Sezeryanla dogumda sezeryan saatini ya da gününü belirleyen anne olarak ya da doktor olarak görunse de , o hissi ilk anneye veren bence cocuktur. Örnek olarak doktor der ki, "günün gelmiş, yarin gel alalım cocugu, ben saat 10.00 da musaitim" ama ertesi gunu bir cok sey araya girer ve ya daha erken ya da daha sonra dogar cocuk, ya da o gece ani bir sanci, ve önceden gelir cocuk... hatta bu zamanlarda daha cok erken dogum oluyor, 1 hafta, 15 gun önceden de dogumlar oluyor cok fazla...anne sezeryan için karar verse de doktoruyla beraber temmuzun 3. haftasi diye, neticede hep cocugun dedigi oluyor... 22 temmuzda doğuveriyor.... Burada evrendeki senkron enerjiye ben cok guveniyorum arkadaslar... neticede kötü burc diye bir sey yok..eger cocuk yengeci secmisse, anlayın ki, basta o cocuk olmak uzere, anne ve babanın ihtiyacı da bir yengec cocugunu büyütmektir ve bu sürec içinde anababa için çok daha faydali olacaktır o cocuk... neticede cocuk bir sey ögrenirken büyütülürken, anne ve baba da o sürec içinde bir sürü seyler ögreniyorlar o cocuktan... Bu senkronizasyona kimse mudahale edemez... be bence evrenin kanunudur...
Size baska bir ornek vermek istiyorum...
sinema icin sözleştiniz arkadasınızla ve evden saat 18.00 de cikmanız gerekiyor, cunku gideceginiz yere gore ayarlamışsınız trafik, dolmus v.s yi ve bir hesap yapmışsınız... tam evden cıktınız dolmus durağına yururken birden aklınıza cüzdanınızı unuttuğunuz geliyor ve tekrar eve dönuyorsunuz ve 10 dk.lık bir gecikmeyle dolmusa biniyorsunuz ...bir de bakmısınız ilerde yolda bir kaza olmus bir dolmus kaza yapmıs.... önde oturan birisinin burnu kırılmış.... sizin sayet burnunuzun kırılacagı varsa cüzdani evde unutmazdınız....
) neticede ne olacaksa o olur...ve muhakkak iyi olur...
İstanbulda bir merkez efendi camii vardır, zeytinburnunda...bilenler bilir ve her yıl haziran ayında merkez efendi festivali yapılır, pek duyulmamıştır ama işin özunde hep doğasal ilaclar, caylar, bitkiler satılır, dogal sabunlar, şifalı bitkiler, baharatlar...v.s.
Padisah zamanında sormus vezirine, gel sehiri dolasalım ve herkese soralım ne isterler, diye...ve gezmeye baslamıslar... birisine sormuslar , "ben saglik hizmeti istiyorum"...öburu ben okul istiyorum...öburu filan derken bir kösede yol kenarında oturmus bir dilenci kılıklı birisine rast gelmisler, padisah sormus ona... sen ne istersin peki , demiş...ihtiyar söyle bir suratina bakmış ve "hic bir sey istemem ben sultanım" demis...neden , diye sorunca da, "cunku zaten hersey yerli yerinde ve merkezdedir" demiş... padisahın bu coook hosuna gitmis ve onu danısman olarak saraya almış... Bu zat ı muhterem Merkez Efendiymiş....adına cami bile yaptırılmış....
sevgiyle kalınız....
))