Gezegenler ve Metalleri - Mars
Demiri bilen Marsı bilir, Mars’ı bilen demiri bilir.” Paracelsus
Mars’ın yüzeyini kızıl fırtınalar döver. Kızıl gezegenin toprağı demir açısından zengindir ve yüzeyindeki toz aylar süren fırtınalara neden olur. Bütün yüzeyi, dev dağlarını bile kaplar bu tozlar. Oraya inmeye çalışan bir uzay gemisi için ciddi bir sorundur bu. İnsan bu fırtınaların Mars’ın astrolojik doğasına çok uygun olduğunu düşünüyor. Mars’ın yüzeyinin yüzde 15’i demirdir ve bu miktar Dünya’dakinin üç katıdır. Bir zamanlar bu gezegende oksijen mevcut olmalıdır, çünkü mevcut bütün demir kırmızıdır, yani oksitlenmiştir.
Mars’ın iki tane kayalı ayı vardır, bunlardan biri ana gezegene çarparak yok olacaktır. Bu çarpışma bile Mars’ı anlatır. Mars’ın arketipi hem gökyüzünde gördüğümüz kızıl gezegen, hem de demir çok iyi yansıtır. Yani, modern uzay keşifleri esasen Hermesçi bir ilke olan Mars’ı anlayışımızı geliştirmiştir. Zaten yukarıdaki Paracelsus’un alıntısı da bunu gösterir.
Yedi metal arasında demir en ‘topraksı’ olanıdır ve diğer metallere göre Dünya ile daha yakından bağlantılıdır. İlk olarak belirtmek gerekirse, demir Dünya’nın manyetik alanını takip eden tek metaldir. Dünyanın yüzeyinde klasik metallere göre en fazla bulunan metaldir. Diğer metaller, kurşun, kalay, altın, bakır, cıva ve gümüş miktar olarak yer kabuğunun binde birini geçmez. Bugün onları çok kullandığımız için ne kadar az olduklarını unutsak da bunlar dünyanın küçük ziyaretçileri gibidir. Demir yer kabuğunun yaklaşık yüzde beşini oluşturur, dünyanın yapısına kendini başarıyla işlemiş tek metaldir.
Toprağın kırmızı olması onun demir bakımından zengin olduğunu gösterir. Mars kırmızıdır. Bu yüzden Demir-Mars ilişkisi sembolik olduğu kadar gerçek bir ilişkidir. Mars her zaman sembolizmi dolayısıyla her zaman savaş ve kanla ilişkilendirilmiştir. Fakat bunun fizyolojik bir gerçekle ilişkili olduğunu unutmayalım, kanın kırmızı olmasının nedeni içindeki demirdir. Ana demir filizleri ‘aptal altını’ denen pirmittir. Diğeri ondan epey farklı bir yapıya ve kızıla çalan siyah tona sahip hematittir. ‘Haem’ kan anlamına gelirken ‘pir’ ateş demektir. Ateş ve Kan! Gerçekten de bunlar Mars nitelikleridir.
Yedi metal arasında demir yanan bir metaldir. Gökyüzünde gördüğümüz düşen yıldızlar yanan demir parçalarıdır. Havai fişeklerin kıvılcımları demir tozuyla yapılır. Çelik telleri yakar ve içinde oksijen olan bir kavanoza koyarsanız, şiddetle parlar. Bu şekilde Mars’ın şiddet enerjisine tanık olabiliriz. Bu tür şeyler bize kadimlerin Mars’a ait iki arketipini hatırlatır Volkan ve Ares. Biri Aşk Tanrıçası Afrodit’le evlenmiş, öteki bir gönül ilişkisi yaşamıştır. Volkan veya diğer adıyla Haephaistos demirciydi ve savaş araçlarını ve zırhlarını yapardı. Kor gibi yanan demir ocaktan alınır ve ona çekiç darbeleriyle biçim verilir. Haephaistos topaldır, bu durum demircilerin arsenik zehirlenmesinden yaşayacağı hastalığı işaret eder. Yeryüzünde bakır ve demir hep bir arada bulunur, birçok bakır filizi demir filiziyle bağlanmıştır, ayrıca kanda demir ve bakır birbirleriyle etkileşime girerler, bakır demir metabolizmasına yardımcı olur. Yani Mars ve Venüs birbirini çeker. Kimilerine göre bu bir dinamo ilkesidir, demir ve bakırın etkileşimi gerçekleştiğinde ortaya nabız gibi atan bir elektrik enerjisi çıkar.
İnsan bedeninde Mars’ın ateş enerjisi metobolik bir süreçtir. Demir yiyeceklerin enerjiye dönüştürüldüğü dokulardaki yanma sürecinde anahtar bir role sahiptir. Bu yüzden kan organizmanın yakıtı gibi görülebilir. Bu aynı demir molekülleri yanmanın ürünü olan karbondioksiti emer ve kan mavileşir, aynı moleküller karbondioksiti ciğerlere taşır.
Hayat devam ettikçe süren bu demir süreci Mars’ın bitmez enerjisidir. Kan ritmik bir şekilde maviden kırmızıya dönüşmeye, oksijen taşımadan karbondioksit taşımaya, ciğerlere gidip gelmeye devam ettikçe hayat devam eder. Demir molekülü olan hemoglobin bunları yarken şekil değiştirir. Demir bir birleşme değerinden ötekine kolayca geçişiyle ritmik nefes sürecinin önemli bir parçasıdır.
Bir kişinin kanında yeterince demir yoksa ona anemik denir, bu durum aynı zamanda onun karakterinde Mars niteliklerinin cesaret, irade ve kuvvet olmayışını gösterir. Kendini anemik hisseden veya hayatın meydan okumalarıyla baş edecek enerjiyi kendinde bulamayan kişilere bazen meteor demiri tedavisi uygulanır. Mellie Uyldert’e göre, ‘Onlar (anemikler) ısırgan ve ıspanak yediklerinde hayat aşkları geri döner.’ Bu bitkiler demir bakımından zengindir. Sanırım Temel Reis, ıspanak yiyerek güç kazanmasıyla modern bir Mars arketipidir.
Demirciler demiri ocağı sürüp çekiç ve örsün yardımıyla ona şekil vermeye devam ederken, demir ocaklarının gelişmesi yanma sürecinin kontrolünü gerektirmiştir. Demir insanlık tarihiyle yakından ilişkili bir maddedir, insanlık onun verdiği kuvvet sayesinde doğaya egemen olmayı başarmıştır: Gerçek Demir Çağı Batı’lı uluslar tarafından demir ve çeliğin icadıyla başlamıştır. Demir tümüyle maddi amaçlar için, insanın doğayı tutsak etmesini sağlayan zincirleri yaratmak için kullanılmıştır. Araba sürürken gaz vermek için pedala bastığınız vakit ateşlemeyi bir demir aparat kontrol eder. Mars’ın metali demir eril enerjiyi ortaya çıkarır. Savaş tarihinde demirin sertleştirilmesi çok önemli bir yer işgal eder. Bugün bile bütün silahlar demirden yapılmıştır.
Dünyanın çevresini bir demir kömür kuşağı sarar. Bu kuşak Galler, İngiltere, Fransa, Rusya ve Amerika’ya uzanır. Bugün her tarafımız demir ve çelikle sarılmıştır ve bu çelikler arasında yükselen şiddete çare bulamıyoruz. Bununla birlikte demirin sırrını görebiliriz. Evet demirin bir sırrı var. Evinizdeki perforjelerin demiriyle arabaların parlak tamponlarını karşılaştırın, bunların ikisi nasıl olur da aynı metal olabilir? Bunlardan birine bir parça karbon eklediğinizde ötekine dönüşür. Bir Dünya elementi olan karbon demire eklendiğinde ona korkunç bir güç ekleyerek çelik haline getirir.
Nikel
Kobalt, nikel ve manganez demire benzer nitelikleri olan metallerdir. Bunlar ferromanyetiktir ve çelik alaşımlarında ve havai fişeklerde kullanılırlar. Dr. Rudolf Hauschka bunları ‘demirin kardeşleri’ olarak görmektedir. Nikel alaşımları günümüzün uçak, tren, araba, kayık, santrallerin türbinleri gibi güç gerektiren araç ve cihazlarda kullanılır. Üretilen Nikel’in büyük bir kısmı çelik karışımlarına katılır ve çeliğe aşınmaya karşı direniş ve kuvvet verir. Örneğin Japonya’da manyetik olarak yükseltilmiş hızlı trenler kullanılır, bu mekanizma bahsettiğimiz nikel çelik alaşımından çok faydalanır. Nikelin çarpışma anında ortaya çıkan kinetik enerjiyi emme gibi bir özelliği vardır, yolcuların güvenliğine katkıda bulunan bu özellik diğerleri gibi bir Mars niteliğidir.
New York şehrinin tarihinde bir dönüm noktası olan Chrysler binası 1930 yılında inşa edilirken iskeletinde, çatısında nikel içeren paslanmaz çelikle yapılmıştır ve bugün ilk yapıldığı gibi parlaktır. Devon’daki Eden Projesinde hafif çelik-nikel karışımı dev biyolojik kubbeler yapımında kullanılmıştır. İspanya’da nikel içeren paslanmaz çelik karışımı çok düşük maliyetle elektrik enerjisi üreten güneş ışını toplayıcıları inşasında kullanılmıştır. Modern dalga ve rüzgar gücü sistemleri elementlerin etkisine direnmek için bu karışımı kullanır. Bütün nikel ürünleri, mutfaktaki lavabo da dahil olmak üzere geri dönüşümlüdür. Nikel ayrıca pillerde, telefon ve bilgisayarların küçük pilleri ile şarjlarında kullanılır. Kimi demir göktaşlarında nikel bulunmuştur. Nikel kelimesi ortaçağda dağ ruhları anlamına gelen ‘Nikels’ kelimesinden gelir.
© 2010, BATİNİLER.
|
Cevapla
Venüsden gelen kadının ise marsla, hem fiziksel dünyada, hem de bünyede sorunları olduğunu yazı adeta gözümüze sokmakta
Tüm Mesajlarını Bul
