Astrolojik Kariyer Raporu
Menkibemize Çağrı
(Astrolojik Kariyer Raporu)
Hala Pazartesi günlerinden nefret ediyorsanız bu yazı sizin için olabilir. Sorununuz yeniden başlayan iş haftası ise bu konuda yalnız değilsiniz. Dünyanın dört bir yanında, çalışma koşullarından bağımsız olarak, evrensel bir sorunumuz var: İşimiz ruhumuzu yansıtmıyor.
Çoğumuz sürekli değişen ve gelişen dünyanın zorlukları bir yandan, ekonomik ve politik dalgalanmalar diğer yandan gerçekten ne istediğimizi düşünmeden veya korkularımıza yenik düşerek güvenli olan işi seçtik veya seçiyoruz. Uyanık vaktimizin önemli bir bölümünü geçirdiğimiz iş hayatının yoğunluğunda kendimizi kaybetmişken nedense kendimizin kim olduğu, bize neyin ilham verdiği ve kendimizi ifade etmenin araçlarının ne olduğu üzerinde düşünmeye pek vakit ayırmayız. Bu yoğunlukta anlamsız işlerin sonsuza kadar tekrarlandığını düşünürken işimizi kendi ruhumuzu yansıtan bir araç olmaktan çıkar.
Günümüz hayatının gerektirdigi ekonomik koşullar, materyalist alışkanlıklarımızla birleşince genelde ruhumuz ve işimiz çok ayrı dünyaları temsil eder. Prestij, statü, tatiller, bonuslar, iş güvencesi, emeklilik sigortasının kefesi ruhumuzu yansıtacak işi yapma isteğinin kefesinden çok daha ağır basar. Öz benliğinden uzaklaşan modern toplum insanı için geçmişte tutunulan değerlerin de pek anlamı kalmamıştır. Anlamsızlık günlük hayatımızı doldurur, tatminsizlik epidemisi içinde depresyon ve güvensizliklerle hayat geçip gider.
Bu konuda temel sorun öz benliğimizi dışarıya yansıtmak yerine dıştaki ögeleri içimize almamızdır. Dış dünya koşulları, diğer insanların beklentileri, neyin ne kadar kazandırdığı içimizdeki güvensizlikler ile birleşince kariyer çizgimizi çizer. Aynı zamanda kendimize ve yeteneklerimize güvenmek üzere yetiştirilmediğimiz için dışarıdaki engellere kafamızı takarız ve malesef engeller bizi sekillendirir.
Diğer bir problem de egomuzdur. Bazı işler prestij ve statü için yapılır bunlar benliğimizi değil egomuzu tatmin eder. Bazılarının parası caziptir, egomuz zenginlik ile kendi değerini ve kendine güvenini ölçer. Ego çoğu zaman bizi doğru kariyerin içimizdeki eksikliği gidereceğine inandırmaya çalışır ve basit anlamda “yaratıcı” diye düşünülen yada “mükemmel” olarak gözüken bir işin bütün özlemlerimizi ve açlığımızı giderecegini düşünür.
İşinden mutsuz insanlar sanki yaptıklarından daha çoğunu veya daha anlamlı bir şeyler yapabileceklerine inanır fakat bir türlü bunun ne olduğu konusunda karar veremez. Genel kanı ‘eğer doğru iş bulunursa mutsuzluk yada tatminsizlik sorunu çözülecek’ şeklindedir. Bilinçli olarak veya bilinçaltında bu mükemmel kariyerin beklentisi belli bir işe yansıtıldığında kendimizi rahatlatmış oluruz.
Aslında bu sorunun cevabı şu yada bu işte veya felan işi yapmak icin girilen yolda değildir. Eksik parçalarımızı yada öz benliğimizi bulmanın cevabı ideal bir işe bağlanmışsa dünya ile anlamlı bağlantı bir fantaziye dönüşmüştür.
James Hillman kariyerin kişisel egoya bağlanmaması gerektiği konusunda bizi uyarır. Hillman'a göre bizim felan işi yapmak için dünyaya gelmiş olduğumuza inanmak hatadır ve içimizdeki özlemi belli bir kariyere yansıtmanın sonucu ise genelde hayal kırıklığıdır çünkü benliğimizin derinliklerindekini dışsal herhangi bir parça tamamlayamaz.
Kariyer bizim öz benliğimize olan yolculuğumuzun bir parçasıdır, menkibemizdir.
Carl Jung , bu kariyer ve menkibe kavramının insanı öz benliğine olan yolculuğuna zorladığını düşünür. Gerçek kişilik herzaman menkibenin arkasındadır. Jung’a göre menkibeyi takip etmek cesaret işidir ve kendini sürüden ayırmaya yarar. Sürü ise toplum tarafından kabul gören yaşam biçimidir. Jung bize “Yaratıcı hayat herzaman kabul görenin dışındadır” der. Dolayısı ile menkibe herzaman konvansiyelin dışındadır ve sadece kendi benliğimizin ihtiyaçlarına cevap vermektir. Menkibe bir iş tarifi yada garanti bir maaş ile gelmez.
Öz benliğe ulaşmak bir iştir, hayatımızın en önemli görevidir dolayısı ile menkibemiz hayatımız boyunca gelişir ve ona ulaşmaktaki başarımız kendimizi sürüden ayırma yeteneğimiz ile bire bir orantılıdır.
O zaman içimizde olanı dışarıya yansıtacak işi bulabilmek için ilk once kendi benliğimizi iyi anlamamız gerekiyor. Bu konuda astrolojinin açacağı kapılar oldukça fazla, kuvvetli yönlerimiz, doğal yeteneklerimiz, limitlerimiz ve benliğimize giden yol açıkça doğum haritamızda belirgindir. Ancak astrolojinin ipucları bu konuda spesifik ve direk değildir, sen tiyatrocu, sen bankacı olmalısın şeklinde bir tavsiyesi olamaz ama her konuda oldugu gibi bu konuda da doğrumuzu onun aracılığı ile fakat kendi kendimize buluruz.
Öyle ise kariyerimiz konusunda astrolojik danışma alırken üç önemli noktayı aklımızda tutmamız gerekiyor.
Birincisi ihtiyaçlarımız, potansiyellerimiz ve limitlerimiz dış dünyanın gerçekleri ve hesaplarından daha önemlidir. Eğer bir iş bizim için gerçekten doğru bir iş ise, gereken eğitim ve tecrübeyi almaya hazırız demektir ve sonunda o iş alanında bir şekilde mutlaka iyi oluruz.
İkincisi, denemekten korkmamalıyız. Deneyip başarısız olmak, hiç denememekten çok daha iyidir çünkü hatalarımız bize başarılarımızdan daha çok şey öğretir. Niye bilinç dışımızda bu başarısızlığı kendimize çektik? Niye fırsatları iyi kullanamadık? sorularının cevaplarında kendimiz hakkında bir sürü şey öğreniriz. Bir çok insanın başarısızlığının altında bilinçaltlarınki kendilerinin bu başarıyı veya tatmini haketmediği yargısı yatar. Kendimizi tanımak, gerçek limitlerimiz ile kendi kafamızda yarattığımız limitleri ayırmamıza yarar.
Üçüncü önemli nokta astrolojik harita önümüze bir iş fırsatı getirmez, o sadece yolculuğumuzda kullanacağımız bir harita gibidir, yol gösterir ve cesaretlendirir. Bu haritayı kullanıp yola koyulmazsak, ulaşamadığımız yer için haritayı suçlamamamız gerekir.
Sonuç olarak, hiç bir işin mükemmel olmadığı, en sevdiğimiz konuyu bile iş olarak yapmaya başladığımızda bazı şeylerden feragat etmemiz gerektiğini biliyoruz fakat işimiz ile kendi ruhumuz ve öz benliğimizin arasındaki bağlantıyı yakalayabileceğimiz, bizi hissetmeye ve en iyi yönümüzü ortaya koymamıza aracı olan bir işi yapabilmemizin değeri sanırım ölçülemez.
Pelin Hattatoğlu
Kaynak:
James Hillman, Soul’s Code, 1997
Carl Jung, Development of Personality, Collected Works of C. G. Jung. Vol 17.
"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA [align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
|