Dedesi Erik Çalmış!
Alnımıza yazılanlar, yaşam yolunda kader olarak karşımıza çıkan olaylar, bir çarkın sadece bir dişlisi yapar bizi. Oysa ki, biz sistem içerisinde sadece ve sadece bir dişli vazifesi görürken, aşağıdaki gibi yuvarlak bir çarka bakıp yaşamın bize göre kurgulandığını düşünürüz. Bunu düşündüğümüz anda egomuz devreye girer ve kendimizi evrenin merkezi zannederiz. Halbuki, yaşam bizim zannımızdan çok daha büyük bir tasarımdır. Şöyle ki, geçmişte dedemizin işlediği bir günah yüzünden, biz kendi yaşamımızın bir bölümünde sorguya çekilip, ağır ve travmalı bir dönem yaşayabiliriz. Malum atasözünde olduğu gibi, “Dedesi erik çalar; torununun dişi kamaşır.”
Uploaded with
ImageShack.us
Yukarıdaki harita ünlü bir oyuncuya aittir. Harita sahibinin doğum saatini bilmediğimden yaşadığı olaylara ve fiziki görünümüne bakarak tahmini bir doğum haritası oluşturdum. Kaldı ki, bu analiz için kişinin doğum saatinden ziyade, haritasındaki kuzey ve güney ay düğümleri, onlarla açı yapan gezegenler ve düğümlerin yöneticileri bizim için önemli. Kuzey ve güney düğümler kişinin genetik yapısı hakkındaki bulguları tamamlarken, aynı zamanda kişinin soy ağacının durumunu da bize aktarmaktadır. Haritanın diğer evlerinden dedesinin niteliklerini de görebiliriz belki, ama doğum saati net olmadığından buna hiç girmeyeceğim.
Harita sahibinin dedesi vakti zamanında iş sahibi, ticaretle uğraşan bir insanmış ve benim dedemden 1950’li yılların başında hatırı sayılır miktarda borç para almış. Fakat borcunu uzun bir süre ödememiş. Bu arada dedem bir süre sonra rahmetli olmuş. Ardından, şu an rahmetli olan anneannem üç çocuğuyla ortada kalakaldığı için, rahmetli dedemin verdiği borçları tahsil etmeye çalışmış. O zamanlar altı yaşında olan annemle beraber bu kişinin işyerine gidip, zor durumda kaldığı için borcunu ödemesini istemiş. Yukarıdaki harita sahibinin dedesi, anneannemi terslemiş. Anneannem de : “Dikkat et yetim hakkı yiyorsun!” diyerek annemle beraber işyerini terk etmiş.
Şimdi gelelim 1980’lere… Yukarıdaki haritanın sahibi henüz 3.5 yaşındayken ailesiyle beraber bir trafik kazası geçirmişler. Annesi kazadan sonra kör olmuş. Babası iflas etmiş. Yani dedesinden kalan fabrikalar falan hepsi batmış. Yaşadığı sıkıntılı dönemleri bir gazete röportajından okudum; borç meselesini de annemden öğrendim. Muhtemelen kendisi bile dedesinin bu yetim hakkı hikayesini bilmiyordur. Şimdi denilebilir ki, dedesi yetim hakkı yediği için kişinin başına niye bunlar gelsin. Elbette ki, yaşadığımız olaylardaki sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirme konusunda çaresiz kalıyoruz. Başımıza gelen olayların binlerce sebebi olabilir. Ama şu bir gerçek ki, kişi doğarken soyağacını da yanında taşımaktadır, özellikle güney ay düğümüyle beraber. Yani atalarının kayıp kazançlarını da, özellikle kendi ruhsal gelişimine yardımcı olacak, onu terbiye edecek olanlarını da bu dünyaya gelirken bavuluyla yanında getirmektedir. Yukarıdaki haritada buna dair en önemli bulgu, güney ay düğümüyle kişinin Güneş’inin güçlü bir kavuşum yapıyor olmasıdır. Hem güney ay düğümü hem de Güneş’in yöneticisi Mars, Balık burcunda güçsüz durumdadır. Tek açısı Neptün ile kare açıdır. Bu harita, bir bayan haritası olduğu için erkekleri gösteren her iki figür, Güneş ve Mars iyi durumda değiller. Ayrıca Güneş ve güney ay düğümünün Kiron’la kavuşuyor olması da kayda değer. Belli ki, soyağacında özellikle erkekler, baba tarafı ve dede (babasının babası) konusunda yaratılan sıkıntılar var. Kiron’da belki bu kişinin bu sebeple çekeceği sıkıntılar sayesinde kendini iyileştirebileceğini, yaralarını sarabileceğini gösteriyor olabilir.
Kuzey ay düğümüne baktığımızda da durum maalesef pek parlak değil. Zira yönetici Venüs Koç burcunda ve geri hareketli. Kendi yaşadıkları yüzünden, kendi çocuğuna ya da genç nesil akrabalarına, hala dedesinin kendisine bıraktığı mirası bırakabilecek bir ay düğümleri potansiyeline sahip. Şimdi bu kişi geçmiş yaşam terapistlerinin, reenkarnasyoncuların eline düşse, kim bilir ne tür safsatalarla kafası doldurulacaktır. Oysa ki, Kur’an-ı Kerim bu duruma bir nokta koyar ve bizi gelmiş, geçmiş! yaşamcıların elinden kurtarır. Kaldı ki, gerçekten bir geçmiş yaşamımız olsaydı, bu dünyada hipnoza girmeden de mutlaka bize hatırlattırılırdı.
“Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Onlar: "Evet, şahid olduk" demişlerdi. Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.
Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?" dememeniz için.” (A’raf Suresi 172-173)
Mecazi anlamıyla, atalarımız daha önce günah işlemiş olabilir. Biz onlardan sonra gelme bir kuşağız. Onlardan dolayı biz mi sorumlu tutulacağız demememiz için, bir çarkın sadece bir dişlisi olmaktan yüksünmememiz için, gurura kapılmamak, neden benim başıma bunlar geliyor, benim suçum ne dememek için, başımıza gelenler yüzünden kendimizi suçlamamamız için, evrende bize ayrılan küçük bir yer de olsa bundan memnun olmayı başarabilmek için Kur’an bize uyarıda bulunmaktadır. Yüce Allah, atalarımızla beraber yürümekte olduğumuz bu yolu, biz daha doğarken ay düğümleri yoluyla gökyüzü konumunun içerisine de yerleştirmiştir; henüz anne karnındayken genetik yapımızın içine de yerleştirmiştir. Ne ilginçtir ki, “Dedesi erik çalmış, torununun dişi kamaşmış!” sözü de atalarımıza ait bir atasözüdür!
Berrak Gökmen,
10 Aralık 2008, İstanbul