Astrolojide açılar (sue tompkins) kitabından da faydalanarak bu sürtüşme ile ilgili bir şeyler yazasım var. Otoritenin baltalanması; uranüste devreye girince, yeni dünya düzeninde ve değişmesi gerekipte değişmeyen tüm devlet sistemlerinde, köklü değişiklik ve kontrollü bir isyana sebebiyet verebilir. Satürne dair tüm prensiplerde yenilik şart gibi duruyor. Gücün kontrollü ve farklı bir şekilde kullanılması..
Sue diyorki; satürn-pluton kişileri, zulüm dönemlerinde ve zulümün hemen ardından doğan kişilerdir.
Bende diyorum ki, sistemler değişikliğe uğrarsa, bizlerin zulme uğraması kaçınılmaz gibi duruyor. Eğer köklü değişiklikler gerektiği kadar yapılandırılmazsa, bizden sonraki nesil için, onların yarım kalan işi tamamlamanın sebebiyet vereceği bir zulme uğrayacaklarını düşünüyorum.
Uranüs sanki, satürn plutonun güç arzusunu yenilemek ve değişimi hızlıca gerçekleştirmek için devreye sokulmuş olabilir gibi.
Sue diyorki; satürn pluton, daha önceki bir vahşetin gecikmiş tepkileri ile ilgilidir.
Kollektifte kişi tehdit altında olduğunu hisseder ve buna kitlesel ölüm oluşumları sebebiyet verebilir. Hayatta kalma mücadelesi.
Çok doğru hastalık salgınları ve toplu ölümlerin artışını gözümüze soka soka, kolumuz ağrısa domuz gribimiyim diyecek hale geldik.
Sue; endişe yaratan hastalıklar ve ağır mali kayıp korkusunun yaşandığı dönemler ve nükleer tehdidin zirve yaptığı dönemlere bu açının damga vuruşundan bahsederek, açıkçası ödümü koparıyor. Çünkü 7 yaşındaki kızımın, 4*deki ay terazisi, bu sürtüşmeden nasibini alıyor. Annelik öyle bir şeyki, bu sürtüşmenin belki de onu değil de, beni etkileyeceği (ay,anne)ni sonradan çakozluyorum.
sue; otoritenin karanlık yüzünü yıkarak, yeni bir şeylerin doğuşuna, haritasında satürn-pluto-uranüs t-karesi olan Gorbaçovu örnek vermiş.
Yani güç kontrollü ve sorumlu kullanılırsa pozitif sonuçlar, gölgeleri ile kullanılırsa büyük bir yıkıma sebebiyet verebilir.
GORBAÇOV