Değerlendir:
  • 29 Oy - 2.72 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Kuzey Ay Düğümü Başak Burcunda
Yazar Mesaj
astrosohbet Çevrimdışı
Kızıl & Mavi
********
Neptunia Admin
lt=
Mesajlar: 7,901
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 172

Mesaj: #3
RE: Kuzey Ay Düğümü Başak Burcunda
KİŞİLİK

Bu insan yaşamın ruhsal boyutunun doğal olarak farkındadır ve kendi doğasının daha yüksek, daha güzel âlemlerine uyumlanmıştır. O aşırı derecede duyarlıdır, kolayca kırılır ve başkalarına acı vermekten kaçınmaya çok dikkat eder. Aslında, o bazen diğer insanların ıstırabının onların farkında olduklarından daha çok farkındadır ve bu konuda onlardan daha çok kaygılanabilir.

Egonun Dağılması

İster meditasyon ve ruhsal arayışlar; ister uyuşturucu madde ve alkol bağımlılığı; ister manastırlarda, hapishanelerde ya da akıl hastanelerinde kapalı kalma ve düşünme; ister kendini müzikte, şiirde ya da sanatta kaybetme yoluyla olsun, Başak Kuzey Düğü­mü insanı birçok yaşamı egonun dağılmasını deneyimleyerek ge­çirmiştir. Bu dağılma her nasıl vuku bulmuş olursa olsun, bu enkarnasyonda o bunun etkileriyle baş çıkmak zorundadır. Eğer bu ruhsal yönelim yoluyla vuku bulmuşsa, o geçmiş yaşamlardakine benzer prensipleri olan bir ruhsal yol bulana dek, bu enkarnasyon tam bir karmaşa olacaktır. Eğer bu uyuşturucu madde ya da alkol kullanımı yoluyla olmuşsa, bu insan bu enkarnasyonda yine sorun yaratabilecek bağımlılık eğilimleri gösterecektir ve bu eğilimlerin ruhsal bir perspektiften (İsimsiz Alkoliklerin 12 aşamalı programları, vb.) aşılması gerekebilir. Şiir, müzik ve sa­nat yetenekleri, yine yüksek duygusal hallerle bağ kurmanın bir yolu olarak kalabilir.
Bu insanın, daha yüksek bir enerjiyle birleşmek için kendi kimliğinden parça parça vazgeçtiği birçok semavi deneyimi ve enkarnasyonu oldu. Ama o bu süreci tamamladı; bu yaşamda ego­sunun daha fazla dağılmasına izin vermesi ters etki yapacaktır. O vizyonuna gömülmesine zaten izin vermiştir. Bu enkarnasyonda, o vizyonunu fiziksel dünyada tezahür ettirmek istemektedir.

Alçakgönüllülük

Geçmiş yaşam deneyimlerinde, bu insan kendi güdülerini sorgu­layarak ve nerelerde erdemden yoksun olduğunu fark ederek, böylece şimdi başkalarına karşı yargılayıcı olmamasını sağlayan muazzam miktarda içgörü kazanarak, kendisini arındırdı. Bu enkarnasyonda, o kendisini hiçbir biçimde "üstün" görmez onun içgözlemi gerçek bir alçakgönüllülükle sonuçlanmıştır.
Başak Kuzey Düğümü insanının o kadar çok mağdurluk yaşamı olmuştur ki, o çok kolayca vazgeçme eğilimi gösterir. Yüz­leşme, rekabet konusunda, ya da kendisine gösterilen güçlü tep­kiler karşısında başarılı değildir. Psişesi çok duyarlıdır ve yaşam bu insana acımasız görünebilir. Genelde, o daha çok "madde"nin onu daha mutlu edeceğine inanmaz. Yaşamak için güdüsü maddi şeyler kazanmak olmadığından, eğer dünya onun katılmak için gösterdiği çabalara direnir görünürse, o hemen vazgeçme eğilimi gösterir.
İstismar edilmiş olduğu geçmiş yaşamlar yüzünden, bu in­sanın, yaratıcı bir iş ürettiğinde hiçbir karşılık almadan onun herkese dağıtılmasına izin vermesi ya da o işten bir başkasının itibar ve para kazanması nadir görülen bir şey değildir. Çoğunlukla o buna hiç itiraz etmez. Ne de olsa, iş istenilen hizmeti ye­rine getirmiştir. Ayrıca, geçmiş yaşamlardaki manastır deneyim­lerinde o yoksulluk yemini etmiş olabilir ve bu yüzden bu enkarnasyonda servet edinme konusunda kendisini rahatsız hissedebi­lir. Bilinçaltı olarak, o para biriktirmenin "murdar" bir şey oldu­ğunu hissedebilir. O, paranın hizmetin bir yan ürünü onun ka­tılımının yararlılığının bir göstergesi olduğunu anlamalıdır.
Başak Kuzey Düğümü insanı gerçekten şefkatlidir ve elin­den geldiği her seferinde yardım etmek ister. Bu enkarnasyonda, o sağlam maddi temeller yaratarak ve yaşamının güçlenmesini sağlayarak, daha geniş çapta yardım etmek için daha iyi bir po­zisyonda olacağını anlamalıdır. Bu enkarnasyonda, onun "mağ­dur" ya da "kurban" olmasına izin vermesi iyi sonuç vermez; bu eğilime karşı koymak onun için daha yüksek yoldur.

DAĞILMAYA KARŞI ODAKLANMA

Bu insan birçok enkarnasyonu toplumdan tecrit olarak geçirmiş­tir. O dünyada olmaya alışık değildir. Birçok yaşamı uyanma, meditasyon, dua, egzersiz, yemek, çalışma ve uyuma zamanlarını gong seslerinin başka birisinin çaldığı gongların bildirdiği ma­nastırlarda geçirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünün! Katılım­cıların zamansızlığın, formsuzluğun ve yaşamın sıradan ayrıntı­ları altında yatan akışın farkındalığını kazanabilmeleri için ma­nastırlar bu şekilde işlev görür. Bunun bir manastırda çok işe ya­ramasına karşın, şimdi Başak Kuzey Düğümü insanı dünyada na­sıl yaşanacağını öğrenmelidir.
O kendisi için rutinler oluşturmayı kendi gongunu kendi­si çalmayı öğrenmelidir. Örneğin, o zamanını bir başkasının dü­zenlemesine alışık olduğundan, dakik olmakta zorlanabilir. An­cak, o topluma yapı kazandıran kurallara göre yaşayacak disipli­ni edindiğinde, bu dünyada işlev yapmak için gereksindiği muaz­zam gücü ve özgüvenini kazanır. Bu yüzden, onun için, sorumlu­luk üstlenmek ve randevularına zamanında yetişmek önemlidir. Yapı, onun yaşamına besleyici ve destekleyici biçimlerde düzen ve istikrar getirir.
Geçmiş yaşamlarında inzivaya çekilmiş olduğundan, Başak Kuzey Düğümü insanı kendisini kendi zihin ve hayal gücüyle eğlendirmeyi bilir. Ama geçmişte işe yarayan bu durum, onun mad­di dünyada olumlu, pratik, somut sonuçlar yaratması gereken bu enkarnasyonda zarar verir. Bu yüzden, gerçeklerden tüm kaçış biçimleri onu ters etkiler. Hayal kurmak, uyuşturucu maddeler, alkol, aşırı yalnızlık, aşırı uyumak yaşamdan herhangi bir biçim­de geri çekilmek onun güvenini zayıflatır.
Bu onun ara sıra eğlenemeyeceği (gevşeyemeyeceği ve yaşa­mın pratik işleriyle uğraşmaya ara veremeyeceği) anlamına gel­mez, ama o kaçış yollarını bağımlılıklar oluşturacak kadar aşırı kullanmaktan kaçınmalıdır.

Hayal Gücü ve Hayallere Dalmak

Bu insan psişik ve/veya hayali âlemlerin geçmiş yaşamlardan gelen keskin bir farkındalığına sahiptir. Eğer bu yetenek şimdi uygun biçimde yönlendirilmezse, bir zayıflığa dönüşebilir ve pa­ranoya, korku ve endişeyle sonuçlanabilir. Ancak, Başak Kuzey Düğümü insanı bir hedefe doğru ilerlediğinde, mistik yetenekle­rini işin etkili bir biçimde yapılması için kullanabilir. Eğer onun yaratıcı hayal gücü için bir çıkış yolu başkalarına verebileceği bir hizmet varsa, bu vizyon yeteneği değerli bir nitelik olabilir.
Başak Kuzey Düğümü insanı, yaratıcı hayal gücünü kendi içine yöneltip kendisini rastgele incelemek yerine, onu dışarıya yöneltip insanlara hizmet etmeli ve somut sonuçlar üretmelidir. O, vizyonlarını gerçekleştirmek için gerekli olan çalışmayı üstlenmeli, araştırma yapmalı, projeyi organize etmeli, üretmeli ve sonra onun insanlara ulaştığını görmelidir. Bir kez o hedefini be­lirlediğinde, bu enkarnasyonda o hedeflere erişmek onun için ko­lay ve zevkli olacaktır.
Bu insanın kaçınması gereken şey, hayal kurma ve hayalle­re dalma eğilimidir. Hayal kurma yoluyla o hoş, hafif, semavi bi­linç halleriyle bağ kurabilir bir "mutluluk" hapı almış gibi dal­galı bir âleme dalabilir. Ancak, bu hal onun maddi dünyada işlev yapabilme yeteneğini zayıflatır.
Eğer o içinde bulunduğu durumdan memnun değilse, onu değiştirmeye çalışmak yerine, kendi dünyasına kaçmak için ha­yal kurma eğilimi gösterir. Eğer ölçülü bir biçimde kullanılırsa, kurduğu bu hayaller ona ne istediği konusunda daha iyi bir fikir verebilir. Ama o hayallerle enerji bağını koparmak muazzam bir disiplin gerektirebilir. Hayal kurmak o kadar bağımlılık yaratıcı­dır ki, bu insan için en iyisi derin hayallere dalmaktan kaçın­maktır. O, maddi dünyanın ötesindeki aşkın mutluluk hallerine öylesine bağlanabilir, bu günlük yaşamında gerçek mutluluğu deneyimlemek için gereksindiği düzeni ve doyumu yaratmasını engeller. Örneğin, o aileyle ilgili bir hayale öylesine dalmış olabi­lir ki, bu onun yaşamında doyum verici aile ilişkileri yaratmasını engeller.
Bu düğümsel pozisyonda bulunan ve bir "ideal kadın" ha­yali olan kırk sekiz yaşında bir erkek müşterim vardı ve hayal gücü kuvvetli olduğundan bu kadın onun hayalinde nerdeyse bir gerçekti! O birçok kadınla ilişkiye girdi, ama hiçbirisine gerçek­ten bağlanamadı, çünkü kadınların hiçbiri onun hayalindeki ka­dına uymuyordu. Bu otuz yıldır böyle sürüp gidiyordu ve o hâlâ yalnız yaşıyor ve bu duruma üzülüyordu. Ne yazık ki, o birlikte olduğu kadınlar için ne hissettiğine odaklanmayarak, kendisini ilişkilerin ne içerdiğini öğrenme fırsatından yoksun bıraktı. Bu şekilde, hayal kurmak Başak Kuzey Düğümü insanının hayalle­rini fiziksel dünyada gerçekleştirmek için yapıcı eylemde bulun­masını engelleyebilir.

Kafa Karışıklığına Karşı Öğüt Verme

Bazen Başak Kuzey Düğümü insanının kafası karışır. Birçok ki­şi için, kafa karışıklığı iyi olabilir: Daha yüksek bir düzene bir gi­riş olabilir. Ama bu insan için, kafa karışıklığı "doğru yol" değil­dir. Onun kafası karıştığında, kendisini sorgulamaya ve yaptığı her şeyden kuşku duymaya başlar; bu da onun mevcut eylem yo­lunu zayıflatır. O, karışık enerjiden kopmak, dış dünyadaki o karışıklığı yaratmış olan koşullara yeniden odaklanmalı ve son­ra durumun içine tekrar girerek onu düzene sokmalıdır. Örneğin, eğer onun kafası birikmiş kırtasiye işlerinden ötü­rü karışmışsa, yapacağı en iyi şey oturup o kâğıtları elden geçirmek ve mantıklı bir biçimde yeniden düzenlemektir. Eğer onun kafası bir iş arkadaşının davranışından ötürü karışmışsa, o bu­nunla yüzleşmelidir: O kişiyle konuşmalı ve onun davranışını neyin değiştirdiğini öğrenmelidir.
Bir sorun yaşadığında, Başak Kuzey Düğümü insanı, ço­ğunlukla, bir terapiste gitmenin ya da bir dostuyla konuşmanın yararını görür, çünkü bu etkileşim onun daha pratik bir pers­pektif kazanmasını sağlar. Bu insanın hayal gücü o kadar faaldir ki, o kendi başına olduğunda, sorunları abartma ve her türlü çö­zülemez durumu hayal etme eğilimi gösterir. Hayal ettiği korku­lar onu adeta felç edip, yaşamını tekrar düzene sokacak adımları atmasını engelleyebilir. Bu yüzden, korkularının realiteye mi da­yandığı, yoksa aşırı faal bir hayal gücünün ürünü mü olduğu hakkında geribildirim edinmesi onun için çok yararlı olur. Bu insan, pratik bir düzeyde neyin iyi sonuç verdiğini ve neyin ver­mediğini görmek için aktif olarak deneme yaptığında çok daha başarılı olur. O her şeyi kafasında çözmeye çalışmamalıdır.
Eğer Başak Kuzey Düğümü insanı bir ilişkide sınırlarını yi­tirdiğini hissediyor ve düş kırıklığını partnerine iletmekte zorluk çekiyorsa, o zaman üçüncü bir kişiyi devreye sokabilir. O, part­nerini kırmamak için aşırı duyarlı davranıp, sorunu çözebilecek yaklaşımdan kaçınabilir. Oysa partnerin şunu duyması gereki­yor olabilir: "Yeter! Bu davranışın kabul edilemez! Bu davranışı sürdürürsen, beni ayrılma noktasına itersin!" Bir evlilik danış­manı onun partnerleriyle iletişim kurmasında değerli bir mütte­fik olabilir.
Aslında bu insan, kendisi, profesyonel olarak ve arkadaşlarına mükemmel bir danışman olabilir. Diğerleri, onun muazzam empatisini hisseder ve doğal olarak ona güvenirler. Başak Kuzey Düğümü insanı başkalarının ona açılmasına neden olan bir ener­jiye, net ve pratik öğütler vermesini sağlayan analitik bir akla ve sezgiyi sağduyu ile birleştirme yeteneğine sahiptir.

BELİRSİZLİĞE KARŞI AYRINTI

Bu insan büyük tablonun farkındalığını sürdürmeye o kadar alı­şıktır ki, "burada ve şimdi"nin ayrıntılarını kolayca gözden kaçı­rabilir. Bu onun en yüksek hayrına olmayan eylemlerde bulun­masına neden olabilir. Ama herhangi bir durumun gerçek ayrın­tılarına dikkat ettiği sürece, o nadiren yanılır.
O odaklanmamış bir halde yaşamasına izin verirse, çoğun­lukla, nedenini bilmeden endişe duymaya başlar. Hatta kendisi­ni saldırıya karşı savunmasız hissedebilir, diğer insanlardan aşı­rı kuşkulanabilir ve korkabilir. Böyle anlarda, eğer o çevresinde olup bitenlerin ayrıntılarına (birisinin üzerindeki giysi, bir ma­ğazanın vitrinindeki ayrıntılar, havanın ısısını yüzünde nasıl hissettiği, vs.) odaklanmayı hatırlarsa, sakinleşir ve kendisini ye­niden güvenli hisseder.

Geçmiş Yaşam Korkularına Karşı Burada ve Şimdi
Başak Kuzey Düğümü insanı geçmiş yaşamlarda yasalara karşı gelmenin sonuçlarını öğrenmiştir, bu yüzden bu yaşamda o güç­lü bir doğru ve yanlış duygusuna sahip olabilir ve yasaları çiğne­mekten çok korkabilir. Onun uzun bir batıl inanç geçmişi vardır ve korkunç bir cezadan kaçınmak için izlenmesi gereken belli alâmetler hakkında birçok fikri olabilir. Ama bu alâmetleri ara­ması, onun sağduyu ayrıntılarını fark etmesini engelleyebilir. Onun ruhsal "mesajlar" aldığı o kadar çok geçmiş yaşam deneyi­mi olmuştur ki, bu enkarnasyonda da bu alâmetleri, önsezileri arayabilir ve somut düzeyde olup biteni görmezden gelebilir. Alâ­metleri gözlemek yerine, fiziksel olguları gözlemlemesi ve doğru yolda olduğunu onaylamak için başkalarından direkt geribildirim alması onun için daha iyi olur. Eğer "bir şeyin yolunda git­mediğinden" korkuyorsa, geri çekilmek yerine, onun yapacağı en iyi şey ileri doğru adım atmak, duruma katılmak, başkalarının desteğini sağlamak, korkuyla yüzleşmek ve en kötü durum se­naryosunun gerçekleşmesini önleyecek bir çevre yaratmaktır. Basit bir örnek olarak, telefonunun kesilmesinden korkmak yeri­ne, her ay faturalarını ödemek için belli bir zaman ayırmak çok daha iyidir.
Bu insan onu "burada ve şimdi"ye (bulunduğu yere ve ana) getiren faaliyetlerde çok başarılı olur. Defter tutmak onun için iyidir, böylece parasal durumunu her zaman bilebilir. Kayıtlarını ortaya çıkarıp, geçen yılki parasal durumuyla bu yılki durumu­nu kıyaslamak onun için çok güçlendiricidir. Bu ona güçlü bir köklenme duygusu, yönelim ve güven verir.
Başak Kuzey Düğümü insanını şimdi'de odaklanmış tutan her şey onun için gönüllü yapılan, zevk için yapılan bir iş haline gelir. İşi onun üzerinde böyle bir etki yapabilir; eğer böyle değil­se, o işini yeniden düşünmelidir. Bilgisayar onun için mükemmel olabilir, çünkü bir kez daha, fiziksel ilişki ve ayrıntılar onu şim­diki ana odaklanmış tutar. O, başarılı sonuçlar üretmek için ay­rıntılara dikkat etmeyi gerektiren herhangi bir işte başarılı ve çok mutlu olur.

Kuşku ve Endişeye Karşı İman ve Eylem

Başak Kuzey Düğümü insanının çok içedönük ve içgözlemci bir yanı vardır. O endişe hissettiğinde, teselli bulmak ve durumu anlamak için kendi içine döner. Ne yazık ki, bu içsel süreci dışsal olarak kontrol edemez ve sonsuz bir endişe, kuşku ve güvensiz­lik yaşayabilir. Bu insanın kendi başına kalıp, nerede "yanlış yap­tığını" görmek için dönüp geçmişe bakma, yaşamını gözden ge­çirme eğilimi de vardır. Ama bu, olgularla tümüyle orantısız olan muazzam bir başarısızlık duygusuna yol açabilir. O inzivaya çe­kilip düşündüğünde, olup biteni anlamaya çalışıyordur; ama bu uygulama onun için iyi sonuç vermez. O, her ne pahasına olursa olsun, kendinden kuşku duymaktan kaçınmalıdır.
Başak Kuzey Düğümü insanının yapabileceği en kötü şey­lerden biri, hedefinin saflığından kuşkulanmaktır. O hedefini açıkça görene dek, bu hedefi saf bir güdüsü olduğundan, zarar­sız olduğundan ve başkalarına hizmet edeceğinden emin olmak için çoktan zihnen titiz bir biçimde sorgulamıştır. Bu enkarnasyonda o, vizyonunun pratik bir düzeyde nasıl işe yarayabileceği­ni öğreniyor. Deneme ve yanılma süreci maddi âlemde işleri ne­yin yürüttüğünü keşfetmesine yardımcı olacağından, bu süreci kullanması onun için sağlıklıdır.
Bu insan, kaosla karşılaştığında, onu içsel olarak halledip aşabileceği ve durumun kendini dışsal olarak halledeceği fikri­ne sıkıca sarılır. Bu, Başak Kuzey Düğümü insanının sorunu çözmeye aktif olarak katılmasını bekleyenlerde düş kırıklığı ya­ratır. Onlar bu insanın kendisini neden geri çektiğini anlamaz­lar. Bu ayrıca bu insanda da düş kırıklığı yaratır, çünkü o kendi­sini yanlış anlaşılmış hisseder ve sisteminin neden işlemediğini anlamaz. Ancak, bu enkarnasyonda o kendi içine dönerek sorun­larını çözemez. Astrolojik bir görüş açısından, çözüm dışsal eylem yoluyla gelmelidir.
Başak Kuzey Düğümü insanı yetersizlik duygusuyla da kendisini geçersiz kılma eğilimindedir; bu da aşağı doğru giden bir sarmala yol açabilir. Bazen o bir sorunu önceden "sezer," ya da bir kişiyle olan ilişkisi veya bir durumun sonucu hakkında endişe duyar, ama bunun nedenini bilmez. Eğer o endişeye odaklanırsa, her türlü "kötü durum senaryosu"nu hayal eder ve dışsal olayları paranoyasını geçerli kılacak şekilde yorumlamaya başlar. Sonra, içsel denge duygusunu yeniden kazanmak ve korkularına karşı koymak için, sezgisinden kuşkulanmaya başlar. Her iki yol da korkularını geçerli ya da geçersiz kılmak için zih­nini kullanmak işe yaramaz. İşe yarayacak olan şey, daha objek­tif bir bilgi elde etmek için kendi dışına uzanmaktır.
Aslında, bu insanın sezgileri genellikle doğrudur. Örneğin, onun işe giderken bir pencereyi açık bırakmış olduğunu düşü­nün (bu onun bilinçli olarak fark etmediği, ama belki göz ucuyla görmüş olduğu bir ayrıntıdır). Birden yağmur yağmaya başlar ve o eviyle ilgili olarak mantıksızca endişelenir, eve bir hırsızın gir­diğini ya da bir yangının çıktığını hayal eder. Eviyle ilgili olarak korkuya kapılır, ama bunun nedenini bilmez. Çözüm eve geri dönmektir, eve döndüğünde açık pencereyi ve içeri giren yağmu­ru fark edecektir. O endişelenmekte haklıdır ve ayrıntıları ob­jektif bir biçimde kontrol ettiğinde, sorunu doğru olarak görüp çözebilir açık kalmış pencereyi kapatmak gibi. O ne sezgisini ge­çersiz kılmalı, ne de korkularına kapılmalıdır; durumla fiziksel olarak karşılaşmalı, olguları incelemeli ve eğer ihtiyacı varsa da­ha çok bilgi aramalıdır.
Başak Kuzey Düğümü insanı yapmak istediği şeye daha çok iman etmelidir ve iman, onun için, en iyi şekilde eylem yoluyla geliştirilir. İman, onun geçmiş yaşamlarından gelen bir yetenek­tir. O, teslimiyet deneyimleriyle ve büyük tabloyu görerek, gün­lük yaşamın anbean gelişimine iman kazandı. Bu enkarnasyonda, o "her şeyin yolunda olduğunu ve her şeyin olması gerektiği gibi vuku bulduğunu" doğal olarak bilir ve bunu hatırlayarak iç huzuru ve güveni kazanır.
Örneğin, bu düğümsel grupta bulunan ve işini kaybetmiş olan bir müşterim vardı. Bu hanım endişeyi kendisini eyleme ge­çirmek için kullandı; başka bir iş bulmak için önünde üç ay ol­masına karşın, hemen iş aramaya başladı. İki iş buldu, bu işler­den biri kent merkezinde, diğeri bir banliyödeydi. O, bir banliyö­de çalışmanın daha rahat olacağını hayal ederek ikinci işi seçti. Ancak, o işte on gün çalıştıktan sonra, hata yapmış olduğunu an­ladı ve ilk işe yeniden başvurdu. Epey uğraştıktan sonra işe ka­bul edildi, ama o bu deneyimi geçirmiş olduğuna memnundu: "Kentteki klinikte hemen çalışmaya başlamış olsaydım, bu işi takdir edemeyecektim. Banliyöde daha mutlu olur muydum diye düşünecektim. Bu deneyimden sonra, artık biliyorum!" Her şe­yin insanın en yüksek hayrına işlediğini görme yeteneği, "yaşam benden yanadır ve her şey sonunda beni en büyük mutluluğuma götürecek biçimde gelişiyor" imanına dayanır.

BİR "HİZMET ET YA DA ISTIRAP ÇEK" YAŞAMI

Başak Kuzey Düğümü insanının içsel ıstırabının panzehiri hiz­met etmektir. O, insanlara büyük bir bağlılık duyar ve onların ıstırap çekmeleri karşısında derin bir şefkat hisseder. Birisi baş­ka bir kişiye haksızlık yapsa bile, o genellikle iki tarafı da anlar. Doğuştan yargılayıcı değildir ve kalbi başkalarının ıstırabıyla kolayca rezonansa girer.
Bu insan kendi şefkat duygusuna göre davranmayı öğreni­yor. O, başkalarına hizmet etmek için burada olduğunu içsel ola­rak bilir; ne var ki, bunu yapmaya başladığında, tereddüt etme­ye de başlar. Güvensizlikler ortaya çıktığında, o kendi kendisine yardım etme güdüsünün saf olduğunu hatırlatabilir onun tek niyeti hizmet etmek ve düzeni yeniden sağlamaktır. O, diğer kişi­ye ve yardım etmek için ne yapması gerektiğine odaklandığında, dingin bir güvenle dolar. Mutlu olmak için, bu insan her zaman bir şeyi "onarıyor" olmalıdır. Gönüllü çalışmak ya da dostlarına ve ailesine yardım etmek onun kendisini yararlı ve doyumlu hisset­mesini sağlar. Dışa yönelik birçok faaliyeti olması onun için sağ­lıklıdır.
O, genellikle dünyadaki açlık sorununu sona erdirme, kü­resel barışı gerçekleştirme ya da doğal çevreyi destekleme gibi soyut fikirleri desteklemeye güdülenmez. O, insanlara yardım etmeye güdülenir. Birisi, "Açım" ya da "Zor durumdayım," dedi­ğinde, o hayır diyemez. Birisi kişisel alanına girip onu etkilediğinde, onun kalbi verme sevinciyle dolar. Ama "yardım etmeye güdülenmek" için, onun direkt etkileşime ihtiyacı vardır.
Bazen Başak Kuzey Düğümü insanı yardım etme arzusunu kendi üzerinde odaklar. O kendi düşüncelerine ve faaliyetlerine dalabilir; bu da birtakım sorunlara yol açabilir. O, bir şeyin baş­ka birini nasıl etkilediğinden daha çok, onu nasıl etkilediği konu­sunda kaygılanabilir. Örneğin, eğer bürodaki birisi öfkelenirse, o, "Bu insanın kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olmak için ne yapabilirim?"diye düşünmek yerine, "O bana ne yapma­ya çalışıyor?" diye düşünüp kaygılanabilir. Diğer insanların ne yaptıklarını daima bildiklerini varsayar ve şöyle düşünür: "Ben daha güçsüz pozisyondayım. Onlar daha akıllı, daha güçlü, daha dünyevi olduklarından ve benim ne kadar duyarlı olduğumu bildiklerinden, bana ayrıcalık tanımalı, benim için daha fazla çaba göstermeliler." Oysa onun diğerlerinden "daha zayıf' olduğu fikri doğru değildir. Aslında, kendini arındırmayla geçirilmiş birçok enkarnasyondan ötürü, birçok bakımdan o daha dengeli ve ken­dine hâkimdir!
Diğer insanlar kendilerini daha üstün görüyor, böyle bir tu­tum sergiliyor olsalar dahi, bu onların her zaman ne yaptıklarını bildikleri anlamına gelmez. Bu yüzden, Başak Kuzey Düğümü insanının diğerlerinin onun ne kadar duyarlı olduğunu bildikle­rini, ama yine de onu incittiklerini varsayması doğru olmaz. Ger­çekte, diğer insanların çoğu bu insan kadar duyarlı değildir ve onlar farkında olmadan "kaba" davranırlar. Başak Kuzey Düğü­mü insanı kendisine odaklanmaktan vazgeçmeli ve diğer kişiyle ilgilenmelidir. Başkaları onun yatıştırıcı, şifa verici enerjisine ih­tiyaç duyduklarından ve bu enerjiyi iyi karşıladıklarından, o ye­teneklerini durumu düzeltmek için kullanmalıdır.
Bazen bu insan, kendisini "daha zayıf olarak algılamanın tersine, kendisini daha üstün bir pozisyonda görür. O zaman, başkalarına ayrıcalık tanıması, onlar için daha fazla çaba göster­mesi gerektiğini düşünür. O kendisini daha üstün gördüğünde, anlayışlı ve yardımsever davranabilir; kendisini daha aşağı gör­düğünde, diğer insanların anlayışlı ve yardımsever olmalarını bek­ler. Ancak, her iki pozisyon da aşırı uçtur ve her ikisi de hizmet yerine "kendisi"ni merkez olarak aldığından, hiçbiri gerçekten işe yaramaz.
Bu insan, görevden değil, şefkatten ötürü hizmet etmesi ge­rektiğini öğreniyor. O sevgi duygusuyla iş yaptığında, ruhsal bir nitelik üretir ki bu onun evrenle olan, özlemini çektiği bağdır. O görev duygusuyla hizmet ettiğinde, bunu kafasıyla yapıyordur; şefkatten ötürü hizmet ettiğinde, bu onun kalbinden geliyordur. Eğer o bir başkasına yardım etmeyi düşünmek zorundaysa, bun­da bir yanlışlık vardır. Gerçek yardım etme arzusu, spontane bir biçimde, kendini tanımaktan ve duygularına bağlı olmaktan gelir. Bu ona insan doğasıyla ilgili içgörü, başkalarıyla ailevi bir bağ ve tüm insanlıkla bir bağlantı sağlar. Başak Kuzey Düğümü insanı bu ruhsal, şefkatli hal içinde olduğunda, onun çevresinde­ki insanlar sihirli ve şifa verici haller yaşarlar.

TÜKENMEYE KARŞI VERME

Bu insan, doğası gereği çok duyarlı, savunmasız, şefkatli ve ba­ğışlayıcıdır ve bu onu istismar edilmeye açık kılar.
İlişkilerde, o bir etkileşimde enerji kaybetmesine ya da ka­zanmasına bakarak, doğru yolda olup olmadığını belirleyebilir. Diğer insanlar onun şefkatini hisseder ve pervanelerin ışığa çe­kilmeleri gibi ona çekilirler. O başkalarının sorunlarını, yargıla­madan, empatiyle dinler ve sonra, çoğunlukla, kendi enerjisinin tükenmiş olduğunu görür. Buradaki ders, kimin gerçekten çö­zümler bulmakla ilgilendiğini ve kimin sadece ağlayacak bir omuz aradığını ayırt edebilmektir. O, sadece, gerçekten üretken çö­zümler arayanların onun yaşamına girmelerine izin vermelidir. Bu insanlar Başak Kuzey Düğümü insanına iyi gelirler, onun bu yaşamda bolca sahip olduğu çözme yeteneğine güven­mesini sağlarlar. O fikirlerini gerçekten çözüm arayan insanlarla paylaştığında, bundan herkes kazançlı çıkar.
Ancak, o yalnızca sempati arayan ve sohbetleri sonu gel­mez sorunlarını sıralamaktan ibaret olan kişilerin onun yaşamı­na girmelerine izin verdiğinde, enerjisini ve özgüvenini yitirme­ye başlar. Diğer kişi, çoğunlukla, kendisini (geçici olarak) iyi his­sederek ayrılır, ama Başak Kuzey Düğümü insanı öylesine bir enerji kaybına uğramış olabilir ki, kendisini ancak yatağa sürük­leyebilir, çünkü o üretken bir çözüm bulmayı başaramamıştır. Bu onun gerçekten çözümler arayanlara yardım etme yeteneğini azaltır. Başak Kuzey Düğümü insanı bu şekilde sömürülmesine izin verdiğinde herkes kaybeder.
Onun enerjisinin tüketilmesine izin vermesi şu mesajı ve­rir: "Senin kendini daha iyi hissetmek için, başka birisini onun kendisini daha kötü hissetmesine neden olarak istismar etmen­de bir sakınca yoktur." O bu istismara izin vermediğinde, diğer insana durup davranışını inceleme ve başkalarına karşı daha duyarlı olmayı öğrenme fırsatı vermiş olur.
Bu insanın istismar edilmesine izin vermesi, gizli bir güdü­sünden kaynaklanıyor olabilir. Onun ıstırap çektiği, kendini feda ettiği birçok geçmiş yaşamı olmuştur ve o "neler çekmiş olduğu­mu hiç kimse gerçekten bilmez" diye düşünür. Bilinçaltı bir düzeyde, o çekmiş olduğu ıstırabın bilinmesini ister ve sorunlarını ona boşaltan insanlara katlanabilir, çünkü o kendi ıstırabını ve endişesini anlatmak için "sırasını" bekliyordur.
Ancak, genellikle, diğerleri onu dinleyerek "karşılık ver­mezler." Ve o en sonunda kendisini dinleyecek birisini buldu­ğunda, bu onu dipsiz bir korku ve endişe kuyusuna düşürür. Üstelik o diğer kişiyi de yanında götürür. Gerçekten de ister ken­disinin, ister bir başkasının olsun çözülemez sorunlar üzerinde durmanın bu enkarnasyonda iyi sonuç vermesi programlanmamıştır. En iyisi, geçmiş yaşamların tüm acı, ıstırap, kendini feda etme duygularını Pandora'nın kutusunda kapalı tutmaktır: O kutunun kapağı açılmamalıdır!

SEVGİYİ HİZMETE DÖNÜŞTÜRMEK

Geçmiş yaşamlarda, Başak Kuzey Düğümü insanı epey anlayış ve sevgi kazanmıştır ve bunları paylaşmak ister. Bu yüzden, bu yaşamda o insanlara odaklanmak, katılmak ve bilgeliğini onlara sunmalıdır. O, sevgiyi hizmete dönüştürmeyi ve içindeki sonsuz şefkat ve sevgi duygularıyla yeniden bağ kurmayı öğrenmekte­dir.
Bu insanın bir kez ona bağlandığında büyük bir iman gü­cünden kaynaklanan şifacılık yeteneği de vardır. Sık sık, onun kendi yaşamında mucizevî şifalar meydana gelmiştir. O, fiziksel hastalıkların daha derin bir psikolojik temeli ya da daha yüksek bir ruhsal boyutu olduğunu anlar. Bir kez o hastalığın ardındaki "nedeni" anladığında, çoğunlukla, şifa kendiliğinden meydana gelir. Bu tedavileri hızlandıran şey, onun imanının büyük tablo­yu algılamasıyla birleşen gücüdür. Mevcudiyeti bile başkalarına da iman uyandırabileceğinden, o büyük bir hemşire ya da doktor olabilir.
Bu insan, direkt olarak, "ellerini kullanarak" da şifa vere­bilir. İşte bu yüzden onun için en iyisi yaşama fiziksel olarak ka­tılmak; köklenmek için nesnelere, evcil hayvanlara ya da insan­lara dokunmaktır. O fiziksel âlemde tam olarak bulunduğunda, tüm psişik, ruhsal yetenekleri ortaya çıkabilir.
O şimdi'de kalarak ve enerjinin nereye gittiğine ve diğer kişinin nasıl tepki gösterdiğine dikkat ederek insanlara şifa ver­meye başladığında, psişesi açılır ve o azami etki için ellerini tam olarak nereye koyması gerektiğini görür. O bu şifa işini yaptığın­da, diğer kişinin kendi içsel enerjileriyle nerede temas kurama­dığını anlar. Ve diğer kişinin bütünlüğe ulaşması için bu enerjileri aktive etmek ister.
Derin içgözlem ve kendini inceleme sonucunda, bu insan başkalarını gerçekten yargılamaz hale gelmiştir. O insanlığın or­tak durumunu derinden anlar, herkesin şu anda sahip olduğu Işık'la elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını bilir. Bu anlayış ona şefkat verir ve başkalarını kabullenmesini sağlar. Ancak, bu insan ahlaki âlemde yargılayıcı olmamak ile uygulamada ayırt etmenin gerekliliğini birbirinden ayırmayı öğrenmelidir. Çoğu kez, şefkatten ya da durumu iyileştirme çabasından ötürü, o geri çekilir ve daha iddialı kişilerin iradelerine boyun eğer.
Örneğin, bu düğümsel pozisyonda bulunan ve çalıştığı yer­de dokuz ay boyunca ağır tacize uğramış olan bir müşterim var­dı. Bu hanım bir hemşire yardımcısıydı ve hastanedeki bir adamla başı dertteydi. O, adama sessizce sevgi göndermeyi sür­dürdü, durumu düzeltmeye çalıştı, ama bunun hiçbir yararı ol­madı. Müşterim sonunda o kadar sıkıldı ki sevdiği işini bırakma­ya karar verdi. Sonra bir gece adam onu ölümle tehdit etti ve o en nihayet olup bitenleri birisine anlattı. En sonunda adam iş­ten atıldı, ama bu müşterimin dokuz ayı büyük bir sıkıntıyla ge­çirmesine mal olmuştu.
Bu, Başak Kuzey Düğümü insanı için neyin iyi sonuç verip neyin vermeyeceğinin mükemmel bir örneğidir. Bu hanım, soru­nu halletmek için harekete geçmek yerine, dokuz ay boyunca mağdur edilmesine izin verdi; bu süreçte tacizciye sessizce Işık ve sevgi göndermekle yetindi. Geçmiş yaşamlarda bu yöntem iyi sonuç vermiştir, ama bu yaşamda vermeyecektir. Kuşkusuz, baş­kalarına Işık göndermek her zaman iyi bir fikirdir, ama bu insan için iyi sonuç verecek olan şey, olumsuz koşullan düzeltmek için fiziksel eylemde bulunmaktır.

04-28-2012 05:16 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Bu Konudaki Mesajlar
RE: Kuzey Ay Düğümü Başak Burcunda - astrosohbet - 04-28-2012 05:16 PM

Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Ay Düğümü Transitleri Venüs 29 126,186 03-14-2019 04:38 PM
Son Mesaj: yagmurimu
  Kuzey Ay Düğümü Yay Burcunda astrosohbet 11 20,191 10-02-2018 09:45 PM
Son Mesaj: Feslegen
  Kuzey Ay Düğümü açıları Yakamoz 62 231,632 07-03-2018 09:52 PM
Son Mesaj: Libra
  Kuzey Ay Düğümü Oğlak Burcunda astrosohbet 5 15,125 04-24-2018 05:18 AM
Son Mesaj: Feslegen
  KAD Başak Ama 4. Evde Bu Çok Tezat Değil Mi? Beyazcık 10 11,251 03-26-2018 07:26 PM
Son Mesaj: Beyazcık
  Kuzey Ay Düğümü Boğa burcunda astrosohbet 12 17,114 05-18-2014 05:52 PM
Son Mesaj: kalorifer
  Kuzey Ay Düğümü Yengeç Burcunda astrosohbet 7 14,225 05-02-2012 05:11 PM
Son Mesaj: Yakamoz
  Kuzey Ay Düğümü Kova Burcunda astrosohbet 7 13,218 05-01-2012 09:53 PM
Son Mesaj: Mahinur
  Kuzey Ay Düğümü Balık Burcunda astrosohbet 3 10,191 05-01-2012 05:12 PM
Son Mesaj: astrosohbet
  Kuzey Ay Düğümü Akrep Burcunda astrosohbet 4 9,770 05-01-2012 04:53 PM
Son Mesaj: astrosohbet

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir