kariyb Yazılan:astroloji hakkında bilgili olanlar genellikle kişinin doğum haritasını inceleyerek yorum yapmakta.fakat burçlara ilgisi olan ama bilgisi olmayanlar kendilerini daha çok güneş burçlarına göre değerlendirmekte.bana göre işin ilginç tarafı astroloji bilgisi olanlarda güneş burcunu yükselenden daha ön planda görmektedir.örneğin kova çocuğu ,kova kadını vs. gibi değerlendirmeler kişinin güneş burcuna göre yapılmakta oysa yükselen burca göre değerlendirme daha isabetli olacaktır.güneş burcu kova,yükseleni koç olan bir çocuğu kova çocuğu olarak değil koç çocuğu olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.kişinin güneş burcu istidadını yani kapasitesini,potansiyelini belirlemektedir.yükseleni ise kabiliyetini belirlemektedir.dış görünüşünden karakterine kadar çok büyük etkileri olan yükselenin güneş burcuna göre ikinci planda görülmesi bana pek uygun gelmiyor.kaldı ki 35 li yaşlardan itibaren yükselenin etkisi %70-%80 lere varmaktadır.kapasite mutlaka önemlidir ama bana göre kabiliyet daha önemlidir.çünkü kişi kapasitesini kabiliyeti oranında ortaya koyabilir.hazır bir konu açmış iken alakasız olacak ama bir konuya daha değinmek istiyorum.uranüs ve satürn hakkında ahmed hulusi haricinde kimsede okumadığım bir yorumu paylaşmak istiyorum.o da şöyle; satürnü de uranüsü de yüksek akıl temsilcisi olarak yorumluyor.satürn maddeye yönelik yüksek akıl,uranüs manaya yönelik yüksek akıl veriyor.ek olarak şu bilgi de verilmiş: kişinin yükseleni oğlak ise güneş burcu ne olursa olsun -kova hariç-satürn baskın gelir ve kişi oğlak burcunun özelliklerini ağırlıklı olarak yansıtır.kova hariç ifadesinden anladığımda uranüsün manaya yönelik verdiği yüksek akla, maddeye yönelik yüksek aklın baskın gelemeyişidir.
Yükselen burç bir maske.Tabiki o burcun özelliklerini taşıyoruz,ama bu kendimizi ifade ediş şeklimiz.Carl jung'ın bu konudaki yaklaşımı ise bana çok ilginç geliyor.Dış dünyaya gösterdiğimiz bu maskenin(persona),aslında kollektif bilinçaltımızdan en uzak olan yanımız olduğunu söylüyor.Kendimize göre bu sergilediğimiz iyi imajın,aslında yanlış bir imaj olabileceğini,özümüzle temasta olmadığını,en kötüsüde bunu asıl doğamız zannedip,sakladığımız 12.ev gerçeklerine ulaşmada bir engel teşkil edeceğine değiniyor.
Güneş burcumuzu ise,o burcun özelliklerini kimliğimizi geliştirmede izlediğimiz yol olarak değerlendirmek gerekiyor.Mesela Steven Forrest İçinizdeki Gökyüzü kitabında şöyle yazmış ''
Burçları bir tipoloji olarak okursak,hala falcılık yaparız.'Koç burcundansın, yani cesur ve maceracısın'.Eğer büyüme metodu olarak okursak,herşey değişir.Daha büyük bir yazgının olasılığının tadını ekleyebiliriz.''Koç burcusun,daha cesur olmalısın.Bu dünyada iradeni geliştirmek için bulunuyorsun.Doğduğundan bu yana,ölene kadar devam edecek,kamçılayıcı ve ürkütücü deneyimlerle karşı karşıyasın.Yazgın bunları cesaretle karşılamak.Ayağa kalk ve yüzleş.Düşersen sadece yılgıyla korkuyla kalırsın''
Yani bir kova sıradışı ve özgür olamazsa,bir aslan sahnelerde olamayıp dikkat çekemezse,güneşi söner ve kimliğini tam oluşturamadığı için özünde çok huzursuz olur aslında.
Ay burcu ise,hislerimiz, duygularımızdır.Ve onları doğuştan getiririz,en derin ihtiyaçlarımızdır.Mesela ay'ı boğa olan biri,güneşi boğa olan birine göre daha fazla boğadır.Çünkü bu özellikleri derinden hissediyordur,ne olduğunu tepkisel olarak bilir.Oysa güneşi boğa olan biri bu kimliği oluşturmayı deneyimleyecektir.