Değerlendir:
  • 18 Oy - 2.83 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Benim Adım Yalnızlık : Orhan Pamuk
Yazar Mesaj
Luli Çevrimdışı
√īoℓэ†
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 740
Üyelik Tarihi: Aug 2008

Rep Puanı: 6

Mesaj: #1
Benim Adım Yalnızlık : Orhan Pamuk
[Resim: pamuk4.jpg]

Nobel ödülünün üzerinden yeteri kadar zaman geçti. Artık sakince Orhan Pamuk üzerine astrolojik analize dayanan bir kaç satır yazabilirim. Herkes söyleyeceğini söyledi sayılır . Bana göre satır aralarında kalmış bir kaç nokta bakalım yıldız haritasında görülebiliyor mu?

Bugünkü konumuz yalnızlık. Yalnızlık deyince benim aklıma son günlerde Orhan Pamuk geliyor. Takip ettiğim kadar röportajlarında yalnız bir insan olduğundan kendisi de bahsediyor. Sabah erken saatler de masa başına geçip bütün gün yazıp , sonra beğenmediklerini çöpe atan, takrar tekrar yazıp, ofisinin koridorda sürekli volta adan bir yazar. Sanki kendisini yalnızlığa mahkum etmiş gibi. Hastalığı dolayısıyla hastaneden çıkamayan , ya da hayatının bir bölümünü hapishanede geçirmek zorunda kalan insanın hissettiği yalnızlığa ne kadar benziyor. Ancak bu benzerliğin yanıltıcı olmaması gerekir. Burda bahsettiğim kişinin duyduğu yalnızlık hissinin benzemesi.

Pamuk kendisini sadece çalışma ofisinde değil dünya üzerinde de yalnız kalmaya mahkum etti sanki. Politik bir geçmişi olmamasına rağmen Türkiye'de politik alanda söz sahibi olmaya çalışması , gerçeklerle bağdaşmayan bir avuç sözün ardından Türkiye'de birçok kişinin tepkisini çekmesi kendisini ülkesinde yalnız bıraktı. Uluslararası şöhret kazanmak için yapmış olduğu hamleler kendisine , belki yıllar öncesinden planladığı gibi, Nobel ödülünü getirdi, ama hayatı boyunca bu ödülü yapmış olduğu edebiyat dışı ifadeleri sonucu mu , yoksa yazdığı romanlarla mı aldığı tartışmaları belki yıllarca devam edecek. Türkiye'den Nobel ödülünü başka alan yazar da bir gün çıkar. Türkiye'nin yaratıcılık ya da başarı yönünde sorunu olmaz. Ama Orhan Pamuk hayatı boyunca bu ödülü aslında neden aldığı sorusunun cevabını belki hiç bulamayacak. Bu da kişisel yalnızlığını sadece ülkesinde değil belki daha çok kendi içinde artıracak.


[Resim: pamukharita.jpg]


Kendi ifadesiyle gece yarısını çok az geçe doğan Orhan Pamuk için yıllar önce 07 Haziran 1952 , saat 00:10 olarak not almışım . Hint astrolojisine göre çıkarılmış haritasına göre yükselen burcu Kova . Kova burcunun yöneticisi ise Satürn. Satürn asket kişiliği ifade eder. Yani toplumdan uzaklaşmış , inzivaya çekilmiş insanları gezegenler ailesi içinde temsil eden Satürn'dür. Bunu yalnızlık olarak da anlayabiliriz. Yalnızlığı ifade eden evler ise öncelikle onikinci ev daha sonra sekizinci evdir. Onikinci ev mokşa olarak yani inziva evi olarak bilinir. Kişi yukarda da değindiğim gibi inzivayı hastanede , hapishane de ya da kendi arzusuyla mistik gelişim amacıyla seçtiği ortamda yaşayabilir. Sekizinci ev ise bu yönde onikinci eve göre biraz daha yumuşamış etki veriyor. Ancak kişilikle ilgili gezegenlerin sekizinci evde yer alması yine kişiyi yalnızlığa itebiliyor.

Şimdi daha önce yazmadığım çok ilginç bir konuya değineceğim. O da bir gezegenin iki olumsuz gezegen tarafından sıkıştırılmış olması. Bir gezegenin her iki tarafında olumsuz gezegen varsa, ki her bir tarafta tek bir olumsuz gezegen olması bu etki için yeterli olabiliyor, o gezegen sanki nefes alamıyor gibi bunalıyor ve olumlu etkileri azalıyor. Ben bunu kapalı yerlerde kalmaktan bunalan insanlara benzetiyorum. Bazen asansörde yalnız kaldığımızda bunalır ve o sıkıntılı halimizle kendimizi daha kötü hissedebiliriz. İşte Orhan Pamuk'un yıldız haritasında birinci evin yöneticisi Satürn hem sekizinci evde yer alarak kişisel yalnızlığını artırmış , hem de her iki tarafındaki olumsuz gezegenler tarafından sıkıştırılmış. Bu da adeta çevresiyle sağlıklı ilişki kurmasını engelliyor. Saturn'ü sıkıştıran gezegenler dokuzuncu evdeki Mars ve yedinci evdeki Ketu.

Sanırım biraz da Ketu üzerinde durmakta fayda var. Ketu Pamuk'un haritasında yedinci evde yer almış. Yedinci ev ilişkiler evidir. Bu evi sadece evlilik olarak almamak gerekir. Ticaretteki ortaklar da yedinci evden incelenir. Burda ilişkiler dediğimiz zaman , nasıl birinci ev kendimizse, yedinci evde birinci evin karşısında olduğu için ötekiler gibi düşünmeliyiz. Yani burda bahsettiğim evlerin değerininn anlaşılması için bir formül gibi alabilirsiniz. Yani yedinci ev kişinin dışındaki diğer insanlar olarak anlayabiliriz. Bu evde bulunan Ketu da yine münzevi gezegenlerdendir. Ancak burda dikkat edilmesi gereken yorumda bir detay söz konusu. Ketu Orhan Pamuk'un kişiliği ile direk ilgili değil, daha çok onun diğer insanlarla olan ilişkileriyle ve başka insanlara nasıl yaklaştığıyla ilgili. Ketu da eğer zayıfsa bulunduğu evle ilgili konularda krizlere ve skandallara yol açabiliyor. Orhan Pamuk'un yıldız haritasındaki Ketu ise oldukça zayıf, çünkü 00:49 derece, bu da gezegeni zayıf kılıyor.

Bir yazarın yıldız haritasının inceleyip yazarlığını analiz etmeden olmaz. Dördüncü ev iç dünyamızı ve ruhsal yapımızı ifade eder. İşte Orhan Pamuk'u iyi bir yazar yapan de dördüncü evde yer alan gezegenler. Bu evde üçlü bir kavuşum görüyoruz. Güneş, Venüs ve Merkür bu evde yer almış. Venüs Merkür kavuşumu klasik bir yazarlık yogasıdır. Her türlü gezegen kombinasyonuna yoga dendiğini ve yüzlerce yoga olduğunu biliyoruz.Venüs dördüncü ve dokuzuncu evlerin, yani bir köşe ve bir üçgen evin yöneticisi . Merkür ise beşinci ve sekizinci evlerin yöneticisi. Bu kavuşumu raja yoga olarak değerlendiremiyoruz , çünkü Merkür köşe ya da üçgen evlerden birisinin yöneticisi olduğu halde aynı anda bir dusthana evlerden ( burda 8. evin ) birinin de yöneticisi olduğu için raja yogayı bozuyor. Ancak Pamuk'un haritasındaki olması beklenen raja yogayı aynı evde yer alan yedinci evin yöneticisi GüneŞ Venüs'le yaptığı kavuşumla gerçekleştiriyor.

Dördüncü evde raja yoganın yanı sıra bir kaç ilginç etki daha var. Budha aditya yoga dediğimiz Merkür'ün yanık olmaması durumunda oluşan yoga da Pamuk'un haritasında bulunuyor . Bu yoga da Orhan Pamuk'un kesin bir zekası olduğunu vurguluyor. Toplumun üst seviyelerine tırmanmasına yardımcı oluyor. İşin ilginç tarafı yazarlık verdiğini söylediğimiz iki gezegen Venüs ve Merkür'ün ikisi de yanık durumda. Yani raja yoganın bir ayağı olan Venüs yanık. Hem üstün bir başarı var, hem de bu başarının tadı bir türlü çıkamıyor, kuşkularla örtülü ve endişlerle bezenmiş. Milyonlarca kişi Nobel ödülünü haketmediğini düşünüyor. Yanık bir raja yoga için bence bundan daha güzel bir harita örneği bulamazdık.

Haritadaki diğer unsurları keşfedilmek üzere hint astrolojisi öğrenen okuyucularıma bırakıyorum . İncelemek isteyenleri daha bir çok ilginç malzemeyle dolu bir yıldız haritası bekliyor.


03.11.2006 / Metin Özenbaş.

01-20-2009 01:46 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir