[uranus]

Sevgili Arkadaşlar,

Bu alt başlıkta amacımız , kendimize ait olmayan , eş, dost, cocuk gibi harita yorumlarini yaptırmanın ; yorum isteyene karsi nasıl sorumluluklar yüklediğini cok önemli negatif sonuclar da doğurabileceğini, kişilerde nasıl önyargıya sebebiyet verdiğini ...örneklerle anlatmaktır.
Katılımlarınızı bekliyoruz....
sevgiyle kalınız....)

[uranus]

Sevgili, Eş Harita Yorumlarını İstemek...

Bu, aslında çok derin, ince ve geniş bir konudur. Yanlış ya da doğrudur diyemiyorum ama bence son derece gereksiz bir istektir...
Çünkü :
“Astrolojide İlişkiler“ başlığında da cok yazmıştım, işin özünde kişinin kendisi vardır. Kişi önce kendisini tanıyacak, kendinin farkına varacak ve kendisini doğal olarak yasıtacaktır. Her ilişkide „doğallık“ bence son derece önemlidir. Kişi kendisini „en iyi“ nasıl hissedecekse o şekilde yansıtmalı, o şekilde davranmalı ve tavırlarını o şekilde koymalıdır. Bizler ne zaman başkaları için kendimizi duzenlemeye kalksak, kesinlikle er ya da geç çuvallarız. İçimizde bir surü şey biriktiririz ve bir gun patlarız... Ustelik, neden patladığımızın farkına bile varmadan patlarız...
Başkalarını mutlu etmek için yaşanmaz. Önce kendimiz nasıl mutlu olacağımızı bilmemiz lazım, ve ancak ondan sonra bu mutlu halimizi yansıtırız ve „yansımalar dunyası“ karsımızdan da bize geri yansır...
Örnek:
Koca eve gelir... Kadın mutfakta yemek hazırlamıştır...sofra kurulur, yemek yenir... adam bir tesekkur bile etmeden , ya da karısını takdir etmeden kalkar sofradan, alır tv uzaktan kumandayı eline....
Karısı der ki.... yahu be adam, o kadar calıstık, didindik pazara gittik, salata ayıkladık, yemek yaptık bir takdir bile etmedin...adam da yeni evliyse ya özur diler, ya da eski evliyse duymamazlıktan gelir ...ya da ters bir sey soyler....nerde „yansımalar dunyası“? Nerde „kendin olmak“?
Sayın Kadın, sen kocanı ya da cocugunu kac kere takdir ettin de sana yansımasını bekliyorsun bunun? )
Kadının kocasını hic takdir etmemesi yansımıstır kendisine aslında...

1- Yorumcu; kişinin sevgilisini ya da eşini yorumladığında, diyelim ki o kişi için olumlu şeyler söyledi... Sonucta neler olur
- Kişi sevindirik olur ilk anda.

- Kişi sonra kendisini dusunmeye baslar, “yahu adam (kadın) mukemmel cıktı ya ben, ben ona layık mıyım acaba????”

- Bu adamı (kadını)elimden kacırmamam lazım, huyuna suyuna gore hareket edeyim bari…. (1. en buyuk tuzak !)

- Aman ne iyi, zaten ben de mukemmelim…gül gibi gecinir gideriz iste…(2. tuzak)

Kişi mutlu olmak icin caba göstermeyecektir…Halbuki özellikle ikili ilişkilerde mutlu olmak için çaba göstermeyi bir görev olarak kabul etmeliyiz… Aynı sabah kalktığımızda yüzümüzü yıkamak bir alışkanlık haline gelen görev ise, ya da yatmadan diş fırçalamak gibi…bunu da bu sekilde alışkanlık haline gelen bir görev olarak düşünmeliyiz….Yani ilişkilerde mutlu olmak, tamamen karşılıklı çabaya bağlı bir inşaat yapmaya , bir yapıya benzer….

2- Yorumcu, yorumunda o kişi için olumsuz şeyler söyledi, ya da zor olayları deneyimleyen bir kişi oldugunu soyledi…ya da özetlersek, yorum isteyene ters gelen bir takım potansiyellerden bahsetti….Sonucta ne olur?

- Kişide hemen tedbir alma durumları içsel olarak başlar…belki kasti de, yani bilerek de yapabilir bunu….Mesela , diyelim ki (aslında hic bir yorumda boyle bir sey gozukemez , ama halk dilinde cok soylenir maalesef) sevgilisi capkın, ya da cimri, ya da paraya cok deger veren biri, ya da kıskanç… çıktı….Yorum isteyen hemen önyargıyla hareket edecek ve “kendin ol” dan uzaklasacaktır… bir iki kere gec kalsa hemen sorgulamaya baslayacaktır… bir sey istese, “vay be..zaten bu paraya cok duskundu..al işte çıkıyor ortaya..” diyecektir…

- Bir olay yaşanır… objektif gözle bakamaz o olaya ve sucu hemen eşine atar, çünkü beyninin bir tarafında , yorumcudan duydugu o olumsuzluklar aktif hale gelecektir…veeee sonucta kendini haksızda olsa hep haklı gormeye calısacaktır….Zaten kendini haksız görmeyi düşünemez bile.

- Eşine karşı sevgisi o kadar buyuk ki… Onun her olumsuz hareketinde onu poh pohlayacak, içinden de “yaa zavallı, zaten haritasından da belli, zor olaylar yasıyor, bari ben destek olayım ona…” diyecektir… ya da çapkınlığı gündeme geldiğinde, “yaa napsın adam iste zaten boyle bir potansiyeli var, yapsın da rahatlasın bari…” diyerek teselli arayacak ve ustu görünen buz dağının altını yavaş yavaş örmeye başlayacaktır…Yani içine atacaktır eşinin bir suru yanlışlarını…hatta onaylayabilir de…ve farkında olmadan çok önemli ve tatsız bir adım atacaktır : Tahammül göstermeye başlayacaktır… İşte o zaman ayıkla pirincin taşını…

Sonucta yorumcunun, o kişi için gösterdiği olumlu ya da olumsuz potansiyeller, yorum isteyeni bağlamaz , bağlamamalı…herkes “kendi olsa”, hiç problem olmuşmaz zaten….Butun mesele karşındaki insanı Kabul Etmek ya da etmemektir…Yorumcuya gore olumlu olan potansiyeller o kişiye hem ters gelebilir, hem de harita sahibi yarın öburgün ters bir hareket yaptığında , yorum isteyen çok buyuk hayal kırıklığı yaşar, ters köşe oluverir…Çünkü sen sevgilin hakkında yorum istediginde artık kesinlikle bir önyargıya sahip olursun . Önyargıya sahip olmak , iyi ön yargılar ya da kötü önyargılar…farketmez…hepsi kötüdür….

Cocuk Haritası İstemek :

Gelecek yazımın konusu olacak… vakit bulabirsem tabii…

Sevgiyle kalın…

[SESAME]

bildiğimiz ama bir türlü kendimize yakıştıramadığımız, hep başkalarında beğendiğimiz yada beğenmediğimiz..biz, kendimize daha yakından bakmalıyız: hakkımızı alarak, hakkını vererek

elinize sağlık,

love ;

[garantici]

uranus teşekkürler gerçekten dimi günümüzde maalesef çok basite indirgenmiş bi şey "kendini bilmek" kendini iyi kötü tüm yönleriyle karşısındakinden de ne bekliceni ne beklemesi gerektiğini çok iyi bilir sorun da olmaz

[uranus]

Cocugunun harita yorumunu istemek....

Valla arkadaslar bu bence, sevgilisinin, kocasinin, karisinin haritasini istemekten cok daha riskli bir istektir...Cunku neticede, hicbir zaman vazgecemedigin ve hicbir karsilık beklemeden sevmen gereken birisinin yorumu olacak....
Senin eşinle beraber ortak yaşadığın sevginin bir ürünü olan çocuğunun yorumu...

Bir kere şunu baştan kabullenmek lazım.

Bir çok psikoloğun da dediği gibi, cocuklar küçük insanlardır...Karakterleri ne anneye ne de babaya benzemek zorunda değildir.Onlar kendi baslarına başlı başına apayrı karakterlere sahip olabilirler... Kardesleri olanlar bilirler, aynı aileden , aynı kulturden yetişseler bile cok farklı kişiliklere sahip olabiliyorlar...Çünkü herkes hangi potansiyellerle doğmuşsa, o haritayi gercekleştireceklerdir.... Tabii ki biyolojik olarak bir kan bagi, genetik benzemeler olacaktir, ama bunlar tamamen fizikseldir. Fakat harita yorumu genelde ruhsaldir, kişiliğini, potansiyellerini gösterir..nelerden zevk alir, nelerden almaz, nasil bir mutluluk anlayisi vardir, partner anlayisi, zirve anlayisi, finans anlayisi....korkulari...hassas noktalari...kuvvetli vce zayif yonleri...(neye gore, kime göre kuvvetli yonler, zayif yonler....hahaha...)

Cocuklar tam kişiliklerini ergenlik cagindan sonra kazanirlar ve hepimiz biliriz ki ergenlikle beraber cok degisen olmustur...içe donuk bir tip, dışa dönük olabiliyor ergenlik sonrasi...ya da tam tersi...neticede 2. Saturn dongusune denk gelen ergenlik cagi sonrasinda tam kişilikleri oturmuş oluyor cocuklarin.

Buna göre bir cocuk haritasinda neler soylenmeli, nasil soylenmeli, neler niçin söylenmemeli..bunlari hep anlamak lazim...Cocuk harita yorumu , buyuklerinkinden cok farkli yapılır.Özellikle 21 yas üstü (ilk Uranus ve 3. Saturn dongüsünü bitirmistir.) kişilerde artik potansiyellerin nasil açığa cıkacağı belli olmustur, aldığı kultur, eğitim, çevresi bellidir ve butun bunlarla bagdaştırmak zorunda olduğumuz yorumlar çok daha isabetli ve kişi için değerli olmaktadır. Ama daha ufak yaşlarda olanların , özellikle bebeklerin yorumlarında o kadar çok isabetsiz kararlar verebilirsiniz ki, sonucta anne - babayı yanıltma payınız cok buyuk olur ve bu faydadan ziyade zarar da getirebilir...
Ama o kadar israrla isteyen tanıdıklar var ki, acaba cocugum ilerde nasıl birisi olacak , diyen, maalesef kıramıyoruz ve yapıyoruz yorumları...Ama ben şahsen bir buyugun yorumunu en az 7-8 sayfa yazarken, boyle özel tanıdık durumlarında özellikle 1, max. 2 sayfa yazabiliyorum...
Yazdiklarim genelde burcunun ve yukseleninin ne anlama geldikleri, spor ya da sanat potansiyelinin olup olmadigi, egitiminde annesinin mi yoksa babasinin mi daha fazla agirlik tasidigi, filan gibi cok genel seyler...Özellikle korkularindan, partner anlayisindan, finans anlayisindan, mutluluk anlayisindan hatta bilincaltını temsil eden Ay potansiyellerinden, açılardan filan bahsetmeye hiç gerek yoktur....Çünkü bunlarin hepsi değişebilir zaten esasinda bunları bilmenin, ne cocuga ne de ebeveyne bir katkısı olamaz...zararı ama olabilir...
Mesela,
Korkularini bilirseniz, ebeveyn olarak, bu artik sizin icinizde buyuyerek farkında olmadan sizi de etkileyecektir..."aman cocugumu bu konularda korkutmayalım..." dersiniz ve cocugunuza korkusunu tanımasina, belki de onu yenmesine fırsat vermezsiniz, ve bunu farkında olmadan yaparsınız...çocuğunuzun hata yapmasını engellemiş olursunuz ki bu çocuğa yapılacak en buyuk zarardır....Çocuk hiç bir şey öğrenemeden lay lay lom buyur....

Akademik kariyer potansiyelini ögrendiniz (9. ev) şu şu konularda okumasi iyi olur dedi, yorumcunuz... bu, yıllar gectikce bulundugu ortama, arkadaş cevresine göre bile değişebilen son derece değişken bir potansiyeldir, ayıkla pirincin taşını şimdi...ön yargılı bir ebeveyn, yorumcu şunu bunu dedi diye çocuguna dayatmalar yapacaktır, ister istemez...
Herke ssunu bilmelidir ki, gözuken potansiyellerin nasıl açığa çıkacağı ufak yaşlarda kesinlikle belli olamaz...o zaman bu tur beklentilerde bulunmak hem kişinin kendisine hem de çocuğuna haksızlık olmaz mı?
Mutluluk anlayışını ögrendiniz (5. ev potansiyeli) benim çocugum şunlardan mutlu olur, bunlardan olmaz....mesela aslan burcu kesiyor oldugunu goren bir yorumcu, "allah be, super valla, cok eglenceye merakli olacak, yaratıcı olacak, bak Marsı da burda zaten, enerjisini gösteri dunyasinda harcayacak, hep kendini göstermek isteyecek, bol aşk yaşayacak...falan ...filan... simdi bunu ögrenen anne ne yapar, hele bir kız cocuga sahipse...."eyvah, yandik" demez mi? zaten boyle bir yorum bastan yanlis ama cok yapılıyor...düşünsenize cocuk yengec, 1. evinde de Ay var, hadi göstersin kendisini eglence dunyasinda da gorelim....gibi bir cok örnek sayabiliriz....

İsyan etme potansiyeli vardır mesela cocukta...herseye isyan eder, itiraz eder, kendi istedigini yaptirmak ister..(mars - pluton karesi, mars saturn karesi... ama hangi evde duruyor, harita butunuyle ne durumda filan...) pedagojide 3-5 yas = itiraz yaşıdır...ister bu potansiyel olsun, ister olmasin her cocuk itiraz edecektir...eh, bu yastaki cocuga tabii ki bu potansiyel soylenmemelidir...cok yanıltıcı olur , cunku normal olarak zaten cocuk bunu yaşayacaktır o yaşta... diyelim ki cocuk o yasta degil de 7 yasında...İsyan etme potansiyeli olan bir cocugun bu potansiyelini bilmenin, anababaya ne faydasi olacaktır...??? Yorumcu burada bir çözüm, bir tavsiyede bulunamazsa zaten o yorum havada kalır ve anababa, caresiz ve ne yapacağını bilemez bir durumda kalabilir...Mesela boyle bir durumda anne ya da babanın cocuguna karsı baskıcı bir tavır sergilemesi tavsiye edilebilir ki cocugun bu potansiyeli ortaya cıksın ve cocuk rahatlasın. Cunku herseyin suklum puklum ve sessiz oldugu bir evde bu cocugun cok canı sıkılacak, isyan etme potansiyelini gösteremeyecek ve bunalıma dusecektir...gibi yorumlarda , yardımlarda bulunmak lazım ki astroloji zarardan ziyade fayda sağlasın....
Cocuk yorumu yapanın kesinlikle biraz psikoloji, biraz pedagoji bilmesi gerekiyor, yoksa zarar verebiliyor...
Cocuguna astrolojik yorum isteyen anne ya da babaya nacizane tavsiyem, ilk önce astrolojinin ne anlama geldigini, amacının ne oldugunu cok iyi anlamalarıdır. Yorumcunun bunu o kadar iyi sekilde anlatması lazım ki, sonucta ebeveyn ilk önce kendi haritasını ister, cocugunun kendisi icin ne anlama geldigini ögrenir ve ondan sonra cocugunun yorumunu ister....Ama tabii ki çocuklarda yine de kapalı yorum yapmak lazım...

Şahsi düşüncelerim böyle sevgili arkadaslar...)

sevgiyle kalın hep...

[SoL@RÎ$]

teşekkürler uranus yorumların harikaydı aynen katılıyorum ama bu hataları bende yapıyorum farketmesemde cok tuzaklara düştüm zamanında tabi çocuklar konusunda ve özellikle cocuklarımızın egitiminde çok dikkatli olmamız gerekiyor bunu vurgulaman cok güzeldi... hele ki bilmeden kulaktan duyma fikirlerle cocuklarımızın pskolojilerinde onarılmaz yaralar acılabiliyor unutmayalım ki onları küçük bir birey olarak göremezsek hersey daha da cıkmaza giriyor umarım hepimiz düzgün bir bilinçle egitimle harika cocuklar yetiştiririz

[yezda]

uranüs ne güzel anlatmışsın yaaaa okurken hiç sıkılmadım,bir çocuğum olursa eger bu yazdıklarını kesinlikle dikkate alıcam öpüldün

[hiro nakamuro]

uranüs verdiğin bilgiler ve yorumların çok güzel demek istediğini anladım aslında ben hayata şöyle bakıyorum mesela bişey yaşarken onu yoğun yaşarken birden bi durup durum değerlendirmesi yapıyorum ve analiz yaptıktan sonra ben ne kazandım ben ne kaybettim ne hata yaptım diye düşünüyorum ve en çok önem verdiğim konu insanların kaderlerine hükmetmemek çünkü insan kendi kaderini kendi değiştirmeli ben böyle düşünüyorum.ben şuna çok kızıyorum mesela insanların bencilliği bunu çok yapıyorlar sırf egoları için insanların kaderlerini çok değiştiriyorlar insanlara hata yaptırıyolar düşünsenize egosu çok fazla olan bir aile çocuğunu nasıl yetiştirir kendi istediği şeyleri yapmasını istiyor çocuğun haritası zayıfsa onların arasında kalır psikolojisi bozulur bi sor cocuk bunu istiyor mu seviyor mu sonra cocuk hata yapıyor sonuçları iyi olmuyor psikolojisi bozuluyor veyada çocuk şanşlıysa haritası güçlüyse kaderini ailesi değiştiremiyor istediği şeylere ulaşmasını biliyor insan ilişkilerine dikkat edin insanların kendilerini ispatlamasına pek fazla izin vermiyorlar böylece kişilikleri gelişmiyor ve böylece kendini tanıyamıyor ve mutlu olamıyor senin dediğin gibi uranüs.bide senin yorumlarıda düşünürsek kişi yandı çünkü yaşam bi anda oyuna dönüşür hesaplamalar başlar işte o zaman yaşadığın hiç bir anın duygusu olmaz senin kişiliğinin karşısında ön yargılı biri ve yaşanamayacak anlar başlar.hayatın tadı kalmaz...bence çok haklısın konunda teşekkürler

[Orçun]

İnsanın kaderi, akıntıda ilerleyen bir nesne gibidir. Sonuçta olanlara pek fazla kafa yormadan, geçmiş ve gelecek üzerinde minimum kaygılar taşıyıp günlük hayatımızı dolu dolu geçirerek daha mutu olabiliriz.

[Serena]

ben bazı astroloji yorumlarının bazen çok ileri giderek insan beynini yönlendirdiğini düşünüyorum. insan herşeye olumlu bakar ve olumlu yaşarsa hayatı da olumlu olur.
daha bunun aksi bir örnekle karşılaşmadım.

gezegensel açılar kişinin '' negatif ve pozitif '' potansiyelini gösterir. hiçbir şekilde kadere işaret ettiğini düşünmüyorum.
örneğin bir mc- satürn karesi benim '' iş konusunda disiplinsizlikten kayıplara ya da gecikmelere uğrayabilme '' potansiyelime işaret edebilir ancak asla kesin sonuca işaret etmez. benim doğarken bu açıyı seçme sebebim, ruhumdaki disiplinle ilgili bir eksikliği iyice deneyimleyebileyim, iyice görüp düzeltebileyim diyedir. bu noktada gezegenler ,çeşitli etkilerini sunarak ruhun kendi seçtiği deneyimine yardımcı olmaktan öte bir şey yapmaz.
asla ve asla kesin sonuç değildir. insiyatif tümüyle şahsın elindedir.

oysa, bazen kesin sonuç budur şeklinde yorumlar yapılabiliyor.
eğer, dış enerjiler tarafından kolaylıkla yönlendirilme potansiyeliniz varsa '' aa benim açılarım bu, demek ki bu böyle olacak '' dersiniz.

size öngörülen olumsuz bir astrolojik yorum, sizin bu olumsuzluğa iyice inanmanıza ve hayat realiteniz yapmanıza neden olabilir.

oysa kendimizi, ilişkilerimizi değiştirmenin, düzeltmenin anahtarı yine bizde.
astrolojinin en kat'i olarak verdiği kararları da tümüyle pozitife çevirmek bizim elimizde..

astrolojinin '' kaderciliğe götürebilen '' handikapına belki de hepimiz dikkat etmeliyiz.