Değerlendir:
  • 34 Oy - 3 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama
Yazar Mesaj
tiyatral_gitarist
Kayıtsız

 
Mesaj: #66
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama
Şimdi abi açıkçası ne diyeceğimi bilmiyorum. gülücük Ben o alıntıladığın ve katılmadığın cümlenin hemen devamında "Ne demek istiyorum ? " diyerek devam ettim ve söylediğim kavramların neye işaret ettiğini ve hangi yönünü gösterdiğini açıklamaya çalıştım.

Bu noktada heralde stadyum-futbol-futbolcu benzetmesi üzerinden dünyadaki düzeni anlatmaya çalışmam yetersiz kaldı diye düşünüyorum. Misale çokta takılmadan asıl konunun ruhuna bakabilirsek , demek istediğimi daha doğru bir açıdan değerlendirme imkanı sunabilir.
Çünkü buradaki "stadyum-futbol-futbolcu" örneklemesindeki bu üçleme deccaliyet kısmını içerirken ; olayın devamında futbolcunun formasının altındakini görmeye çalışması , kendini "Ben futbolcuyum" şartlamasından kurtarmaya çalışması ve "İNSAN" kelimesinin işaret ettiği mana nedir acaba buna yönelmesi kısmı işin HAKİKAT kısmını içeriyor.

Yani tüm sisteme bütünsel olarak bakarsak eğer : Deccaliyet dediğimiz "-Ey cin muhakkak ki insanların ekseriyetini hükmünüz altına aldınız" ayeti gereği yaşanan "dünyasal" düzenin , mutlak yaşanan hakikatin bir alt kümesi olarak değerlendirilmesi gereken ve sonsuza kadar devam edecek olan bir düzene işaret ettiğini görürüz...

Bu düzen (stadyum) 1400 sene öncede vardı , şu anda da var ve kıyamete kadarda devam edecek. Çünkü "İblis" ismiyle vasıflandırılmış cinlere kıyamete kadar mühlet verildiği açıkça belirtilir kuranda. Dün kabede 300 put vardı , şu an hertarafı 7 yıldızlı gökdelenlerle çevrilmiş durumda ve yine insanlar aynı mahalde zevk ayinleri yapıyorlar. Yine tanrılarına tapıyorlar yine allah ismiyle işaret edilenden bihaberler , SİSTEM gereği...
Ve fakat... Tüm bu dediklerimden şu sonuç çıkmıyor ! Kabe putlardan temizlenmeyecek yada deccaliyete karşı "Cihad" edilmeyecek demiyorum ! Bu noktaya çok dikkat etmek lazım. Aradaki fark şu :

Bu deccaliyete karşı savaş dahi , yine bu stadyumda yaşanan bir hadisedir bi nevi... Ve bu savaş ezeli ve ebedi bir SİSTEMdir, bu sistemin bir sonucu ve gereğidir. ! Sistem hep bir MANAyı sonsuz değişik senaryo ile ortaya koyar ! Sistemin bir amacı vardır !

Bugun bu savaş olur , putlar kırılır. "Allah İLMİ" , allah ismiyle işaret edilen azim gerçek nedir bu tüm kainata "haykırılır". Yarın bizden sonra bu hakikat yine örtülür ve deccaliyet hükmünü yine ortaya koyar.

Bir sonraki "AN"da bambaşka yıldırım ,bambaşka tiyatraller ile bambaşka bir senaryo yaşanır "arz" üzerinde, aynı tema ile... Bu sefer onlara "Mehdi" lakabıyla- sıfatıyla bir mahalden "hakikat bilgisi" gelir. "Deccal" lakaplı çıkar. Mehdinin gücü (yani sadece bilmek) ona yetmez. "CİHAD" yaşanır. Sonunda İsa (yani kudret) kendini gösterir, zuhur eder. Deccal ,yani kendini tanrı ilan eden onu "görünce" erir gider... Bu "süreç" hem enfüste hemde afakta yaşanırda yaşanır...

ZENCİ Bilal simsiyah formasının altındakini farkedince aslında sorunun efendisinde değil, kendisinin forma şartlanmasında olduğunu idrak eder... ! Ve firavuna "Asiye" olur... Tüm sürecin sonunda da ,kaderi gereği olarak, bir zamanlar efendisi olanların sırtında "kabe"ye çıkarak asıl varoluş gayesini gerçekleştirir. Haykırır gücü yettiğince tüm kainata :
Allahu EKBER... ! diye.

Yanlış anlaşılmasın tanrınız ulu falan olabilir gülücük fakat tanrı-tanrılık-tanrıcılık vs gibi tüm SUNİ kavramların hükmünü yitirdiği allah ismiyle işaret edilen azamet ve onun EKBERİYETi nedir bunun manasını yaşayabilmek için için tanrı kavramından kurtulmak lazım... Allah ne demek bunu önce kavramak lazım... Allahu ekber diyebilmek için, köle olmadığını YAŞAYABİLMEK için önce tenindeki siyahlığı kafandan atman , buna İMAN etmen lazım... Ki daha sonra da ten sınırlamasından azad edesin KENDİni...

Çünkü diyen hep KENDİSİdir hakikatte...
................
.............
...........


Şimdi eğer tüm bunlar oturduysa geriye şu soru kalır : Niye deccal yada deccaliyet ile savaşmalıyız ? Niye savaşalım ki ?
Eğer AMAÇ ölmemek için öldürmek ise , zaten öleceğiz bir gün bir yerde ve bir şekilde.. gülücük Bundan hiçbir kaçış kurtuluş vs gibi bişi kesinlikle söz konusu değil ...
O zaman geriye "iki seçenek" kalıyor. Ya göreceli şartlanmış ego kaynaklı kahramanlık oyunları oynayıp, hayalimizdeki kurtarıcı olacağız ; yada "ALLAH İÇİN" cihad edeceğiz...
Allah için cihad etmek demek , tanrının askeri olmak demek değildir ! Kesinlikle öncelikle bunun altını çizmek gerekiyor.
Allah için cihadın tek amacı ŞEHİD olabilmektir !
Şehid olmak için ŞEHADET "edebilmek" gerekir ! Şehadet etmek için ŞAHİT olmak gerekir ! ŞAHİT olmak için de "GÖR"MEK... !

Şehadet etmek demek , "Eşhedü en la ilahe illallah ..." kelimelerini papağan gibi tekrar etmekle olmaz. Görmediğin bir şeye şahitlik edemezsin !
O yüzden şehidler defnedilmeden önce yıkanmazlar. Çünkü onlar kendi kanları ile yıkanmışlardır. (Ben,hakikat,allah konusunda suyun "hafız(a)"sından bahsetmiştim)
Allâh için (iman ehli olduğu ve iman mücadelesi verdiği için) öldürülenlere "ölüler" demeyin. Bilakis onlar
diridirler, ancak siz bunu idrak edecek kapasiteye sahip değilsiniz. (Bakara -154)
Onların "ÖLÜ" olmayışı , şahit oldukları hakikat ve dolayısıyla ŞAHİTlikleri iledir. Şahit olan ebeden DİRİdir. Çünkü o ölmeden önce ölmüştür ve ölüm sadece 1 kere TADılır. !

"Kim ki nasıl ölürse öyle dirilir. Kim ki nasıl dirilirse öyle "haşr" olunur. " hadisi bunu anlatır.

............
.........
......
Neyse sonuç olarak demek istediğim şey , dünya üzerinde ŞU AN İÇİN yaşanan senaryo ve bu senaryodaki mecburi ROLümüze takılır kalırsak , beden batağında hakikatimizden perdeli bi şekilde futbolcu olarak kalmaya devam ederiz,
ebeden...
Burada bir başka konu altında yazdığım bir msı alıntılarsam..

Alıntı:Tabi tüm bunlar dahi bir perdelik "sahne" den öteye gitmeyecek , sonsuz içinde bir şey ifade etmeyen deccaliyet dramı... Daha nice kostümler değişecek, fakat SEYR hep devam edecek...

Allah ismiyle işaret edileni anlamazda , hayalimizdeki tanrımız için , onun gönlünü hoş etmek için birşeyler yaptığımızı zannedersek hüsrana uğrayanlardan olmamız mutlak bir kaderdir.
Asr suresi bize hükmünü gösterir o zaman, mecbruren gülücük
.......

Şimdi buradan tekrar zikir ve telkin konusuna dönersek.
Görmek , görebilmek ; tanımak ile olur. Bilgi edinmek ile. İlk aşaması bilgi edinmektir. GÖZe cismin bilgisi yani CİSİMDEN YANSIYAN IŞIK gelir... Bunu (bu bilgiyi) yorumlayacak, değerlendirecek ve ANLAMlandıracak olan ise nöron hücre gruplarıdır. Zikir bize "tanımamızı" sağlayacak nöronları yaratır, kısaca... !
Şimdi aslında zikir konusunda bir problem yok zaten abi bildiğimiz gibi. Seninde demek istemeye çalıştığın şey , telkini red etmeyelim , onuda kullanalım. Heralde yanlış anlamıyorum.
Ben aslında bu msjımda , bir önceki msjıma devam edecektim ama "devam edeceğim" yazmadığım için problem oradan çıktı. Eğer devam edecek olursam telkin konusunda...
Alıntı:Tüm telkinler içeriği itibariyle şeytani , kökeni itibariyle cinnidir.

dedim.
Ama şu var ki : "Şeytanını müslüman etmek" diye bir söz vardır gülücük
Şunu net bir şekilde çizecek olursak tüm telkinler , fikir irritesi kökenlidir ve buda merkür eksenlidir... ! Merkür eksenli , işlenmemiş (sonsuz) bilgi (salt data) alemine cinler TAMAMEN HAKİMDİR.. Sizin günlük hayatta "benim fikrim" yada "aklıma geldi" dediğiniz TÜM "SES"ler hep bu cinlerin hüküm sürdüğü alemin bir sonucudur.
Ve tümüde sen ister bu "iyi" bir telkin de , ister "kötü" bir telkin de ; tüm bu iyi-kötü diye isimlendirdiğin değer yargıların, şartlandığın stadyum dünyası ve ben bir futbolcuyum şartlanmasının bir sonucu olacaktır, mecburen !
Peki telkin konusunda ne yapacağız ? Şeytanımızı müslüman edeceğiz ve onu hükmümüz altına alacağız , süleyman gibi ...

Yani kafanda devamlı olarak hard rock metal çalan winamp ı , hükmün altına alarak sesini kısmak yada istersen tamamen kapatmak, kapatabilmek ! Yani kafandaki fikirlerin ve dürtülerin sana hükmetmesi yerine senin istediğin zaman , o mahalden gelen fikirleri alıp değerlendirebilir yada yoksayar hale gelmen... Dürtün yada (her bilgiyi bir öncekine göre değerlendiren) zekan ile değil, aklın ve ilminle hareket etmen...
Yani bu noktada öncelikle fikir ortamından kendini sıyırmaya çalışmak lazım. Yani burnumuzun dibinde duran baklavayı şöyle bi öteye itmeliyiz ki , onu "Aaaa bu aslında sadece şekerli sulu bir hamurmuş" diyebilelim ... Ağzımızın suyu akarken bunu diyemeyiz. GÖRMEK için biraz "öte"den bakmak lazım.
Ondan sonra ister ye, ister yeme ! BAĞIMLI mısın DEĞİL misin , önemli olan bu... Çünkü bu şu demek : Aciz misin ,değil misin ?

Ben baklavayı istersem yemek isterim. O istediğinde değil... !

Efendi ile köle arasındaki tek fark , "efendi"nin kölesini istediğinde azad edebilmesidir. Köle efendiyi azad edemez. ! Efendi azad edilmek kavramından MÜNEZZEHtir...
Paranı istediğinde azad edebiliyor musun ? Yoksa o seni azad etmemekte ısrar mı ediyor !
Topun CAZİBEsi beni yönlendirmemeli. ! Ben ister gol atarım ister atmam ! Topa odaklanmışken stadumu ve dışını asla göremezsiniz. "Beyin" gibi bir mucizenin ise sadece topa odaklı bir hayat sürmesi halinde gol atabileceği düşüncesi ise KÜLLÜYEN bir YALAN bir DÜZMECE ve deccaliyetin gereği olan bir ŞARTLAMA ! Ki asıl hakikatte eğer ki siz topu gönlünüzden çıkartırsanız TÜM TOPLAR SİZİ BULUR ve meCBuRen gol olur.

"Artık ben o kulumun görür gözü, işitir kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olurum." hadisi bu hakikate işaret eder ...
Bilmem anlatabiliyor muyum... gülücük

Şimdi bu çerçevede , ister istemez engel olamadığımız telkinleri nasıl yönlendireceğiz ? Eğer bilinçli bir telkin yapacaksak , bu ancak şu şekilde olursa bizi hedefe götürebilir. Şunları diyebiliyorsak :

-Topun peşinden koşmayacağım..
-Top beni ilgilendirmiyor.
-Seyircileri umursamıyorum.
-Alkışlanmak YADA yuhalanmak beni ilgilendirmiyor ve doğal olarak duygulandırmıyor.
-Bu oyunda futbolcu arkadaşları hor hakir görmüyor , onlara kızmıyor, üzülmüyor, hüzünlenmiyorum !
-Gol atamamak yada yemek beni üzmüyor, hat-trick yapmak kopartmıyor.
-Ben KADERİN "henüz" anlayamadığım kısımlarına da İMAN ediyorum... Çünkü iman kavramı ; sadece ve sadece , "HENÜZ" kelimesinin işaret ettiği zaman kavramı kapsamında geçerlidir. Dolayısıyla iman GEÇİCİdir. Ancak görmediğine iman edersin !
-BEN HAKİKATTE BİR FUTBOLCU DEĞİLİM ve İNSAN KELİMESİ NEYE İŞARET EDİYOR BUNU ANLAMAYA ÇALIŞACAĞIM.
-OLMASADA OLUR !

vs vs vs....

Telkin; bizi "Zikr"e ve dolayısıyla hakikate götürecekse eyvallah... Yoksa bizi herdaim stadın içinde tutar, OTOMATİK olarak. Bunu demek istiyorum.
Ve şunuda diyorum : "Sen kendini telkinden sıyır,hükmün altına al, ondan sonra istediğine telkinde bulun, sen bilirsin" Senin olmayanı terk edemezsin !

.......
Ve tüm dediklerimi özet bir cümle söylersem : "Kendini tanımadan , ilim sahibi olmadan yapacağın bir deccaliyet mücadelesi sadece hüsran getirir" Çünkü ameller niyetlere göredir.. gülücük Niyet ise ilim ve irfan kadardır... Bunlar olmadan ancak hayalindeki tanrı İÇİN "savaş"ırsın. CİHAD edemezsin !

Alıntı:Tamam senin dediğini anlıyorum , anlamaya çalışıyorum ve söylediklerinin büyük kısmına katılıyorum.
Takıldığım noktada aklıma şu örnek geliyor , bize model olan insan Hz.Peygamber örneğin saçın taranmasını , sakalın dağınık olmamasını ifade ediyorken , bizlerin kişisel bakımımıza ÖNEM VERMEYECEK OLMASI çelişki doğuruyor gibi.

Ben böyle bişey ne dedim nede demek istedim. Kendimi yanlış ifade ettim heralde...
Beni çok mu dağınık gördün yoksa abi gülücük

"ÖNEM VERMEYECEK OLMASI" ... Önem vermemek ile yapmamak farklı şeyler.

Fark şu : Yapmıyor olmak senin canını ACITIYOR mu ? Kızın sana bakmaması seni YAKIYOR ise , cehennemİN hayırlı olsun gülücük
Önemli olan birşeyi yapıyor yada yapmıyor olmak değil ! Sen ona ne kadar SAHİPleniyorsun, ne kadar KENDİn ile ÖZDEŞleştiriyorsun. Ve mutlak sistem gereği o sahiplendiğin her zaman için elinden çıkacaktır. !
HERŞEY ÖLÜMÜ TADAR. Ve sen "İşte bu BEN, buda BENİM ("sahip" olduğum)" dersen yanışın ebeden sürer.
5 saat yapmak için uğraştığın saçın , bir RÜZGARda dağılınca bu seni sıkıntıya sokuyorsa ATEŞi uzakta aramamak lazım abi...
Bunu demeye çalışıyorum. GÖNLÜNDEN ÇIKAR. Sonra ne istersen Yap ! Yeterki bağımlı olma, özdeşleşme ! "Sen" bu değilsin !
Diyorum kısaca...

Kısa bişi daha yazcam , ama şimdilik bu yayınlayayım. Yine abarttım galiba gülücükÇok uzun oldu ama yinede ancak fili tanımaya çalışan körler misali ya bacağını ya kuyruğunu tutabildik. Umarım zeka yerine akıl düzleminde sadece önümüze gelen verileri "kendi içinde" değerlendirmek yerine , o verilerin özünü çıkartarak görmediklerimizide görmeye çalışabiliriz. Allah bize bunu kolaylaştırsın...
Alıntı:Belkide konuya farklı açılardan bakıyoruz , sen tamamen tasavvuf penceresinden Şems gibi bakıyorsun , ben ise normal bir mü'min olabileyim yeterli bakış açısına sahibim belki de.

Bunun cvbını yazıcam inşaallah...
09-17-2011 01:18 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Bu Konudaki Mesajlar
RE: Cvp: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 08-29-2011, 08:56 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - ginka - 11-21-2010, 02:54 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - ginka - 11-21-2010, 03:38 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - ginka - 11-21-2010, 03:42 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 08-26-2011, 01:29 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 08-27-2011, 11:23 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 08-28-2011, 01:45 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 08-28-2011, 02:36 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 08-29-2011, 02:35 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 08-29-2011, 09:33 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 09-13-2011, 11:45 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-14-2011, 11:31 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 09-15-2011, 03:00 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-17-2011 01:18 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 09-17-2011, 08:34 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-18-2011, 10:07 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-20-2011, 01:12 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-20-2011, 05:58 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 09-20-2011, 07:56 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-20-2011, 10:19 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 09-20-2011, 10:43 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 09-20-2011, 10:45 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-20-2011, 11:20 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - marskovası - 09-20-2011, 11:23 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-20-2011, 11:40 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 09-21-2011, 06:11 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 12-09-2011, 01:09 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 12-09-2011, 09:38 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 12-09-2011, 09:48 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 12-13-2011, 01:25 AM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - tiyatral_gitarist - 12-16-2011, 09:50 PM
RE: Kendi Kendine Telkin & Zihin Programlama - Félicé - 12-16-2011, 12:58 PM

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir