Değerlendir:
  • 28 Oy - 2.61 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Mitolojide Plüton
Yazar Mesaj
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #1
Mitolojide Plüton
PLUTO

1930 yılında Pluto keşfedildiğinde dünya bir krizin içindeydi. 20. yüzyılın en karanlık yılıydı. Amerika öyle derin bir bunalımın içindeydi ki insanlar kendilerini binaların çatılarından atıyorlardı, çünkü tüm varlıklarını ve geleceklerini kaybetmişlerdi. Avrupa’da da diktatörler devri yaşanmaktaydı. Hitler, Mussolini ve Franco ve onların karanlık orduları terör estiriyordu. Gangsterler, hem Amerika hem de Avrupa’da ortaya çıkmış, Mafya kendi terörünü uyguluyordu. Bilim dünyasında da atom bombası plutonyum madeninden yapılarak bulunmuştu. Dünya iki büyük cihan harbinin orta yıllarında korku ve karanlık içindeydi. Ve bir Pluto etkisi de psikoloji ve psikanalizin derinliklerinden gelmekteydi; Freud (Pluto etkili cinsiyet teoremi), Adler (Pluto etkili güç dürtüsü), ve Jung (Pluto dönüşümü).

Pluto hemen Akrep'in yönetici gezegeni olarak kabul gördü, çünkü her ikisinin de yeraltı işlevleri vardı. Pluto'nun astrolojik yorumu altmış yıl öncesinden başlar, dünya olaylarının, mitolojinin ve Akrep burcunun anlamı sonuçta gezegenin sembolizmini formüle eder. Zaman bu anlamların doğruluğunu, Pluto'nun yüzyılımızdaki karanlık varlığı ile, ispatlamış durumdadır. Daha önceden bahsetmiş olduğumuz gangsterlik, terörizm, diktatörlük, nükleer kirlilik, ve ekonomik kriz kavramları ile Pluto'nun keşfi sırasında tanışmış ve bunları hayatımıza sürekli korkular olarak dahil etmiş bulunuyoruz. Yeni bir düşman atomik enerji şeklinde karşımıza çıktı ki yanlış ellerde dünyayı bir kaç dakikada yok edecek güce sahip.

Böylece Pluto, Yunan'daki Hades, dünyamıza yeniden tanımlanmış oldu. Aynen ağabeyi Poseidon gibi, Hades de kardeşleri Zeus’un kumanda ettiği dünyanın daha küçük belli bir bölgesinin hükümdarlığını sürdürmektedir. Hades karanlık ve korkuyu –ölüler diyarını yönetmektedir.

Pluto, kardeşi Zeus ile birlikte babaları Kronos tarafından yutulmuştur. Kurtulunca yeraltının yöneticisi olmuştur. Her zaman gün ışığından uzak yaşamıştır. Mecazi olarak bu durumun onun kişiliğine etkisi olduğunu düşünebiliriz. Gezegen Pluto; Güneş sisteminin en sonunda büyük Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün ardında ufacık, güneş ışınlarının ulaşamadığı en uzak noktadadır.

Astrologlar bazen Pluto'nun sembolizminde tereddüte düşerler. Pluto hem maskülen hem feminen özellikler taşımaktadır. Hades’in feminen dengi Persephone ve Pluto'nun yoğun etkisi altında olan kadınlar, Persephone'nun hikayesi ile aralarında güçlü bir benzeşme hissedeceklerdir. Çok küçük yaşlarda Hades tarafından alıkoyulmuş, sonunda yeraltının kraliçesi olarak hayatından memnun olmuşsa da, gölgede yaşamak zorunda kalmıştır- önce paylaşmayı sevmeyen annesi Demeter’in gölgesinde, daha sonra Hades’in yanında.

Hades Persephone’yi alıkoymak için yeraltından yeryüzüne çıkmıştır. Persephone’yi kaçırdıktan ve onu kraliçesi yaptıktan sonra tahminen bir problem yaşamamıştır, fakat bölgesinde gerçek bir kral olabilmek için ona ihtiyaç duymuş olabilir. Patriarkal toplumlardan önce yeraltında, yeryüzünde olduğu gibi hep bir tanrıça olmuştur. Psikolojik olarak, bilinçaltının yeraltı bölgelerinde kadınsı içgüdüler maskülen bakış açısına oranla daha başarılı olmuştur. Ayrıca, Persephone yeraltı dünyasına dahil olmasıyla eski feminen güçlerin de yönetimde olmasını bir şekilde sağlamış bulunmaktadır. Bu arada Olympos Dağında, Zeus ile Hera arasında pek çok tartışma ve güç savaşı yaşanırken, Hades ile Persephone arasında bu tarz ağız kavgalarından bahsedilmemiştir. Persephone’nun annesi Demeter’in yanına gitmesi için Hades’in izin verdiği dönemler hariç bölgelerini birlikte yönetmişlerdir.

Pluto'nun bazı tanımlarının Akrep’in yönetici gezegeni olarak atanması nedeniyle türemiş olması ihtimaline karşı, Akrep’in eski yönetici gezegeni Mars’a da bir göz atmamız gerekir. Pluto, geleneksel astrolojide Mars’ın bir oktav büyüğü olarak kabul görmektedir. Bu iki planet arasında ezoterik sistemlerde bariz benzerlikler bulunmaktadır –mesela, güç merkezli şakralar, içgüdü ve hayatta kalma, ortaklar.

Mars öncelikle bir savaş tanrısı; enerjisini çok bilinçli, fiziksel bir seviyede ifade ediyor. Pluto da savaşçı ruhuna sahip, ama yeraltı dünyasına ya da bilinçaltına yerleşmiş, dolayısıyla kontrolümüzün en zayıf, düzensiz ve beceriksiz, olduğu zamanlarda ortaya çıkıyor. Pluto kontrole meydan okur. Kendine göre bir hayatı vardır, ve kişi bir kez Pluto'nun etkisine girdiğinde, rasyonel aklın durumu ele almasından önce, tek yapılabilecek şey tamamen etkinin geçmesini beklemektir. Pluto genel olarak, kendine uygun şekliyle, insanlarda bilinçaltının ve pisikoterapinin hükmünü sürdürmektedir. Biz Pluto ile genellikle bilinçaltına yıllarca bastırılmış duygularımızın salıverilmesi sonucu bir türbülans yaşarız, ve Mars’ın bir oktav büyüğü olarak, Pluto tarafından uyandırılan duygular genellikle uzun süredir içten içe kaynayan öfke ve şiddet içerirler. Bu kadar kızgınlık neden? Hades kızgın bir tanrı mıydı? Mitolojide onun kızgınlığından bahsedilmemiş, fakat kardeşi Zeus cennet ve dünyayı yönetirken, kendisine ölüm krallığı bırakılmıştı –belki bu bir kızgınlık ve kıskançlık kaynağı olabilir.

Pluto'nun her iki yönü; bastırma ve egemen olma –tipik çocukluk dönemi Pluto tecrübeleri- birgün bu kaybedilmiş gücün geri alınması için harekete geçmek ve güçlenmek zorundadır. Bu, yaralı Pluto'nun kendini tedavi etmek için nasıl canlandığının göstergesidir. Ancak, çoğu kez Pluto etkisi, hiç tatmin etmeyecek bir biçimde, sağlıksız çalışır. Pluto'su güçlü kişiler bastırma ve egemenlik sorunlarına gizlice öfke duyarak karanlıkta veya yaşadıkları tecrübenin veya kişinin gölgesinde yaşamaya devam ederler. Genellikle kendilerini istismar edenlere karşı öfke dolarlar, ya da daha kötüsü, kendileri istismar etmeye başlarlar. İyileşmiş Pluto belki alıkoyulma tecrübesini bilgeliğe dönüştürmüş ve kendisini yaşamın, ölümün, hayatın ruhunun gizemleriyle güçlendirmiş olan Persephone olabilir. Persephone kendi varlığına eşitlik ve denge sağlamak için iki dünya –yaşam ve ölüm, ışık ve karanlık, bilinç ve bilinçaltı– arasında gidip gelir. İyileşmeyen Pluto, kardeşi Zeus’u kıskanan, babası Kronos’a öfkeli, sinsice sokulup tüm Persephone'leri alıkoyan, ve sadece ölümle ve önündeki cansız formlarla konuşmaya devam eden, Hades’te kapana kıstırılmış gibidir.

Pluto ölüler diyarıyla ilgili olduğu için, kişi astrolojide bu sembolizmden kaçamaz. Pek çok astrolog, bu pozisyonu ruhun yolculuğu ile ilişkilendirir. Bazıları Pluto’yu yeraltıyla, Moirai'nin, kanunları Zeus tarafından bile geri değiştirilemeyen, son ve kesin Kader'in içgüdüsel yöneticisi ile ilişkilendirir. Bir kez ruh Hades’in boyunduruğuna girdi mi orada kalıyor. Tabii ki, Pluto yaşam ve ölüm ile ilgilendiği için, pek çok kişiye Pluto transitleri ölümün yaklaştığını düşündürebilir. Ancak Pluto sadece fiziksel ölümle ilgili değildir. Transit esnasında genellikle, psikolojik düzeyde bir ölüm veya kayıp deneyimlenir. Sanki kara bir deliğe doğru çekiliyormuş gibi hissedebiliriz. Böyle zamanlarda yalnız kalmak ve bunun geçmesine izin vermek en iyisidir. Biz hazır olana kadar hiçbir şey bizi o delikten çıkaramaz.

Persephone’nin yeraltı dünyasına geri dönüşünü yıllık mevsim döngüleriyle özdeşleştirirsek, insanlar için de kazanç ve kayıp yıllarının döngüsü olarak yorumlayabilir, ya da ruhun yaşamdan sonraki hayata yolculuğu ve yeni bir vücutta tekrar hayata dönmesi olarak düşünebiliriz. Persephone’nin efsanesi, bir piyesin, sıklıkla canlandırılan yaşam ve ölüm sahnesi gibidir.

Belki de en güçlü Pluto efsaneleri Yunan’dan ziyade eski Mezopotamya’dan alınanlardır. Bu, tanrıça Isthar’ın yeraltına inişi ile ilgilidir. Isthar Babil ismidir, ve aynı hikaye Isthar'ın Sümer karşılığı olan Inanna için de anlatılır.

Isthar, sevgilisi Tammuz’un ölümü sebebiyle yas tutmaktadır. Yeraltı yolculuğuna sevgilisini geri getirebilmek için başlamıştır. Ölüler diyarına giden tüm kapılardan başarıyla geçmiştir. Her yeni bir kapıya ulaştığında gardiyanlar sahip olduğu şeylerden istemektedirler, mücevherlerini, tacını vs. En sonunda giysilerinden de vazgeçmiştir. Aşk Tanrısı neticede yeraltı kraliçesinin tahtına ulaştığında artık tamamen çırılçıplaktır.

Bu yeraltı kraliçesi – Pluto'nun feminen vücut bulduğu hal – Sümer mitolojisinde Ereshkigal olarak bilinmektedir. Yunan mitolojisindeki Gordon Medusa benzeri gibidir. Medusa’nın acıdan kıvranan yılanlardan oluşan saçları vardır, Ereshkigal’in de sülüklerden. Isthar’ı karşılaması hiç de olumlu olmamış, onu sanki bir ölüymüşçesine et kancasına asmış, cesedini de cehennemin en dibine gömmüştür.

Fakat tanrılar aşk tanrıçası olmayan bir dünyaya dayanamayacakları için elçilerini göndermişler, yeraltında Ereshkigal’in tanrıçayı bırakması için talepte bulunmuşlardır. Bu şekilde Isthar tekrar yaşayanların arasına dönmüştür. Şimdi, artık, aşk tanrıçasının ötesinde cennetin kraliçesi de olmuştur.

Isthar’ın İnişi mitolojisinin astronomide de yeri vardır. Venüs’ün Sabah yıldızı olarak görünürken kaybolup Akşam yıldızı olarak tekrar görünmesi ile bağlantı kurulabilir. Fakat psikolojik seviyede bunun etkileri daha da önemli boyuttadır.

Isthar yolculuğuna çok kuvvetli bir kayıp duygusu sebebiyle başlamıştır – sevgilisi Tammuz’un ölümü. Doğum haritamızdaki yeri ya da transiti sebebiyle, ne zaman bir Pluto etkisiyle karşılaşsak, biz de aynı kayıp duygusunu yaşarız. Bazen, bizim için çok değerli olan bir şeyin bizden koparılıp alındığını görürüz. Bu her zaman fiziksel bir ölüm sebebiyle olmaz. Onun yerine, bir ilişkinin bitiminde, işimizi kaybettiğimizde, çok sevdiğimiz evimizi satmamız ve tanımadığımız yeni bir yere taşınmamız gerektiğinde “ölüm”ü deneyimlemiş oluruz. Şu ya da bu şekilde “onsuz yaşayamayacağımızı” düşündüğümüz bir şeyden vazgeçmek zorunda kalırız. Yaşamdaki desteğimizin ve güvenliğimizin elimizden alınıp, buhar olup havaya uçtuğunu görebiliriz.

Fakat bu daha başlangıçtır. Kaybettiğimiz şey ne olursa olsun, bizi tırmanmakta olduğumuz ruhun bilgelik spiralinden aşağıya doğru kaydırır, bilinçaltının derinliklerine indirir ve bizi kendi kişisel şeytanlarımızla karşı karşıya getirir. Biz aşağıya indikçe, giderek güvende ve emin hissetmemizi sağlayan şeylerden daha fazla kaybeder görünürüz. Isthar gibi, bizim de üzerimize giydiğimiz ihtişamlı giysileri çıkartmamız gerekir. Bu giysiler maddi varlıklar olabildiği gibi, daha ziyade tavırlarımız,veya hayata dair detaylı varsayımlarımız olabilir.

Sahip olduğumuz şeyler anlamını yitirmeye başlar. Ahlaki, duygusal ve ruhsal bir altyapıya sahip olduğumuz bilincini kaybederiz. Sonunda, mutlak karanlıkla karşı karşıya kalırız. Ereshkigal, ölüm kraliçesi, saçındaki sülüklerle, aynada gördüğümüz akistir. Persephone’nin isminin anlamı “korkulacak kişi” demektir. Pluto tecrübesinin kalbinde yatan, kendi korkularımızla yüzleşmektir. Biz sadece ham duygulardan oluşan, ya da tüm organları bir ten altında toplanan bir varlığız. Dibe ulaşmış; et kancasında cehennemin en karanlık ve dip kısmında öylece asılı dururuz. Sonra Pluto'nun diğer yüzünün ortaya çıkma zamanı gelir. İçimizde cılız bir ses, tıpkı tanrıların göndermiş olduğu elçiler gibi, inceden bize umut verici tesellilerde bulunur. Bir şeyler içimizde değişmeye başlar, öyle ki başlangıçta bunu tarif etmek olanaksızdır. Sonra yükselmeye başlarız. Aşk tanrıçası Cennet Kraliçesi olmaya başlar. Biz de yeniden doğarız.

Yeraltına iniş draması “yılan bilgeliğinin” yani kadınsı bilgeliğin kazanılmasını temsil eder – Medusa'nın saçlarında yılanlar vardır, orijinal sembolü yılanla gösterilen Akrep burcu Pluto ile yönetilmektedir. Acı, keder, karanlık ve duygusal çalkantı sonucu yeniden başlama süreci aslında kadınsı bir süreçtir. Jung'cu analist Sylvia Brinton Perera bu dramayı “kadınlar için inisiyasyon yolu” olarak adlandırır. Erkekler bu yolculukta kadınlar kadar başarılı olamamışlardır. Orpheus gelini Eurydice’yi geri istemek için yeraltına inmiş ancak onu gün ışığına çıkartmakta başarılı olamamıştır. Theseus yeraltı dünyasına yolculuk yapmış, fakat orada tuzağa düşürülmüş ve taştan bir sandalyede dondurularak hapis kalmıştır, ve ancak deneyimin dışında kalabildiği için Hades'i idare etmeyi başarabilen Herkül tarafından serbest bırakılmıştır. Sadece Dionysos annesi Semele’yi kurtarmak için yeraltına başarılı bir iniş yapmış ve onu yeryüzüne geri çıkarmıştır – tabii ki Dionysos bir kadın tarafından kadın gibi büyütülmüştür. Homer Dionysos için: “bir erkek, ama kadın gibi” der. Hermes de Hades’e başarıyla gidip gelmiştir, ancak onun da çift cinsiyet özellikleri vardır. Pluto etkili iniş, erkekler tarafından da tecrübe edilse bile, öncelikle kadınsı bir yoldur. Erkekler için, iniş ve yükseliş yolu daha ziyade Chiron’un kurban edilmesi ve Prometheus’un serbest kalması ile daha yakın ifade edilebilir. Erkekler Pluto’yu kadınlardan farklı deneyimlerler, ancak bir erkekte en az bir kadın kadar Pluto transiti ile kendini dönüşmüş hissedebilir.

Roma tanrısı Pluto aynı zamanda zenginlikle de bütünleşmiştir, çünkü eski zamanlarda dünyevi zenginlik minerallerle ( gümüş, altın vb.) ölçülürdü. Ve mineraller dünyanın yeraltı kaynakları olduğu için bunlar da Pluto'nun yönetimi altındadırlar. Fiziksel ve materyal zenginlik bazen önemli bir Pluto etkisi sonucu olabileceği gibi, daha önemli zenginlik bilinçaltımızın derinliklerinde yatmaktadır ve orada yatanları keşfettikçe ruhen daha da zenginleşiriz. Ancak Pluto'su güçlü insanların maddi zenginlik de elde edebildiklerini gözardı etmeyelim. Zenginlik kanalıyla yöneten anlamına gelen “Plutokrat” tabiri Pluto'nun isminden türetilmiştir. Yöneticiler ve politikacılar güçlü konumdaki bir Pluto'ya sahiptirler. Ancak bir Pluto transiti ailenin kaderini değiştirip, zenginlik katacağına, varolan serveti de silip süpürebilir. Eğer bir insanın hayatı dengesizse, sadece maddi varlıklar üzerine kuruluysa veya onları elde etmek için çaba sarf ediliyor ve ruhen gelişim ihmal ediliyorsa, Pluto kişinin sahip olduğu varlıklar üzerinde harap edici etkiler yaratabilir. Büyük depresyon sırasında (1929 ve 1930, Pluto'nun keşfedildiği yıllar) insanlar, paraları olmaksızın yaşamaya dayanamayacakları için kendilerini öldürdüler. Maddeye bu derece bağımlı ve tabi olma dünyamızı çok etkilemiş ve koyanisqaatsi, (Hopi deyişinde “dengesiz hayat”) ortaya çıkmıştır. Politikacıların ve finans devlerinin çoğunun haritasında çok güçlü Pluto konumları bulunmaktadır. Bu insanlar dünyaya karşı son derece acımasız, Pluto'nun volkanik etkilerini gösteriyor olabilirler – volkanik bir patlama ya da atom bombası etkisi ile gün ışığına çıkan büyük bir güç.

Bu insanlar kendilerini göstermek, belli etmek için çok güçlü bir istek duyarlar. Bu Pluto'nun kompleksleri ve güvensizliklerinin bir yansımasıdır. Tabii ki bu insanlar bilinçaltlarıyla derin, güçlü ve yoğun ilişkiler kurma potansiyeline sahiptirler. Psikolojik derinliklerini inkar edip Pluto'nun gücünü dışa yansıtmaya kalkıştıklarında, kendi düşüşlerini hazırlarlar.

Ay-Pluto kavuşumuna sahip olan C.G. Jung Pluto gücünü direkt kendi kaynağına yöneltmiş ve yirminci yüzyılın insanlarına bilinçaltının derinliklerindeki katmanlarına giden kapıları açmıştır. Bu Pluto'nun gerçek gücüdür – aklın ve bilginin gizli kalmış kaynaklarını ortaya çıkartmak. Güçlü Pluto etkisinde olan kişiler terapist, bilim adamı ya da araştırmacı olabilirler. Eğer tekrar Pluto'nun keşfedildiği yıllara dönecek olursak, Pluto'nun edebiyat ve ekonomi alanlarında da etkili olduğunu gözlemleyebiliriz. Edebiyat alanında James Joyce’un Ulysses’deki kahramanı Molly Bloom kadar güçlü Pluto etkileri gösteren başka bir karakter yoktur. Adet gördüğü dönemlerde, sabahın ilk saatlerinde geçmiş ve gelecek tüm cinsel tecrübelerini hatırlamaktadır.

Pluto gezegeni genellikle aşırı cinsel bir yapıyla suçlanır. Bu, mitolojik bir temele dayanmamaktadır – Hades’in Persephone’yi alıkoyması haricinde cinsel dürtülerinden hiç bahsedilmez. Pluto cinsel kimlik ifade eden bir gezegenle kuvvetli bir açı yapıyorsa seks kişide sabit fikir halinde bir tutkuya dönüşebilir. Mesela Mars veya Venüs ile birleşmiş bir Pluto cinselliğin ifadesinde daha ihtiraslı olunmasına sebep olabilir. Ay ile birleşmesi Demeter/Persephone/Hades tipi ilişkileri gösterebilir.

Pluto transitleri çok yavaştır ve uzun sürer. Kişinin hayatında ruhen olgunlaşma ve/veya dönüşme dönemlerini işaret eder. Genellikle bu dönüşüm dönemleri sembolik olarak bir ölüm ile, bir kayıp, üzüntü, keder, ayrılık, acı ya da bunun gibi kederli bir olay ile gerçekleşir. Bu deneyim bazen de terapi ile bilinçaltına inilerek, rüyalar gibi psişik olaylar ile de gerçekleşir. Berraklık ve evrimsel ivme ile sonuçlanan bu tür deneyimler kişilerin kendilerini yeniden doğmuş gibi hissetmelerine sebep olur. Pluto etkisi yoğun bir şekilde kendini hissettirmeyen insanlarda bu süreç uzun, hatta bir ömür boyu sürebilir. Ancak Pluto etkisi güçlü kişiler, varoluş döngüsünde hayatlarını alışılmışın dışında yaşamalarına neden olan olaylar kanalıyla, hayatın akışına kendilerini daha rahat bırakır ve bu sayede, diğer ölümlülerden çok daha zengin içsel deneyimler kazanırlar.

Çeviren ve Derleyen : Berna ÇAPÇIOĞLU
KAYNAKLAR:
Pierre Grimal, “MİTOLOJİ SÖZLÜĞÜ”, Sosyal Yayınları
Derman Bayladı, “TANRILARIN ÖYKÜSÜ”, Say Yayınları
Ariel Guttman & Kenneth Johnson, “MYTHIC ASTROLOGY”, Llewellyn Pub.,
Liz Greene, “MYTHIC ASTROLOGY”, Simon & Schuster Pub.
Donna Rosenberg, “DÜNYA MİTOLOJİSİ”, İmge Kitabevi

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
04-30-2007 12:21 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aslında Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 38
Üyelik Tarihi: May 2014

Rep Puanı: 1

Mesaj: #2
RE: Mitolojide Plüton
Pluto'ya dair;
OSİRİS:
Geb ve Nut'un oğlu(yeryüzü ve gökyüzü), yeraltı dünyasının hakimi, ölümsüz yaşam için diriliş tanrısı, kural koyucu, koruyucu. Nut ve Geb’in ilk çocuğudur. Set, Neftis ve İsis’in kardeşidir. Aynı zamanda İsis’in kocasıdır ve İsis’den olan Horus’un babasıdır.
Osiris’in eski Mısırca’daki asıl adı “gözün yeri” anlamındaki “As-âr”dır. Başındaki şapka Yukarı ve Aşağı Mısır'ın birliğini simgeler.
Osiris, başta erkeklerin dünyasının kural koyucusu olmuş. Ra gökyüzüne kural koymak için dünyayı bıraktığında ise Osiris dünyayı yönetmeye başladı. Daha sonra Set onu öldürdü ve Osiris, Isis tarafından tekrar canlandırdı. Böylece Osiris yeraltı dünyasının hükümdarı oldu. Oğlu Horus, onun intikamını Seth'le savaşarak ve onu yenerek aldı. Horus, Seth’i Sahra çölüne gönderdi.
Tüm Mısır tarihi boyunca dualar ve büyüler Osiris’e yöneltilmiştir. Onu kutsayarak kendisinin kural koyduğu öbür dünyaya girmesi umulmuştu. Özellikle Orta krallık döneminde popülaritesi arttı. 18. sülale döneminde Mısır’da en çok tapılan tanrı olmuştu.
Osiris için soy ağacı;
Amon-Ra:.
Amen rahipleri tarafından Yeni Krallık'a geçişi sağlaması için tasarlanmış karma bir tanrıdır. Bu Amen'in gücünü Ra'ya yansıtır (veya tam tersi). Boğa olarak tasvir edilirdi.

Şu (Shu):
Tanrı Atum tarafından yaratılan rüzgar ve atmosferin tanrısı. Nem Tanrıçası Tefnut’un ikiz kardeşi ve aynı zamanda eşidir. Bu birliktelikten Geb ve Nut doğmuştur.

Tefnut:
Nemlilik ve bulutların tanrıçası. Atum tarafından yaratılmıştır ve ikiz kardeşi Şu’nun karısıdır. Aslan başlı bir kadın olarak tasvir edilmektedir.

Geb:
Şu ve Tefnut’un oğlu, kardeşi Nut’un eşi ve Yeryüzü tanrısıdır. Seth, İsis, Osiris ve Neftis’in babasıdır. Yeşil ve siyah derili bir adam olarak tasvir edilmektedir. Kutsal hayvanı ve sembolü kazdır.
Nut:
Şu ve Tefnut’un kızı ve kardeşi Geb’in karısı olan Gökyüzü tanrıçası. Yeşil derili ve vücudu yıldızlarla kaplı olarak tasvir edilir. Seth, İsis, Osiris ve Neftis’in annesidir.

gökyüzü herkesindir...
05-30-2014 09:59 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aslında Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 38
Üyelik Tarihi: May 2014

Rep Puanı: 1

Mesaj: #3
RE: Mitolojide Plüton
bu hikaye, kısmen roma ve grek hikayelerinde hadesin hikayesiyle benzerlik gösteriyor. Hades'in Mezapotamyada ses bulmuş benzeri. Bu hikayede bana ilginç gelen ise ensest bir ilişkiden meydana gelen yer ve gök, ve dahası yer ve göğün sebebi rüzgar ve nem'in ensestliği....
bence asıl soru; ensestin manası ne? kardeş olmaları neden? aşk bağından üstün ve vazgeçilmez bir bağ oluşunu, aşk gibi bir bağ ile pekiştirmek istemek neden?
rüzgar-atmosfer- ve nem bana öyle geliyor ki; ilk eril ve dişi'nin varoluşunun hikayesi. geb ve nut ise ilk dişi ve eril'in vucut bulmuş hikayesi. ensest gelişen hikaye,burda geb ve nut ile tariflenmişse de bana ilk insanın çoğalma ve üreme türüne işaret ediyor gibi geldi. kardeşlik ve evlilik vurgusunun kaostan sonraki dönemde bu denli vurgulanması bana başka türlü düşündürmedi.

Diğer bir ayrıntı da Antik Yunan Hades'i Olimpos Tanrısı olarak kabul etmez. Zmana zaman Olimposa çıkardılları görülmüştür. Fakat Asrtolojik izlenime tezat olacak şekilde 12 ile simgelemiştir.
Ne dersiniz?

gökyüzü herkesindir...
05-30-2014 10:12 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Marie Çevrimdışı
Merkury Vip
*****
Merkury Vip
lt=
Mesajlar: 123
Üyelik Tarihi: May 2014

Rep Puanı: 5

Mesaj: #4
RE: Mitolojide Plüton
@aslında güzel tespitlerin ve paylasimlarin var ;)
05-30-2014 10:34 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
aslında Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 38
Üyelik Tarihi: May 2014

Rep Puanı: 1

Mesaj: #5
RE: Mitolojide Plüton
marie için;teşekkürler. ben de sizleri takip etmekten memnunum doğrusu. sevgiler.

gökyüzü herkesindir...
05-30-2014 11:03 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Mitolojide Neptün Angel 1 10,593 07-06-2019 08:53 PM
Son Mesaj: Feslegen
  Mitolojide Venüs Angel 4 14,572 08-14-2014 06:21 PM
Son Mesaj: Şirine
  Mitolojide Jüpiter Angel 0 7,780 04-30-2007 12:44 AM
Son Mesaj: Angel

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir