Alfred Adler (d. 7 Şubat 1870 - ö. 28 Mayıs 1937)
Bireysel Psikoloji
ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatrist. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan biridir. (diğerleri: Freud, Jung)
Aşağılık kompleksi durumunu da ortaya atmış.
Astrotheme.com'a göre Yükselen Yengeç görünüyor.
http://e1201.hizliresim.com/t/h/1ug4d.gif
1.evinde Uranüs var.Alanında yenilikçi.Bir süre Freud'la çalışmış sonra kendi ekolünü kurmuş yeni teoriler ortaya atmış.
Alıntı:Adler, çocuğun ileriki yıllarında kişilik sorunu yaşamasına neden olacak iki tür anne baba davranışı belirlemiştir. Bunlardan birincisi çocuklarına özen gösteren ve aşırı koruma sağlayan, sonuç olarak çocukta şımarma tehlikesi yaratan anne baba davranışıdır.
Aşağılık kompleksine de bakılacak olursa Uranüs etkisi koruma ve kollamaya yönelik çalışmış gibi.
Ki 1.ev yöneticisi başka insanları,toplumu ilgilendiren 11.evde.
Uranüs kişisellerden sadece Venüs Balık'ta etkili.Venüs'ün gücünü kırmış anlaşılan.Bağımsız olma isteği ilişkilerine de yansımış.Sadece görünümden imajdan ibaret deği bu durum.
Ay Burcu Boğa:Sakin,güvenilir,inatçı,kararı..
Merkür Kova'dan kare açı almış.İç dünya ve fikirlerin çatışması söz konusu ama Merkür'ün Kova'da olması fikirleri daha öne çıkarmış.
Ay Jüpiter ile yanyana.Öğrenmekten bıkmayan bir yapı.Boğa etkisiyle çabuk sıklma da söz konusu değil.İyimser.
Yay Satürn'le aldığı güzel açıyla konsantrasyon sıkıntısı da ortadan kalkıyor.
Merkür Kova,Ay'ın yanı sıra Jüpiter ve Plüton'a da kare açı yapmış.
Merkür kare Jüpiter ilk olarak akla fikirsel çatışmaları getiriyor.Ki Freud'la sonradan fikir ayrılıkları çıkıyor ortaya.
Bazı sözleri:
-Bir başkasını etkilemenin en iyi yolu, o kişiyi hak ve çıkarlarını garanti altına alınmış hissedeceği bir ruh durumuna sokmaktır.
-Bir insanın değeri, toplumsal işbölümünde üzerine düşen yeri ne ölçüde doldurduğuna bakılarak belirlenir.-
İnsan iradesi özgür değildir. İşin doğrusu, bir amaca bağlanır bağlanmaz insan iradesi özgürlüğünü yitirecektir.
-Yıkayıp temizleme hastalığı'na kadınlarda alabildiğine sık rastlanır. Böyle davrananların tümü de kadınlık rolünü üstlenmeye karşı koyanlardır; ilgili davranışlarıyla kendilerini bir tür mükemmelliğe kavuşmuş görür, her gün kendileri gibi sık sık temizliğe başvurmayan kadınlara tepeden bakarlar.
-Bazen insanlar, kendini beğenmişlik ya da kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar.
-Hayatta kadınların nasıl ikinci derecede rol oynamakla yükümlü kılındığını gören bir kızın cesaretini yitirip, kendisini bekleyen işlere pek istenildiği gibi el atamayacağı, yaşamın karşısına çıkaracağı ödevlerden korkup soluğu kaçmakta alacağı doğal, bunun da kendisini işe yaramaz bir duruma sokacağı kuşkusuzdur.
-Hayatta birçok kötü olayla karşılaşmış güçsüz çocukların hayal gücü üstün düzeydedir; böylesi çocuklar, düş kurup dururlar hep.
-Özetlersek diyebiliriz ki, düş, düşü görenin kafasının bir sorunla meşgul olduğunu, ayrıca bu sorun karşısında ne gibi bir tutum takındığını ortaya koyar. Düşte düşü görenin çevresine karşı tutumunu etkileyen toplumsallık duygusu ve güçlülük eğilimi gibi iki etken özellikle rol oynar, en azından bunların düşte hafiften izlerini ele geçirmek mümkündür.
Cevapla
Tüm Mesajlarını Bul
