[Angel]

Satürn Başak birleşimin temel şifresi

Zodyak çemberinde Başak- Terazi ve Akrep burçları aynı zamanda simya sürecini temsil eder. Başak burcu “Ayrıştırma- Saflaştırma” işleviyle simyanın ilk safhasına, Terazi burcu “Birleştirme” işleviyle ikinci safhaya, Akrep burcu da “Dönüştürme” işleviyle son safhaya karşılık gelir. Satürn ise tüm metallerin atası olarak kabul edilen Kurşun’u yönetir. Bu nedenle Satürn Başak birleşiminin temel şifresi “Kurşunu altına çevirme”dir.

Başak bucu enerjisi “hizmet etme” sürecine damgasını vurduğundan Satürn bu burçta seyrederken bize has değer ve becerileri sistemli bir biçimde işlemeyi ve parlatmayı öğretir. Bu tam anlamıyla kişinin tepeden tırnağa kendini terbiye etme sürecidir. Bir önceki Satürn Aslan sürecinde ego ve kişiliğimizi terbiye etme sınavında başarısız olmuşsak Satürn Başak sürecinde ağır bir bedel öderiz. Eğer hazmedemeyeceğimiz kadar büyük lokmalar yutmaya kalkışırsak midemize oturur ya da bağırsaklarımızı tıkar. Baştan savma bir şekilde tıkıştırmaya yeltendiğimizde ise hazımsızlık ve şişkinlikler bizi kıvrandır. Tr. Satürn doğum haritamızda Başak burcunun kestiği eve giriş yaptığında bizi bu evin temsil ettiği konularla ilgili sıkı bir sınava tabi tutar. Bu bir ter dökme, emek sarf etme ve uzun vadede hasat toplama sürecidir. Mütevazı bir şekilde çıraklığı kabul edip aşama kaydettiğimizde ödülümüz ustalık olur. Kibre kapılıp doğrudan ustalık taslamaya kalkıştığımızda ise Satürn, Osmanlı tokadı misali suratımızda patlar…

Satürn-Başak birleşiminin yoğunlaşacağı alanlar

En başta sağlık sektörü ( hekim-hemşire-eczacı-laborant ve diğer sağlık hizmetlileri) ile maaşlı çalışanlar ( memur ve işçiler – bilhassa öğretmenler ve temizlik işçileri). Sonra küçük esnaf ve zanaatkârlar- teknisyen ve pratisyenler- ekonomistler- eleştirmenler-kimyagerlerdir. Aynı zamanda bu enerji günlük hayat alanı (günlük rutin- beslenme alışkanlıkları vs) ile evcil hayvanları da kapsar. Satürn önce bu alanlarla ilgili ciddi sorunları gündeme taşır sonra da dikkatimizi bu sorunların çözümü üzerine odaklar. Bizi gerçekçi ve kalıcı yöntemler uygulamaya zorlar. Gene bu süreçte tıpta özellikle genetik bilimi ve moleküler biyolojide ciddi ilerlemeler kaydedilebilir.

Nazan Öngiden