i izlemektir. Eğer o bu mutluluk hissini izlerse, o yolun nereye götüreceğini gör¬mek bir serüvendir. Bu şekilde, o Rehberleri’nin onun hayalleri¬ni gerçekleştirmesine yardım etmelerine izin verir.
Yay Kuzey Düğümü insanı Rehberler ve Melekler ile çevri¬lidir. Bu onun için bir “kendi işini kendin yap” enkarnasyonu değildir. Bu yüksek bilgi ve rehberlik ona sezgisel olarak aktarı-lır, bu yüzden bu enkarnasyonda mantıksız olmak bilinçli zihinden çok “hisler”e güvenmek onun için tamamen uygundur.
Yay Kuzey Düğümü insanı başkalarının ne düşündüklerini düşünmeye o kadar çok zaman harcar ki, o esas biçare Rehberle¬ri ve onların neler hissettikleri konusunda tasalanmalıdır! Reh¬berlerinin işi bu insanı onu mutlu edecek şeye yönlendirmektir ve o bu rehberliği geçersiz kılmayı sürdürür. Rehberler onun görebildiğinden çok daha uzağı görür, her şeyi düzenlemek için her çareye başvururlar ama sonra bu insan, Rehberleri’nin ona ver¬diği mutluluk hissi yerine, mantığı izlemeye başlar! Eğer o sezgi¬lerine uygun davranmazsa, Rehberleri ona istediği şeyi veremez¬ler. Ama bu çok kolay olabilirdi: Onun yapması gereken tüm şey kendi serüven duygusunu ve sezgisel bilişini izlemektir ve mutlu¬luk onu bulacaktır.
İYİLEŞTİRİCİ TEM ŞARKI
Müziğin riskler almamızı duygusal olarak destekleme konusun¬da eşsiz bir gücü olduğundan, her düğümsel grup için, onun ener¬jisini olumlu bir biçimde değiştirmesine yardımcı olmak amacıy¬la iyileştirici bir şarkı yazdım.
GÜVENMEK
Bu şarkının sözleri, Yay Kuzey Düğümü insanının güvenini güçlendirmeyi ve onun bilinçaltını, zihinsel süreci yerine, içsel bili¬şini izlemek için gerekli iman atlayışını yapmaya teşvik etmeyi amaçlayan bir mesaj vermektedir. Bir kez o kendisini çevreleyen ruhsal güçlere güvenmeyi öğrendiğinde, aradığı iç huzuruna da kavuşacaktır.
Seçilmiş şarkı sözleri:
Şimdi artık buradayım ve bu hiç de o kadar zor değildi
Gördüğüm şey olmak, çünkü buna kalben inanıyordum
Ve bu sözcüklerden çok daha fazla bir şeydi ama ben üstü¬me düşeni yapmalıydım
Dönüp geriye baktığımda şunu hatırlayabilirim ki, bunun en zor bölümü
Bütün Varlığım için bir riskti
O çok fazla güvenmeyi gerektirdi…
RUHSAL ASTROLOJİ kitabından alıntıdır