malice071
VIP Üye
Mesajlar: 119
Üyelik Tarihi: May 2010
|
RE: Satürn Döngüsü (29 Yaş Bunalımı)
Sesimi duyabiliyorsan, seninde canın yandığındandır. Yaramı görebiliyorsan, aynı bıçak açtığındandır. Bu da geçer diyebiliyorsan, 30'unu aştığındandır. Oyundan çıkabilirsin, bırakıp gidebilirsin, kaçarak saklanabilirsin. Lakin.. Biri yerini söyler, hayat bulur sobeler, başladığın yere dönebilirsin. Burak Aydos 30 İnsan yapısı iki aşamadan oluşur, biri dış dünyası ; bedeni, diğeri ise iç dünyası; ruhu. İçerdeki dünya ne kadar sağlam inşa edilmiş ise gözle görülen yapıda bir o kadar sağlam, gösterişli, güvenli, ve güçlü durur. ]İnsan yaşama merhaba dediği andan itibaren iç yapısını oluşturmakla serüvenine başlar. Dış dünyayı algılamaya çalışır, gereksinimler, sınırlar, idealler, toplum, birey olma, korkular, endişeler, sabır, dayanıklılık, irade, kararlar, eylemler ve eylemlerin oluşumu, düşünce sistemi vb... İnsan önce, zaman kavramıyla tanışır, zamanın kısıtlaması, sınırlaması, fiziken ve ruhen kattıkları, aldıkları, kaybettirdiği ve getirdikleriyle tanışır. Zaman ile bir yarış başlar, büyüme yarışı, emekleme, yürüme ve iç dünyasına kattıklarıyla dış dünyada yer edinme mücadelesi içinde buluverir kendini ...Ardından zamanın yandaşı olan mekan başlar, yaşamın neresinde olduğunu ve neresinde olması gerektiğini sorgular, mekanda yanında olacakların seçimine başlar, bazen daraltır mekanı bazen de sonuna kadar açar. Dış yapı böylece oluşmaya başlar, temel atılır, artık katlar çıkılacaktır. Temel iskeleti, fiziki yapıyı oluşturmuştur, ve ona ruh katmak ise duygusal tepkimeleri ile mümkün olacaktır. Aldığı etkilere nasıl tepki vermiş ise ona göre şekillenecektir iç mimari. İç dünyada o zamana kadar edindiği birikimlerle bir görüşe sahiptir. Aldığı kararlar ile kendisini gerçekleştirecektir, düşüncelerini eyleme dönüştüreceği kararlar ile sonu belirleyecektir. İradesi, disiplini, dünyevi sorumlulukları, görmek istediği saygıyı kendisine verecektir...Tüm bunların kaynağı Satürn’dür, güneş ile kendi bilincinde karakterinde, ay ile duygusal iç yapısında, Merkür ile aklını ve zekasını kullanma kabiliyeti, idrak gücünde, Venüs ile ortaklık bilincinde, mars ile mücadele ve yaşam motivesinde, Jüpiter ile ahlaki ve felsefi dünya görüşü ile bir kimlik belirlemiştir artık ve sonun başlangıcı 30’ lu yaşlarda başlamıştır.. 30’ lu yaşlara kadar gençliğimizi yaşayacağımız insanı ararken, 30’ dan sonra yaşlılığımızı geçireceğimiz insanı aramaya başlarız. Bu zamana değin, her istediğime sahip olabilirim, her şeyi yapabilirim, ben güçlüyüm, zamana hükmedebilir mekanı kendime göre düzenleyebilirim diyen zihniyet artık yavaş yavaş gerçeklerin hiçte düşündüğü gibi olmadığını kavramaya başlar, bir teslimiyet içine girer, yapabilecekleri ve yapamayacaklarının ayrımına varır, yaşamında gerçekte ne istediğini ve istediği şeyler için o güne değin neler yaptığını, nasıl bir rota çizdiğini, geçmişin tarlasına neleri ektiğini, ve ektiğine nasıl baktığını, kuruttu mu, yeşertti mi, ürün almaya başlayacağı yaşlarda ektiğinin sonuçlarını biçme zamanı geldiğinde neyle karşılaşacağı konusunda derin bir endişe ile kendini izolasyon etmeye başlar, bir geriye çekiliş, bu içe dönüştür... Satürn evrenin polisidir ve hatayı affetmeyecektir, yanlışa doğru ile cevap verecektir, sen dirensen de boşadır zira o yapıyı sen oluşturdun ve sorumlusu sensin, cezayı da sen üstleneceksindir....Yanlış seçimler, bugün ki durumun izahıdır, evet Kader olgusu vardır, lakin kader yol idi, kader arsa idi, o yol da kullandığımız aracı biz belirlemiştik, o arsaya yapıyı biz inşa etmiştik hep böyle kalacağız zannetmiştik. Jüpiter dönemiyle(24-25) fazlaca iyimser olmuş, Jüpiter’in gelişim kapısından şöyle bir bakıp geri çıkmıştık. Satürn öğretmen idi, ısrarla biz yaramaz öğrencilerine sabrı, sorumluluk almayı, disiplini, doğru adım atmayı öğretmeye çalışmış, kimimiz dersini almış kimimiz kulak kabartıp es geçmiştik... 30 yaşından sonra, başarılı öğrenciler yeni katlar çıkarken , başarısız olan sınıfta kalan öğrenciler sudan çıkmış balık gibi, ne yöne gideceğini şaşırmış bir şekilde yapayalnız ortada kalmıştı. Satürn, yalnızlıktı. Hepimizi derse almıştı, her birimize yaşam koşullarımıza uygun şekilde adilane derslerimizi en ince teferruatına kadar öğretmeye çalışmış, deyim yerinde ise gözümüzün içine sokmuştu. Bizlerin, aslımıza uygun bir şekilde yapılanmamız için, gerekli eğitimi vermiş, bazı seçimler yapma zamanı gelince, bu alınan kararları somut bir şekilde eyleme geçirmemiz için gerekli donanımı sağlamıştı... Sonuç itibariyle, öğretmen Satürn, yaşadıklarımızla bizleri olgunlaştırır, kararlarımızın mükafatını da ceremesini de 30’ lu yaşlarımızdan sonra almaya başlarız. Geçmez dediğimiz şeyler geçer gider yaşantımızdan, bu da geçer demeyi öğreniriz, sesimizi duyanlara , aynı bıçakla açılmış, benzer yaralarımızın olduğu insanlara, yaşamlara yöneliriz, bir oyun bahçesi zannettiğimiz yaşamın öyle olmadığını artık idrak ederiz, ne oyundan çıkabilir ne de oyuna doğru dürüst iştirak edebiliriz. Kaçmaya çalışsakta, bırakıp gitsekte, hayat bir yerde sobeler ve başladığımız yere dönebiliriz… Ya başarılı öğrenciler Astrolojistik Elif HeCe (Esmeralda)
|
|