Değerlendir:
  • 13 Oy - 2.85 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
Yazar Mesaj
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #1
AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
Akrebin öğreneceği birinci ders ölçülü olmaktır. Ölçülü olması gereken başlıca konu ise duyguları olacaktır. Birçok Akrep karakterinin başlıca sorunu, aynileşecek derecede kendini birine benzer görmektir. Psikolojide özdeşim kurmak(identifike), bir çeşit telafi tepkisidir. Kişinin kendisini biriyle aynı gibi görmesine dayanır. Birçok kişi bunun farkında olmadan yaşar. Evlatlarından öğrencilerinden veya yakınlarından birini kendisine benzer görerek daha fazla benimsemek, onun lehine ayrımcılık yapmak gibi davranış kusurlarında bunun tesiri vardır. Bazı kişiler ise bunu hastalık derecesinde yaşarlar. Kendilerini bir meşhur şahsa benzer görür; onun başarısıyla övünüp, başarısızlıklarıyla üzülürler. Bu davranış bozuklukları Akrep burçlu olmaktan çok, Akrep türü marazlara bağlıdır. Kişinin kendi olgunlaşma serüvenini gerçekleştirmesi, başkalarına değil, sadece kendi ayaklarına bakması, bu sıkıntıların ilacı olacaktır.

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-14-2008 07:27 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nev_bahar Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 90
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #2
Akrepliğin Özü
Akrepliğin Özü(Temel Kaynakları)


________________________________________
Akreplik nedir, ne değildir; aşağıda az ama öz olarak anlatılmış. Başka bir kaynağa ihtiyacınız olmayacak.

Aslında Akrep, Kartalın tırtılıdır. Tırtıldan Kartala dönüşmesi efsanevi bir süreçtir. Kuyruğunda taşıdığı zehri seruma dönüştürmeyi başardığında mucize gerçekleşir. O yanıp, küllerinden yeniden doğan "Zümrüd-ü Anka Kuşu”dur artık. Akrep insanlığın HABİL kutbundan, KABİL kutbuna uzanan ekseninde yer alır.


(Kaynak: Thomas Hardy, Çeviren: Nazan Öngiden)
Ölüm insanoğlunun en büyük varoluşsal kaygısıdır. Ölüm bir sınır durumudur ve insanın kişisel ölümüyle yüzleşmesi veya yakınlarının ölümüne tanık olması yaşam biçimini yeniden gözden geçirmesini ve daha anlamlı kılmasını sağlar. Ölüm yaşamın ertelenemeyeceğine dair en güçlü katalizördür. Ciddi hastalıklar da insanı ölümle yüzleştiren önemli bir etkendir. İnsanoğlu ölüm korkusuyla başa çıkabilmek için İnkar, Bastırma, Saldırganlık, Kontrol, Özel Olduğuna İnanma ve Sihirli Kurtarıcı gibi çeşitli savunma mekanizmaları geliştirir. Bu durum nevrotik bir hal aldığında kişi yaşamayı reddederek ölümden kurtulmaya çalışır. Otto Rank nevrotik bireyi "borcu(ölüm) ödemekten kaçınmak için krediyi(hayatı) almayı reddeden” olarak tanımlar. Rank, Manilius’un "Doğar doğmaz ölmeye başlıyoruz” görüşüne de katılarak, annenin dölyatağında doğumu bekleyen dölütün güven içinde ve rahat olduğunu, doğum sırasında bedensel olarak anneden ayrılıp kopmanın ve solunum güçlüğünün temel ölüm kaygı ve korkusunu oluşturduğunu ileri sürmüştür. Peki, Akrep bu süreçte nasıl işler? Akrep, Eros ve Thanatos’la birlikte parmak uçlarında dans eder. Zevkten ölmeye dünden hazırdır, ama en ufak bir acı onu hayata döndürür. Kendini sürekli bir var eder bir yok eder. Kontrol ve saldırganlık mekanizmalarını sürekli devrede tutarak ölüme meydan okur. Acizliğe hiç tahammülü yoktur. Yöneticisi Pluto Yeraltı (ölüm) Tanrısı Hades'tir. Ölüm yalnızca onun tekelindedir, öldürme lutfunu Tanrıya bile bağışlamaz. (Ateş çemberine alınan Akrep teslim olmaktansa tüm zehrini kendine akıtarak intihar eder). İntihar, ölüme karşı bir tür egemenliktir. Çünkü Akrep korkunç bir mekanizmanın onu yutmasını beklemek yerine kaderi üzerinde aktif kontrol sağlamayı yeğler. Akrep bir "TANRI" olmadığını, "ÖLÜMLÜ BİR FANİ” olduğunu ancak "ACİZ” kaldığında öğrenir. Ölümün, danışmanlığını üstlenmesine izin verdiğinde ise "YENİDEN DOĞAR”.

Dönüşüm(Yıkmak-Yeniden Yapmak): Dönüşüm doğada mevsimler, insan bedeninde de sürekli biten ve yeniden başlayan döngülerle karakterize olur. Vücudumuzdaki tüm atom sayısının % 98’i her yıl değişmektedir. Derimiz 5 haftada yenilenir. Görünüşte çok katı ve sert olan iskelet bile her üç ayda bir tamamen yenilenir. Mide zarındaki tipik bir hücre sadece birkaç gün yaşar. Alyuvarların ömrü 2-3 aydır. Karaciğer hücrelerinin yenilenmesi birkaç yıl sürer. Sadece Kalp ve Beyin hücreleri yenilenmez (şu anki bulgulara göre). Akrep yaşamın sonsuz bir çizgi değil sonsuz bir spiral olduğuna, Başlangıç ve Sonun sürekli iç içe devindiğine inanır. Çürüyen, bozulan ne varsa söküp atar yerine yenisini yaratır. Dönüşüm(Transformasyon) ve Başkalaşım(Metamorfoz) onun temel içgüdüsüdür ve önünde duran her şeyi silip süpürecek güçtedir. Bu aynı zamanda Simyanın son safhasıdır. Önce saflaştırılıp(Başak) sonra birleştirilen(Terazi) maden(ruh-beden) en sonunda simyacıların "Siyah Altın” dedikleri(Akrep) cevhere dönüşür.

Güç ve İktidar Tutkusu: En manyakça tutkusudur. Akrep'in olduğu her yerde (olmadığı hiçbir yer yoktur) güç savaşları yaşanır. Irvin Yalom "İnsan güce ulaştığı derecede ölüm korkusu hafifler ve özel oluşuna dair İnancı güçlenir" der. Bunun astrolojik tercümesi Akrep sürecidir. İktidarsızlık Akrep için ölüm anlamına geldiğinden sürekli iktidar peşinde koşar. Bir Örümcek gibi durmadan ağ örer. Ağa takılan zavallı kurbanıyla oynamaktan haz duyar. Ama ipin bir ucu da kendisindedir. En ufak bir gevşemede avının azat olacağını bildiğinden ipin ucunu kaçırmaktan ödü kopar. Kendi gücüne tutsak olur, avıyla birlikte kapana kısılır kalır. Kaderi güç ve acizlik deneyimlerinin bir toplamıdır.

Melek mi - Şeytan mı?: Bu, insanoğlunun en önemli ikilemlerinden biridir, ama genellikle Melek baş tacı edilirken, Şeytan kapı dışarı edilir. Onu kimse sahiplenmek istemez, bu yüzden de o herkesi sahiplenir. Şeytan tüm kötülüklerin bilinen adresidir. C.Jung’un bu konuya yaklaşımı tam isabet; "Kötülüğün insanın, kendi seçimi olmadığı halde, doğasında daima yaşadığı gerçeğini idrak edersek, psikolojik dünyamızda kötülük iyinin eşit ve zıt partneri olarak yerini alır.” Akrep'ler ya da yoğun Akrep etkisi olanlar çoğunlukla içlerindeki şeytanı bastırıp, melek maskesi takarak masumca ortalıkta dolanırlar, ta ki kuyruklarına basılana dek. Zehirli iğnesi kuyruk ucundan damarınıza bodoslama girdiğinde canınız fena yanar, ama Akrep'in gerçek yüzüyle de tanışmış olursunuz. Aslında siz bu yüzü bir yerden tanıyorsunuzdur, o biraz size de benzemiyor mu? Hani korkup kapıyı yüzüne çarptığınız yabancı vardı ya! Hatırladınız değil mi? Oturup halleşin o zaman. Kaçmakla kurtulamazsınız.

Kuşku, Gizlilik (Dedektif Ruhu): Akrep'in dünyası gizli saklı ve şifrelidir. Ketumdur. Kendini kolay açığa vermez fakat başkalarına ait gizli kapaklı ne varsa bir dedektif gibi ortaya çıkarmakta üstüne yoktur. Sır olan, Tabu olan her şeyi hallaç pamuğu gibi atmaya bayılır. Görünenin ötesini keşfetme dürtüsü onu Faust yapar. Stratejisi iç gözlem, delip geçme ve sağlıklı şüphedir. Fakat sıkça yaşadığı doz aşımı onu normal olandan anormal olana doğru hızla savurur. Merak nasıl kediyi(İkizler'i) öldürürse, kuşku da Akrep'i öldürür. (Kedi dokuz canlıysa, Akrep kırk canlıdır.) Kuşku onu yetenekli bir dedektif yapabileceği gibi tehlikeli bir casus ya da aşk katili yapabilir.

İçimizdeki Şifacı-Büyücü-Vampir: Akrep muazzam bir ruh gücü taşır. Bu gücün olumlu yüzü şifacıdır. Psikanalist ve Cerrah olarak eşi benzeri yoktur. Şefkat yerine neşteri tercih eder. Keser, deşer, oyar. Acı reçeteden yana katı bir tedavicidir. Olumsuz yüzü ise Büyücü(Manipülatör) ve uç noktada kan içici Vampirdir. Kurbanını kendine bağımlı kılmak, kullanmak hatta yok etmek stratejisi izler. Steven&Jodie Forrest, düşük yolu takip eden Akrep'i çok güzel tanımlıyor: “Yalnız kendisine zarar vermekle kalmaz, gölgelerin pençesindeki insanları anlamsızca "kendileriyle yüzleşmeye” zorlayarak, acı psikolojik gerçeklerle ilgilenmelerinde ısrar ederek onları da sokmaya başlar. Pandora’nın kutusu açılır, ama kimse kutunun nasıl kapanacağını veya serbest kalan iblislerle ne yapması gerektiğini bilmez.” İnsanlarda bastırıcı mekanizmanın bulunmasının bir anlamı vardır. Bu mekanizma bilinçsizce kullanıldığında bilinç, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır. Akrep'te bastırma mekanizması kusurlu çalıştığından başkalarına zarar verme potansiyeli çok yüksektir. Kaş yapayım derken göz çıkarabilir. Kuyruğundaki zehri seruma dönüştürmeden insanları tedavi etmeyi başaramaz.

Takıntı ve Saplantılar: Pluto, insan ruhunun en derin katmanına nüfuz ettiğinden en büyük takıntı ve saplantıları temsil eder. Tıp Literatüründe yer alan "Kazanova ve Don Juan Sendromu"nu biraz açalım. Kazanova duyguları bir yana bırakan cinsel eylem meraklısı bir erkektir. Kafasını çalıştırdığı tek konu avını nasıl elde edeceğidir. Ahlak kuralı, toplum normu, ayıp, günah gibi etik ve moral değerlere kafa yormaz. Onun kafasındaki tek düşünce; "Hiçbir Kadın masum değildir ve onun içindeki şeytanı dışarı çıkarmalıyım” saplantısıdır. Burada Pluto’ya Mars-Merkür açıları da destek verir. Don Juan ise, Kazanova gibi cinselliğe direkt değil dolaylı yollarla yanaşır. Venüs ve Neptün işin içine girince Akrep teması yumuşar. Duygusal ve Romantiktir. İkisinin de çapkınlık maskesinin ardında ciddi iktidarsızlık problemi veya anneyle (kaos-bilinçaltı) çözülmemiş sorunları vardır. Kadındaki vahim tablo ise "Femme Fatale"(ölüm getiren, felaket getiren kadın) - “La belle dame sans merci”(Acımasız güzel kadın) - Tarantula(zehirli örümcek-kara dul) şeklinde baştan çıkarıcı, ayartıcı modellerdir. Erkekteki cinsel fetih takıntısının da Kadındaki Fahişelik saplantısının da görünenin ötesindeki klinik tablosu ölüm korkusuna dayanabilir, çünkü aşırı seks ölümden bir tür kaçış şeklidir. (Yükselen Akrep, Ay-Venüs Akrep'te, Neptün Akrep'te veya bol Akrep temasıyla birlikte Pluto-Venüs-Ay-Güneş-Neptün sert açıları rol oynayabilir. Bir diğer önemli etken de Güney Ay Düğümüdür(özellikle bir planetle kavuşum yapıyorsa).

Derinlik, Yoğunluk ve Aşırılık: Akrep'in felsefesi "Ya hep ya hiç"tir. Ortası yoktur. "Ya Ak ya Kara”dır. Ara tonları yoktur. Ya öldüresiye sever ya öldüresiye nefret eder. Akrep içgüdülerinin emrindedir. Bilinçaltını, bilinç düzeyine taşımak en temel içgüdüsüdür. Bilinçaltı dipsiz bucaksız bir gayya kuyusu, kızgın bir magma tabakasıdır. Lavlarının gazabı acımasızdır. Bilinçaltı şiddetli bir depremle sarsılmaya başladığında, bilinçle durdurulması mümkün değildir. Bu ölümcül süreçte Mantık hiçbir işe yaramaz, acıyı hissetmek yaraya bir nebze merhem çalsa da, ancak acizliği kabul kesin şifadır. Ne ironiktir ki, içten içe kaynayan ve bir volkan gibi her an patlamaya hazır bu magma tabakasının dış yüzü bir buz tabakasıyla kaplıdır. Dışında kalırsanız dondurur, içine düşerseniz yakar kavurur.

Kıskançlık, Kin, Nefret, Hırs, İntikam: Akrep'in zehrinin bileşenleridir. Kuyruğuna basarsanız sokar. Basmasanız da sokar. Durduk yerde de sokar. Sokmak içgüdüsel ihtiyacıdır. En derin haz kaynağıdır. Engellenemez dürtüsüdür. Şuurunu ve kontrolünü yitirdiğinde döner kendini sokar.

Manipülasyon: Pluto, manipülasyonun babasıdır. Akrep, isteklerini elde etmek için ortalığı birbirine katması, hile yapması gerektiğini konuşmaya başlamadan önce öğrenir. Neye mal olursa olsun kendi dediğinin olmasını ister. Amacın aracı haklı kıldığını düşünür. Bazen Makyavelli’ye benzer. Hiç çekilmez olur.

Dayanıklılık ve Sebat: Hayatta kalmanın acımasız mücadelesi, Akrep'in dayanıklılık ve sebat sınavıdır. Çok badireler atlatır, ama pes etmez. Türkiye’nin burcu da Akrep'tir. Birinci evinde Pluto vardır (böcek gibi üreyen nüfus-belden aşağı takıntısı). Türk siyaset yaşamı fokur fokur Akrep kaynar. Siz çocukken siyaset sahnesine yerleşenler, siz çocuk hatta torun sahibi olduğunuzda bile hala hayatta ve ayaktadırlar. Pluto’nun metali Plütonyumdur. Bütün metaller içinde elektriksel direnci en yüksek olan radyoaktif kimyasal bir elementtir. Son tahlilde Akrep'lerin radyoaktiviteye de dayanıklı olduğu ortaya çıkmıştır. Artık gerisini siz düşünün.

Sezgi: Akrep'in paha biçilmez ve ele geçirilmez içgüdüsel hazinesidir.

Akrep'in Gözleri: Tuzaktır. Akrep tepeden tırnağa manyetizmayla kaplıdır. Mıknatıs gibi istediği her şeyi kendine çeker. Koyu ve derin gözleri hipnotize eder, ısrarlı ve delici bakışları ruhunuza işler. Akrep'in gözleri, temsil ettiği 8. Evin sokak kapısıdır. Hasbel-kader bu kapıdan içeri adım attıysanız eğer, burnunuz sürtülmeden çıkış yolunu bulamazsınız. Burası yarasaların çığlık çığlığa uçuştuğu, karanlık, rutubetli, soğuk, ürkütücü bir dehlizi andırır. Buradaki malzeme Karun hazineleri kadar zengindir, ama el sürmeye korkarsınız. Ölüm ve ötesi, cinsellik, içgüdüler, büyüler, gölgeler çil çil altın gibi etrafınıza saçılır. Oysa siz sadece tek bir şey istersiniz, buradan bir an önce kaçıp kurtulmak. Buradaki ham maddeleri sabırla işleyip cevhere dönüştürmeden bir çıkış yolu var mıdır? Bilmiyorum.

Astrolog Stephen Arroyo’nun işaret ettiği gibi, 8.ev süreci ruhların cennete girmeye uygun hale gelinceye kadar dünyada işledikleri günahlardan acı çekerek arındırılmaları gereken yere, "ARAF"a benzer. Ve Steven Forrest ekler; "Bu süreçte ya temizlenip, arınırız ya da psikolojik dip akıntılara direnip depresyona gireriz. Yapılması gereken, kişiliğin bilinçaltındaki kökleriyle yeniden bütünleşmesini sağlamaktır ve bu süreçte en büyük dostumuz kendimize karşı dürüst olmak ve olgunlaşma yolundaki büyüme sancılarını kucaklamaktır.”

Ve unutmamalıyız ki;

"Ağaçlar güçlü köklerini göğe uzatmazlar, aksine toprağın derinliklerine gizlerler.”

ڪےєνмєк ßαzєη ναzgєçмєуi ßiŁмєктiя..
Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş UNUTANI..
нєяşєч вєиdє вαşLαя вєиdє вітєя.
06-14-2008 07:32 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Zembul Çevrimdışı
Katılımcı Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 40
Üyelik Tarihi: Sep 2008

Rep Puanı: 0

Mesaj: #3
RE: AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
Ön not: burada Akrep derken güneşi Akrep'te olanları kastetmiyorum, yoğun Akrep etkisi içinde olan harita sahiplerini kastediyorum.

Bir Akrep için ölçü o kadar zordur ki; çünkü o uçlarda yaşar, hayatın normal tutamakları, Akrep'in etkili olduğu alan içinde insanın elinden kayıp gider ve Akrep bunun peşine düşer.. Pollyannacılık ya da sahte neşe tripleriyle kendisini kandıramaz gerçek bir Akrep.. O herkesin kaçtığı yere doğru gitmekte, herkesin korktuğu, dokunamadığı bir yerinden tutmaktadır hayatı..

Bence bir Akrep'in ilk öğrenmesi gereken şey; İçindeki korkunç karanlığa yönelerek, ölümün soğuk nefesini ensesinde hissedeceği noktaya kadar ruhunun derinliklerine inmek ve o noktadan sonra hayata geri gelmek (yaşam-ölüm döngüsü) Ezoterikte buna "ölmeden evvel ölmek" derler.. Bir Akrep bunu yapana kadar bence kendisini gerçekleştirmiş bilge bir Akrep olamaz.. "Aklın ve mantığın ötesi" bir Akrep için doğru bir tanımlamadır, Akrep aklının ve mantığının sınırlarından kurtulup ölümü kabullendiği zaman başlar asıl serüvenine.. O noktada dönüşüm başlar ve haritada Akrep'in etkin olduğu yaşam alanlarında karanlık perdesi aydınlanır, ölüm yaşama dönüşmeye başlar.. Burada esrar perdesi aralanır, tüm gizler parçalanır, sırlar delik-deşik edilir çünkü "durugörü" ile bakan göz herşeyi görür, deşifre eder..

Akrep'in yolculuğunun ikinci aşaması; ilgili gezegen veya deneyim alanındaki gücünü tanıma, onunla yüzleşme ve kontrol etmeyi öğrenmesiyle devam eder.. Güç nedir? Kendini gerçekleştirmemiş bir Akrep'in elinde ki güç zehir olarak işler, bu gücün hem onu hem de etrafını zehirleyen bir güç haline gelmesi pekala mümkündür.. Gücünü dönüştürmemiş bir Akrep enerjisi, bireysel ego alanına hizmet ettiğinde tüm kainat için bir kayıp haline gelir.. Öte yandan gücünü ortaya koymayı ve kontrol etmeyi öğrenmiş bir Akrep, bunu daha yüce amaçlara yöneltebilir.

Üçüncü noktada Akrep; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, ölüm-yaşam, gerçek-düş gibi ikilemleri hayatından çıkarmakla mükelleftir bana göre; bütün bu zıtlaştırma ve ayrıştırmaları yapan bizim aklımız, düşünce biçimimiz ve inançlarımızdır sadece.. İnsani sınırların ve günümüz kabullerinin ötesine geçmiş bir "canlı varlık" hayata engin bakışı ile ufkunun derinliklerini keşfedebilir.. Sonuçta bir şeyin iyi ya da kötü olduğuna, doğru ya da yanlış olduğuna bütün evren adına kim karar verebilir ki.. 50-60 bin yıl önceki insanların değerleri, doğruları, yanlışları emin olun bizimki gibi değildi, o halde bu tarz yaşkalşımlar sadece dönemseldir. Kalıcı olan çağları, zamanları ve güncellikleri aşan bir kavrayışa sahip olmaktır.. Akrep bu noktada toplumsal ve çevresel kabullerin ötesine geçmek durumundadır. Örneğin bir deprem felaketi biz insan çocukları için kötü olabilir ancak evrenin ve diğer canlıların düzeni açısından da kötü olabileceğini kim "mutlak" bir doğru olarak iddia edebilir ki.. Bu noktada Yay'ın geniş projeksiyona sahip ve herşeye daha üstten bakabilen perspektifi ve kavrayışı ile Akrep'in "sır"rın ötesine geçiş tutkusu bütünleşir..

Akrep'in asıl tutkusu hep saklı olana, gizlenene, derine itilene karşıdır.. Ölüm bilinmeyen bir yer ise Akrep onun üzerine gider, cinsellik sırlı kapıların ardına itilmişse Akrep o kapıları aralar ve ötesine geçer, kendi içinde çözümsüz bir denklem varsa, Akrep onu mutlaka çözer, tutkuyla, ihtirasla, arzuyla yüzleşir.. Etrafında olup biten herşey, onun "bilinirlik" alanı içindedir.. Akrep'in bence dördüncü sayılabilecek deneyimi bu alandaki farkındalığa ermesi ve onu da dönüştürüp, arzuların, çekişmelerin, bireysel hesapların batağından çıkarmasıdır..

Sonuçta içindeki Akrep'i çözmek, onunla tanışmak, kendini kabullenmek zor ve uğraştırıcı bir süreçtir.. Defalarca parçalanıp yeniden ayağa kalkmayı, kimileyin büyük acılara, güçlü ihtiraslara dayanıklı olmayı gerektirir, ki bu da aslında, dönüşüm ve başkalaşım sürecine girmiş bir Akrep'in potansiyelinde vardır.. Herkes doğum haritasındaki Akrep'in etkisi ve etkilediği yaşam alanı itibarıyla, onu dönüştürerek, bilinç alanına çıkararak bundan yararlanabilir..

Sonsuz evrensel sevgiyle..

"Aklınız size hakikati göstermemişse, inancınız sizi koruyamaz"
HARİTAM:
http://www.astrozoom.com/sonuc.php?ISIM=...&x=76&y=17
09-23-2008 10:07 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
marskovası
Kayıtsız

 
Mesaj: #4
RE: AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
Paulo Coelho Elif kitabında arkadaşının ona "hadi dilenelim" demesiyle şunu keşfeder, bu da bana akrebi hatırlatır. Dilensem istemeyi öğrenir miyim?

Ne var ki büyük bir cömertlik ve sevgiyle sunulsa bile yardım kabul etmeyi kendine yediremeyen birçok insan tanırım. Anlaşılan pek çokları, sanki başka birine bağlı olmak ayıpmış gibi, yardım görmeyi küçük düşmek addediyor. Böyleleri “Başkalarına muhtaç olursam işimi bileğimin hakkıyla beceremediğim düşünülür,” diyorlar içlerinden. Ya da “bugün kepçeyle verirse yarın sapıyla gözümü çıkarır.” Ve hatta en beteri: “Ben bu iyiliği hak etmedim.”
07-02-2011 03:21 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
malkavian Çevrimdışı
Yeni Üye
**
Kayıtlı

Mesajlar: 2
Üyelik Tarihi: Nov 2011

Rep Puanı: 0

Mesaj: #5
RE: AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
yükselen yay (03 derece, bugün 02 de güneş tutulması var) akrep olarak bir solukta okudum, sonlara doğru ağzımın açıklığı olağan bir hal aldı.

akrep burcu hakkında, gerçekten başta belirtilen kadar iddialı bir yazı.
11-25-2011 05:21 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
katmer Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 195
Üyelik Tarihi: Oct 2011

Rep Puanı: 7

Mesaj: #6
RE: AKREBİN ÖZÜ,ÖĞRENECEKLERİ ve uyumları ve uyumsuzlukları
Akrep'in zehrinin bileşenleridir. Kuyruğuna basarsanız sokar. Basmasanız da sokar. Durduk yerde de sokar. Sokmak içgüdüsel ihtiyacıdır. En derin haz kaynağıdır..

suna-bak amma sokucu çıktık heee...güzel paylaşım..gülücük

HARİTAM
http://b1111.hizliresim.com/r/b/g0jh.gif

Düşüme sen düşünce gözlerinde tutuklu kalır yüreğim...İçinde sen olmayan düşlerimi düşürürüm düşümden...Prangaya vurulmuş ayaklarımı sürüklerim peşinden ömrümü ömrüne her bir adımda...


Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz. . .
11-25-2011 02:59 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  AKREBİN HAYAT AMACI astrosohbet 30 40,607 03-21-2017 12:41 AM
Son Mesaj: Karmakarışık
  Akrebin başdönmesi body snatcher 3 5,472 12-12-2011 07:39 PM
Son Mesaj: lacrimosa

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir