Değerlendir:
  • 16 Oy - 3.5 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Geleceği Tahmin etmek....
Yazar Mesaj
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #1
Geleceği Tahmin etmek....
FALCILARIN MÜŞTERİLERİ ASLA AZALMAZ


Bir süre önce annesinin boğazını kesen bir genç kızın tarotçu bir falcıya dadandığı hatta cinayetten bir gece önce onun evinde kaldığı açıklanmıştı medyada. Geçen hafta başka bir tarotçu ve astrolog olduğu açıklanan kadının TV programında "Ama ikizler burcu insanı güzel olur.." dediğini anlattılar. Demek ki bu hanım fiziksel güzelliğin horoskopta Venüs burçları ve gezegenin yerleşiminden kaynaklanan bir özellik olduğunu bilmiyor ! Şüphesiz geleceği merak etmek duyarlığı insanların tümünde var. Bu nedenle kestirmeden bir kaç resimli karta bakarak geleceği okumak böyle popüler olmuş. Gelecekten mucize beklemeyen kimse yoktur. İnsanlar bir kaç dakika içinde hayatlarında ne zaman ve nerede bir mucize olacağını bilmek istiyorlar.



Şimdi şöyle düşünelim. Her hafta milyonlarca kişi loto oynuyor. Bunlardan genellikle sadece 1 kişi ikramiyeyi kazanıyor veya çekilişte kimse şanslı numaraları bilmiyor. O halde uzun bir zaman sürecinde mucize denecek bir değişim çok az insan için oluşuyor. Çok az sayıda insanın hayatı değişiyor. Oysa falcıların kapısını aşındıran on binlerce insan hafta içinde mucize açıklayacak işaretleri araştırıyor. Demek ki hayatın akışı genel olarak doğum horoskopundaki yerleşimlerle belirlendiği gibi yürüyor. Eğitim yapmak, iş bulmak, kariyer yükselmesi, aşk, evlenmek, çocuk sahibi olmak, ev ve araba almak gibi hayatın mutluluk veren olayları normal bir horoskopun yaşam akışına yerleştirdiği kilometre taşlarıdır. Falcıdan mucize bekleyenler ise sadece bu akışın milyonda bir değiştiği işaretin beklenmedik zamanda ortaya çıkışını umut ederler. Bu durum da zaten doğum horoskopundaki şifrelere yerleşmiştir ve deneyimli bir insanın gözüne hemen takılır.



Doğum horoskopunda yabancı ülkelere yapılan uzun yolculuklar için işaretler vardır. Bunun olacağını yorumlamak ve zamanını bulmak için yerleşimler ve görünümler incelenir. Bazı insanlar köyünden başka köye bile gidemezken kimisi de durmadan yolculuklar yapar veya doğduğu yeri terk ederek yabancı bir ülkede yaşar. Bu sonucun falcılıkla bir ilişkisi yoktur. Kader öyle yazılmıştır. Bunun ilk işareti horoskopta zararlı etkiler alan 4. ve 2. ev yerleşimi ile olumlu etkiler alan 7 ve 9.ev yerleşimleri olmalıdır. 4.ev zararlı etkiler alırsa kişi doğduğu yerden uzaklaşmak ihtiyacı içinde olur. Aşağıda Amerika'da yerleşen İzmirli bir kişinin Rashi (Doğum) haritası görülüyor. Haritadaki temel yerleşimler bize hayatın neden böyle bir yola girdiğini açıkça gösteriyor.

BALIK

10.Ev


KOÇ

11.Ev

MARS


BOĞA

12.Ev


İKİZLER

Yük.Burç

1.Ev

KETU SATÜRN

KOVA

9.Ev

JÜPİTER

MERKÜR


VEDİC HARİTASI



RASHİ








YENGEÇ

2.Ev

OĞLAK

8Ev

VENÜS

GÜNEŞ
ASLAN

3.Ev





YAY

7.Ev

RAHU
AKREP

6.Ev
TERAZİ

5.Ev

AY


BAŞAK

4.Ev


Yaşanan Dasa : Satürn (2001 - 2020)


Yanda görülen doğum haritasında 4.Ev yöneticisi Merkür Ketu'dan görünüm almaktadır. 2.Ev ve yöneticisi Ay zararlı Mars'tan görünüm almaktadır. Haritada 2 ve 4.evlerin zararlı etkiler altında kalması yabancı bir ülkede yaşamanın en önemli iki nedenidir.

9.evde (Kova) yerleşen Jüpiter uzun yolculukları ve Kariyer (10.ev-Balık) nedeniyle yabancı ülkelerde yaşamayı göstermektedir. Evlilik evi (7) yöneticisi 9.evde olduğundan eşi de orada yaşamak isteyecektir.



Yabancı ülkelerde kalış için öncü ve su grubu burçlar etkilidir. 12.Ev (Yabancı ülke) yöneticisi Venüs öncü burç Oğlak'tadır. 7.Ev ile görünüm yapan Satürn yabancı ülkelerde yaşatır ve bu da Satürn Dasa içinde olur.



7.evde yerleşen Rahu yabancı ülkelerde yaşamayı tetikler. Çift karakterli burçların yöneticileri yabancı ülkelerde yaşatır. Balık ve Yay yöneticisi Jüpiter 9.evde bu sonucu verir.






SİSLİ HAVADA BURNUNUN UCUNU GÖREMEZSİN...



Son zamanlarda insanların kafalarını karıştıran pek çok olay ortaya çıktı. Anayasa mahkemesinin kararını sevinçle karşılayan tarafların "Pirus" zaferi kutlamalarını seyrettik. Ardından enerji kaynakları için debelenmelerin sonucunda binlerce sivilin öldüğü Rusya-Gürcistan savaşı farklı sıkletlerde güreşen iki sporcunun oyunu gibi gözüktü. Gürcistan Sovyet Rusya'nın toprakları içindeyken Batum'da emekli bir kızıl ordu albayı ile sohbet ediyorduk. Stalin'i yere göğe koyamıyordu. Aslında bir Gürcü olan Stalin zalimliği ile tanınıyordu. Gemiye gelen ve yanındaki Rus yapımı saatleri satarak geçimini sağlayan Rus acente memuru utanarak 50 dolar maaş aldığını ve markette etin kilosunun 35 dolar olduğunu anlatıyordu ! Sonra neler oldu neler. Gorbaçev ile Sovyet Rusya dağıldı. Bana saat satarak geçinmeye çalışan Rus'lar yükselen petrol paraları ile zenginleşerek Antalya'da otel satın alıp yerleşmeye başladılar...



Yine son günlerin olaylarından biri de bazı kişilerin evlerinde silah ve el bombası gibi savaş malzemelerinin bulunması ve bunu bazı medya gruplarının flaş haber olarak duyurup günlerce kullanmasıydı. Şimdi bu çok bilmiş insanlara bir soru yöneteceğim. Siz hiç bir gemi dolusu silah ve cephane gördünüz mü ? Bunun ne kadar yer tutacağını kestirebilir misiniz ? Yedek subaylığımı Ulaştırma Komutanlığına bağlı askeri bir gemide 2.komutan olarak yapmıştım. Bir keresinde Gelibolu'da askeri rıhtıma yanaşıp savaş malzemeleri boşalttık. O küçük geminin yükünü boşaltmak için yüzlerce askeri kamyon gerekmişti ve tam 10 gün sürmüştü. Bir geminin yükünü karada bir depoda görünce şaşkınlık içinde kalırsınız. Bu gemiden nasıl bu kadar şey çıktı diye düşünürsünüz.



Bir gemi dolusu yükün ne demek olduğunu anlatmamın nedenine gelelim. 1980 Askeri darbesinden önce Türkiye'nin her gün onlarca insanın vurulduğu karışık günlerinde içi savaş malzemesi ile dolu kaç tane geminin Marmara sahillerinde yükünü boşalttığını tahmin edebilir misiniz ? On tane yirmi tane el bombasından ve tabancadan bahsetmiyoruz. Bir geminin tüm yükünün savaş malzemesi olduğunu açıklıyoruz. Irak'a bir gemi getirmek için gittiğimde geminin sahibi olan Metin Bener yolculuk sırasında bana böyle bir kaç tane korku hikayesi anlatmıştı. Metin Bener denizciydi ve "Sarı Avni" diye tanınan birinin gemilerini çalıştırıyordu. Sarı Avni de Türkiye'nin ünlü kaçakçılarından birisiydi. Onun da nereden mi biliyorum ? Yine büyük şöhret kazanan Mali Polis müdürü S.Tantan ile özel bir arabada birlikte Ankara'dan İstanbul'a yolculuk yapmıştık. Yolculuk sırasında sayın Tantan ünlü babalardan bahsederken Sarı Avni için "tanıdığım sopaya en dayanıklı kaçakçıdır.." demişti.



Metin Bener'in anlattıklarına göre yabancı bayraklı gemileri Türkiye'ye getirip böyle kişilere satan Kaptan Nejat İncediken'den aldıkları bir gemiyi Sarı Avni'nin silah ve cephane yükü ile Marmara denizinde boşalttığını ve ertesi hafta sağ ve soldan karşılıklı pek çok cinayetlerin işlendiğini duymak tüylerimi ürpertmişti ! Şimdi günümüz Türkiye'sine bakıyorum. Bir evde on tane el bombasının bulunması olay oluyor. Madem her şeyi araştırıyor ve derinlere iniyorlar bir zamanlar gemi dolusu silahı Türkiye'ye sokanlar da unutulmamalıdır. Adamlar ünlü iş adamları gibi yaşıyorlar !



Böyle konulara bulaşmamak gerektiğini anlatan Metin Bener bir sohbet sırasında bana "Sen bir kurşunun kaç para ettiğini biliyor musun ?" diyerek arkadaş uyarısında bulunmuştu ! Yani bu tür işlere karışanları çok ucuza yok edenler varmış. Tıpkı Uğur Mumcu gibi yani.. Hem böyle tehdit edilenleri bilmek hem de bunca komediyi izlemek insanın canını sıkıyor. Türkiye'nin son 50 yılında olanları anlatan gerçekler açıklandığında bu gün yaşayanların hiç biri hayatta olmayacak. Okuyanlar da sadece bir "vay anasını" derler mi bilmem !



Bu kadar tuhaf olay arasında sanırım en iyisi gene falcılardan medet ummak ve bu ülkeye ne olacak diye sormak olmalı...

http://www.astromistik.com/Astrogundem.htm

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
08-22-2008 12:10 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir