Değerlendir:
  • 33 Oy - 2.48 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Mundane Astroloji
Yazar Mesaj
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #1
Mundane Astroloji
Mundane Astroloji

Mundane Astroloji politik ilişkileri ve konuları, siyasileri, insan guruplarını ve politik organizasyonları yönetmektedir. Alanına doğa olayları,seçimler,ekonomi,terör olayları,halkı ve ülekeyi ilgilendiren güncel olaylar vb. girer.Gruplar ve Ülkeler üzerine önmeli döngülerin incelendiği eski bir astroloji dalıdır.

Güneş;
Cumhurbaşkanı,Başbabakan,Liderlik,kimlik,ulusal karakterler,başlıca olaylar,yetki,siyasi faaliyetler,Hükümet,CEO'lar.

Ay;İnsanlar,Ulusal güvenlik ihtiyacı,Temel ihtiyaçlar(gıda,giyecek ve barınma), kadın,ulusal ruh,anketler,değişim,aile,toplum,,tarım.

Merkür;Kamuoyu yoklamaları,iletşim,ulaşım,edebiyat,ilgi,haber,medya ajansları,reklam,öyküler,yolcular.

Venüs;Sanatçı ve müzisyen, sanat, müzik, eğlence, ünlüler, moda, kültür, güzellik, kadın,sosyete,sinema,para.

Mars;Ordu,polis,saldırı,imalat ve sanayi sorunları, generaller, savaş, şiddet, metal, yangın,mühendislik.

Jupiter;Zenginlik,ferahlık,Hukuk,mahkemeler,din,yayıncılık,istek artışı, arsitokrasi, Yüksek öğrenim,yurtdışı seyahatler.

Saturn;Sistem,kurumlar,muhafazakarlık,bürokrasi,altyapı,hukuk,denetim,tarih,gelenekler,mayın,düzen,yollar ve prosedürler.

Uranus;
Yeni teknoloji,devrim,anarşi,yenilik,elektrik,radikallik ya da ilericilik,nükleer enerji,girişimci ruhu,deprem,astroloji.

Neptün;Petrol,ilaç,uyuşturucu,dolanrıcılık,sihir,umut,idealizm,sosyalizm,skandallar,sinema.

Pluton;Siyasal veya finansal güç,finansal gruplar,diktatörlük,büyük iş, ölüm, Şiddet, felaketler, mali şirket birleşimleri,kentsel yenileme,geri dönüşüm,casusluk,

Ceres;Ebeveynlik,kurtarma misyonları,doğal afetler,gıda sanayi,anne,tarım,sosyal güvenlik,işçi.

Pallas;Politik strateji,adalet,diplomatlar,adalet savunucuları, aktivistler, tasarımcılar, favori oğul veya kız.

Juno;Evlilikş,eş,sosyetenin renkli siması,ticari ya da siyasi ortaklıklar,kadın hakları, fırtınalar,sosyal tören,intikam.

Vesta;
Gizli kuruluşlar,kardeşlik,güvenlik istemleri,kutsal nedenler,burs,bireysel yatırımlar.

Chiron;Sağlık,özürlü,yaralama,alternatif uygulamalar,duygusal ağrı, dışlananlar, virüsler,aşılar.


1.Ev;Bir bütün olarak Ulus,ilk izlenim,ulus,genel ulusal özellikler,Ulusal mitler, hedeflenen kişilik ve ülke halkının çıkarları.

2.ev;Ulusun değerleri,potansiyel zenginlik ve mal varlığı,ekonomi,ulusal ürün,yatırılan kazançların nereden sağlandığı,maliye,banka,borsa gibi finans kuruluşları,para piyasaları ve ticaret.

3.Ev;Dil,eğitim,iletişim,ulaşım,medya,edebi eserlerin tüm yapıları,postane,tüm yollar,demiryoları,hava yolları,gazete,televizyon,okullar,konuşma,internet özgürlüğü,demiryolu,karayolu,deniz yolu,trafik,PTT,iletişim ağları,,

4.Ev;Toplumun yerleşmiş temelleri, avam(halk), milliyetçilik, arazi,tarım, emlak,ev,çiftçiler,tarihsel kökler,içi sorunlar,madenler,muhalefet,mal sahipleri ve çalışanları.

5.ev;Eğlence, mali spekülasyonlar,borsa,eğlence faaliyetleri,çocuk,doğum oranı, tiyatro,sinema,kumar,halk evleri,spor,lordlar kamarası.

6.Ev;İşçiler,istihdam oranı,sendika,kamu hizmeti çalışanları ve bunların sağlığı,,sağlık hizmeti,sağlık çalışanları,ulus sağlığı,polis,askerlik,ordular,ulusal savunma,salgınlar,ulusal hizmetler(Ordu,donanma,sivil hizmet),sendikalar.

7.Ev;İttifakladiğer ülkeler,antlaşmlar,savaş,açık düşmanlar,dış ilişkiler,diyalog ve diplomasi ile ilgili işler,Ulusal evlenme\boşanma oranı.

8.Ev;Ulusal borç,vergi,Halk,Devlet ve Millet,alıan ve ödenen krediler,ölüm oranları,sigorta,şirket maliyeti,miras,sermaye,kredi,yabancı ülkelerle mali ilşkiler.

9.Ev;Din,Hukuk,düzen,adalet,Mahkeme sistemi,ahlak,yüksek öğrenim, yayıncılık, Uluslararası sorunlar,dış ilişkiler,nakliye,inanç sistemleri,üniversiteler,profesörler,felsefi ve bilimsel kurumlar.

10.Ev;Hükümet,iktidardaki sınıf,Ulusal prestij,millet ve dünya,seçimler,güç.

11.Ev;Siyasi ideolijiler,yerel yönetimler,idare-kurum(kongre veya meclis),halk temsilcileri,toplum umutları,topluluk programları,ulusal işbirlikleri ve organizasyonlar.

12.Ev;Hastaneler,gizli olan her şey,gizli düşmanlar,gizli toplumlar,cezaevleri,yıkıcı faaliyetler,gizlilik,suçlar,sabotajcı ve casus,sosyal programlar,alıcılar.

Çeviri..
05-26-2009 04:09 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #2
Cvp: Mundane Astroloji
MUNDANE (DÜNYASAL) HARİTA NASIL OKUNUR?



Kaye Shinker, NCGR Level IV



Her ne kadar tutulma ve Ay döngüsü (lunation) haritaları da aynı biçimde okunsa da, bu yazıda ingress haritalar tartışılacaktır. Mundane haritalar, haber değeri taşıyacak kadar enteresan olan eğilimleri tahmin etmek ve olayları önceden söylemek için kullanılır. Günlük dünyevi olaylara ait tüm haritalar ülkenin başkentinin enlem ve boylamına göre hesaplanır. Bu haritalar, gezegensel enerjilerin liderler ve tüm ülke vatandaşları üzerindeki etkisini tahmin etmek için kullanılır. Kendi bölgenize ya da yörenize ait tahminler yapmak için haritadaki tarih ve saati kullanın, ama enlem ve boylamı bulunduğunuz yere göre ayarlayın.




http://www.ncgr-turkey.com/Mundane.htm
05-26-2009 04:10 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #3
Cvp: Mundane Astroloji
Mundane Astroloji: (Politik astroloji) Ülkeler, yönetimler, yöneticiler ve bir milleti etkileyen unsurları araştırır. İlgi alanına sel, deprem gibi doğal felaketler, terör olayları ya da seçimler de girer…

Kişisel horoskoplarda yer alan evlerin temel esaslarına benzerlik göstersede,bireyselden ziyade toplumsal olarak o ülkenin iç ve dış vizyonunu açıklar,evlerde yer alan planetlerde aynı şekilde bireysel değil topluma ait olan sınıfları,halkı,yöneticileri,kurum-kuruluşları belirler.

http://astrolojistik.blogcu.com/politik-...27911.html
05-26-2009 04:11 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #4
Cvp: Mundane Astroloji
Kritik Zamanlara Doğru 25.Haziran.2009 / 13:26:54

[Resim: gunestutulmasi.jpg]



Astrolojide, tutulmaların gerçekleşeceği tarihleri izlemek önemlidir. Çünkü yılın en önemli ve dramatik olaylarını ortaya çıkartırlar. Büyük ve önemli yaşamsal olayların haberlerini getirirler. Üç tutulmanın ardı ardına gelecek olması Temmuz ve Ağustos aylarından itibaren kritik, hızlı ve olaylı bir sürece giriş yapmakta olduğumuzu gösteriyor. 2009 yılının yaz aylarından itibaren başlayarak sayarsak, 21 Aralık 2012 olarak verilen ve “Zamanın Sonu” olarak adlandırılan tarihe yaklaşık 3,5 yıl kalmış olacağını görürüz. 2009-2012 arasındaki bu üç buçuk yıllık dönemi bazı kehanet araştırmacıları ve yorumcuları kıyamete, yani uyanışa giden yolun son ve en sert virajı olarak adlandırıyorlar.



Bir Ay Arayla İki Ay Tutulması



7 Temmuz 2009’da 15 derece 24 Dakika Oğlak burcunda gerçekleşecek Ay tutulması Vega, Sirius ve Canopus yıldızlarıyla irtibat kuruyor. Aslında önemli ölçüde tanınma, şans ve fırsat barındıran bir tutulma bu. Türkiye açısından da önem taşıyor, çünkü Ankara’ya göre çıkartılmış astroloji haritasının 4/10 eksenine düşüyor. Güneş’in 10. eve düşüyor olması ve Sirius, Canopus ile birleşiyor olması, hükümetin veya yöneticilerin başarılı bir profil çizeceğini gösteriyor. Ama Ay-Güneş karşıtlığı gereği, muhalefet de yoğun bir şekilde hissedileceği ve hükümetle muhalefetin karşılıklı atışmalarının yoğunlaşacağı bir süreçte olacağız demektir. Hükümet birtakım yeni projeler açıklayabilir, girişimlerde bulunabilir.



İnternette rastladığım bir haberi paylaşmak istiyorum. Çeviri için değerli öğrencim Sena Büyükçopur’a çok teşekkür ediyorum.


İngiltere'deki Waylands Smithy'de 29 Mayıs'ta astronomi ile ilişkili “Denizanası” oluşturan izdüşümü bildirildi

[Resim: jellyfish2jpg.jpg]



29 Mayıs 2009'da Waylands Smithy ve Kingstone Coombs, Oxfordshire, İngiltere yakınlarında denizanasına benzeyen izdüşümü bildirildi. Avusturalya'lı bilim adamlarına göre 7 Temmuz 2009 yarı gölgeli ay tutulması tarihinde 308 derecede gün batımı ile sıralanacaktır. Görüntüler ve haber: Cropcircleconnector. Aerial image © 2009: Steve Alexander; grafik karşılaştırma 2009: Avusturalyalı bilim adamları.



Kaynak: http://veritasshow.blogspot.com/2009/05/...n-uks.html



6 Ağustos’ta 13 derece 43 dakika Kova’da gerçekleşecek Ay tutulması hakkında ilerleyen zamanlarda geniş bilgi vereceğim. Bu tutulma anında Ankara’ya göre çıkartılmış astroloji haritasında, Satürn-Uranüs karşıtlığı haritanın 4/10 gibi önemli bir eksenine düşüyor ve özellikle de Uranüs tam MC (Tepe Noktası) ile birleşiyor. Bu şartlarda, bu tutulma Türkiye için önem taşıyor ve geleceğe yönelik planlarda önemli değişimlere ve gelişmelere işaret ediyor.



Bu yazımda asıl değinmek istediğim konu 22 Temmuz 2009’da gerçekleşecek tam Güneş tutulması…



En Uzun Tam Güneş Tutulması



22 Temmuz’da gerçekleşecek tam Güneş tutulması Hindistan, Çin, Japon adaları ve Pasifik okyanusunun güneyini kat eden tutulma hattından izlenebilecek. Tutulma, Asya'nın doğusu, Endonezya ve Pasifik okyanusundan parçalı olarak izlenebilecek. Bu tam Güneş tutulması, son 500 yılın ve bu yüzyılın en uzun tutulması olacak. Tutulmanın 6 dakika 39 saniye gibi uzun bir süreyi kapsıyor olmasına astrolojik açıdan bakıldığında, ortaya çıkaracağı ekonomik, sosyal ve politik etkilerin yaklaşık 6,5 yılı kapsayacağını söyleyebiliriz. Ama tutulma öncü burçlardan biri olan Yengeç burcunda gerçekleştiğinden, etkilerini en kısa zamanda gözlemlemeye başlayacağız. Tutulmanın iki ay tutulmasının arasına düşüyor olması ve çok kısa sürede üç tutulma birden oluşacak olması, önemli bir sürece giriş yapmakta olduğumuzu gösteriyor.



Tutulmaların etkilerinin en çok gözlemlenen bölgelerde ortaya çıkması beklenir. Bu şartlarda tutulmanın en uzun süre izleneceği bölge olan Çin’e odaklanmamız doğru olacaktır.

[Resim: solartotal.jpg]




Pekin’e göre çıkartılmış astroloji haritasında, tutulmanın 10. ev dahilinde kaldığını görüyoruz. Bu şartlarda hükümet ve yönetimle ilgili konular, ülkenin geleceğini ilgilendiren konular, uluslar arası platformda nasıl bir süreçten geçildiğinin çok önem taşıması gibi konular öne çıkacaktır. Ama esas dikkatimi çeken şey haritanın dip noktasına (4. ev girişine) çok yakın yerleşmiş ve tutulma ile yüzelli derecelik, ASC derecesine ve Uranüs’e kare açı yapmakta olan Plüton’dur. 4. ev yöneticisi Satürn haritanın 12. evinde ve Uranüs ile karşıt açıda olması da bu ev ile ilgili konularda zorlanmalara işaret etmektedir. Dünya Astrolojisi’nde 4. ev ülkenin iç güvenliği, toprakları, binaları ile ilişkilidir. Bu şartlarda iç güvenliği tehdit edecek, topraklara veya binalara zarar verecek durumların ortaya çıkma ihtimali güçlüdür. Pek tabii ki akla en başta deprem riski gelmektedir.



Tutulma haritasını, Çin’in astrolojik haritası üzerinde değerlendirdiğimizde, en dikkat çeken şeyin ASC/DSC eksenine çok yakın derecedeki Ay Düğümleri’ni görürüz.

[Resim: cintutulma2jpg.jpg]




Çin’in astrolojik haritasındaki Güneş-Uranüs karesi, ani yönetim değişikliklerinin yanı sıra, Güneş’in 8. evde yerleşmiş olması sebebiyle, depremler yüzünden can kaybını gösteriyor. 2009-2014 geçişinde, bu karenin Satürn, Uranüs ve Plüton tarafından sıklıkla tetikleneceğini biliyoruz. Bu şartlarda önümüzdeki dönemde Çin’de depremsel aktiviteler yüzünden önemli sayıda can kaybının yaşanabileceği akla geliyor hemen. Tutulma haritasının Plüton derecesi, Güneş-Uranüs karesini aktive ediyor. Transit Satürn 8. evden geçiş yapmakta. Dünya Astrolojisi’nde 8. evin genel konularından birisi de ölüm ve ölüm oranlarıdır.



Yengeç Burcu Yönetimindeki Yerler



Astrologlar, tutulmaların fiziksel ve zihinsel etkilerinin, gözlemlendikleri bölgelerde daha etkili olduğu öne sürmektedirler. Ama aynı zamanda gerçekleştiği burcun hangi bölgeleri ynettiğine de çok önem verirler. Tutulmanın kapsamına düşen şehir ve ülkeler şunlar:



• Cezayir

• Tunus

• İskoçya

• Yeni Zellanda

• Amsterdam (Hollanda)

• İstanbul (ve genel olarak Anadolu)

• Bern (Almanya)

• Cadiz, Saint Lucas (İspanya)

• Cenova, Milano, Venedik (İtalya),

• Newyork, Lubec (ABD)

• Stockholm (İsveç)

• Magdeburg, Wittenberg (Almanya)

• York (Doğu İngiltere)



Tutulma su elementi burçlarından Yengeç’te olacağından, sularla ve denizlerle ilgili sorunlar oluşabilir. Tutulma Japon adaları ve Pasifik Okyanus’nun güneyinden, hatta Yeni Zellanda’dan da izlenecek. Yeni Zellanda aynı zamanda Yengeç burcu kapsamına giriyor. Bu şartlarda, pek çok şeyin yanı sıra, bu bölgede ortaya çıkabilecek deprem ve sonrasında gelecek tsunami riskini de göz ardı edemeyiz.

[Resim: yenizellanda.jpg]





Wellington’a göre çıkartılmış astroloji haritanının ASC derecesine çok yakın düşen Plüton ve haritanın 8. evine düşen tutulmayı görünce, bu bölge de tutulmayı izleyen yakın süreçte tsunami riski olabileceğini söylemeden geçemeyeceğim.



Ah İstanbul!



Yukarıda görüldüğü gibi, klasik astrologlara göre (William Lilly, H.S Green, Raphael) Yengeç yönetimindeki şehirlerin arasında İstanbul (eski adıyla Constantinople) da vardır. Bu şartlarda bu tutulma Türkiye için, özellikle de İstanbul için önem taşımaktadır. Bu etkiler önümüzdeki 6 yıl 8 aylık bir sürece yönelik olsa da, İstanbul’a göre çıkartılmış astroloji haritasında tutulma haritanın 1. evine düştüğüne göre, etkilerinin tutulmayı takip eden ilk dörtte birlik sürece, yani 1 yıl 7 aylık bir sürece odaklanacağını söyleyebiliriz. Ama Yengeç burcunda tutulmalar bununla bitmiyor. Bu burçta iki tutulma daha gerçekleşecek. 11 Temmuz 2010'da 19 derece Yengeç'te yine tam Güneş tutulması var. 1 Temmuz 2011'de ise 9 derece Yengeç'te parçalı Güneş tutulması gerçekleşecek. Bu şartlarda yukarıda saydığımız Yengeç burcu yönetimindeki ülke ve şehirlerin önemi artıyor. Ülke olarak bizi en çok ilgilendiren İstanbul kuşkusuz. Bu yıldan itibaren, tutulmaların etkisini göstereceği dönemde İstanbul'un politik, stratejik,ekonomik, sosyal ve jeolojik açıdan büyük önem taşıyacak olduğunu düşünüyorum. Başka bir yazımda buna genişçe değineceğim...



Ani Reform ve Değişiklikler



Her tutulma farklı zamanlarda başlar ve kendi periyotları vardır. Her tutulmanın getirdiği etkiler farklıdır. 22 Temmuz’da gerçekleşecek Güneş tutulması 11 Güney serisine ait. Avustralya’lı astrolog Bernadette Brady’e göre 11 Güney tutulması, ani reform ve değişiklik yapma ihtiyacının ortaya çıkacağını, eski düşüncelerin yetersiz kalacağını, engelleri aşmak için yeni yollar denemek gerekeceğini, bunun için de şiddete veya büyük güce başvurulacağını gösterir.



Tutulma derecesinin Uranüs ile üçgen açı yapıyor olması da bunu destekler cinsten doğrusu. İçinde bulunduğumuz ve 2011 yılına kadar etkin olacak Satürn-Uranüs döngüsü süresinde de mevcut düzene karşı çıkma ve reform ihtiyacının artacağını gözlemleyeceğiz. Satürn yavaş, tedbirli ve değişime karşı dirençlidir. Uranüs hızlı, spontane ve değişimcidir. Satürn beklenen, ne olup bittiğini anlayabileceğimiz, alışkın olduğumuz ortamları ve olayları sembolize eder. Uranüs ise beklenmedik, ne olduğunu anlayamadığımız, sarsıcı durumlarla ilişkilidir. Satürn katı ve somutçudur. Uranüs esnek ve değişken, soyuttur. Satürn kuralları koyar, sınırları belirler, yapıyı oluşturur. Uranüs kuralları çiğner, limitleri aşar, yapıyı bozar. Satürn düzen ve otorite, Uranüs ise karşı çıkış ve düzenin değiştirilmesiyle ilişkilidir. Dolayısı ile Satürn-Uranüs döngüsünde çatışmalar ve şiddet, otoriteye karşı ayaklanmalar, radikal kitlesel hareketler dikkat çeker. Düzeni koruma ve özgürlük kazanma gayretleri arasında, yapıları koruma ve değişim yaratma, gelenekçilik ile yenilikçilik arasındaki gerilimin tırmanması söz konusudur. Siyasi, ekonomik ve psikolojik seviyede krizler, kurulu düzenlerin beklenmedik çöküşü gibi durumlar görülür. Fiziksel anlamda travma yaratacak olaylar, kazalar dikkat çekici derecede artar. Ani değişimler ve uyandırıcı etkiler ön plandadır. Ama olaylara müdahaleler veya değiştirici girişimler sert bir şekilde ifade edilir. Fransız devrimindeki terör ve komünist Çin’deki kültürel devrimde olduğu gibi başarısız yönetim dönemlerinin ardından gelen baskıcı bir devrim niteliğinde karşımıza çıkar. Otoritenin sorgulanması, devrimsel nitelik taşıyan darbeler ile birçok seviyede ve birçok şekilde bozuk giden düzeni değiştirilmeye çalışıldığı dönemlerdir.



Otorite Figürleri İçin Zor Zamanlar



Astrolojik olarak Güneş tutulmaları güçlü otorite figürlerinin zorlanacaklarını, güçten düşme riski ile karşı karşıya geleceklerini işaret eder. Tutulmanın düştüğü Zodyak burcunun ana temalarında stres yaşanacağı düşünülür. Yengeç burcu eve ve aileye ait şeyleri gösterdiği gibi, ulusal konuları ve halkla ilgili durumları da temsil eder. Ayrıca Yengeç burcu sıvılar, sular, nehirler, göller, okyanuslar, denizler ve deniz mahsülleriyle, yiyecekler ve besleyici şeylerle ilgilidir. Bu şartlarda akla öncelikle sularla, denizlerle ilgili sorunlar geliyor. Tutulma Procyon, Pollux ile ve 0 derece Aslan’daki Güney Ay Düğümü de Aselli yıldızına yakın bir derecede gerçekleşiyor. Aselli ateş, asılma, kafa kesilmesi gibi şeyler veya şiddetli doğal felaketler yüzünden ölümle, gözden düşmeyle, hapsedilmekle ve büyük toplumsal değişimlerle bağdaştırılır. Bu toplumsal değişimler ordu veya kahramansı bir liderin ortaya çıkması ile gerçekleştirilir.



Eski astrologlar, tutulma derecesinin düştüğü burcun hangi dekanatında bulunduğunun önemli olduğu konusunda hemfikirdiler. Tutulma 29 derece 27 dakika Yengeç burcunda gerçekleşecek. Bu derece Yengeç burcunun 3. dekanına denk geliyor. Sepherial ve Raphael’e göre Yengeç burcunun 3. dekanında oluşacak Güneş tutulması insanlar arasında isyanların, provokasyonların ve bulaşıcı hastalıkların işaretçisidir.



Yengeç öncü burçlardan biridir ve Raphael’e göre öncü burçlarda gerçekleşen tutulmalar politik konularda önemli değişikliklere, hükümet veya yönetim değişikliklerine, devlet işlerindeki değişikliklere, insanlar arasındaki devrimlere ve uluslar arası ticaretin etkileneceğine işaret ederler. Öncü burçlarda gerçekleşen tutulmaların etkileri çok kısa süreden itibaren kendini göstermeye başlayacaktır.



Yengeç su elementi burçlardan biridir ve yine Raphael’e göre su elementi bir burçta gerçekleşen tutulmalar aşırı yağışlar, nehir veya suların taşması, deniz kazaları, boğulma olaylarının artması, sular veya likit şeylerden gelen sorunlar, hastalıklar, salgınlar, tanınmış kişilerin ölümü gibi durumlara işaret ederler.



Yengeç burcunun son derecesinde gerçekleşecek bu önemli tutulma, inanç sistemlerinde veya eski geleneksel kalıplarda ortaya çıkabilecek önemli değişiklikler ve karmaşa ile ilgili olabilir. Tutulma sonrasında hava koşulları da önemli ölçüde etkilenebilir ve beklenenin dışında hava koşulları yaşayabiliriz. Tutulma 29 derece gibi kritik bir derecede ve yine kritik bir derece olan 0 derecede bulunan Güney Ay Düğümü ile çok yakın derecede kavuşum yapıyor. Klasik Astroloji’de burçların son dereceleri kötücül olarak değerlendirilir ve olumsuz koşullara işaret eder. Güney Ay Düğümü ile kavuşum, önemli otorite figürlerinin spekülatif durumlarla karşılaşması, gözden düşmesi, yönetim değişiklikleri gibi durumlara işaret ediyor. Aslan burcunun 0 derecesindeki Güney Ay Düğümü’nün tutulma derecesiyle bu kadar yakın olması, spekülasyonlara ve skandallara neden olacak, güçlü politikacıları alaşağı edecek cinsten. Astrolojide, burçların son derecesi kötücüller olarak nitelendirilen Mars ve Satürn gezegenlerinin terim yöneticiliklerine düştüğü için, bu son dereceler tehlikeli görülürler. Özellikle de öncü burçların son derecesi, bir nevi kriz derecesi olarak görülür.



Klasik Astroloji’de, diğer gezegensel etkilerle birleşen güçlü bir Güneş tutulmasının, kitlesel yıkımları işaret edebileceği düşünülür. Tutulma esnasında uzak toleransla Satürn-Uranüs karşıtlığı var. Fakat bu karşıtlığın toleransı giderek daralacak ve Eylül ayında bu iki gezegen tam karşıt konuma gelecekler. Satürn-Uranüs karşıtlığının yakınlaşmasıyla paralel olarak 2008 sonbaharında, dünya büyük bir ekonomik krize girmişti. Jüpiter’in geri hareketli olması, Ekim ortalarına kadar finans sektöründe önemli gerileme ve problemlere işaret ediyor. Yengeç burcunun son derecesindeki bu uzun tutulma, dünya ekonomisi ve özellikle de borsa için kritik bir süreçte olunacağını göstermekte. Bu bağlamda Ağustos ve Eylül aylarının gergin geçeceği görülüyor. Ekim ayında bu gergin etkiler maksimum seviyesine varacak gibi gözüküyor. En dikkat çeken tarihler 12-22 Ekim aralığında.



Kritik Zamanlar



Önemli tutulmaların gökyüzünde bir çentik bıraktıkları söylenir. Sonraki dönemlerde bu hassas noktaya gelen transit ve ilerletmeler tetikleyici etki yaratabilirler. Her gezegen bu süreci kendi doğasının özelliklerine yönelik olarak etkiler.



Güneş: liderlik, otorite ve güç çekişmesi



Merkür: İletişimsel konular, haberleşme, önemli konuşmalar, eğitim, kısa yolculuklar



Venüs: Uzlaşma, diplomasi, insanlar arasındaki sevgi ve barışa yönelik konular



Mars: Mücadele, rekabet, çatışmalar, büyük gerginlikler, savaşlar



Jüpiter: İnançlar, ahlaki ve etik değerler, hukuksal konular, uzun yolculuklar



Satürn: Engeller, eleştiriler, sorumluluklar, gecikmeler



Önümüzdeki yaklaşık 19 aylık süreç içerisinde tutulmanın transit gezegenler tarafından tetikleneceği tarihleri aşağıya sıralıyorum.

* 26 Ağustos 2009 Venüs
* 15 Ekim 2009 Mars
* 22 Ekim 2009 Güneş
* 28 Ekim 2009 Merkür
* 18 Ocak 2010 Venüs
* 19 Ocak 2010 Güneş
* 10 Şubat 2010 Merkür
* 31 Mart 2010 Venüs
* 2 Nisan 2010 Merkür
* 19 Nisan 2010 Güneş
* 14 Haziran 2010 Venüs
* 9 Temmuz 2010 Merkür
* 22 Temmuz 2010 Güneş
* 8 Eylül 2010 Venüs
* 14 Eylül 2010 Mars
* 20 Ekim 2010 Merkür
* 23 Ekim 2010 Güneş
* 8 Kasım 2010 Venüs (Retro)
* 27 Kasım 2010 Venüs (Direkt)
* 15 Ocak 2011 Mars
* 20 Ocak 2011 Güneş
* 3 Şubat 2011 Merkür

Her gezegenin tetiklemesi önem taşımakla birlikte, Mars’ın tetiklemeleri en önemlisi olarak kabul edilir. Bu yüzden Mars’ın tutulma derecesini tetikleyeceği tarihleri kırmızı ile taradım. Gezegenlerin yörüngelerinin değişkenliği yüzünden hızlı ve yavaş hareket etmeleri dolayısıyla transit toleransları değişmekle birlikte, Jüpiter ve Satürn için 1 derece, diğerleri için 3 derece tolerans alabiliriz. Bu şartlarda yukarıda yazılan tarihlerde Merkür, Güneş ve Venüs için (+-) 3 gün, Mars için (+-) 6 gün tolerans almalıyız.



Bu arada Mars’ın Aslan burcunda geri hareketi dolayısıyla Güney Ay Düğümü çevresinde uzun süre kalacağını da hesaba katmalıyız. Bu bağlamda özellikle 2010 yılı Mart ayı dikkat çekmekte. Diğer bir dikkat çekici dönem de 28-29 derece Balık burcunda kavuşum yapacak Jüpiter-Uranüs kavuşumunun tutulma derecesine tam üçgen yapacak olduğu Mayıs ve Eylül 2010 tarihleri de dikkat çekiyor. Bu aylarda tüm ülkelerde ve topluluklarda bağımsızlaşma, özgürleşme arzusunun had safhaya varacağını, reformist ve devrimci girişimlerin artacağını ve teknolojik alanda gelişmelerin şaşırtıcı bir biçimde hızlanmaya başlayacağını söyleyebiliriz. Yengeç burcunun son derecesi Sabian sembolü “A doughter of the American Revolution” olarak verilmiş. Bu şartlarda tutulmanın devrimsel etkiler ortaya çıkartan yönünü vurgulayan Uranüs üçgenini de dikkate almamızda fayda var.



Tutulmalar ve Türkiye



2012 Öncesi ve Sonrası kitabımda üstünü çizerek belirttiğim gibi Yengeç burcunun 29, 19 ve 9 derecelerinde gerçekleşecek tutulmalar, 2009-2012 yılları arasında çok önemli gelişmeler yaşanacağını gösteriyor. Bu tarihlerin sırası, tıpkı piyango çekiliş tarihlerine benziyor. Bu tutulmalar, Türkiye için majör öneme sahip. Çünkü Türkiye astrolojik haritasında Yengeç burcu yükseliyor ve tutulmalar esnasında astrolojik haritanın Mars derecesi Satürn, Uranüs ve Plüton tarafından tetikleniyor.


[Resim: ankarat.jpg]





Tutulma derecesi, Ankara’ya göre çıkartılmış astroloji haritasının 1. evine düştüğüne göre ulusal konuları, halkın girişimlerini ve genel durumunu, özellikle de halkın sağlığı ile ilgili durumları anlatır. Bu şartlarda, bulaşıcı hastalıklar konusunda mutlaka ciddi önlemler alınmalıdır. Bu tutulma insanlar arasında isyanlar temasını da tetikleyeceğinden, halkın çıkış yapacağı durumları, insanların birbirlerine tahammülünü zorlayacak durumları yaratmamak gerekir. H.S. Green’e göre tutulmanın 1. eve düşüyor olması değişimleri, endişeye maruz bırakacak ulusal sorunları, hükümet sorunlarını, büyük bir insanın ölümünü, halkın sağlığı ve başarısı açısından şanssızlığı anlatır. Satürn-Uranüs karşıtlığı haritanın 3. ve 9. evlerine düşüyor. Bu şartlarda seyahatler, eğitim, yayıncılık, hukuk ve inançlarla ilgili konularda gerginlikler yaşama olasılığımız güçlü. 3. ev yakın komşular, 9. ev ise uzak komşularla ilgilidir. Bu iki gezegen arasındaki sert açı, uzak ve yakın komşularımızı da karşı karşıya getiriyor. Tutulma, haritanın 1. evine ve ASC derecesine çok yakın düştüğüne göre, içinde bulunduğumuz bölgede, önümüzdeki 1,5 yıllık süreçte önemli gerginliklerin ortaya çıkacağını öngörmek hatalı olmayacaktır.

[Resim: tctutulma.jpg]


Tutulma haritasını TC astrolojik haritası üzerinde değerlendirdiğimizde, tutulma derecesinin astrolojik haritamızın 2. evi üzerine denk düştüğünü görüyoruz. Bu şartlarda ekonomik anlamda zorlayıcı bir sürece giriş yapmakta olduğumuz söyleyebiliriz. Bu bağlamda, özellikle Ağustos ve Eylül ayları dikkat çekerken, Ekim ayının ortalarında da önemli stresler görülmekte. Satürn-Uranüs karşıtlığı haritamızın 4/10 ekseni üzerinde çalışıyor. Transit Plüton’un haritamızın Ay derecesine karşıt açısı henüz etkili ve transit Uranüs de bu dereceyi tetiklemek üzere, giderek yakınlaşıyor. Bu tetiklenme, hem halkın genel durumu ve sağlığının tehdit altında olacağının, hem ekonomik bakımdan zorlanmaların ve hem de halk içinde etnik gruplaşma riskinin giderek artacağının göstergesi ne yazık ki. Umarım tüm bunları açıkça görürüz ve önlemci olma konusunda geç kalmayız…



Tam Güneş Tutulması ve İran



Seçimler sonrasında, kaos ve kargaşanın içinde kalan İran’ın 2010 yılında önemli gelişmelerin çok önemli bir başlatıcısı olacağını Dönüşüm Zamanı kitabımda irdelemiştim. Bu şartlarda tutulma haritasını İran haritası üzerinde de değerlendirmemizde fayda var.


[Resim: irantutulma.jpg]



Tutulma İran astrolojik haritasının 12. evine ve burada aynı derecede yerleşmiş olan Jüpiter üzerine düşmekte. 12. ev gizli düşmanlıklar, kötü niyetli girişimler, suikastlar, perde arkası oyunlar, entrikalar, hapishane ve hastaneler gibi kapalı yerlerle ilişkilendirilir. Jüpiter haritanın 8. evinin de yöneticisi durumunda. Bu şartlarda ölüm olgusu ve gizli yapılan işler, suikastlar konusu birbiriyle ilişkilenmekte. Transit Uranüs, haritanın 8. evinde riskli bir biçimde yerleşmiş bulunan Mars derecesinin üzerinden, transit Satürn de karşısından geçiş yapıyor. Bu yakın dönemde İran’da kaos ve kargaşanın yatışacağını düşünmemiz zor gözüküyor. Tam tersine, provoke eden durumlar ve halkın özgürlük ihtiyacı giderek tırmanacak demektir. Satürn-Uranüs karşıtlığı haritanın 2. ve 8. evleri üzerine düştüğüne göre, bu gerginlikler ekonomik alanda da kendisini gösterecektir.



Öner Döşer

25 Haziran 2009

Caddebostan
06-28-2009 04:03 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #5
Cvp: Mundane Astroloji
Güneşi Yutan Ejderha – Temmuz Tutulmaları 2009

Yazdi Kristin Demirci in 2009, ASTROLOJİ, Ay Tutulması, Dolunay, Güneş Tutulması, TC Haritası, TUTULMALAR, ÜLKELERJun 28th, 2009 |



Umut etmekten başka çare yok

Sözü verilmemiş hiçbir şey imkansız değildir

Tanrı’dan başkası mükemmel değildir ki

İnsanların babası Gün ortasında geceyi yarattı

Parlayan güneşin ışığını bizden mahrum ederek

Ve keskin bir korku insanoğlunun üzerine hücum etti.

Archilochus (M. Ö 680–645)

…Şairin betimlemeleri imkansızı beklememizi önererek devam eder, der ki; Karanın canlılarıyla yunuslar yer değiştirir, otlakların yaratıkları tuzlu yosunlarla beslenmeye başlarsa şaşırmayın. Yunuslar ise dağ zirvelerini denizin dalgalarına tercih edebilir.

Bu şiir, tutulmaların eski çağlarda da gözlemlendiğine dair bir kaynak sağladığı gibi, etkilerinin de büyük ve beklenmedik değişimler yaratacağına dikkat çekmektedir.

Ay ve Güneş tutulmaları insanlar tarafından tarih boyunca detaylı olarak izlenmiştir. 4000 yıl önce Çinlilerin, 4500 sene öncesinde Mısırlıların tuttuğu, gökyüzü kayıtlarından bazılarına sahibiz. Bu bilgiler bize eski medeniyetlerin gökyüzünü izleyerek gelecek hakkında tahminlerde bulunduklarını göstermektedir.

Yunanlara göre tutulmalar “abandonment” yani terk ediş olarak betimlenirdi. (ışığın yeryüzünü terk etmesi). Çinlilerde, karanlığın (tutulma anı) ışığı yutan bir ejderha ya da iblis olduğuna inanılırdı.

Tutulmalar eski zamanlarda, imparator ya da Kral için önemli işaretlerdi. Buna göre kralın geleceği okunur ya da doğacak kralın nitelikleri açıklanırdır. Yine savaş stratejilerinde, tutulmaların büyük önemi vardır. Öngörülerinde başarısız olan bütün astrologlar idam edilirdi.

Antik çağlardan beri tutulmalar birçok fenomenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Dünyanın sonuna dair senaryoların çoğu bir güneş tutulması sahnesine sahiptir. Tutulmalar din kitaplarındaki sembollerden de eksik edilmemiştir.

Mezopotamya’dan, Hindistan’a, Mısır’dan Mayalara kadar özellikle Güneş tutulmaları kıyamet alametiydi. Bunun başlıca nedeni, gün ortasında Dünya’nın karanlığa bürünmesiydi. Işığın kutsallığı ve yaşam veren niteliğinin engellenmesi, insanların tüm sene boyunca kıtlık çekeceğine, ürünlerinin mahvolacağına inanmalarına neden olmuştur. Kimi zaman da kralın öleceğine delalet ederdi. Salgınlardan, kayıplardan hep tutulmalar sorumluydu.

Birçok gelenekte, tutulma günü çanak çömleğe vurarak gürültü çıkaran, davullar çalan, ilahiler söyleyerek dolaşan insanlar vardır. Duaların amacı felaketlerden korunmak, kötü şansı kovmaktır.

Sezar’ın ve Hz. İsa’nın tutulma günü öldüğü söylenir.

Abartılı tasvirleri göz ardı ederek, tutulmaların öncesinde ve sonrasında gerçekleşen olayların statiksel sonuçlarına bakarsak, Astrolojinin neden tutulmaları oldukça dikkate aldığını anlarız.

Işıkların tarihi ve mitolojik etkilerini genel olarak inceledikten sonra günümüze dönebiliriz.

2009 Tutulmaları

Yılın en önemli süreci başlamak üzere. Temmuz ayında Zahiri Ay tutulması ve ardından Tam Güneş Tutulmasına tanık olacağız. Ay tutulması, güneş tutulmasından önceki hazırlık evresi gibi işleyecektir.

Ay denince aklımıza ilk gelen bilinçaltı ve negatifle ifade edilen dişi temalar olacaktır. Öncelikli olarak duygusal dünyamızı etki altına alan Ay tutulmaları gündeme, ilişkileri, aileyi, toplumsal temaları taşıyacaktır. Kişisel seviyelerde işler. Vücudumuzdaki su oranı, sinir sistemi ve hormonlarla da bağlantılıdır. Ruh, iç bilinç, içgüdü, özel hayat, genel anlamda kadınlar, sağlık konularını temsil eder. Dünyevi olarak ise halkın moraliyle, topluluk bilinci ve davranışlarıyla alakalıdır. Nüfusun popüler fikirlerini, ideolojilerini etkiler. Gelgitlerden sorumlu Ay’ın yeryüzü üzerinde direkt bir yaptırımı vardır.

Güneş tutulmaları ise yüzeydeki değişimlerle ilgilidir. Eril hareketi, politikayı, toprağı, doğanın dengesindeki belirgin değişimleri tetikler. Yaratıcı ve yok edici güçtür, dünyaya yaşam veren enerjidir. Etkileri aydan çok daha direkt bir yöntemle işler. Otoriteyi, ülkelerin temel karakterini, başbakanları, liderleri yani genel anlamda “kralları” işaret eder. Ana kara, hareket ve görünebilir değişimlerle bağlantılı etkileri vardır.

Ne Ay ne de Güneş Tutulması şanslı olarak nitelendirilmez. Dünya tarihinin , gelecek öngörülerindeki en temel sembollerinden olan tutulmalar, karşı konulmaz değişimlerden sorumlu olan alametlerdir.

Temmuz Ayında üç aşamada gerçekleşecek tutulma sürecinin, İstanbul temel alınarak çıkarılmış tarih ve dereceleri;

7 Temmuz (Zahiri Ay Tutulması) Saat 12.22 Derece 15.24° Oğlak/Yengeç

[Resim: 7temmuzaytutulmas.jpg]


22 Temmuz (Tam Güneş Tutulması) Saat 05.35 Derece 29.27 Yengeç’te

[Resim: gunestutlmasijpg22temmu.jpg]


6 Ağustos (Zahiri Ay Tutulması) Saat 03.54 Derece 13.43° Kova/Aslan



[Resim: agusaytutulmasijpg6aust.jpg]



Ay Tutulması genel anlamda yaşamımızda çok güçlü blokajlar yaratacaktır. Bu blokajları sonuçta yıkılması gereken bir baraj gibi algılarsak, insan ruhu suyun gücüne temsil eden hareket olacaktır. Su barajın zayıf noktalarına güç uygulayacak ve patlama ya da kırılma noktası yaratacaktır. Ay tutulması temel olarak dolunay görünümüdür. Dolunaylarda suç oranının artıyor olması ve gelgit, tüm içsel ve duygusal seviyelerin bulduğu çıkış noktası gibidir. Yaşam denilen süreç, hareketin devamı için bütün blokajlardan kurtulmak zorundadır. Biz bunları kimi zaman doğal felaketler, kimi zaman da “cinnet” zamanları olarak betimleriz. Biriken enerji, bir noktada genişlemek/dağılmak zorundadır.

Tutulmalar Ve Türkiye

Ay tutulması etkili olacaktır. Bunun en temel nedeni, tutulumun Oğlak’ta yani Ay’ın zararlı bulunduğu yerde gerçekleşecek olmasıdır. Oğlak 10. Evin doğal yöneticisidir. Sosyal ve yöneticilerle ilgili konular ortaya çıkar. Ay’ın Oğlak’ta bulunması, kreşler, çocuklar, çekirdek aile gibi konularda ki yasa tasarılarını ya da gayrimenkul ile ilgili vergi yaptırımlarına dikkat çeker. Yeni yaptırımlar toplumun genelini karşısına alabilir. Güvenlik hissi yok olur. Güvensizlik ise korkuya ve endişeye yol açar.

İlişkilerde, çiftler birbirini kontrol altına almaya çalışır, kıskançlık krizleri yaşanır. Duygusal anlamda büyük gerginlik ve ayrılıklar ortaya çıkabilir. Bana kalırsa özellikle tutulma günü sevgilinizle buluşmayın. Tartışmaları alttan almaya çalışın.

Ay tutulmasını TC haritasında incelediğimizde, tutulumun 1 ve 7. Ev aksında gerçekleşeceğini görürüz. 1. Ev mundane olarak milletin tümünü, uluslar arası konumunu ve politikalarını temsil eder. 7. Ev açık düşmanlar, müttefikler, kontratlar, ticaret, ulusal ilişkileri ifade eder. Ay Oğlak’ta bütün bu konuları aleyhimize çevirebilecek niteliktedir. Oğlak yöneticisi Satürn, TC’nin 4. Evine yeni girmiş toprak ve gayrimenkulle ilgili konuları gündeme getirmiştir. Yabancıların ülkemizdeki alım-satım işleriyle ilgili yeni yasa taslaklarına tanık olabiliriz. Bu durum halkı ve turizm sektörünü rahatsız edebilir. 4. Ev madenleri ve toprak altındaki zenginlikleri ifade ettiği için yabancı girişimcilerin ülkemizin belli bölgelerinde yatırım yapmaları gündeme gelecektir. Ticaretle ilgili şartlar da aleyhimize güncellenebilir.

9. Evdeki transit Jüpiter’in 5. Evdeki Jüpiter’e karesine bakarsak borsa da ciddi dengesizlikler gözlemlenecektir. Ülkenin borçlarının ödenemediği bir süreci gösteren bu işaret, yeni vergileri de teyit etmektedir. Transit Mars’ın 12. Ev kapsına yakın duruşu ve Jüpiter’e karşıt açı yapması suçlu bulunarak mahkum edilmiş (12. Ev konuları) birine devlet tarafından ayrıcalık tanınırsa, halk isyan edebilir. Bu mahkum başka bir ülkede olabilir. Yine gizli ve yarım kalmış dosyalar, Plüton natal Ay karşıtlığıyla (Plüton 6. Evde orduyla ilgilidir) gün yüzüne çıkabilir. Ayrıca Transit Uranüs’ün Ay’a aldığı kare düşünülürse, bu durum hiç beklemediğimiz sansasyonel açılımlar yaratabilir!

İhracatla ilgili deniz nakliyatında sorunlar yaşanabilir (9. Ev kombinasyonu ve açılarına istinaden). TC solarını incelersek, Temmuz ayında 7. – 12. ev konularının aktif olacağını görürüz. Bu da sosyal yaşamda karmaşa ve gizli anlaşmalar demektir. Merkür’ün solardaki konumu, karmaşalar, özellikle ulaşımla ilgili yaşanabilir. Yeni bir ulaşım sistemi de topluma sunulabilir.

Haziran Ayı daha önce yazdığım gibi, oldukça verimli bir süreçti. Ama önümüzdeki 3 ay boyunca büyük değişimler ve negatif hareketler olacaktır.

1 – 14 Temmuz arasında Ay Tutulmasının etkileri yoğun olarak hissedilecektir.

1 Temmuz’da Uranüs’ün geri gitmesiyle 2 Temmuz’da Tra. Mars TC Jüpiter karşıtlığı Borsada beklenmedik hareketler yaratabilir (5. Ve 11. Evler). 5, 6, 7 Temmuz günü Merkür Mars karesi toplu kazaları tetikleyebilir. Şiddet artar. Yer sarsıntıları oluşabilir (1. – 4. Ev arası)

10 – 14 Temmuz tarihleri arasında geri giden Jüpiter Neptün’e tekrar kavuşum yapacaktır. 12 Temmuz’da Mars ikizler burcunda ilerlemeye başlayacak ve Plüton’a 150’lik açı alacaktır. Genel olarak bu görünümler bana suların kirliliği ve salgınlarla alakalı geldi. Örneğin son dönemlerde Marmara denizinde türeyen kahverengi ve uzun uzuvlara sahip, zehirli denizanaları, kirlilikten oluşmuştur. Bu da gayet Jüpiter Neptün kavuşumuna, sudan gelen lanet olarak atfedilebilir. Bu yıl virüsler her şekilde karşımıza çıkmaya başladı. Pluto ve Mars 150’lik açısı ilk elden belirgin etkiler ortaya koymayacaktır, 150’lik açının doğası, etkisini sonradan gün yüzüne çıkarmasıdır. Merkür’ün Yengeç’teki hareketi, Ay/Su canlılarıyla/virüsleriyle ilgili bir yaygınlığın göstergesi olabilir. Astrolokasyon tekniğiyle tutulum haritasından da tutulumun etkileri, konuları ve bölgeleri saptanabilir.

Ay tutulması da potansiyel olayların, perde arkasında işleyen bölümüdür. Güneş tutulmasından önce temeli hazır eden etkiler, 22 Temmuz itibaren görünür olarak harekete geçecektir.

Kristin Demirci

astrofaculta.com


http://www.astrofaculta.com/?p=1370
06-28-2009 04:21 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Luli Çevrimdışı
√īoℓэ†
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 740
Üyelik Tarihi: Aug 2008

Rep Puanı: 6

Mesaj: #6
Bu ay neler bekleyebiliriz?
22 Haziran’da gerçekleşen yeniay üzerine konuşuyoruz.

Bu dönemde gökyüzünde değişik bir durum var, Yengeç burcunda iki kez yeniay yaşıyoruz. İlk burcunda ilk derecelerinde 22 Haziran’da gerçekleşti. Bir sonraki yeniay ise Güneş Tutulması ile birlikte yine bu burcunda bu kez son derecesinde gerçekleşecek.

Doğal olarak, tutulmanın da getireceği yansımaları yavaş yavaş görmeye başlayabiliriz ancak özellikle 22 Temmuz’dan itibaren gelişecek ani olaylara özellikle dikkat çekmek istiyorum zira bu yeni gelişmeler önümüzdeki ayların da gündemini yakından şekillendirecek.

Yengeç ülkemizin haritasında yükselen burçta yerleştiği için, bu dönemdeki gelişmelerin hepimizi, tüm halkın durumunu, düzen ve sağlığını çok yakından etkileyeceğini ifade edebiliriz. 22 Haziran’da gerçekleşen yeniay haritasında Kova burcu yükselmekte. Burcun yöneticisi Satürn ise krizleri, korku ve endişeleri yansıtan 8. Evde yer alıyor. Kova, politik astrolojide reform ve yenilenmelerle, özgürlükler, sosyal hareketler ve demokrasi ile en yakından ilişkili burçtur. Haritada Kova burcunun yükselmiş olması sözünü ettiğimiz konuların önümüzdeki ay boyunca etkin kalacağını gösteriyor ancak Satürn’ün konumu, bir yandan da bizi sıkıştıran, zorlayan, dönüşüm getiren temaların ve endişelerin de olduğunu anlatıyor. Bu haritada, devleti, gücü, hiyerarşik sistemleri, düzen ve kuralları anlatan iki güç, Satürn ve Güneş oldukça zor konumlarda yer alıyorlar. Bir yandan da süregelen Jüpiter-Neptün birleşimi haritada yönetsel konuların, devleti ilgilendiren temaların kaos ve belirsizlik içinde olabileceğini gösteriyor.

Neptün, politik astrolojide skandallara, belirsizliklere ve yozlaşmaya işaret eden gezegendir. 1999 yılında yaptığım ve İngiltere’de sunduğum bir astrolojik çalışmada, Türk politik tarihinde, bu iki gezegenin yaptığı açı zamanlarının hep önemli dönüm noktaları ve düğümlerle ilgili olduğunu ortaya çıkarmıştım. Şimdi de böyle bir dönemden geçiyoruz. Dananın kuyruğu 22 Temmuz’dan sonra.

22 Haziran Yeniay haritasının tepesinde, Akrep burcu yer almakta. Bu burç yenilenme, mücadele ve güçlü arzular ama aynı zamanda güç mücadelesi ile yakından ilişkilidir. Akrep bir yandan da ülkemizin kendi burcu olduğu için (29 Ekim 1923) içinde bulunduğumuz dönemde yönetime ilişkin sorunlar, hükümeti yakından ilgilendiren durumlar izlenmekte. Ekonomi cephesinde ise, halihazırda bazı ekonomi yazarları tünelin sonundaki ışığı gördük, artık dibe indik diyorlarsa, bu alanda iyimser olmak için henüz erken bir dönemdeyiz.

Kuşkusuz bu dönemde siyasi konulardaki gelişmelerin ekonomik durumu daha fazla gölgeleyebileceğini söyleyebiliriz.

Yukarıda da değindiğim gibi, 22 Temmuz sonrasındaki ani olaylar siyasi konularda fay hatlarını çok daha kırılgan hale getirebilir. Yengeç milli hassasiyetleri, güvenlik konusunu yakından anlatan bir burç olarak, hepimizin duyarlılık gösterebileceği konuların ortaya çıkabileceğini anlatmakta. Gerek iç işlerinde, askeri konularda, gerekse ülkenin sağlığını ve birliğini çağrıştıran tüm olaylarda hassaslaşacağımız bir dönemdeyiz. Bu konuların 22 Temmuz sonrasında yeni bir ivme kazanması mümkün.



Hakan Kırkoğlu.

06-29-2009 08:46 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Luli Çevrimdışı
√īoℓэ†
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 740
Üyelik Tarihi: Aug 2008

Rep Puanı: 6

Mesaj: #7
Yeni Bir Döneme Doğru
29 Ekim’de Satürn’ün Terazi burcuna ilerlemesi ile yeni bir dönem, yeni şartlar gündeme gelmekte. Geçtiğimiz yıl, siteme konuya ilişkin bir anket koymuştum. Anket hala sürüyor. Soru şuydu: 29 Ekim’de Satürn’ün Terazi burcuna ilerleyerek Pluton ile kare açı yapması, uluslar arası dengeleri nasıl etkileyebilir ? Verilen toplam 1172 yanıtın %49,9’u Diplomasi test edilecek, dünyada savaş riski artacak, % 22,3’ü Varolan jeopolitik dengeler sarsılacak, %13,1’i ise ABD’nin dış politikası zorunlu olarak değişecek şıklarını işaretlemiş. Söz konusu anketi bir yıl öncesinde, gündeme gelebilecek eğilimlere değişik bakış açılarını anlamak için düzenlemiştim. Satürn gerek bireysel, gerekse kollektif yani dünyasal anlamda, girdiği burcun konularını ciddi biçimde gündeme getirir ve sorgular. Son iki yıldır, 2007 sonbaharından bu yana Başak burcunda kalan Satürn, ne kadar verimliyiz, iyi organize olabiliyor muyuz, çevreyi koruyabiliyor muyuz, işsizliğe çareler üretebilir miyiz gibi temel sorular üzerine odaklandık. 29 Ekim’den sonra ise önceliklerimiz değişmekte. Terazi diplomasiyi, adaleti, dengeyi, ortaklaşa konuları, ilişkileri ve haklarımızı savunacağımız uygar zemini anlatan bir burçtur. Eskiler Satürn’ün denge ve uyumu anlatan Terazi burcunda yüceldiğini söylerler. Nitekim Satürn sorumluluklarımızı ve sınırlarımızı açıklar ve Terazi’nin getirdiği adalet en iyi sınırlayıcı ve dengeleyicidir.

Tarihi bir dönem

Kuşkusuz bu yeni dönem ülkemizin gerek iç işlerinde gerekse dış ilişkilerinde çok önemli yankılar uyandıracak. Hatırlarsanız, önceki yazılarımda sonbahardan itibaren hassasiyet içeren konulara değinmiştim. Zira Terazi ülkemizin haritasında iç güvenliği, huzuru, vatanı ve toprakla ilgili konuları anlatan 4. Evde yer alıyor. Ayrıca Satürn, Terazi burcuna ilerler ilerlemez diplomasi, denge, ortaklıklar ve açık düşmanlıklar evindeki, Oğlak burcundaki Pluton ile kare içine girecek. Bu gelişmeler hiç kuşkusuz süregelen demokratik açılım ve bir yandan da Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde önemli zorlayıcı dönüşümlere işaret etmekte. 2008’den bu yana ortaklar ve anlaşmalar evine ilerleyen Pluton yüzünden ülkemiz dış ilişkilerinde daha fazla kas yapmak zorunda ve bir yandan da kendi geçmişi ile yüzleşmek durumunda. Nitekim ülkemizin kuruluş haritasında Pluton, yükselen Yengeç burcunda yer alıyor. Doğum anındaki bu konum, ülkemizi kurarken bir bağımsızlık savaşı verdiğimizi ve bu savaştan edindiğimiz bazı derin yaralarımız, hassasiyetlerimiz de olduğunu göstermekte.

Şimdi bu dönemde, Ekim sonundan başlayarak, 2010’a sarkacak olan dönemde, bu hassasiyetlerin ve yaraların güçlü biçimde öne çıkacağını söylemek zor olmaz. Her durumda, etkilerini şimdiden görmeye başladık bile. Ülkemiz bu dönemde iç işlerinde dengeye, adalete, huzura çok önem vermek zorunda kalacak. Adalete ilişkin konular, dış ilişkilerindeki dönüşümler ülke gündemimizin oldukça gergin ve yenileyici olacağını göstermekte. Pluton baskılarla gelen değişimi açıkladığı için, tarihi bir dönemden geçmekteyiz.



Hakan Kırkoğlu.

09-14-2009 11:48 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #8
Cvp: Mundane Astroloji
Ekim Ayı Dünya ve Türkiye Yorumları

Ağır gezegen döngüleri Ekim ayında, Eylül ayındaki etkilerin biraz olsun yansıması olarak kendisini gösterirken, Satürn’ün 29 Ekim’den itibaren Terazi burcuna geçmesi ve hala beklemekte olan sinsi bir düşman gibi her an aktif olmaya hazır savaş döngülerini tetikleyen Plüton’a ciddi bir kare açı yapması, tüm Orta Doğu ve Latin Amerika’da işleri çok ciddi bir şekilde kızıştıracak.

http://www.astrologyanalyst.com
Güncelleme: 12:19 TSİ 01 Ekim. 2009 Perşembe
Merhaba Sevgili Okuyucular,

Eylül ayının yorucu döngülerinin etkisi altında zor bir ay geçirdik. 3 Ekimde oluşacak olan dolunay ile beraber, bireysel horoskoplarımızda yeni, keyif verici bir döneme giriyoruz. En azından girebileceğimizi gösteren gökyüzü işaretleri var. 17 Eylül günü, Satürn Uranüs karşıtlığı ve 19 Eylül günü bu karşıtlığa retro Merkür’ün de etkisi ile beraber gerçekten zor bir dönem geçirdik. Ay başındaki yağmurların ve fırtınaların geleceğini geçtiğimiz ay köşemizde size duyurmuştuk. Ekim ayı büyük Uranüs döngüsünün devam ettiği deprem fırtınalarının tüm dünyada olmak üzere– ki daha ziyade pasifik ve Atlantik levhalarında ağırlıklıdır – volkan aktivitelerinin de Hint Okyanusu ve Avustralya’nın güneyi ile birlikte arttıracağı bir ay olarak görünmekte.

Doğa olaylarının fazlası ile kendini göstereceği Ekim ayı, Ay başından itibaren hava sıcaklıklarındaki geçici artış ile birlikte 12 Ekim’den itibaren yine çeşitli bölgelerimizde yağışlı ve fırtınalı bir gökyüzü döngüsü yaşayacağımızı gösteriyor.

Astroloji, gezegen döngülerinin eş zamanlı olarak dünya üzerindeki sonuçlarını inceler. Dünya üzerinde çeşitli liberal sistemlerin ve kapitalist sistemin daha önce aynı eş zamanlılıklarda (1929) ciddi darbe aldığını bilmekteyiz. Şu anki gökyüzü, eşzamanlılıkları ekonominin tüm dünyada kendisini ne kadar toparlamaya çalışsa ve rahatlamaya başlasa da her an büyük bir problemin ve ciddi bir sıkıntının yeniden karşımıza çıkacağını da göstermekte.

Ekim ayı, doğal felaketler ile, büyük kıta plakası depremleri ile, Filipinler civarındaki yanardağ aktiviteleri ile ve tüm dünyada domuz gribinin veya çeşitli influenza virüslerinin mutasyonlar geçirerek daha da tehlikeli bir konuma gelmesi ile hareketli bir ay olarak görünüyor. Bu etkiler -salgın hastalıklar hariç- ülkemizin çok yakınlarından geçecek gibi görünse de, global felaketlerin artçıları dediğimiz fırtınalar, yağmur, ihmalden kaynaklanan ölümler, elektrik ve telekomünikasyon sistemlerindeki problemlerden, bizim ülkemizde de az da olsa o büyük etkilerin yanında zarar görebileceğimizi göstermektedir. Zor bir dönemden geçiyoruz.

Ağır gezegen döngüleri Ekim ayında, Eylül ayındaki etkilerin biraz olsun yansıması olarak kendisini gösterirken, Satürn’ün 29 Ekim’den itibaren Terazi burcuna geçmesi ve hala beklemekte olan sinsi bir düşman gibi her an aktif olmaya hazır savaş döngülerini tetikleyen Plüton’a ciddi bir kare açı yapması, tüm Orta Doğu ve Latin Amerika’da işleri çok ciddi bir şekilde kızıştıracak.

15 Kasım günü gerçekleşecek olan bu tetik mekanizmasının daha önceki yıllarda büyük çatışmalara, Orta Doğu’da gerginliklere Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde çok ciddi terör hareketlerine sebebiyet verdiğini bilmekteyiz. Plüton Astroloji’de Atom enerjisinin nükleer enerjiyi, toprak altı kaynakların paylaşımı için karanlık güçlerin çekişmesini ve bundan kaynaklanan kitle ölümlerini temsil eder. A.B.D ‘nin kuruluş horoskopunda da, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş horoskopunda da, Plüton çok hayırlı bir yere gelmemektedir. Basitçe anlamı şu; Türkiye ekonomisini sarsacak olaylar yaşayacağız. Türkiye’nin yükselen burcunun Yengeç olduğunu, 29 Ekim 1923 Saat 20:27’ ye göre bilmekteyiz. Yükselen burcumuz, bizimle ortak çalışan dostumuz gibi görünen ülkeler, astrolojik 7. evimiz, toprak altı zenginliklerimiz, yer kabuğumuz ve tarımsal üretimlerimizi temsil eden bölgeler ile aile ve ananevi değerlerimizi temsil eden astrolojik bölgeler arasında baskın ve zorlayıcı bir tetik mekanizması görünmektedir. Bu, batı ülkeleri ile veya herhangi bir şekilde dost gibi görünen ülkeler ile kurulacak bağlantıların, yapılan sosyal ve fikirsel değişikliklerin ve yapılan entelektüel çalışmaların aslında bizim adımıza ileride çok da olumlu sonuçlar vermeyeceğini, Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu veya toplumsal uyum gibi düşüncelerin ileride dostumuz gibi olan ülkelerin ve kültürlerin bizden ciddi toprak taleplerini de gösterebilir.

Tabii Astrolojik döngüler uzun vadelidir. Bu başlangıç aşamasındaki döngüler, Satürn’ün tam 7 yıl sonra Oğlak burcuna gelmesi ile birlikte kendisini daha zor ve yıkıcı bir şekilde gösterecek. Şu an için çevremizdeki sınır komşularımızın bize isteyerek veya diretme ile, göndermiş olduğu öpücüklerin veya toplumumuz içindeki demokratik uzlaşma çabalarının ne kadar daha iyi olmasını temenni etsem de olumlu olmayacağını, söyleyebilirim. Şu an için var olan problemler ne kadar barışçı bir hale dönüşüyor gibi görünse de bazı düşmanlıkların tarihsel geçmişten gelen problemler sebebi ile çözüm döneminde sorun yaratacağı kanısındayım.

Biliyor musunuz, aynı şey Amerika için de geçerlidir. Şu an için, Türkiye Cumhuriyeti’nin haritası 14 Ekim ile 20 Mayıs 2010 arası zamlar, vergi artışları, vergi kontrolörleri ile birlikte dış borçlanma ile beraber ekonomik dengelerin görünüşte ne kadar iyi gibi görünse de, altında çok ciddi bir sorun olduğunu da göstermektedir. Neyse ki Ordu’yu gösteren 6. evdeki Uranüs’ün desteği, milletin birliğinin güvencesi olan Ordumuzun teknolojik yatırımlar, yeni uçak, gemi ihaleleri ile beraber profesyonel askerliğinde ön plana çıkması ile beraber gittikçe güçleneceği ve daha da uzmanlaşacağı da görünmektedir.

Dünyada ise, İran ve onun gibi olan ülkeler ile batılı ülkeler arasındaki devam eden gerginliklerin Ekim ortalarında İran tarafından geri çekilmeler olsa da, bu çekilmelerin aslında Satürn transitlerinin yaratmış olduğu oyalama taktikleri olduğu da görünmektedir. Astrolojik döngüler İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin batılı silah teknolojilerine ulaşabilmek için büyük yatırımlar yaptıklarını, önümüzdeki yıllarda ise, bu tip ülkelerin silahlı güçlerinin pek çok batı ülkesinden daha da fazla olacağını göstermektedir. Bu tip ülkelerin Plüton’un da etkisi ile, yakın zaman içinde ulaşacakları veya ulaşmış oldukları nükleer enerjiyi barışçıl amaçlar için kullanmaları en büyük temennimdir.

Dünyada bilhassa A.B.D’ de Kepler Astroloji Akademisi, İngiltere’de pek çok Astroloji okulu Mundalin (Mundane) Astroloji alanında ; ülke ve ülkelerin birbirinden gizledikleri kavram ve olguları görebilecek nitelikte profesyonel Astrologlar yetiştirmektedir. Askeri Astrolojinin de, 2. Dünya savaşından beri batılı büyük orduların bilhassa Almanya’nın 1943 yılına kadar olan yükseliş döneminde, ondan sonra da Anglosakson kökenli ordularda kullanıldığı bilinmektedir. Dünyada Astroloji ile ilgili ciddi eğitim veren okulların bazılarının ihtisaslaştığı konular, insanların sosyal hareketliliği, kuşak-fikir çatışmaları ve uygarlık savaşları üzerinedir. Bu konuda batı ülkelerinin yapmış olduğu tespitler gerçekten doğru ve dikkate değerdir.

Orta Doğu bölgesinde nükleer enerjiye hızla ulaşmaya çalışan Akrep etkisi altındaki bir ülkenin derin ve pek çok uygarlığın tarihinden eski de bir kültürü bulunmaktadır. İskender Darius savaşlarından bugüne çok fazla şey değişmemiş, büyük Pers krallığının Orta Doğu’daki güçlenme arzusu hala devam etmektedir. Orta Doğu önümüzdeki yıllarda, İran ve Pakistan’daki belli gruplar ile birlikte batılı ülkeler arasında büyük gerginlikler doğururken, Plüton’un etkisi altındaki Kuzey Kore’nin, Güney Kore’yi ve Japonya’yı baskı altına alabileceği görünmektedir. Latin Amerika’daki sosyalist kökenli demokrasilerin de gittikçe güçleneceği de böyle bir karmaşanın içinde iyice gerginlikleri artırabilir.

Yıllar önce okuduğum bir Nostradamus kehaneti vardı. 16 yaşındaki genç beynim bu kehaneti anlarken zorlanmıştı. 3. Dünya savaşının doğudaki ordular ile batılı ülkeler arasında çıkacağını, Rusya’nın bu ordulara destek vereceğini, İstanbul şehrimizin ise, latinler tarafından ve batılılar tarafından korunmak amaçlı, Portekiz, İtalyan, İspanyol askerleri gibi askerlerin geleceği ile ilgili bir kehanetti. 1985 yılıydı. O zaman doğu ve batı bloğu ülkeleri vardı.

Nostradamus’un yıllar içinde bu kehanetinin çıkacağını ve batı ile oryantal kültürler arasında büyük bir çatışmanın olacağını düşünüyorum. Bir kısım Nostradamus yorumcuları, Doğu kumandanının Saddam Hüseyin olduğunu ve aslında bu savaşın gerçekleştiğini, birinci ve ikinci körfez savaşının global bir dünya ordusuna karşı bir İslam ülkesi ordusunun çoğunlukla Rus silahları kullanarak savaşmasından dolayı böyle bir yorum yapmaktadırlar. Nostradamus, başka bir kehanetinde – ki Nostradamus Saddam Hüseyin ismini vermese bile dörtlüklerinde “Dam” isimli Orta Doğudan çıkacak rezil bir adamdan bahseder – bunun adalet ve Tanrı’nın koruyan gözü tarafından yok edileceğini dörtlüklerinde söyler.

Tanrının koruyan gözü, Mısırdaki Osiris Ra sembolüdür. Ve Amerikan Dolarının üstünde bulunan bir “İllüminati” sembolüdür. Bu dörtlüğün ilginç yanı, açıkça bu rezil adamın –ki bakınız “dam” ismini kullanmış ve Saddam dememiştir ama çok yaklaşmıştır, Nostradamus Hitler’e de dörtlüklerinde “Hisler” demiştir- Amerika ve Irak arasındaki savaşı ifade ederken, farklı dörtlüklerde de daha büyük savaşın gelmediğini ve bunun da Satürn’ün uyum ve kardeşliği gösteren önemli bir burçtan geçtikten 7 ile 11 yıl sonra geleceğini söylemesidir.

Satürn’ün Terazi burcuna girmesi, şu anki Astrolojik döngüler içinde uyum ve başarı burcunu gösterirken, tam 7 yıl sonra Oğlak burcuna girip Plüton ile kavuşacak olması, Nostradamus’un söylediği büyük Orta Doğu çatışmalarının bu yıllar ve günlerden itibaren başlayarak önümüzdeki 7 ile 11 yıl içinde gerçekleşmesi pek muhtemeldir.

Büyük üstadın bu çatışmaların sonrasında dünya üzerinde sarı ırkın daha da güçleneceğini, ve ekmeğin sarı ırk tarafından yönetileceğini çeşitli söz şaşırtmacaları ile söylemesi, önümüzdeki 10 yıllık dönemde de, Çin ve Doğu Asya Ekonomisinin Amerikan ekonomisinden bile çok daha fazla büyüyeceğini, 2000’ li yılların ortalarından itibaren teknoloji, gelişme ve ilerlemenin göstergesi olan Avrupa kıta bölgesinin de, Doğu Asya’ya, Japonya’ya, Kore’ye ve iyice Çin’e kayacağını göstermesi açısından önemlidir.

Önümüzdeki günlerde – ki Kasım ortalarından itibaren –açıklanacak bazı muhtemel raporların Çin ekonomisinin neredeyse Amerikan Ekonomisine gittikçe yakınlaştığını temsil eden, Astrolojik semboller mevcuttur. Satürn Plüton kareleri, 15 Kasım 2009’da başlayıp, 31 Ocak 2010 ‘ da bir daha tekrarlayacak ve 21 Ağustos 2010’ da ise etkisini tüm gücü ile gösterecektir.

Bu kısacası, önemli bir savaş döngüsünün ve kutuplaşmanın içine tüm dünyanın gireceğini, benim ve benim statümdeki batılı astrologların yapmış olduğu analizlerde görüldüğü gibi, tüm dünyanın soğuk savaş döneminde olmasa bile -başta Kuzey Kore ve İran olmak üzere, buna Venezüella ve bazı Latin Amerika ülkelerini de katabiliriz – gittikçe kutuplaşmaya başlayacağını ve şu an ekonomik çatışmalar ve zorluklar içinde görünse bile, Rusya’nın bu ortamda yeniden süper güç olma arzusu ile birlikte büyük bir fayda sağlayacağını, Avrupa birliğinin en azından iç dengelerinin ve Avrupa’daki milliyetçilik rüzgarları sebebi ile ekonomik birliktelikler ne kadar devam etse de ülkeler arasında çekişmelerin artacağını göstermesi açısından önemlidir.

Bir ay önceki yorumumda, büyük gezegen açılarının Endonezya depremi, Air France kazası gibi önemli etkilere sebebiyet verdiğini, yalnızca elimizde tüm dünyayı tarayacak hiçbir Astrologun imkanı olmadığı için, muhtemel büyük sıkıntıların ortalama yerlerini söylemiştik.

Ekim başı Endonezya, Peru ve önümüzdeki günlerde de Alaska, Japonya’nın bir kısmı, Meksiko City, yine aynı şekilde Endonezya çevresinin çok şiddetli sallanacağını depremselliğin sık sık tekrarlandığı bölgelerde gene problemlerin olacağını Ekim ayı içinde söyleyebiliriz.

Her ne kadar Ekim ayı olumlu gibi görünse de, 28 Ekimden itibaren dünyada ciddi gerginlikler, uygarlıklar arasında savaş rüzgarları esmeye başlarken, Satürn Plüton açı değerlerinin tüm dünya üzerinde de bu kavram ve olguları daha da yoğun olarak ortaya çıkartması, rahatlıkla öngörülebilir.

Sevgili arkadaşlar Ekim ayı küçük de olsa bazı ekonomik düzenlemelerin olacağı, piyasadaki para hareketlerinin biraz artacağı, fakat yine de önlemlerimizi ileriye dönük almamızı gerektiren bir ay olarak görünüyor. Bu ayki yorumlarımda büyük üstat Nostradamus’un bazı öngörülerinden size bahsettim. İlginizi çekiyorsa çeşitli kitaplardan bu dörtlüklere ulaşabilirsiniz. Önemli olan ciddi bir fırtınaya ve doluya şemsiyesiz ve yağmurluksuz yakalanmamaktır. Dünya üzerinde bazı halkların hala yeterince uygarlaşmadığını görerek, daha önce de uygarlaşmamanın sonuçlarını milyonlarca insanın ölümü ile beraber yaşadığımızı yeniden hatırlıyorum. Bu sefer ileri dönük olarak umuyorum ki yanılırım. Ne günahsız insanlar ölsün, ne inançları uğruna yuvalar yıkılsın, ne de büyük ekonomik krizlerden sonra gördüğümüz savaş döngüleri ile bazı silah tüccarları zengin olsun.

Sevgiler ile kalmanız dileği ile….

Saygılarımla,
Astroloji Uzmanı Oğuzhan Ceyhan
10-01-2009 04:19 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #9
Cvp: Mundane Astroloji
Pluto ve Satürn Karşılaşması, Kasım 09 & Sonrasi


Satürn Terazi Burcu’na ilk geçişini 30 Ekim 2009’da yapacak. İlk aşamada Nisan 2010’a kadar (ilk hafatasına kadar) burada kalacak. Sonra kısa bir süre için son kez Başak Burcu’na dönecek. 22 Temmuz 2010’dan itibaren ise 2 yıl kalacağı Terazi Burcu’na yerleşecek.



Satürn’ün Başak Burcu’na geri dönmesi yörüngesinde yavaşlaması yüzünden oluyor (geri gitmesi). Bu geri gidiş her zaman astroloji yorumlarında önem taşır. Çünkü bu dönemler, kendi iç kimliğinize daha fazla yönelip, dışsal seçimlerde önemli ayarlamalar yapacağınıza işaret eder. Yaklaşık 4,5 ay geri giden Satürn’ün gene aynı noktaya dönmesi toplamda 8,5 - 9 ayı bulur. Böylece yeni ayarlamalar ve öncelik belirlemeleriyle hayatınızı bu süreç içinde değiştirebilirsiniz. Satürn bir burca yeni girdiğinde, ve özellikle bu şimdiki gibi öncü burçlardan biriyse astrolojide oldukça önemli bir zamana işaret eder. Bireysel harita yorumları için sadeleştirmek anlamında buna, bireysel seçimler ve taahhüt için insiyatif alma zamanı diyebiliriz. O yüzden Satürn’ün Terazi’ye ilk geçiş zamanı yani 30 Ekim – 18 Kasım arasındaki zaman bu konuda oldukça önemli olan ilk işaretleri (genelde olaysal bazda) verecektir. Bu hayatta neye taahhüdüm var ? sorusu herkes için önem taşıyacaktır. Aslında felsefi açıdan sorunun cevabı basit, “hayattaki en önemli taahhüdünüz sadece kendiniz olmaktır”. Varoluşun ve kaderin temeli budur. Bu hayattaki tek kaderiniz kendiniz olmanızdır. Bundan daha önemli başka bir sorumluluğunuz yoktur bu hayatta. O halde şimdi, bu taahhüdünüzü yerine getirebilecek seçimlerle, yani kaderinizle yüzleşebilirsiniz, bunun için insiyatif alabilirsiniz. Satürn Başak Burcu’ndayken (geçtiğimiz 2 yıl) kendinizi mükemmeleştirme sorumluluğuyla ilgili tamamladığınız bir yolculuk oldu. Şimdi bu çalışmaların yapacağınız taahhütlere ve seçimlere olan etkisini değerlendirebilmeniz için önemli bir 9 ayınız olacak. Böylece ne yöne doğru bir adım atmak istediğinize kesin karar vereceksiniz. Dış dünyaya bu seçimleri Ağustos 2010’dan itibaren kararlı bir şekilde gösterebilirsiniz. Söz konusu durum özellikle Terazi Burcu’nun ve Öncü Burçlar’ın ilk haftasında doğanlar açısından oldukça önemli seçimlerin yapılacağına işaret ediyor.



Satürn Terazi Burcu’nda ilerlerken Oğlak Burcu’ndaki Pluto ile kapanan kare açısı yapacak. Bu yüzden 2009 – 2010 yılı Hepimiz için kritik bir dönem. Kişisel huzuru sağlamak için yapacağınız değişimlerin bir bedeli var. Bu seçimler hayatınızda önemli bir bırakışı sembolize edebilir. Gücü elinde bulunduranların kontrol isteğinin oldukça artacağını ve bunun uygulamada oldukça stresli ve baskıcı bir hal alacağını söyleyebilirim. Gücün kullanımı diplomasiyi, hukuku, eşitliği ve huzuru ciddi biçimde tehdit edebilir.



Satürn ve Pluto’nun içine girdikleri bu süreç aslında Kasım 1982’de başlıyor. O yıl iki gezegen Terazi’nin son derecelerinde buluşmuş. Köklü değişikliklerin geleceğe dair sorumluluğunu alabilmek ve taahhüde girebilmek için bir dönem bitmiş ve yeni bir dönem başlamış. Mart 1993 – Ocak 1994 arasında iki gezegenin büyüyen kare açısı ile süreç devam etti. Bu kare açısı Satürn Kova’nın, Puluto da Akrep’in son derecelerindeyken olmuş. Bunun anlamı, gelecekde büyümesi hedeflenen köklerin sağlamlaştırılması çabasısıydı. 1982’de başlayan döngünün karşıt açısı yani sonuçların alınması Ağustos 2001’den (AKP ‘nin kurulması) itibaren yaklaşık iki yıl süreyle devam etti. Bu süreç içinde (1982-2003 arası) ortaya çıkan ürünlerin objektif değerlendirilmesi, sonuç olarak farkındalık ve belki de tatmin sağlamış olabilir. Artık 1982’den beri devam eden sürecin ürünü o dönemde alınmıştır diyebiliriz. O zamanlarda, Pluto Yay Burcu’nda, Satürn de İkizler’deydi. Şimdi ise bu döngünün son perdesindeyiz (astrolojide buna ‘kapanan kare’ denir). Kasım 2009 - 2010 yılında majör kriz ve istikrarsızlık dönemi içine girmiş bulunuyoruz. Bu dönem 1982’dekine benzer krizli bir zaman olacak, çünkü sonuçların dünyanın gözü önünde doğrulanması veya savunulması zamanı. 2020’deki yeni kavuşuma (başlangıç) kadar artık bir tür kapanış dönemine girmiş bulunuyoruz. Sonuçlar artık ortadadır, ve bu dönemi bir tür kış mevsimine benzetebiliriz. Yere düşen yapraklarla çıplak kalan ağaçlar misali, bu zamanın meydan okuyan faktörleri ölüm kalım meselesi gibi algılanır. Genellikle bir aciliyet hissiyle, sürecin doğurduğu fikirler doğrudan efor sarfedilerek gerçekleştirilmeye çalışılır. İşte bu aşamada 1982’den bu yana gücü kimin elinde bulundurduğu, yada bulundurmaya çalışarak sonuçlar aldığı hususu önem kazanıyor. Yani dünya astrolojisi boyutunda baktığımızda veya siyasi platformda yorumladığımızda güç kullanımına ait uygulamalara hız verileceğini, bu yolda ısrarlı ve doğrudan yoğun bir çaba sarfedileceğini öngörebiliriz. Şu an içinde bulunduğumuz politik atmosferin ışığında bunların nasıl cereyan edeceğini hayal etmek hiç de zor olmasa gerek. Gerek ekonomik açıdan gerekse diplomasi alanında artık hiç bir şey eskisi gibi ‘normal’ değil. Yeni düzenin yerleşmesi için eski düzenin tamamen yıkılması gerekiyor. Zaten 1982’de başlayan bununla ilgili değil miydi ? 2001-2003 arası yaşanan ekonomik süreç gene bunun sonuçlarını objektif bir şekilde karşımıza çıkarmamış mıydı ? Türkiye bankacılığıyla ilgili ilk işaretler aslında 1982 yılının Kasım ayı gazete manşetlerinde de vardı ve Türkiye o ay yeni anayasasını oyluyordu.



Kişisel açıdan yorumlamak isterseniz 1982 yılının son ayları sizin için ne anlama geliyordu ? Bunu bulduktan sonra aradan geçen süre içinde kendinizce 2003 yılında nasıl bir sonuç almıştınız ve şu anda geldiğiniz noktada bunu tüm dünyaya açıklama uğraşısı içinde olabilirsiniz. Bu yönde doğrudan bir efor sarfetme zamanınız olduğunu söyleyebilirim. Ne yazıkki bu efor kolay olmayacak ve oldukça stresli bir mücadeleyi de beraberinde getirecek. 2013’deki istikrar getiren sonuçlar için şimdi bu çabayı göstermek zorundasınız. Çünkü şimdiki çabalarınızın günlük hayatta gerçekliğe dönmesi o zaman gerçekleşecek. Aktif kooperasyon o yıl hayatınızı kolaylaştırabilecek fırsatları mümkün kılacak; şimdi ise hedefe yönelik kararlı adımlarınızı korkuya ramen atma zamanı. Bunu yaparken zor elemelerle karşılaşabilirsiniz. Çünkü aşina olduğunuz hedefe varış biçimini değiştirmeniz gerekecek. Eski, geleneksel yapıların ve genel kabul görmüş kuralların hükmünü kaybettiği bir zamandayız. Temmuz –Ağustos 2010 aylarında bu bakış açısına yönelik esneklik sağlayanlar harekete geçebilirler. Eğer esneklik sağlanmadıysa o zaman olayların şok etkisi tepkiselliğin hükmünü arttıracaktır. Tepkiselliğin yoğunluk kazandığı yerde seçimler ve öncelikler de yoktur.



Yazan Meltem Ersoy 26 Eylül 2009
10-01-2009 04:23 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Simurg Çevrimdışı
.
**
Kayıtlı

Mesajlar: 751
Üyelik Tarihi: Feb 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #10
Cvp: Mundane Astroloji
TÜRKİYE VE SATÜRN

Türkiye üzgün, anneler, kadınlar ve halk ağlıyor. Çoğu da gizli gizli ağlıyor. Mitolojide kendi çocuklarını yiyen olarak sembolize edilen Satürn (diğer adları Cronus, Ninib, Ninurta) Türkiye’nin Ay’ıyla keskin bir hesaplaşma içine girdi. ‘Ay’ bir ülkenin halkı ve kadınlarıdır, annelerdir. Şimdi Satürn ile halk keskin bir dönemeçte karşılaştılar. Geçmişden hortlayan hatıralar, kısıtlanmışlıklar ve yapılan fedakarlıklar annelerin (halkın) içinde bulunduğu durumla yeniden gündeme geliyor.

Türkiye artık hem acı gerçekle, hem kendi sorumluluğuyla, hem de geçmişiyle üzücü ama gerçekçi bir şekilde yüzleşiyor. Carl Jung’un dediği gibi, hiç bir gelişim ve ilerleme acısız olmuyor ! Analitik psikolog ve astrolog Liz Greene Satürn’ün etkilerini ruhsal bütünlüğe ulaşma süreci olarak açıklıyor. Acının, kısıtlanmışlığın ve disiplinin daha büyük bir farkındalık ve tatmin için deneyimleneceğine işaret ediyor. Bu durumda annelerin acısı, yada halkın acısı gerçekte görünenden çok daha fazla, çünkü cevap aranan sorunun temsili sembolü ‘Ülkemizin çocuklarını kim yedi ?’. Hangi anne buna müsaade edebilir ve ne kadar tolerans gösterebilir ? Şimdi bu sorunun cevabını bulabilmek için kendimizle ve geçmişimizle yüzleşeceğiz. Tutmadığımız yası tutacağız. Kendimizi çaresiz ve yalnız hissedeceğiz. Bu sürecin içinde kendi seçimlerimizi ve önceliklerimizi yeniden değerlendireceğiz. Sonucun içindeki katkımızı gerçekçi bir şekilde görmemiz ve fark etmemiz gerekiyor. Aksi halde ileride pozitif bir değişim beklemek sadece hayal olur.



Geçmişe dönünce enteresan bir başlangıç noktasına da burada değinmek istiyorum. Satürn en son Türkiye’nin Ay’ına kavuşum yaptığında, yani Türk halkıyla son kez kucaklaştığında Kasım 2002 genel seçimleri yapılıyordu. Yani şu anda o zamanlar yaptığımız tercihlerin sonuçlarıyla yüz yüzeyiz. İşte size gerçekler ! Taa o zaman yaptığımız seçimlerin sonuçları ortada, şimdi ne yöne gitmek istediğinizin farkına varabilmek için eskiyi gerçekçi bir şekilde değerlendirmeniz gerekiyor.



Ne yazıkki Nisan 2010’da anneler ve halk daha çok acıyla ve üzüntüyle yüzleşebilir. Temmuz 2010’a kadar bu mevzunun yeni safhalarıyla adım adım yüzleşerek ilerleyeceğiz. Nisan ve Mayıs ayları oldukça kritik ve gerilimli olacak. Temmuz 2010 ise bu başlangıcın neticesini sürpriz bir şekilde ortaya koyacak. Ne yazıkki gerilimin daha da artacağını ve daha komplike, daha şaşırtan bir hal alacağını hesaba katmak zorundayız.

İyimserliğimizi korumak istersek şayet, o zaman birlik ve beraberliğin güçleneceğini ve 'biz' olma bilincinin halkta gerçekçi bir şekilde oluşacağını söyleyebiliriz. Bu yorum sembolizmin arzu edilen bir tezahürü olmakla birlikte oldukça iyimser bir yorum olarak kalabilir. Çünkü kollektif güçlerin baskısını söz konusu gerilimli aylarda daha yoğun hissedeceğiz. O yüzden bireysel olarak kendi bütünlüğünüze ve farkındalığınıza yönelmeniz şimdi çok önemli. Bu şimdi, küçücük bir adım olabilir, kendi bütünlüğünüze yönelen dış dünyada atılmış küçük bir adım. Bütünlük hali bireyliğin (self) arketipiyle sembolize edilir*. Bireyler değişmedikçe toplumun yazgısının değişmesini ve bütünlüğü beklemek sadece hayal olur.

Yazan Meltem Ersoy 22 Ekim 2009
10-23-2009 04:33 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir