Değerlendir:
  • 15 Oy - 2.8 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Çıplak krallar
Yazar Mesaj
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #1
Çıplak krallar
Bu Pazartesi, 6 Aralık’ta Balık burcunun son derecelerindeki Uranüs, düzgün harekete dönerek, artık bu burca dönmemek üzere ilerlemeye başlayacak, 12 Mart 2011 tarihinde ise Koç burcuna iyice yerleşecek. Aralık ayının ilk günlerine dikkatle bakmalıyız. Zira yavaş hareket eden gezegenlerin burç değiştirmeleri her zaman çarpıcı sonuçlar getirir. Uranüs henüz Koç’a ayak basmasa da, artık bu burca ilerleyecek hareketin içine girmesi, getireceği temaların çok daha görünür hale gelmesini sağlar. 2008 yılında Pluton’un Oğla burcuna ilerlemesi sırasında da benzer şeyler yaşanmış, global krizin ve ekonomik piyasaların hızla sarsıldığı görülmüştü. Şimdi Uranüs transitine yani kralın çıplak kalabileceği ani durumlara hazırlıklı olmalıyız. Uranüs teması altında herşeyi aydınlatan şok deneyimler vardır. Tıpkı karanlık bir odada otururken, ışıkların aniden açılması gibi, herşeyi çok daha farklı ve aydınlık bir bilinçle görmeye başlayabiliriz.

Bunun yanısıra, öncü burçların 0 dereceleri her zaman çok hassas ve en dikkat çekici yerlerdir. Koç da öncü bir burçtur ve önümüzdeki aylarda 0 derece Koç’a ulaşacak olması artık bu dönemde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, sanki herşeyin sıfırlanacağı bir başlangıç noktasına dönülebileceğini anlatıyor. Bu bakımdan Wikileaks olayını sadece bir başlangıç olarak görmek gerekiyor zira Uranüs Mart ayında Koç burcuna girdiğinde gündemini çok daha hızlandıracak. Peki Uranüs Koç burcunda dünyasal açıdan ne anlamına geliyor ?

Koç cesareti, yeni adımlar atma kapasitesini, meydan okuyabilmeyi anlatan ateş elementinden öncü bir burçtur. Fransız Devrimi sırasında keşfedilen Uranüs ise astrolojij açıdan aniden uyandıran, sınır ve kural tanımak istemeyen, kişisel özgürlüklere vurgu yapan bir gezegendir. Bu ikisini bir araya getirdiğimizde çok daha büyük, kontrol altına alınması güç bir patlayıcı enerji ile karşılaşırız. Uranüs Koç çekinmeyen ve ani tepkiler yaratan bir konum olarak hayatımıza heyecan getirirken, politik hayata ve diplomasiye önemli gerginlikler ve kırılganlıklar taşıyacak. Zira bu dönemde denge ve diplomasiyi anlatan Terazi burcundaki Satürn, herşeyin bir satranç oyunundaki gibi planlı şekilde, tüm dengeleri gözeterek yapılması gerektiğini gösterse de, Uranüs’ün Koç burcuna geçmesi oyunun kurallarının aniden değişikliğe uğradığını açıklamakta. Durum böyle olunca, Koç-Terazi karşıt burçlar olduğu için, bu eksende, yani risk almakla özenli olmak, tek başına karar vermekle ortak hareket etmek arasında büyük dalgalanmalar, iniş çıkışlar, dengesizlikler görmeye başlayacağız. Koç liderleri, yöneticileri çok yakından ilgilendiren bir burç olduğu için, politik alanda hızlı çıkışlar, ani tepkiler ve dengeleri alt üst eden sonuçlarla karşılaşabiliriz. Kısaca böyle, önümüzdeki aylarda dünyada politikaların ve doğal olarak diplomatik girişimlerin yeniden sıfırlanacağı, taze ve belirsizliklerle dolu bir döneme doğru ilerlemekteyiz.

R.Hakan Kırkoğlu
12-04-2010 02:18 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #2
Ekonomiye dikkat
2011 için yaptığım öngörülerde, yılın ikinci yarısında gündeme gelecek ekonomik dalgalanmaya dikkat çekmiştim. İçerisinde bulunduğumuz dönemde, ekonomik ve sosyal trendlerle yakından ilişkili iki gezegen Jüpiter ve Satürn karşı karşıya gelmeye hazırlanıyorlar. Bu gezegenlerden ilki Jüpiter zenginleşmeyi, büyümeyi, gelişmeyi ve sınırları aşma isteğini anlatırken, Satürn de tam tersine kontrolü, yavaşlamayı, daralmayı ve sınırlamaları açıklar. Dünya Astrolojisi açısından, politik, sosyal, ekonomik konuların nasıl ilerlediği incelenirken, bu iki gezegenin oluşturduğu döngüler dikkatle takip edilir. Jüpiter ve Satürn 20 yılda yan yana gelirler, başka bir deyişle, 10 yılda bir de karşı karşıya dururlar. Şimdi böyle bir dönemden geçmekteyiz. 28 Mart’ta gerçekleşecek olan bu astrolojik göstergeye önem vermeliyiz. Bu ikilinin karşıt açıları sırasında dünyada ekonomik büyümenin hızla gevşediğini, önemli önlemler alındığını görebiliriz. Gelişme ve ilerlemeden çok konsolidasyon, önlemler ve daha kötümser beklentiler hakim olabilir.


2008’den bu yana Pluton’un Oğlak burcuna girmesi ile tetiklenen global ekonomik daralmanın şimdi çok daha kritik bir aşamasından geçiyoruz. Alınan pek çok önleme karşın, şimdiye kadar elde edilen sonuçların parlak olmadığı ortada olduğu gibi, pek çok devletin ekonomik açıdan iflas noktasına gelmesi, Yunanistan’ın durumu, İspanya ya da Portekiz’in geleceği, buna karşın faiz artırımı tartışmaları aslında, böylesine kırılgan bir sürecin önemli riskler altında olduğunu göstermekte.
Türkiye için riskli dönemler


Türkiye’nin ekonomisine daha yakından bakacak olursak, özellikle Temmuz sonu- Ağustos başından itibaren daha belirgin hale gelecek olan koşulların para politikaları, bütçe ve harcamalar açısından bir takım riskler getireceği anlaşılmakta. Hatta bu temalar Haziran’ın son günlerinden itibaren işaret vermeye başlayabilir. Türkiye’nin 2011-2012 haritasında, gelirleri ve kaynakları açıklayan, TL’nin değerini ve Merkez Bankası’nın performansını anlatan evde, Akrep burcu yer alıyor. Venüs’ün bu alanda hem Mars hem de Neptün’le kare açı içerisinde olması, yatırımları ve yabancı fonları açıklayan alanda Jüpiter’in olması, dış kaynaklara olan ihtiyacın çok fazla olacağını, ancak bu kırılganlığa rağmen harcamaların ve çok da mantıklı olmayan yatırım kararlarının ülkenin para politikalarında hatalara yol açabileceğini göstermekte. Cari açıklara çok dikkat edilmeli! Neptün her zaman boş beklentiler, aşırı şişmeler, sanal fırsatlar ve sonunda hayal kırıklıkları getiren bir gezegendir. Yıllık haritada spekülatif amaçlı yatırımları, borsayı anlatan 5. Evdeki Neptün özellikle 16 - 23 Ağustos, 17 Kasım dikkat çekici olacak şekilde 23 Ekim – 24 Kasım arasının önemli beklentiler getirebileceğini ancak bu beklentilerin büyük riskler içerebileceğini açıklamakta. Bu gelişmeler 2012 yılında, 20 Ocak’tan sonra, 17 Şubat civarında benzer dalgalanmalara işaret etmekte. Ekonominin yeniden dengeye girmesi ve söz konusu finansal balonların dengelenebilmesi için yine 2012’de Nisan ayının son günlerini (25 Nisan) beklemek gerekecek. Eğer yatırım aşamasındaysanız, sözünü ettiğimiz dönemlerde TL’nin değerini ve para politikalarını daha yakından takip etmeli, kulaktan dolma beklentilerine kanmamaya bakmalısınız.


R.Hakan Kırkoğlu
03-12-2011 09:18 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #3
Yıldızlar altında izdivaç
Bu Cuma günü, Prens William ve Kate Middleton evlenirlerken, Westminster’in doğu ufkunda kraliyeti anlatan Aslan burcu yükseliyor olacak.

Bu evlenecek çiftin geleceği açısından parlak bir gösterge zira kraliyeti gösteren bir burcun ilk derecelerinin yükselmekte olması güç sahibi olmak konusunda yeni bir başlangıca işaret etmekte. Acaba bu durum Prens William’a krallığa giden yolun açılması anlamına da gelebilir mi ? Balık burcunun son derecelerindeki Ay Betn el Hut (Balık’ın göbeği) menzilinde evliliğe mutluluk getirdiği anlatılan bir alanda görülüyor. Törenin gerçekleştiği saatlerde aşkı ve ilişkileri açıklayan Venüs’ün de haritanın tepe noktasında olması yine gözden kaçmıyor. Ancak Venüs bağımsızlığı, cesareti ve tek başınalığı vurgulayan Koç burcunda görülmekte. Bunun yanında, Satürn ve Pluton ile de sert açılar içerisinde bulunuyor. Bu dönemde Koç burcundaki çok sayıda gezegen olması, Mars ve Jüpiter’in de bu burçta birleşmeleri oldukça hareketli, ateşli, mücadeleci unsurları öne çıkarmakta. Koç burcundaki Venüs her zaman bağımsız ve savaşçı kadınları temsil eder. Bu gözle bakıldığında Kate Middleton’un nasıl bir profil çizeceği, bu evliliğin gidişatını da yakından etkileyecek.


Nitekim Kate’in astrolojik haritasında (doğum saatini bilemesek de, gezegenlerin genel yerleşimine dayanarak) Terazi burcunda üç zorlu gezegen görmekteyiz: Mars, Satürn ve Pluton. Mars bu burçta son derece dengesizdir ve uyum aramakla birlikte haksızlıklara karşı keskin tepkilere işaret eder. Satürn ise yine bu burçta ilişkilerden ve evlilikten kaynaklanacak derslerin olacağını anlatmakta. Pluton’u Terazi burcunda olanlar ortaklaşa alanda ölüm kalım savaşı yaşarlar. Bu perspektiften bakıldığında evliliğin Kate Middleton’ın kişiliği ve gelişimi açısından ne kadar önemli olacağı ve önünde sert kayalıklı bir yol olabileceği söylenebilir. Bir bakıma evliliğin dengesini bozabilecek durumlar karşısında Kate’in nasıl davranacağı anahtar bir rol oynamakta.


Prens William Kate yüzünden zorlanabilir, arada kalabilir.


Prens William ise dengeleyici bir rolde olabilir. Ne kadar ilginç ki benzer yerleşimler O’nun astrolojik haritasında da görülmekte ancak Venüs yöneticisi olduğu Boğa burcunda yer alıyor. Ancak gerek Ay’ın gerekse Venüs’ün rahat olmayan evlerde yer almış olmaları yine Kate’in zor durumuna işaret etmekte. Beraberliğin ortak haritası incelendiğinde de Işıklar (Güneş-Ay) ve Mars arasında keskin bir T-kare görmekteyiz. Bu beraberlikte kişilik çatışması ve sürtüşme yaratabilecek unsurlar bolca görülmekte. Öyle gözüküyor ki bu evliliğin dengede kalabilmesi için her ikisi de büyük çaba göstermekte. Bir yandan kraliyet ailesi ve kurumu, diğer yanda bağımsızlığı vurgulayan ögeler çatışma içerisinde kalabilir.


Kraliyet’in geleceği


Doğal olarak, bu durumda Kraliçe II. Elizabeth’in gerek Kate Middleton gerekse Prens William’la olan ilişkisine de göz atmak gerekiyor. Kraliçe’nin haritasında Yengeç burcundaki Pluton onun hanedanlık, aile, gelenekler konusundaki yaşam boyu mücadelesini ifade ederken, bu pozisyonun Kate’in haritasında Ay ve Güneş’i yakından etkilemesi, Prens William’ın haritasında geleceğe yönelik beklentileri, umutları anlatan 11. evdeki Satürn ve Mars’la olan karesi ister istemez, Kraliçe Elizabeth’in her ikisini de kraliyet yönünde güçlü bir dönüşüme zorlayacağını anlatmakta. Başka bir deyişle, gelecekte kimi kral ve kraliçe olacağı konusu bu evlilik üzerinde önemli bir güç merkezi oluşturmakta. Ancak bu süreçte, Kate’in aşırı bağımsız ve sivri sayılabilecek yönlerinin önemli handikaplar oluşturma olasılığı da oldukça yüksek.


Diğer yandan 2008’den bu yana Oğlak burcunda ilerleyen Pluton dönüşümü ve yenilenmeyi açıklar. Yengeç ve Oğlak burçları ise hanedanlıklar ve güçlü bir geçmişi olan tüm kurumlarla yakından ilgilidir. Kuşkusuz Pluton’un 2023 yılına kadar bu burçta kalacak olması önümüzdeki yıllardaki politik gelişmelerin bu tür hanedanlıkları da yakından değiştireceğini gösteriyor. Diğer yandan bazı astrologlar bir sonraki kralın Prens Charles olmayabileceği konusu üzerinde de durmaktalar. Öyle gözüküyor ki 2012 Ekim – 2015 Ocak arasındaki gelişmeler bu konuda belirleyici olabilir.

Kate Middleton


9 Ocak 1982’de Reading’te doğdu. Astrolojik haritasında Ay hassasiyeti ve geleneklerin önemini vurgulayan Yengeç’te ancak aşkı ve değer yargılarını anlatan Venüs bağımsız ve akılcı Kova burcunda yer alıyor. Terazi burcundaki Satürn ve Oğlak burcundaki Güneş, kurallar, protokol, düzen ve devlet işleri gibi sorumluluk taşıyan konularda hassas davranabileceğini açıklamakta. Duygusal iniş çıkışları ve tepkileri olabilecek bir yapıda. Haritasında geri hareketteki Venüs aşk ve ilişkilerden yana öğrenmesi gereken koşulların hala devam ettiğini göstermekte. Venüs 2014 Mayıs’ından sonra düzgün haritasına dönecek. Bu dönem önemli bir toparlanma getirebilir.


Prens William


Prenses Diana’nın ilk oğlu William 21 Haziran 1982 günü Yengeç burcundaki bir güneş tutulması altında doğdu. Yengeç aileyi, hanedanlığı ve gelenekleri yakından ilgilendiren bir burç olarak, İngiliz Kraliyet ailesinin geleceği bir bakıma O’nun hayatında önemli bir sorumluluk ve kriz oluşturmakta. Astrolojik haritasında Yay burcunun yükselmesi O’nun hareketli, hayalci bir yapıda olduğunu ve bu yönlerinin Yengeç burcu ile çatıştığını göstermekte. Hayatında elinde olmayan nedenlerin önemli sonuçlar getirebileceğini ve onu ister istemez bağlayabileceğini söyleyebiliriz.

Kraliçe 2. Elizabeth


Zoraki Kral filminde gündeme gelen Kral 6. George’un büyük kızı olan Kraliçe Elizabeth 21 Nisan 1926’da doğdu. Yükselen Oğlak, O’na ciddi, erken yaşta sorumluluk alan, mücadeleci ancak duygularını çok fazla yansıtmayan bir görünüm veriyor. Haritasında Boğa burcundaki Güneş, Aslan burcundaki Ay ve tepe noktası ile birleşen Satürn güçlü irade ve kararlılığa işaret etmekte.


R.Hakan Kırkoğlu
04-23-2011 01:44 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
astrosohbet Çevrimdışı
Kızıl & Mavi
********
Neptunia Admin
lt=
Mesajlar: 7,901
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 172

Mesaj: #4
RE: Çıplak krallar
Bu kraliyet ailesinin evlilik benzeri önemli deneyimlerle ilgili kararlarını astrolojik göstergelere göre alabileceğini düşünüyorum.

04-24-2011 12:43 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #5
Fedakar mısınız yoksa zayıf mı ?
1960-1968 kuşağının hayatı olumsuz yönde okumaya meyilli özelliklerinden söz ediyoruz


Önceki haftalarda Kiron’un Koç ve Boğa burçlarında getirdiği farkındalıklara işaret etmiştik. Şimdi ise Kiron Balık konumunu ele alıyoruz. Bu grup 1960-1968 arasında doğanları içine almakta. Doğum gününüz 26 Mart – 19 Ağustos 1960, 21 Ocak 1961 – 1 Nisan 1968, 19 Ekim 1968 – 30 Ocak 1969 tarihler arasında ise haritanızda Kiron Balık burcunda yer alıyor demektir. Balık iyi niyeti, kabullenmeyi, fedakarlığı ve bir ölçüde gözlerimizi kapatarak gerçeklerden kurtulabileceğimiz gibi bir saflığı anlatır. Genel olarak bu yıllar arasında doğmuş kişilerin hayatında, erken çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan bir vericilik, kendini bir şekilde kurban etme ve kendi değerini hiçleyebilecek eğilimler, bu yönlerde varsayımlar olduğunu söyleyebiliriz. Kuşkusuz, boyun eğen ve kabullenme gösteren bu tutumun pek çok nedeni olabilir. Dikkat çeken temalardan birisi kendi kişiliğini ve kişisel sınırlarını bir tür çizememek ve gerektiğinde başkalarına hayır diyememe durumudur. Söz konusu zayıflık basit bir tembellik ya da vazgeçiş değil daha çok ailenin taşıdığı duygusal yükleri üstlenme, kendi üzerine alma gibi, derinde yerleşmiş bir suçluluk duygusundan kaynaklanıyor olabilir. Sanki dünya batacak, bu kişilerde sevdiklerini kurtarmak için uğraşmak zorunluluğunda kalacak hissi çok dikkat çekici olabilir. Ancak Kiron-Balık kombinasyonunda kendini bu kadar vakfeden ve acılar çekmeye açık tutumun bir de gizli özürü olabilir.


Bir bakıma bu kişiler kendi bireyselliklerini, özgürlüklerini hatta başarı kazanacakları olasılıkların önünü bilerek ya da bilmeyerek kapatabilir, sonuçta kendi kendilerinin kurbanı da olabilirler. Kendinden vazgeçmek, her ne kadar çok ulu ya da yücegönüllü bir tutum olsa da, başarısızlık duygusu, her şeyi kadere bırakan, vazgeçen, mağlubiyeti bile önceden içine sindiren bir tutum aslında gizli bir depresyonun işareti gibidir. Eğer Kiron’unuz Balık burcunda ise, kendinize şu soruları sormanız, farkındalığınızı arttırıcı yönde olabilir: İçine doğduğumu ailede çaresizlik hissinin kaynakları kimden, hangi olaydan kaynaklanıyor olabilir ? Küçükken ailenizde hakim olmuş değer yargıları, inançlar sürekli bir fedakarlık yapma zorunluluğu telkin ediyor olabilir mi ? Babanız ya da aile büyüklerinin sosyal ya da ideolojik nedenlerle bir şekilde kurban edildikleri, kendi başarılarından vazgeçtikleri durumlar söz konusu oldu mu? Elde olmayan, kontrol edemediğiniz durumlar, sanki ne kadar çabalarsanız çabalayın aslında sonuçta kaybedeceksiniz duygusunu farkında olmadan benimsemiş olabilir misiniz ? Aileniz ya da erken çocukluk deneyimlerinizde birisinin kendi isteklerinden vazgeçmesi ve susması mı gerekiyordu ? Bu benzeri varsayımlar, 1960-1968 kuşağında doğan kişilerin hayatında değişik nedenlerle çok daha belirgin biçimde gündeme gelmiş olabilir.


Şimdiler bu kuşak, 40’lı yaşlarını çoktan aştı ve özellikle 2003-2010 yılları arasında Uranüs’ün Balık burcunda ilerlediği dönemde sözünü ettiğimiz korkulardan, aşırı duygusal bağlardan ve kendini feda etme eğilimlerinden sıyrılmaya başladılar, kendi özgürlüklerine yeniden sahip çıkmaya, bireyselleşmeye, hatta hafiflemeye başladılar. Kuşkusuz, bu süreçte duygusal açıdan bizi köşe sıkıştıran suçluluk duygusundan hemen kurtulmak mümkün olmasa da, kendi hayatlarına anlam katan şeyin aslında hayata güvenmek olduğunu bir kez daha gördüler.


R.Hakan Kırkoğlu
05-28-2011 01:59 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #6
Yaz Tüyoları
Önümüzdeki aylara bakarak, gündeme gelen astrolojik etkilerden nasıl yararlanabileceğimize bakalım. Öncelikle Mars 21 Haziran’da İkizler burcuna ilerleyecek ve 3 Ağustos’a kadar da burada kalacak. Bu dönemde çok fazla hareket, iletişim, konuşma var. Zihinsel yönden daha aktif olacağız ancak dedikodular, ikilikler ve bizi huzursuz kılan kararsızlıklar içerisinde olabiliriz. Mars bu burçtayken konuşmalarımızda, düşüncelerimizde daha keskin hatta iğneleyici olabiliriz. Yükseleni İkizler olanlar bu dönemde daha atak, mücadeleci ve tartışmaya daha yatkın olabilirler, girişimleri ile öne çıkabilirler. Yükselen Terazi ve Kova açısından Mars’ı kullanmak daha kolay ve akıcı olacak. 3 Ağustos’tan 19 Eylül’e kadar olan dönemde ise Mars bu kez Yengeç’ten geçiyor olacak. Bu dönemde, bizi duygusal açıdan etkileyen, ev ya da ailevi konuları etkileyen durumlara dikkat etmek faydalı olabilir. Duygusal tepkilerimiz, özellikle kendimizi güvende hissetmediğimizde, hem kendimizi hem de başkalarını daha hırpalayıcı olabileceğinden, objektif kalmaya çalışmalıyız. Benzer şekilde önümüzdeki 1 Temmuz’da bu kez Yengeç burcunda bir Güneş tutulması var. Bu nedenle, 23 Temmuz’a kadar olan dönemde, bizi duygusal açıdan yaralayabilen, güvenlik duygumuzu zorlayan koşullarla karşılaşabiliriz. Ailemizi, köklerimizi, sevdiklerimizi ilgilendiren konularda hassas ve kırılgan bir dönemden geçiyoruz.


Şansı, fırsatlardan yararlanmayı, kendini geliştirmeyi anlatan Jüpiter ise Boğa burcunda hızla ilerlemeye devam ediyor. Bu burçta Jüpiter yeni kazanç yolları yaratabilmek için yeteneklerimize odaklanmamız gerektiğini anlatmakta. Daha somut, kalıcı, uzun vadede bize gelir getirebilecek olanakları harekete geçirmeye çalışabiliriz. Toprağa, gayrimenkule ilişkin imkanların yanı sıra sanatta, moda da ya hem görsel hem de işlevsel konularda kendimizi geliştirebiliriz. Yükselen Boğa’lar, Başak’lar ve Oğlak’lar bu süreçte genel olarak hayattan daha çok zevk alabilecek ve keyif yapmaya zaman ayırabilecekler.


Merkür 3-27 Ağustos arasında geri harekette olacak!


4-28 Temmuz günleri arasında Yengeç burcunda kalan Venüs sevdiklerimizle, ailemizle daha yakın bağlar kurabileceğimizi anlatıyor. Bu dönemi duygusal ilişkileri derinleştirmek üzere kullanabiliriz. 28 Temmuz – 21 Ağustos arasında ise daha dışadönük eğlenceler, kutlamalar, duygularımızı cömert biçimde ortaya koyabileceğimiz, bize neşe ve yaşam enerjisi getiren geçişler var. Yükselen Aslan, Koç ve Yay bugünlerde hayata daha pozitif bakabilir. Bu arada Merkür 3 – 27 Ağustos günleri arasında yeniden geri harekette olacak. Merkür’ün geri gittiği dönemlerde yapılan anlaşmalar, sözleşmeler bazı pürüzler, beklemeler ya da yanlış değerlendirmeler getirebileceğinden, bu dönemde iş hayatında ve organize olmamızı gerektiren konularda daha sabırlı ve dikkatli olmaya gayret etmeliyiz. Genel olarak bakıldığında, Haziran’ın son günleri, Temmuz başı işe ait konular, otorite figürleri ile ilişkiler açısından daha engelleyici olabilir. 1 Temmuz’daki tutulmadan bir hafta önce ve 1 hafta sonrasında şartları aşırı zorlamamak en iyisi. 8-11 Ağustos günleri yine ani çıkışlardan, tepkilerden uzak durulmalı. Bu dönemde duygusal ilişkilerde kopartıcı davranabiliriz. Mutlu bir yaz dileğiyle.


R.Hakan Kırkoğlu
06-18-2011 02:50 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #7
2012 - 2015 Fırtınanın gözü
Önümüzdeki kritik döneme göz atıyoruz


2008 yılında ABD’de mortgage krizi çıktığında, bunu gelip geçici bir süreç gibi gören pek çok analist ve ekonomist vardı. Bir domino etkisiyle ilerleyen bu krizin sadece ekonomik bir kriz değil, daha çok bir uygarlık krizi olduğunu söyledim. Eski yazılarımda, bu sürecin ne kadar zorlu olabileceğini ve ancak güçlü olup da kendi kendini dönüştürebilenleri ayakta tutabileceğine değinmiştim. Hatta benimle yapılan bir röportajda “sosyalizm gelebilir” gibi bir başlık görünce, röportajı yapan muhabirin hayal gücünün sınırları iyice aştığını düşünmüştüm. Sosyalizm gelir mi bilinmez ancak bu krizin aynı zamanda Kapitalizmin de krizi olacağı açık. Pluton’un Oğlak burcuna ilerleyerek, global anlamda ekonomik bir sıkışma yaratabileceğini 2006 yılında “Cüce gezegenin intikamı” yazımda okuyabilirsiniz.
Astrolojik açıdan Pluton geri dönüşü olmayan değişimi, yenilenmeyi ve evrim sürecindeki ayıklanmayı anlatır. Oğlak ise büyük hiyerarşik yapılar, sistemler, devletler ve ekonomik ve siyasi organizasyonlarla, kontrol, sorumluluk ve disiplin içeren her yapı ile ilgilidir. Bu gözle bakıldığında, 2008’den 2024’e kadar Oğlak’ta kalan Pluton önce varolan ekonomik sistemlerin çöküşünü ardından bu sisteme dahil olan siyasi süreçleri, devletleri de çatırdatmaya başladı. Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin yanında, ABD tarihinde ilk defa kredi notunun düşürülmesi ile karşılaştı. Aslında tüm bu olup bitenler, 2008’de tetiklenen bu fırtınanın şimdi tam gözüne, merkezine doğru ilerlediğimizi anlatıyor. Bir bakıma filmin en heyecanlı kısmına doğru ilerlemekteyiz. 2012-2015 yılları arasında, Pluton Oğlak burcunun ilk 10 derecesini aşacak ve 2015’te tam ortasına varacak. Her burç 30 derecedir ve her 10 derecelik bölümü adeta bir hikayenin giriş, gelişme ve sonuç süreçlerine denk gelir. Şimdiye kadar uvertür olarak göreceğimiz ekonomik ve siyasi gelişmeler 2012-2015 yılları arasında gerçek potansiyellerini ortaya koyacak, Pluton’un dönüştürücü etkisi zirvesine varmaya başlayacak.


Ancak bu sürecin bir başka boyutu daha var. Bu yıllar arasında Koç burcundaki Uranüs de, Pluton ile kare açı içerisinde olacak. Bir başka deyişle, sadece dönüşüm değil, ani ve beklenmedik özgürleştirici deneyimler, başkaldırılar, sosyal kaynama getirecek, liderleri daha da önemli ve belirgin kılacak bir sürecin içerisine doğru ilerliyoruz. Bu iki gezegen, daha önceki yıllarda, 1965-1966 yılları arasında yan yana gelmiş, benzer bir protesto kuşağı ve gençleri mobilize eden sosyal hareketler yaratmıştı. Koç burcundaki Uranüs, içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi sistemlere başkaldıran, sert eleştiriler getiren, gözüpek ve bireyci söylemlerin ortaya konacağını anlatıyor. Bir yanda içerisinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi söylemler dönüşüme uğrarken, diğer yandan hayatımıza yeni bir bakış açısı getirecek görüşler de duyacağız. Nasıl tüketiyoruz, hangi faydayı yaratıyoruz, kimler kazanıyor, kimler kaybediyor gibi temel sorular şiddetli tartışmalar ve bu krizden çıkış yollarını zorlayacak. Kuşkusuz fırtına 2015’ten sonra yeni bir şekil almaya başlayacak.


R. Hakan Kırkoğlu
08-13-2011 12:39 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #8
Türkiye'nin kritik durumları
Değişen uluslararası dengeler çok boyutlu düşünmeyi gerektiriyor

Bu yıl ülkemizi ilgilendiren astrolojik göstergelere bakarken, önemli birkaç başlığa dikkat çekmiştik. Bunlardan ilki iç işlerine ve teröre ilişkin vurguydu. 2010’da olduğu gibi, 2011’de de yıllık değerlendirmelerde Terazi burcu dikkat çekiyor. Bu burç ülkemizin toprağı, iç işlerini, etnik yapıyı ve tarihini de ilgilendiren 4. evine karşılık gelmekte. Şimdilerde Satürn’ün de bu alanda olması, söz konusu olaylara daha objektif, akılcı yaklaşımı gerekli kılmakta. Astrolojik açıdan Satürn eksiklere, sorunlara işaret eder ve bir bakıma Satürn sayesinde gerçek sorunlarımızı daha iyi farkedip, çözmek için gayrete girebiliriz. Terazi burcu ise denge, diplomasi ve anlaşmalarla yakından ilgilidir. Benzer şekilde, diplomasi komşularımızla ve daha geniş çapta uluslararası plandaki ilişkilerimizde de önemli gündem maddelerine işaret ediyor. İsrail’le gittikçe gerginleşen ilişkiler, Suriye’nin durumu, Kıbrıs, AB gibi pek çok ana başlık sanki Türkiye’nin gücünü test etmekte. Nitekim 2008’den bu yana, ülkemizin anlaşmalar, karşıtlıklar evine, Oğlak burcuna yerleşen Pluton bu alanda güçlü bir dönüşüm başlatmış durumda ve işin ilginci bu stresin pek çok alanda gittikçe yükseleceğini söyleyebiliriz.
Dış politika ve ekonominin durumu

Önümüzdeki aylarda, hemen 2012 başında, Ocak ayında, ardından Temmuz-Ağustos, ve yine 2012 Ekim-Kasım geçişinde, neredeyse 2012’inin tamamında, söz konusu mücadele ve güçle dönüştüren, manipülasyon yaratan Pluton, ülkemizin alçalan burç derecesi üzerinden geçiyor olacak. Bu çok önemli ve dönüştürücü, çoğu zaman tehdit edici bir görünümdür. Pluton aynı zamanda güçle mücadele ederek güç kazanmayı da anlatır. Oğlak burcunda, soğukkanlı ve planlı davranmayı, duygulara kapılmamayı da zorunlu kılar. Bu dönemde, uluslararası dengelerin büyük bir belirsizlik gösterdiği ve sert tepkilerin yoğunlaştığı koşullar altında, ülkemiz diplomasisi daha dikkatli ve uzak görüşlü olmak durumunda. Kasım ayındaki ekonomik konuların yanı sıra, 22 Kasım-22 Aralık günleri arasında yakın komşularımızdan kaynaklanan uluslararası konular çok daha fazla dikkat çekecek. 22 Aralık-20 Ocak arasında da içişlerini ilgilendiren konularda, yurtiçini ve güvenliği göz önüne getiren konularda test edileceğiz. Ülkemiz ancak bahar aylarında 20 Mart 2012’den sonra kendisini yeniden ortaya koymak ve dengeleri etkileyebileceği bir konumu gelebilir. Bu süreçte, özellikle 2012 yılında uluslararası konuların çok daha dikkat çekici gündemler ve sonuçlar getirici olacağını söylemeliyiz. Benzer şekilde daha önce de söylediğimiz gibi ekonomi ve kaynaklar alanında 22 Ekim -22 Aralık, spekülatif piyasalar ve borsa açısından 20 Ocak -19 Şubat ve yine son olarak 22 Nisan – 22 Mayıs arası kritik koşullar ve dengesizlikler getirmekte. Kuşkusuz, gittikçe netleşen global depresyon işaretleri artarken, ülke yönetiminin çok boyutlu değişen dengeler üzerinde ele alınması gerekiyor. Nitekim, ekonomik boyutta yaşanan belirsizliklerin önümüzdeki dönemde hemen azalmayacağı, daha uzun yıllar devam edecek olan bir süreç içerisinde kalacağımız anlaşılıyor. Uzun vadede, bu koşullarında ancak 2020’den sonra daha sağlam dengeler oluşturabileceğini söylemeliyiz.
R.Hakan Kırkoğlu
10-16-2011 04:59 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #9
Dünyamızın Durumu
Tüm dünyada yaşanan ekonomik sarsıntılar 2013’te en yoğun şeklini alabilir

Dünyamızın haleti ruhiyesini söz konusu olduğunda eski ile yeni arasında sıkışmış, bir yanda ölmekte, can çekişmekte olan yaklaşımlarla, henüz nereye gideceği, nasıl bir gelişebileceği kestirilemeyen gelecek beklentilerini ve bunları yönetmeye çok muktedir gibi gözükmeyen liderleri görebilirsiniz. Uzun zamandır, 2012 – 2015 arasındaki yılların dünya açısından son derece iniş çıkış ve yenileyici olabileceğinden söz ediyoruz. Sanırım bu yenilenme arzusunu hepimiz derinden hissediyoruz. 2010 yılında Uranüs’ün Koç burcuna ilerlemesi ile birlikte hayatımıza giren ani değişiklikler olduğunu gördük ancak henüz Satürn Terazi burcunda, Koç’un karşısında durduğu için bu yenilenme isteğini tüm gücüyle yaşayamıyoruz. Açıkçası 2012 Ekim ayına kadar da bizi bağlayan çok şey olduğunu söyleyebiliriz.

Koç burcundaki Uranüs gerek toplumsal konularda, gerekse kendi kişisel dünyalarımızda sarsıntılara yol açıyor. Önce Wikileaks olayı ve Julian Assange’ın konumu, hemen ardından Ortadoğu haklarının tetiklenen başkaldırıları ve şimdi de Wall Street’i işgal kampanyası ve neredeyse pek çok yerde dalgalanmaya başlayan isyan bayrakları kitleleri, özellikle gençleri büyük bir heyecan dalgası içine çekiyor ve çekmeye de devam edecek. Kapitalizm makinesina karşı duran yığınlar, düzenin değişmesi gerektiğini vurgulayanlar yeni bir gelecek kurabilmek için tepki gösteriyorlar. Liderlerin bu tepkileri doğru okuması ve önümüzdeki yıllarda tıpkı bir barajın yıkılması gibi etki doğurabilecek sosyal unsurları daha iyi anlaması gerekiyor. Astrolojik açıdan öyle gözüküyor ki 2012-2015 yılları arasında yedi kez kare açı içerisinde olacak Uranüs ve Pluton sözünü ettiğimiz değişim ilkesini köklü biçimde ortaya koyacak.

Uranüs ve Pluton kombinasyonları kökten değiştiren, yıkan, bir daha asla geri dönüşü olmayan bir yenilenmeyi getiren, aslında hayatımızı esir almış kötü otları, parazitleri, gelişimi engelleyen unsurları kısaca eskimiş, çürümüş bakış açılarını temizlemek için gerekli en büyük hareketlerden birisi olacaktır. Tarihte bundan bir öne 1965-66 yılları arasında yanyana gelen Uranüs ve Pluton o yıllarda da sosyal vicdanı ayaklandırmış ve gençlerin protestosu, daha fazla özgürlük arayışı ve şiddet içeren tepkileri ile kendini göstermişti. Bu bakımdan, önümüzdeki yıllarda benzer tepkilerin 2015’e kadar gittikçe artarak devam edeceğini söyleyebiliriz.

2008’de Oğlak burcuna ilerleyen Pluton önce global ekonominin sarsılması, daralması ile başlamış ve şimdide devletlerin ekonomik güçlerinin un ufak olması sürecini devam ettiriyor. Avrupa’da yaşanan ekonomik çöküşün, Yunanistan’ın ve diğer risk taşıyan ülkeleri kronik hale gelen durumlarının 2013 yılında iyice içinden çıkılmaz hallerini geleceğini görmeden önce, aslında tüm liderlerin bu son derece kritik süreci çok daha iyi okumaları gerekiyor. Kuşkusuz bu süreç sadece ekonomik değil ardından uzun vadede etkin olacak yeni siyasi oluşumların, bakış açılarının da ortaya çıkmasına yol açacak gözüküyor.
R.Hakan Kırkoğlu
11-28-2011 01:43 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir