Değerlendir:
  • 16 Oy - 2.88 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Küçük dev adam pluton
Yazar Mesaj
Tuğçe Çevrimdışı
Venus Vip
*****
Venus Vip
lt=
Mesajlar: 723
Üyelik Tarihi: Dec 2008

Rep Puanı: 30

Mesaj: #1
Küçük dev adam pluton
Sevgili Pluto 18-2-1930 yılında bulunmuş.. O tarihe göre retro halindeymiş.

24 Ağustos 2006 da Pluto’nun gezegen olmadığına karar verildiği tarihlerde yine retro konumundaydı..



Pluto’nun gezegen olmaktan çıkartılmasının nedeni “Yeni gezegen” tanımına uymaması imiş..



Öncelikle dikkatimi çeken, şimdiye kadar bir gezegeni gezegen olarak belirleyen verilerin, tanımlamanın değişmiş olması.. Yeni bir tanımlama ihtiyacının nerden kaynaklandığını henüz bilmiyoruz, ya da uzmanlar buna niye ihtiyaç duymuşlar?

(24 Ağustos 2006 da Merkür Satürn ile kavuşuyor ve Neptün ile opozisyon yapıyor. Bunu aldanma olarak yorumlayabileceğimiz gibi, bir üst bilginin, sezişin yeryüzüne, gerçeğe aktarılması da diyebiliriz.)


1930 yılında Pluto keşfedildiğinde dünya bir krizin içindeydi.

20. yüzyılın en karanlık yılıydı. Amerika öyle derin bir bunalımın içindeydi ki insanlar kendilerini binaların çatılarından atıyorlardı, çünkü tüm varlıklarını ve geleceklerini kaybetmişlerdi. Avrupa’da da diktatörler devri yaşanmaktaydı. Hitler, Mussolini ve Franco ve onların karanlık orduları terör estiriyordu. Gangsterler, hem Amerika hem de Avrupa’da ortaya çıkmış, Mafya kendi terörünü uyguluyordu. Bilim dünyasında da atom bombası plutonyum madeninden yapılarak bulunmuştu. Dünya iki büyük cihan harbinin orta yıllarında korku ve karanlık içindeydi. Ve bir Pluto etkisi de psikoloji ve psikanalizin derinliklerinden gelmekteydi; Freud (Pluto etkili cinsiyet teoremi), Adler (Pluto etkili güç dürtüsü), ve Jung (Pluto dönüşümü).



1930 yılının Şubat ayında gezegen olduğu kabul edilen Pluto’nun Ocak ayında karşısında Oğlak burcunda duran Mars (açıklama tarihinden kısa bir süre önce ) 1930 yılının Eylül - Ekim döneminde Pluto’yla kavuşum yapmış.



Eylül-Ekim 1930 tarihinde

Mars-Jupiter-Pluto YENGEÇ,

Uranüs KOÇ,

Satürn OĞLAK,

Neptün BAŞAK,

Kuzey Ay Düğümü KOÇ,



Eylül-Ekim döneminde sanki Mars’ın kendisini Pluto’ya devretmesi var. Mars’ın refakatı ile gerçek aktif hale gelme süreci başlamış. Bir çeşit rol değişimi veya dağılımı. Ve yine Şubat ayında Mars ve Merkür Kova burcunda kavuşmuş. (Kabul edilse de edilmese de o oradaydı, ancak bilince gelmesi, tüm insanlığa sunulması, tüm insanlık için eyleme geçmesi de denilebilir) Şubat ayında bu devir teslim törenin haberi verilmiş olabilir. Pluto Yengeç burcunda iken, yani kabul edilme ve devreye geçmesi, Yengeç’den, dipten, 4.evden, aileye katılmış... Doğum 4.evde olmuş. (Fiziksel doğumları her ne kadar 1.ev Koç olarak değerlendiriyor olsak da içsel doğumların Yengeç’ten ya da 4.evden doğru gerçekleştiğini gözlemliyorum)



Bu durum bana Tarot’taki Ay kartını çağrıştırdı..

18 numaralı kart: AY; yani yeni bir doğum için sıkıntılı bir dönem, duygularla yüzleşmek, aydınlığa çıkmak için bilinç dışı ile mücadele. Ruhun bilgisinin karanlık yolculuklar ile keşfi, o kartı bilirsiniz..Ve ay kartının astrolojik karşılığı ‘Ay Akrep’tir.



Kaldı ki belki yine bu gezegen biliniyordu.(tarihçesini okumadım..) Ama resmi doğum ve nüfus cüzdanı çıkartıldı.. Annesinin koynundan kopmaya hazır güçlü ama çekingen çocuk.



Şimdi Pluto Oğlak burcuna, yani 10.eve girmeye hazırlanıyor..

Belki de yeni bir kimlikle veya gerçek kimliği ile, şimdiye dek bilinmeyen kimliği ile veya bu süreç içinde kazandıkları ile. Ruhsal ve mental evlerde yaptığı yolculuktan sonra, astral evler grubunun başlangıcı olan Oğlak burcuna geçiş ne zannettiğimiz kadar kolay, ne de zannettiğimiz kadar zor olmayabilir. Sadece bir değişim.. Hepsi o kadar.



1930 Şubat ayında var olduğu kabul edilmişti dedik.

1930 Eylül-Ekim aylarında Yengeç’teki Jupiter, Mars, Pluto üçlüsüne kare olan Uranüs ve Kuzey Ay Düğümü var..



Uranüs’e bilinemeyen, öngörülemeyen, dahi, üstün akıl diyoruz.

Uaranüs’ün Koç burcundan doğru yaptığı tetikleme, Yengeç’de Pluto’ya refakat eden Jüpiter ve Mars’ın da yardımı ile yeryüzüne, sudan, kişisel bilinç altının derinliklerinden doğru tüm hızı ile adeta fırlatmış.. Bu durumda Pluto biraz çekingen biraz ürkek, hatta kendi gücünün bile farkında olmayan çocuk görünümünde bir dev mi?



Harita yorumlarımızda 4.evde bulunan Pluto’yu bilinç altı öfkesi olarak da tanımlayabiliyoruz..Farkında olunmayan dönüşüm gücü ve bu x harita sahibinin asıl dönüşeceği alan kökleri ile bağları, bu dönüşümü ise iç dünyası ile etkileşim kanalı ile dönüşüm şeklinde yorumluyoruz. Kavgalı ve çekişmeler dolu bir aile yapısına işaret eder. Aile içinde manipülasyonlar, güç savaşları, taciz vardır.



Kişi geçmişte bilinçdışına bastırılan malzemeler ile yüzleşip dönüştürmek zorundadır.

Pluto’nun içine doğmuş olduğu ailesi neresi? Gözlem ve ölçümlerimizi dünyadan yaptığımıza göre Pluto dünya ailesine çatışmak üzere mi, kendisini ve Dünya’yı birlikte dönüştürmek üzere mi gelmiştir?



Bu yolculuğunun en başında Yengeç’te doğmayı seçmiş olan Pluto’nun da dünya ailesi ile birlikte bir evrim sürecinden geçmiş, geçiyor olabileceğini varsayarsak ve yukarıda ne varsa aşağıda da o vardır diyebiliyorsak ve Yengeç’teki doğumun karşısında, Oğlak’taki ölüm mü vardır, Oğlak’taki şenlik mi vardır?



Diğer ve benim için en önemli bir konu: “Astronomlar onu artık gezegen kimliği ile red ediyor” diyoruz... Belki de Pluto kendisi görülmek istemiyor, yani bu yine Pluto’nun etkisi olan bir durumdur...



Akrep’in özelliklerini düşünürsek kendisini öldürüp yok edip, tepeden, yeniden doğacaktır ve belki de bu süreç içinde (retro) kimlik değiştiriyordur.. Veya Yay burcunun son derecelerinde iken, kendi derinlerinde Yay ile vedalaşıyordur. Yengeç burcunda doğan Pluto bu süre içinde Zodyak burçlar kuşağının altı burcuna konuk oldu. Eh 10.eve çıkmak ve otorite alanında kendisini göstermesi için bir hazırlık döneminde olabilir.

Bu “ağır abi’’otoriteye ve kendisine atf edilen kimliği, otoritenin dış görünüşünden çok, iç yapısı ile ilgilenecektir. 10.ev herkesin gözü önünde olma alanıdır.



Ve bu geçiş zamanında gezegen kimliğinden sıyrılmayı kendisi tercih etmiş olabilir.

Ayrıca Pluto’yu ‘hayatta kalmak için elinden geleni yapar’ olarak da düşünecek olursak; artık eskimiş olan (değerlendirilir), ya da göstermiş olduğu yüzü, karakteristik yapısını yenilemek için belki yine Hades’e geri dönmüştür... Oradan çıkış yeni bir doğum olabilir..

Astronomlara kendisini saklatan yine Pluto’nun kendisi de olabilir..



İçinde olduğumuz tarihlerde Neptün ve Uranüs’ün karşılıklı ağırlamalarına Pluto sadece burç değiştirerek mi eşlik edecek sizce? Bence bu Pluto’yu kesmez..



Pluto 2008 sonu-2009 yıllarında Oğlak burcunda olacağı zaman:

Satürn BAŞAK 20 li dereceler,

Uranüs BALIK 20 li dereceler,

Neptün KOVA 20 li dereceler,

olacak... Yani Satürn, Uranüs 180 i olacak..

Ve yine Neptün ve Uranüs burç değiştirmeye hazırlanıyor olacak..



Biz her zaman keskin tarihler, anlar, zamanlara odaklanmış haldeyiz. Gökyüzünde bir renkten bir renge geçiş için keskin çizgiler yoktur. Gökkuşağındaki renkler bile birbirine karışarak geçer. Mevsimler zamanlarını birbirlerine devrederken, bizim belirlediğimiz döngü tarihlerinin haricinde de zaten birbirlerine akarak geçerler.

(Şu anda ise Satürn ASLAN, Neptün KOVA ile 180)

Ve yine şu anda Pluto Satürn’ü, Satürn Pluto’yu destekliyor..

Yani gerçekliğin değişimi, ya da sezgilerin, isteklerin, özlemlerin görünür hale gelebilmesi için bir çekişme.... Bir melek ile öğretmenin karar zamanı. Veya bilinenin değişimi, çözülme zamanı olarak da yorumlanabilir..

Yukarıda(ya da içimizde) gezinen, sezgisel bilginin sahneye çekilmesi, indirilmesi de denilebilir..



Hava ve suyun toprak aracılığı ile ürün vermesi, tohumun yeryüzüne çıkması (sahneye, şu ana çıkması), görünmesi de denilebilir...



Bir süre sonra ise Pluto ile iletişime geçecek olan Jupiter var (2007 yazı)

Jüpiter şu anda Akrep’te. Akrep’in derinlerini ortaya çıkartabilmek için bir parça optimist bakışı, pesimist yaklaşımlara tercih etmemiz gerekmez mi? Jüpiter ikinci Güneş, büyüteç, hoşgörülü bir aristokrat mı, kibirli bir pesimist mi?.Kabul etmek ve etmemek bu durumda hoşgörü ve yeni ufuklarda olmayı engellemez mi?. Akrep’e şu anda Jupiter tarafından ekilen tohumlar nedir? Jupiter Akrep’te ne yapıyor? Ve 2007 yaz aylarında Jupiter Pluto’nun yanına giderken Yay’da neler yapacak ve Pluto’ya ne götürecek?



Kare ve opozisyonları biz kendimize göre iyi ve kötü olarak yorumluyoruz... Bu yorumu Merkür’ümüzle yapıyoruz. Yine Merkür’ümüzle Pluto’dan şimdiye kadar nasıl bilgi aldık? Bizim küçük Hermes’imiz hırsız mı, ezberci mi, haberci mi? Yoksa Güneş ile birlikte zodyakta yol alan bu heyecanlı çocuk Akrep’in derinliklerini gerçekten algılayabilmemiz için derin kuyunun içine kendisini korkusuzca salıp bırakacak mı? Apollo Hermes’i ruhların rehberi yapmış, yer altı ve yer üstünde istediği gibi dolaşabilen Merkür’ü biz biraz rahat mı bıraksak ve hangi bilgiyi istediğimizin siparişini vermeden önce onun hangi bilgiyi getirebileceğini anlamak için sadece Jüpiter’in yardımı ile onu mu dinlesek?



Bütün bu etkilerden sonra belki de harita yorumlanamayacak kadar (eski bilgilerimizle) değişim içine girmiş olacağız..

Hep diyoruz ki, gezegenler bizdeki potansiyelleri tetikler, aslında onlar bize bir şey yapmaz.. Tetikleme sonuçları, bizim Merkür’ü hapis etmemizden dolayı mı sınırlı şekilde algılanıyor? Merkür özgürdür, kimse sınır koyamaz ve o yaramaz, dedikoducu ve hırsız diye tanımlanan çocuğun çalma hevesi belki de dikkat çekmek içindir. O bize anlatıyordur, söylüyordur ama biz onun yolunu ve anlatacaklarını sınırladığımız ve onun için belirlediğimiz alandaki anlam kadar anlamaya çalıştığımız için, gerçekten ne dediğini anlamıyor olabiliriz..



Kare ve 180 derecelik açı yorumlarımız; sanki iki gezegenin çatışması ve birbirine kızması, bazen aralarında tercih yapmamızı istemeleri gibi yapılan yorumlarımız hep o Hermes’e tanıdığımız dar alan yüzünden olabilir.



İnanıyorum ki ve zannediyorum ki (inanç da bir varsayım üzerinedir) hiçbir gezegen veya evrendeki hiçbir şey çatışmak üzere programlanmadı... Fikirleri bile çatıştıran, olayları anlamlandıran, Hermes’in bağlantılarını koparan biziz.. Çatışmayı yaratan bizim algımız ve yorumu yapan bizim sınırlı mantığımız.

Pluto; bizi mi sınıyor, yoksa artık gitmek mi istiyor?



Ya diğer gezegenler bizim kapasitelerimizi genişletmemiz, algılarımızı daha hassas hale getirmemiz için ince ayar mı yapıyor? Neptün ve Uranüs’de bir gün “yeni gezegen” tanımları’na uymayan özelliklere sahip olduğu anlaşılırsa daha da mı panik olacağız? Ve belki de bir gün hiçbir gezegenin sembolizmasına ihtiyacımızın olmadığını anlayacağız..

İşte o gün her birimiz tüm gezegenlerin şimdiye dek yine insanlık tarafından belirlenmiş karakteristik yapılarını özümsemiş olacağız..



Sembolizmin olmadığı yerde artik sadece gerçek olan vardır diyebileceğiz..

Umarım ve dilerim Pluto saklanma sürecinden geri döndüğü zaman bizim algılarımızı değiştirmiş olur.. Ya da diğer iki babanın bu tarihlerde (Neptün - Uranüs) birbirlerine yapmakta olduğu misafirliklerine yer altı zenginlikleri ile hatta keşfedilmemiş, henüz bilinmeyen hediyeleri ile gelir. Gelmezse de kendisi bilir..Nasılsa biz, bir kontrol eden, dönüşüm sağlatan mekanizmanın gücünü istediğimiz sürece, Plüto’nun yerine de koyacak bir şey elbet buluruz.



Ya da Oğlak’ta otorite gücünün değişimi, otorite ile güç savaşı yapan Pluto bizi şimdiden buna mı hazırlıyor? Yoksa otorite olma payesini mi istemiyor?



Plüto Oğlak burcunda ne yapar?

Ve o tarihlerde (2008 sonu - 2009) Satürn BAŞAK burcunda olacak.. Hasat zamanı.. Ve ürünleri toplayan kim? Ve hangi ürünleri toplayacak? Elbette Uranüs’ün Balık burcunda iken bilinçaltına ektiklerini...



Ve bu ekinleri kim 10. evde sergileyecek? Oğlak’a geçecek olan Pluto.. Nereye getiriyor, en tepeye en ortaya.. Haritanın tepesine, en görünen şekilde yeni kimliği ile...

Şenlikler zamanı olarak bildiğimiz Oğlak dönemi.. Nil nehrinin taşması ve kutlamalar.. Ancak kutlamalar, tohum zamanında ekildi ve toplandı ise yapılabilir. Gidenler ve / veya kalanlar.. Kalanlar ile birlikte kutlamalar için hazırlıklar mı yapmalıyız?



Gökyüzü dans ederken, biz de bu dansa ayak uydurmaya mı çalışıyoruz?.. Yoksa bizim dansla adımlarımız zaten onların adımları ile aynı, uyumlumu?

Biz ayak uydurmaya çalışsak da çalışmasak da onlar dans ediyor, yeni figürleri var.. Farklı bir müziğe, ritme,melodiye geçiyorlar... Ve biz bu müziği henüz anlayamıyoruz belki de ve bildiğimiz nota dizilimlerine göre yorumluyoruz.. Ve duyduğumuz kadarı ile bu müzik iyi galiba, ya da yok yok hoş değil galiba şeklinde yorumluyoruz.. Merkür’ümüzü bile şaşırtıyoruz.



Newage denilen müzik türünden farklı bir müzik bu.. Bildiğimiz vuruşlardan, ritimden, 4/8 lik, 2/8 lik, 4/4 lük vs. vuruşlardan farklı....

Sadece müziği dinlesek, yorum yapmadan... Sadece dinlesek...



.....İyileşmiş Pluto belki alıkoyulma tecrübesini bilgeliğe dönüştürmüş ve kendisini yaşamın, ölümün, hayatın ruhunun gizemleriyle güçlendirmiş olan Persephone olabilir. Persephone kendi varlığına eşitlik ve denge sağlamak için iki dünya –yaşam ve ölüm, ışık ve karanlık, bilinç ve bilinçaltı – arasında gidip gelir......

…….Belki de en güçlü Pluto efsaneleri Yunan’dan ziyade eski Mezopotamya’dan alınanlardır. Bu, tanrıça Isthar’ın yeraltına inişi ile ilgilidir. Isthar Babil ismidir, ve aynı hikaye Isthar'ın Sümer karşılığı olan Inanna için de anlatılır.

Isthar, sevgilisi Tammuz’un ölümü sebebiyle yas tutmaktadır. Yeraltı yolculuğuna sevgilisini geri getirebilmek için başlamıştır. Ölüler diyarına giden tüm kapılardan başarıyla geçmiştir. Her yeni bir kapıya ulaştığında gardiyanlar sahip olduğu şeylerden istemektedirler, mücevherlerini, tacını vs. En sonunda giysilerinden de vazgeçmiştir. Aşk Tanrısı neticede yeraltı kraliçesinin tahtına ulaştığında artık tamamen çırılçıplaktır........



Pluto’suzluk ile, ne olacağını düşünmekle ölüm-doğum yada dönüşüm gücümüz mü yok oluyor? Şu anda giysilerimizden biz mi vaz geçiyoruz? Ya da vaz geçmek durumunda mı bırakılıyoruz?.. Ve plutosuz kalarak çıplak mı hissediyoruz kendimizi? (astroloji bilgisini kullanan herkes icin)



Kıyafetlerini yeryüzüne bırakıp giden Pluto karşımıza hangi kıyafeti ile gelecek? Bunu kim bilebilir ki?..



Sadece kabul görmemesi bile gökyüzünün bir düzeni..Yani böyle olmasının zamanı gelmiş olabilir..Yengeç burcunda doğmuş olan Pluto, Oğlak’a geçerken ölmeyi ya da artık bilinen kimliğinden sıyrılmayı istiyor olamaz mı?



Yeraltına iniş draması “yılan bilgeliğinin” yani kadınsı bilgeliğin kazanılmasını temsil eder – Medusa'nın saçlarında yılanlar vardır, orijinal sembolü yılanla gösterilen Akrep burcu Pluto ile yönetilmektedir. Acı, keder, karanlık ve duygusal çalkantı sonucu yeniden başlama süreci aslında kadınsı bir süreçtir. Jung'cu analist Sylvia Brinton Perera bu dramayı “kadınlar için inisiyasyon yolu” olarak adlandırır. Erkekler bu yolculukta kadınlar kadar başarılı olamamışlardır. .....



Annesinden ayrılamayan Pluto mu, Pluto’dan ayrılamayan annesi mi?



Yay burcunda iken sadece inançlarımızı değil, inanç sistemimizi de, dönüştürdü, ufkumuzu genişletti (belki de bizim bakışımız veya baktığımız noktanın değişimi aynı anda olmuştur)



Pluto son derecelerindeyken belki de bizi sınıyor ve 'bana da inanmayın' diyordur, belki de ona olan inancımızı da değiştiriyordur. Baktığımız nokta mı değişiyor, bakılan nokta mı? Bu değişim halinde iken algılanması güç bir konumlanma..(Pluto elbette bunu yine insanlık aracılığı ile yapıyor)



Evdeki bayatlayan ekmek atılır mı? kuşlara mı verilir? dönüştürülüp peynirli börek mi yapılır?



Sağım solum sobe, saklanmayan ebe..ve Pluto tekrar kurt mu olup çıkar, melek mi olup gelir? Elma da desek orada, armut da desek orada. Gezegen kimliğinde olması ya da olmaması çekinerek doğmuş ve dönüşüm zamanında yeryüzünden fark edilmiş bu küçük devi ne derece ilgilendiriyorsa bize olan etkisi de o derece olacaktır...



Belki de dalından yeni toplanmış, sepetler konulmuş incirler olarak gelecek?





Nilüfer Bozkurt
09-07-2010 01:52 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Messa Çevrimdışı
Mars Vip
*****
Mars Vip
lt=
Mesajlar: 780
Üyelik Tarihi: Jun 2010

Rep Puanı: 25

Mesaj: #2
RE: Küçük dev adam pluton
Yazıyı okurken Beşiktaş Çarşı grubunun tepkisi aklıma geldi. Bu Pluton gezegen statüsünden çıkarıldığı günlerde bir maçta Çarşı maçta "Hepimiz Plutonuz" pankartı açmıştı dil çýkarmadil çýkarma Yazı çok güzel gerçekten. Pluton oğlak burcuna geçmeye başladığını sanırım dünya üzerinde yaşanan ekonomik çöküntüler büyük bir işaretçisi. Plutonun değiştirici gücü dünyada ki finansal düzenlerin artık değişmesi gerektiğini gösteriyor sanırım. Oğlak üretici bir burç ve şimdiki düzende paradan para kazanmak gibi bir anlayış vardı ve batan şirketler yıkılan ekonomiler artık bu böyle gitmez dediğinin göstergesi.
09-07-2010 04:08 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
SeRDaL Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 82
Üyelik Tarihi: Jan 2009

Rep Puanı: 7

Mesaj: #3
RE: Küçük dev adam pluton
(09-07-2010 01:52 PM)Tuğçe Yazılan:  Sevgili Pluto 18-2-1930 yılında bulunmuş.. O tarihe göre retro halindeymiş.

Kaldı ki belki yine bu gezegen biliniyordu.(tarihçesini okumadım..) Ama resmi doğum ve nüfus cüzdanı çıkartıldı.. Annesinin koynundan kopmaya hazır güçlü ama çekingen çocuk.

Diğer ve benim için en önemli bir konu: “Astronomlar onu artık gezegen kimliği ile red ediyor” diyoruz... Belki de Pluto kendisi görülmek istemiyor, yani bu yine Pluto’nun etkisi olan bir durumdur...


Astronomlara kendisini saklatan yine Pluto’nun kendisi de olabilir..


Pluto; bizi mi sınıyor, yoksa artık gitmek mi istiyor?


Ya da Oğlak’ta otorite gücünün değişimi, otorite ile güç savaşı yapan Pluto bizi şimdiden buna mı hazırlıyor? Yoksa otorite olma payesini mi istemiyor?


Sadece kabul görmemesi bile gökyüzünün bir düzeni..Yani böyle olmasının zamanı gelmiş olabilir..Yengeç burcunda doğmuş olan Pluto, Oğlak’a geçerken ölmeyi ya da artık bilinen kimliğinden sıyrılmayı istiyor olamaz mı?


Annesinden ayrılamayan Pluto mu, Pluto’dan ayrılamayan annesi mi?


Pluto son derecelerindeyken belki de bizi sınıyor ve 'bana da inanmayın' diyordur, belki de ona olan inancımızı da değiştiriyordur. Baktığımız nokta mı değişiyor, bakılan nokta mı? Bu değişim halinde iken algılanması güç bir konumlanma..(Pluto elbette bunu yine insanlık aracılığı ile yapıyor)


Sağım solum sobe, saklanmayan ebe..ve Pluto tekrar kurt mu olup çıkar, melek mi olup gelir? Elma da desek orada, armut da desek orada. Gezegen kimliğinde olması ya da olmaması çekinerek doğmuş ve dönüşüm zamanında yeryüzünden fark edilmiş bu küçük devi ne derece ilgilendiriyorsa bize olan etkisi de o derece olacaktır...


Belki de dalından yeni toplanmış, sepetler konulmuş incirler olarak gelecek?


Nilüfer Bozkurt

bir gezegenin psikolojisi üzerine yazılmış güzel bir yazı olmuş.

ben plutoyu şöyle tanımlıyorum

plutonun kendini ifade ediş tarzı yeraltından yukarıyı gücüyle idare etmek; maddi olarak (deprem veya volkanik faailyetler gibi), manevi olarak dini duyguları,psikolojik durumları kullanabilir, ve bunu yaparken pekte şakacı değildir,affetmez bir akrep gibi zehrini son damlasına kadar enjekte eder, öcü öcü :D dil çýkarma ,beni görmesenizde veya göremesenizde bakın ben hala burdayım istediğim zaman sizi yanıma çekebilirim der. Eğer inanmışlarsanız bundan şüpheniz olmasın sizi karanlık yönümle aydınlığa ulaştıracağım ask der

pluto= ölüm

ölüm= bir yok oluş değil sonsuz hayata açılan bir kapıdır.

pluto, dünya hayatının ta kendisidir bana göre
09-07-2010 10:26 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir