Değerlendir:
  • 16 Oy - 3.44 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Geçmiş Olayları Yorumlamak
Yazar Mesaj
astrosohbet Çevrimdışı
Kızıl & Mavi
********
Neptunia Admin
lt=
Mesajlar: 7,901
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 172

Mesaj: #11
RE: Geçmiş Olayları Yorumlamak
geçmiş olayları yorumlamakla ilgili şunu söyleyebilirim , o gezegene ait geçmiş bir transit etkisinin sonuçlarını bilmek , ileride aynı gezegen transit yaptığında öngörü için bize ışık tutabilecektir.
mesela transit satürn yaklaşık 7 yıl önce natal venüse kare açı yaptığında sevgilisiyle geçimsizlik yaşayıp ayrılan bir kişi , bugünlerde transit satürn venüsüne ZIT açı yapıyorsa ilişkisine odaklanıp , ders alıp , daha olgun bir tavır sergileyebilir.. vs..

bu sadece basit bir örnekti , geçmişte olan birşeyin aynısı olacak diye bir kâide yok biliyorum , yinede biz Yorumculara ışık tutacak sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum.

10-22-2008 03:58 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
kariyb Çevrimdışı
Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 29
Üyelik Tarihi: Oct 2008

Rep Puanı: 0

Mesaj: #12
Cvp: Geçmiş Olayları Yorumlamak
Beatricé Yazılan:Astrolojinin bilimsel yani fizik anlamında kütle çekim kanunu uyguladığımızda kanıtı yok, öyleyse astrolojiye daha başka bir açıdan bakabilir miyiz? Önceden bilimsel olarak düşünüp dinle ilgisiz olduğunu savunuyordum ama zamanla ve olaya fizik açısından bakınca bilim olmadığını gördüm, dinden kastım İslamiyet, Hıristiyanlık vs değil sadece genel anlamda dinin yakın olduğu alanlarla ilgili okültizm. Dolayısıyla kainatı yıldızları okumak bir bakıma mecaz anlamda olmuyor mu? Benim düşündüğüm, bildiğim değil düşündüğüm, yıldızların sembol olması bu da transitlerde soru işareti bırakıyor tabii. Fiziksel anlamda Plütonu geçtim Mars bile bizi etkileyemez. Zaten astroloji konusunda en büyük şüphe de buradan doğuyor. Bir de şuan kullanılan astrolojinin binlerce yıl öncesinden olması ve pek değişmemesinden doğan astrolojinin yenilenmesi sorusu.

astrolojinin yenilenmesi görüşünüze katılıyorum.dini metinlerde 7 planet olarak geçmektedir.uranüs pluton neptün gibi gezenler yok.fakat bilimin sadece maddeye yönelik kısmı ile yetinmeyelim.fizik ötesi özellikle de kuantum fiziği bilimde yeni kapılar açmış ve neticesinde 20. yüzyılın materyalist görüşü çökmüş durumdadır.astroliji de burçlar olarak bahsi geçen güneş sistemi gezegenleri değildir aslında.takım yıldızların sembolize edildiği burçların yansıtıcısıdır gezegenler.yani sizin bahsettiğiniz marsın plutonun bile değil daha uzaktaki yıldızların etkisi söz konusu.ama tabiki fizki olarak etki değil metafizik daha doğrusu ışınsal bir etki söz konusu.konuyu biraz açacak olursak şöyle örneklendirebiliriz: kainatı makro beden insanı mikro beden olarak düşünürsek yıldızlar gezegenler vs. kainatın hücreleridir.tıpkı insan vücudunda sinirler vasıtası ile hücreler arası bir iletişim,etkileşim olduğu gibi evrenin hücreleri olan yıldızların birbiriyle etkileşimi de gayet makuldür.beyin en uzağındaki ayak parmağı ile bile iletişim halindedir.ve bunu sinirler vasıtası ile elektromanyetik ışınlar ile yapmaktadır.dolayısı ile uzak ve yakın tüm yıldızların birbiriyle ışınsal olarak iletişim halinde olduğunu söyleyebiliriz.aynı iletişim sistemini kullanan ve algılama kapasitesi müsait olan insan beyni de burçların ışınsal etkilemesi ile programlanmakta ve hayatı boyunca veri yüklemesi yapılmaktadır.günümüz teknoloji ile televizyon ve bilgisayar gibi örnekler bize bu konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.kısacası olay fiziki değil,kablosuz iletişimutandım gibi
10-26-2008 05:07 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
sultan Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 98
Üyelik Tarihi: Jun 2008

Rep Puanı: 0

Mesaj: #13
Cvp: Geçmiş Olayları Yorumlamak
Beatricé Yazılan:
kariyb Yazılan:
Beatricé Yazılan:Astrolojinin bilimsel yani fizik anlamında kütle çekim kanunu uyguladığımızda kanıtı yok, öyleyse astrolojiye daha başka bir açıdan bakabilir miyiz? Önceden bilimsel olarak düşünüp dinle ilgisiz olduğunu savunuyordum ama zamanla ve olaya fizik açısından bakınca bilim olmadığını gördüm, dinden kastım İslamiyet, Hıristiyanlık vs değil sadece genel anlamda dinin yakın olduğu alanlarla ilgili okültizm. Dolayısıyla kainatı yıldızları okumak bir bakıma mecaz anlamda olmuyor mu? Benim düşündüğüm, bildiğim değil düşündüğüm, yıldızların sembol olması bu da transitlerde soru işareti bırakıyor tabii. Fiziksel anlamda Plütonu geçtim Mars bile bizi etkileyemez. Zaten astroloji konusunda en büyük şüphe de buradan doğuyor. Bir de şuan kullanılan astrolojinin binlerce yıl öncesinden olması ve pek değişmemesinden doğan astrolojinin yenilenmesi sorusu.

astrolojinin yenilenmesi görüşünüze katılıyorum.dini metinlerde 7 planet olarak geçmektedir.uranüs pluton neptün gibi gezenler yok.fakat bilimin sadece maddeye yönelik kısmı ile yetinmeyelim.fizik ötesi özellikle de kuantum fiziği bilimde yeni kapılar açmış ve neticesinde 20. yüzyılın materyalist görüşü çökmüş durumdadır.astroliji de burçlar olarak bahsi geçen güneş sistemi gezegenleri değildir aslında.takım yıldızların sembolize edildiği burçların yansıtıcısıdır gezegenler.yani sizin bahsettiğiniz marsın plutonun bile değil daha uzaktaki yıldızların etkisi söz konusu.ama tabiki fizki olarak etki değil metafizik daha doğrusu ışınsal bir etki söz konusu.konuyu biraz açacak olursak şöyle örneklendirebiliriz: kainatı makro beden insanı mikro beden olarak düşünürsek yıldızlar gezegenler vs. kainatın hücreleridir.tıpkı insan vücudunda sinirler vasıtası ile hücreler arası bir iletişim,etkileşim olduğu gibi evrenin hücreleri olan yıldızların birbiriyle etkileşimi de gayet makuldür.beyin en uzağındaki ayak parmağı ile bile iletişim halindedir.ve bunu sinirler vasıtası ile elektromanyetik ışınlar ile yapmaktadır.dolayısı ile uzak ve yakın tüm yıldızların birbiriyle ışınsal olarak iletişim halinde olduğunu söyleyebiliriz.aynı iletişim sistemini kullanan ve algılama kapasitesi müsait olan insan beyni de burçların ışınsal etkilemesi ile programlanmakta ve hayatı boyunca veri yüklemesi yapılmaktadır.günümüz teknoloji ile televizyon ve bilgisayar gibi örnekler bize bu konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.kısacası olay fiziki değil,kablosuz iletişimutandım gibi

Fizik maddeyle ilgili değildir zaten kimya öyledir, fiziğin konuları daha soyutsaldır, soyuttan kastım ruhani değil tabii. Konu kuantumdan apayrı, bununla ilgisi olan daha çok astronomi aslında ama tamamen ilgisiz de. Benim demek istediğim de simgesel olmasıydı sanırım sizinki de ama bunun günümüz teknolojisiyle alakası pek yok. Kablosuz iletişim dediğimiz belli ışık yılı uzaklıktaki yerlerle olmuyor, ve insan yapımı durumların sonucu olarak insanlar tarafından kontrol ediliyor. Gezegenlerin etkilerinde ise olay bağımsız ki etki ne ile, o da belli değil. Radyo, televizyon bunlar frekans ve ışıma dahilinde olan şeyler, kainat dediğimizse dünya alanı kıyaslandığında, dünyanın virüs kainatında güneş boyutunda kalması gibi olur. Metafizikse fizikötesi yani yine ruhani diyebileceğimiz bir alan ve zaten ben astrolojinin bilimsel sorgulamasından bahsediyordum, metafizik değil.

Sevgili Beatricé, metafizik olanın fizikle ilgisini e=mc2 formulü ve izafiyet teorisiyle Einstein çözdü sanırım. Madde ışık hızının üzerinde bir hıza kavuşunca boyut değiştirir. Yani enerji görünür bir halden farklı bir boyutta farklı tür bir enerjye dönüşebiliyor. Bunu Einstein ispatladıysa, fizik ve metafizik diye iki alan kalmıyor..
Bunu astrolojiye taşırsak, şu anda bilim gezegenlerin bize etkisini kanıtlayamıyor olabilir. Ki belki de birileri kanıtlamıştır ama açıklanmıyor da olabilir. Bu, bu etkinin bilimsel anlamda olmadığı anlamına gelmez. Sadece o sırada bilinmemektedir ve bilinmeyen şey için de yoktur dememek lazım. Ama bilim adamlarımız diyor ne yazık ki...
10-26-2008 07:23 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #14
RE: Geçmiş Olayları Yorumlamak
sevgili Yıldırım,

su yazıları baska bir baslik altinda toplayabilir misin, bu baslik ile hic ilgisi yok....

Sevgili Arkadaslar,
yazilariniz cok ilginclesiyor...
ilk önce bazi duzeltmeler yapmaliyim... benim yazimda neptun dagi degil, nemrut dagi idi, aceleyle yanlis yazmisim.... ama kimsenin dikkatini cekmemis bu sefer, hayret, yoksa hemen duzeltirdiniz... elhamdulilllah...meselesi... neyse....,

Bence astrolojinin isinlarla , kuantum fizigiyle filan hic bir ilgisi yok...astroloji tamamen bir sembolizmadır...ve bu sembolizmaların yaydığı frekanslar vardır, anlamları vardır bizler icin ve bu frekanslardan bizler etkileniriz...yani tutup da venus den bizlere bir ask ışını ya da mars dan "hadi basla, hadi yap" diye bir ışın gelmez, yoktur boyle bir sey....
Bizim hayatımızda sembolizmalar cok yer tutarlar ve etki altında bırakırlar... parmagında alyans tasıyan bir kadına yaklasamazsınız, cunku onun evli oldugunu anlarsınız, ya da bir tshirt aldiginizda icinde yazan yıkama derecesi, ütü yapılamaz sembolü size bir seyler cagristirir, ya da trafik sembolleri, bir trafodaki kurukafa sembolü....
astroloji sembolleri ise tamamen evrenseldir ve butun dunyada gecerlidir...ve bunlar binlerce yıl önce o zamanın sartlarında o zamanın sistemlerinde, daha henüz günümüz dinleri yok iken ve o zamanın dunya goruslerinde , inanışlarında konmus sembollerdir. Daha sonralari islamda oldugu gibi diğer dinlerin de yayılması için kullanılmış (çünkü yepyeni bir dinin yayılması için insanların bir önceki inanışlarını da değerlendirmek ve yayılması istenen dinlerle bir sekilde bağdaştırmak gerekiyordu, ki bu cok normal ve mantıklıdır...), bazen kabul gormus bazen de o gunun sartlari ile reddedilmiştir... Örnegin ünlü islam Dr. u İbni Sina, mukemmel bağdastırdığı burc ve tıp bilgilerini, islam korkusu ile saklamak zorunda kalmistir....
Bu kadar eski ve kadim bilgilere sahip astrolojiyi, bugünün sartlarında, bugunün sistemlerinde açıklamak tabii ki çok zordur... ama gayet açıklıkla söyleyebilirim ki, biz insanlar her tarihte , her dönemde bir takım sembollerle içli dışlı yaşadık ve bu böyle devam ediyor....Astrolojik sembollerin yarattığı frekanslar, enerjiler tamamen deneme yanılma yoluyla bulunmuş, ama binlerce yıldır dogrulandığı için kabul görmüştür...Zaten kabul gören bir enerji, muhakkak kabul gören bir sembolün frekansıdır...
Eskiden gunese taparlardı, çünkü her sabah dogan ve aksam batan, gece ile gunduzu ayıran, ısı enerjisi veren gunes e neden, nicin sorulari soruldugunda cevap bulamıyorlardı ve hemen semboller yuklenirdi... yasam enerjisini sembolize eder ve bu sembolizma bugün de gecerlidir... gunesin dogusu sirasında yapılan meditasyonlar, kesilen kurbanlar, savasta hücum emirlerinin şafakta verilmesi....hemen hepsi yaşam enerjisinden faydalanmak icin uygulanan ritüellerdir ve günümüze kadar gelmişlerdir....
Burclar, hepimiz biliyoruz ki takım yıldızlarıdır ve o zamanın ihtiyacları dogrultusunda bir takım sekillere benzetilerek adlandırılmışlardır....Yine o zamanlarda örnegin sagittarius takım yıldizlari ilk defa isimlendirilirken ya da tarif edilirken herhalde Jupiter yay burcu takım yıldızları içinde bulunuyordu...ama Jupiter gezegeninden bir takım kozmik ışınlar yoluyla yay burcu insanlarına iyimserlik, felsefik düşünceler filan gelmiyordu ... bu tamamen yuklenmiş bir sembolizmadır... aynı binlerce yıl sonra Plutonun kesfedildigi dönemlerde 1937 , atom bombasının bulunusuna denk gelmesiyle onun da atom bombası etkisi yarattığı düşünülerek beden de en küçük parçacığı , huıcreleri sembolize ettigi, cok köklü değişimleri gösterdigi düşünülmüştür ve bu sembolizma yuklendigi için de, bu tür etkiler bırakmaktadır bizler üzerinde...bugunlerde plutonun artik gezegen olmadigi, ay dan bile küçük oldugu bilgileri konussulsa da astrolojiyi asla etkilemez bunlar, cunku yuklenmi bir sembolize vardır ve kolay kolay bu etki bu kabul görmüş sembolizmadan vazgecilemez... belki bin yıl sonra filan ...kim bilir...
Uranus de elektirgin bulunusuyla bagdastırılır, 1781 de bulunmustur... kimbilir, mars ın bulunusu, kesfedilişi sırasında dunyada neler oluyordu, hangi, savaslar, hangi fiziksel güç gösterileri ki savaslari sembolize ediyor, erkek enerjiyi, bedensel gücü, mucadeleyi, heyecanı, coskuyu.... mitolojide de Ares i, savas tanrısını sembolize ediyor....

Dolayısıyla ben bir takım ışınların filan geldigini kabul etmiyorum....astroloji insanlık tarihinde cok cok eski bir bilgidir, ve bugünün bilim tarifinde yer bulamaz. Ama şurası da bir gerçek ki, Astronomi ve daha sonraları bulunan matematik ; astrolojiyi aydınlatabilmek icin bulunmuş ve ilerletilmiş bilim dallarıdır....

B u arada hafta sonum, benden daha fazla din bilgilerine sahip kişilerle bu konuda açtığım muhabbetlerle gecti, söylemiştim ya, araştırma yapacağım diye... henüz yuzeysel kalmakla beraber şu bilgileri açıklamakta fayda var sanıyorum....

Allah, dunya, evren ve insanlık var oldugundan beri bazı özel kullar secmis, peygamberler, erenler... ve bunları dunyaya yollamıştır ki insanlara yardımcı olsunlar diye... idris a.s, davut, musa, isa, Hz....gibi

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
10-27-2008 12:00 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #15
RE: Geçmiş Olayları Yorumlamak
yazi yine önceden cikti, bitirmeden...kusura bakmayin pc de bir seyler oldu yine...gülücük))
her neyse ben devam ediyorum....
Ve bu kişiler, peygamberler ya da mevlana, yunus emre gibi erenler.... o gunun sartlarinda her ne problem varsa onlari allah a sordular ve cevaplarini aldilar.... zaten mantıklı olan da buydu... idris hazretleri de; tabii ki o tarihlerde astroloji yeni buluınmustu ya da gunes e, ay a , yıldizlara tapmaya yeni yeni baslamislardi, onlarla ilgili yüce yaratandan bilgiler almış ve bunları insanlara iletmiştir... İncilde de İdris adi geciyor, Kur'an da da musa peygamberin adnın gectigi gibi....
Bu evrenin yaratıcısı Allah olduğuna göre ve bunu da bu sekilde kabul ettigimize göre , matematik de , fizik de, tıp da , politika da, egitim de , saglık sistemleri de, aile, cocuk, deniz, trafik ...HERSEYİN DİNLERLE ALAKASI VARDIR ...diyebilir miyiz??? ehhh, deriz tabii ki...Böyle demek mantıklı gelse de herseyi bu sekilde ilgilendirmek, bağdaştırmak ne kadar dogrudur??? çünkü o zaman iş amacından uzaklaşmış olmuyor mu? Bu durum, her seyi dinlerle bagdastırmak, insanlara hic bir fayda sağlamaz, cünkü araştırmalar yapılmaz, ilerleme kaydedilmez.... bu böyledir denir , kabul edilir ve es geçilir.... kadercilik işte ...denir... napayım ki, ben pluton döngusu yasiyorum cunku, o yuzden bunlar oluyor, kaderim böyleymis, dersiniz.... ve odun gelip odun gidersiniz...hani bir fıkra vardır, bir imam bir köyde ezan okuyor, yagmur baslamis seller olmus, millet kacmış, imam kacmamış...adam minerenin tepesine cıkmış...kurekle sandalla gelmişler, gitmemiş, helikopter gelmiş kurtarmaya , adam onu da kabul etmemiş ve her seferinde , "siz merak etmeyin bana bişi olmaz, ben allahımın sevgili kuluyum o beni kurtarır , demiş... sonra sellere kapılıp ölmüş, cıkmış allahın huzuruna, ve cok kızgın, sitemkar bir tavırla sormus, ey allahım, ben sana o kadar ibadet ettim, insanları namaza cağırdım, bir suru sevap işledim...neden beni öldürdün ki??? ...allah -cevap vermiş... "ulan gerzek, sana 3 defa sans verdim hicbirini kullanamadın, birincisinde uyarilar aldin köy sakinlerinden, ikincisinde kayık yolladim, üçüncüsünde helikopter bile yolladim, salak misin sen.... Din ; insanla allah arasındadır ve bence hic bir ilime, fen e , sisteme bağdastırmanın faydası yoktur....açıklayamayacağın her ifadenin, olayın, davranışın önüne koyarsan, allah istedi o yuzden oldu dersin ve durumu kurtarırsın... iste o zaman astrolojiyi anlamanın, haritaları filan yorumlamanın da bir anlamı olmaz zaten...
Kader kelimesinin anlamı bence şudur. Anlamlandıramadığın , tam olarak bilmediğin her seye kader deriz... ama bilirsen kaderden cikar o.... dunyanın kendi ekseni etrafında 21.4 derece egik durması neticesinde mevsimlerin olusmasi ve sonucta buna bağlı olarak her seyin olusması nı açıklayamayız, ve bu, o büyük patlamada büyük bir şanstır ve işte allahın büyüklüğü deriz, kader deriz...allah boyle istedi deriz.....
ya da bir arının hayatının inceliğini anlayamazsınız, neden bu dunyada var oldugunu... Allah a bu yüzden inanırım ben... o kadar cok acıklayamadığım şeyler var ki....o cok buyuk bir güçtür... zaten kuran i kerimde de bunların hepsini cok guzel acıklıyor...
Sevgiyle kalin...gülücük)

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
10-27-2008 12:05 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Minais Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler

Mesajlar: 9
Üyelik Tarihi: Dec 2018

Rep Puanı: 0

Mesaj: #16
RE: Geçmiş Olayları Yorumlamak
Ben daha yeni ögrenmeye calisiyorum.Chiron kardesimde 7.evde ve esinden ayrildi ve cok uzuldu.Erkek kardesimde 1.evde ve ciddi bir psikolojik rahatsizligi var.Gecmiste yasananlarla bagdastiriyorum.Surekli 5.5 yasindaki kizimin haritasini inceleyip duruyorum.Ve ister istemez endiselenebiliyor insan.Ve cok iyi ogrenmeden bakmasam daha iyi olacak galiba.Ve benim gibi olanlar asla yorum yapmamali.
04-22-2019 12:16 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir