[Derin]

Bu aydan başlayarak değişik roman kategorilerinde ve şiirde öne çıkmış edebiyatçıların ve düşünürlerin astrolojik haritaları ile yapıtları arasındaki ilginç bağı ele alacağız. Kuşkusuz tüm isimleri sayamayız ancak ilginç örneklemeler yapabiliriz. Boğa burcunda doğan bazı kişiliklere bakalım: Honore de Balzac, Charlotte Bronte, Robert Browning, Alphonse Daudet, Madame de Stael, Daphne du Maurier, Immanuel Kant, Soeren Kierkegaard, Vladimir Nabokov, Bertrand Russel, William Shakespeare, Herbert Spencer, Rabindranath Tagore, Ludwig Wittgenstein, Sigmund Freud. Boğa toprak elementinden olduğu için, tensel, tutkuya ve aşka vurgu yapan, çoğunlukla materyalist, faydacı eğilimler gösteren bir burçtur. İngiliz edebiyatının klasik yazarları arasına giren Charlotte Bronte, Jane Eyre adlı romanıyla bastırılmış cinselliği tutkuları öne çıkararak, Viktorya döneminin tutuculuğunu sarstı. Kardeşleri Emily ve Anne ile birlikte bir şiir kitabı yazdılar. 1799 yılında doğan Fransız yazar Honore de Balzac, gözlemci ve kişileri açık bir ifade ile betimlediği yazı biçimi ile edebiyatta gerçekçiliğin bir temsilcisi olmuştur. Nitekim Boğa burcu açık, yalın ve realist bir tutumu anlatır. Tutkulu ve inatçı karakteri dikkat çeker. Çalışma biçiminin yavaş ancak büyük bir kararlılık ve irade gösterdiğini söyleyebiliriz. Tüm bunlar Boğa’nın tipik özellikleridir. Balzac politik görüşlerinde de muhafazakar bir monarşistti.

20. yüzyıl felsefesinde Mantık, Matematik üstüne eserleri ve materyalist bakış açısı ile öne çıkan İngiliz filozof Bertrand Russell tıpkı burçdaşı Wittgenstein gibi idealizme başkaldırdı. Mantık ve Matematik’in temellerini sağlamlaştırdı. Politik açıdan da aktif olan Russell analitik felsefe içerisinde yer aldı. Rus asıllı Amerikalı yazar Vladimir Nabokov 1955’te yayınlanan Lolita romanıyla “bedensel tutkuyu” karmaşık kurguları, kelime oyunları ile ortaya koydu. Psikanalizin kurucu babası Sigmund Freud’un cinsellik dürtüsünü esas alan yaklaşımı yine Boğa burcunun en temel ifadelerinden birisidir. Boğa eros’un yani aşkın (karşıt burcu Akrep tanatos’un, ölüm arzusunun) burcudur. Kuşkusuz edebiyat dünyasının en önemli şahsiyetlerinden şair ve oyun yazarı William Shakespeare eserlerinde trajik ve komik olanı güçlü ve dramatik bir biçimde vurgularken, etkisi ölümünden sonra, 18. yüzyılda çok daha fazla hissedildi. Yazdığı oyunlarla İngiliz rönesansının en tepesinde yer aldı. Aşkın, tutkunun, kıskançlığın, insani zayıflıkların trajik ögelerini ustaca öne çıkardı.

1820’de doğan İngiliz filozof Herbert Spencer din, ahlak, biyoloji, sosyoloji ve pek çok alanda yazan Spencer, Darwin’in Türlerin Kökeni kitabını okuduktan sonra en güçlünün hayatta kalması ilkesini sosyolojiye ve etik’e uyguladı. Teolojiyi reddetti. Evrimci, pozitivist bir felsefe ortaya koydu. Son olarak Boğa burcunun dikkat çekici bir üyesi olarak, Alman filozof Immanuel Kant, modern felsefenin ana noktasında yer alır. İnsan bilgisinin sınırlarını vurgulayarak, Metafizik’e bakış açısını kökten değiştirdi. Spekülatif metafizik soruların insan aklının sınırları dışında olduğunu ifade etti. Onda Boğa burcunun realist, somutluk arayan, alışkanlıklarına sıkıca bağlı kişiliğini görürüz.


R.Hakan Kırkoğlu

[michiru]

boğa burcunda filozof olabileceği hiç aklıma gelmezdi,ne de olsa onlar fikirlerle değil maddi şeylerle ilgilenir diye,hoş olanlar da kendi boğa özelliklerini vurgulamış zaten,yine de freud ve H.Spencer gibi o döneme göre bayağı yeni hatta marjinal sayılabilecek fikirleri ortaya atıp savunmalarını ilginç buldum,haritalarına bakmak lazım =)