Değerlendir:
  • 19 Oy - 2.47 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İLKÖĞRETİM
Yazar Mesaj
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #1
İLKÖĞRETİM
Eğitim sorunu ülkemizde maalesef her çocuklu ailede her zaman ön planda gelen sorunların başındadır.
İlerde cocuklarımızın nasıl bir mesleğe sahip olacağı, nasıl para kazanacakları, nasıl işe girecekleri, bunların sağlanması için nasıl bir öğrenci olması gerektiği, okul seçimleri, maddi zorluklar ve bütün bunların arasında sağlıklı çocuk yetiştirebilmek.......hepimizin kafasını kemiren sorulardır.
Herşeyden önce ülkenin ekonomisiyle bağlantılı olan bu sorunlarla çocuklarımızı nasıl sağlıklı yetiştirmemiz gerekiyor? Anne baba olarak nelere dikkat etmemiz lazım? Astrolojinin bize burada ne gibi faydası olabilir?

Sadece astroloji bilgimle ve yaşadığım tecrübelerle bunlara kendi açımdan ve mümkün oldugunca objektif olarak ışık tutmaya çalışacağım.

Bu konuda hicbir hazırlığım olmadığı için bunları vakit buldukça ve şimdi düşündüğüm şöyle bir plan dahilinde yazmaya çalışacağım.

Okul Dönemi başlığı altında açtığım konu ilk önce ilköğretim le başlayacak.
İlköğretim ve öncesinde çocukların genel durumları ile astrolojinin bağlantısı ne olabilir?
Sonra Lise çağı ve üniversite eğitiminde astrolojinin önemine değinmeye çalışacağım.
Belki "aile ilişkileri " konusunda yazdıklarım gibi uzun sürmeyebilir...aslında konular açıldıkça belki de daha uzun da sürebilir....

Bu konuda bazen bazı kitaplar okuyup eksikliklerimi de giderebilirim sanıyorum, ama neticede sizlerin de desteğiyle forumumuza guzel bir destek vermiş olacağıma inanıyorum.... Kaynakları muhakkak belirtirim ki ihtiyacı olanlar daha detayli bilgileri bu kitaplarda bulabilsin...

Şimdilik hoşçakalın...sevgiyle kalın...gülücük))

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
04-26-2008 01:43 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Garavu Çevrimdışı
Parola61
********
Webmaster
lt=
Mesajlar: 286
Üyelik Tarihi: May 2007

Rep Puanı: 169

Mesaj: #2
RE: İLKÖĞRETİM
ya varlığını unutturana kadar uğramıyorsun turhan abi yapma böyle ya. gülücük)
neyse doldur bakalım ağabey, senin yazıların bizim için çok değerli .)
04-26-2008 09:37 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yaren Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 239
Üyelik Tarihi: May 2007

Rep Puanı: 1

Mesaj: #3
RE: İLKÖĞRETİM
sevgili Üranüs ...yine çok güzel ve önemli bir konu ile döndün ya aramıza ...-alkışdöndün diyorum çünkü epeydir yoktun ve özlettin kendini...gülücük.çok teşekkürler bu teşekkür hem bir forum sakini olarak hemde lise çağında iki çocuk sahibi bir anne olarak....).çok faydalanacağımız bir konu gerçekten.....

İYİKİ VARSIN....melek

Full Time Şerefsiz Olacağına,Part Time İnsan OL......
04-26-2008 01:05 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #4
RE: İLKÖĞRETİM
güzel bi konu başlığı tebrikler uranüs gülücük sen yazdıkca bizimde konuyla ilgili katkılarımız mutlaka olacaktır sevgilergülücük

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
04-27-2008 12:05 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #5
RE: İLKÖĞRETİM
Tesekkurler degerli katkılarınız ve komplimanlarınız icin.....

Doğan Cüceloğlu der ki: “Çocuklar küçük insanlardır”

Bizim toplumumuzda baska hicbir ulkenin kültüründe olmayan ya da fazla dikkat cekmeyen bir “sahiplenme “ duygumuz vardır.
Adam arabasını cok seneler kullanmıstır ve bir turlu satamaz, satarken üzülür…evini degistirmek istemez bir turlu, zor gelir….Kızını evlendirirken bunalıma duser, ya da anne , oglunun kız arkadasını cok elestirir, cunku onu cok sahiplenir, ve kız arkadası, oğlunu elinden alacakmış hissine kapılır… kayınvalde gelin problemleri…. Herhalde en cok bizde vardır…
Cocuklarımıza kim “kötu” davranırsa, ona ilk once cevabı anne ya da sırası gelir baba verir… ögretmenler haşlanır, müdüre o ögretmen sikayet bile edilir…. Cünkü herkesin çocugu en iyisidir hep….yuvada ilkokulda… bir tiyatroda neden benim çocuğum rol almıyor, ya da bir etkinlige neden benimki de secilmiyor diye koşa koşa okula gidip hesap sorarız…. Hatta öyle veliler bile vardır ki, cocuk 42 almistir, 45 yapması icin yalvarır ögretmenine….
Hele bir de basarısız olup da sınıfta kalırsa, ele gune ne diyecektir? Devamli haşlar cocugunu.... „ben sana her istedigini yapiyorum, senden sadece ders calismani istiyorum ama onu bile yapmiyorsun , sen ne bicim cocuksun???...“

Kötü karne sendromları...bu yüzden dayak yemeler... verilen cezalar.....

Bu çizdiğim tablo, tabii ki normal bilinçli ailelerde gecerli degildir. Burada altını çizmek istediğim sadece sorunlar, toplumumuzun bazı kesimlerinde gözüken cocuklarımızın eğitimiyle ilgili problemlerdir....Zaten amacımız da sorunlarla uğraşmaktır. Astrolojinin faydalarından bahsediyoruz , yani hayattan nasıl keyif alırız, daha zevkli nasıl yaşarız ı konuşuyoruz. Ve çocuklar da hayatımızın bir parçası olduğuna göre ve gelecek nesilleri oluşturduguna göre, tabii ki önemli bir konudur bu.

Bence yukarda yazdığım tablonun en alt temelinde; kültürümüzde var olan ve bizlere hep aile köklerimizden miras kalan bu aşırı „sahiplenme“ duygusu sebeb olmaktadır. Tabii ki „artık sahiplenmeyelim“ diyemeyiz, çünkü bizler bu tür kültürel duygularla varız ve diger toplumlardan farklıyız. Ancak bundan rahatsızlık duyduğumuzun farkına varırsak belki bunun zararlarını minimuma indirebiliriz...Çocukların bu yüzden yasadıkları uyumsuzlukları, bunalımları ve ilerdeki yaşamlarına etki edebilecek olumsuzlukları engelleyebiliriz....Ve bence astrolojinin bu konuda da çok faydası vardır, çünkü astroloji hem kendimizin farkına varmamıza hem de birebir ilişkide oldugumuz kişilerin davranışlarını dogru yorumlamamıza ve stresleri, problemleri bambaşka bakış açıları ile anlamamıza yarıyor....Sizler keyif alırken, çocuklarımız da bundan nasibini alıyor...Yaşam kalitesini yukseltmemize sebeb oluyor...

Ben iki cocuk babası olarak şunu da söyleyebilirim: Çocuklar anne babadan birseyler öğrenirken, ebeveynler de çocuklarından çok şey öğreniyorlar....

„Karı – Koca ilişkileri“ nde bahsettigim tiplemelere devam edeceğim. Biliyorsunuz Ahmet le Ayşe vardı. Onları evlendirmiştik....
Birkaç sene sonra bir çocukları doğdu. Adını Kemal koydular....
Kemal hangi gözükmeyen ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıktı?
Ayşenin annesi babası torun cok istiyorlardı, çok ısrar ettiler, ilk defa torun sevecekler, ömürleri yeterse, o yüzden Ayşe kocasını etkiledi , sanki kendi çok istiyormuş gibi ve ikna eti onu....olabilir...

Ahmet, babasının tek erkek cocuğu, soyadını devam ettirmesi için oğluna her fırsatta imalı konuşur ve Ahmetin bilinçaltında bu yer etmiş de olabilir ve yine kendi isteğiymiş gibi karısını ikna etmiş de olabilir...

Ahmetin ya da Ayşenin abileri, ablaları vardır, hepsi evlidir ve coluk cocuga karışmışlardır, ya da etrafındaki çok samimi arkadaşlarının da çocukları vardır...ehhh tabii...ahmetle ayşe geri mi kalacaklardır onlardan...“hadi çocuk yapalım“ demişlerdir....

Aysenin yaşı 35-36 olmuştur, zaten çocuk sahibi olmak icin evlenmiştir...hemen hamile kalır...

Ya da iki bilinçli insan olarak otururlar, eğrisiyle, doğrusuyla düşünürler, tartarlar, biçerler ve kimselerin etkisinde kalmadan ortaklaşa karar verirler....

Hepsi haklıdır bence....Kendi durumlarında, kendi aile kulturlerine göre muhakkak dayandıkları bir sebeb vardır ve sonuçta Kemal dunyaya gelir....

Ahmet işi gücü olan bir aile babası. Bir yerde bordrolu olarak çalışıyor, Ayşe ise ev hanımı.Çocuğunla ilgileniyor. Orta halli diyeceğimiz bir aile. ...
Kemal de anne babasınca normal gözüken, fazla aşırılıkları olmayan bir çocuk ve yuva yaşı geliyor... Diyelim ki 5 yaşında okul öncesi yuvaya veriliyor....Anne çalışmadığı ve bütün gün ev işlerinden arta kalan zamanlarda çocuğunla kendi kültürüne gore oyunlar oynadığı, bir takım öğretilerle onu eğittiği, ilgilendiği ve çocuga guven sagladığı için Kemal de normal bir cocuk gibi büyüyor...

Tabii burada bir sürü çeşitli aileler olabilir. Anne zorunlu çalışıyor olabilir. Baba işi icabı zırt pırt seyahat ediyor olabilir, çocuk anne – baba kavgalarına şahit olabilir, ailede kral gibi görurken kendisini bir kardesi dunyaya gelir ve krallığı sona erebilir, annane, ya da babanede buyuyebilir, ya da hic bir zaman karsınıza alıp da sohbet edemiyeceginiz, karşılıklı yemek bile aynı sofrada yiyemiyeceğiniz bir bakıcı tarafından büyütülüyor, hatta farkında olmadan onun şivesini ve kültürünü bile aldığı da olabilir....Küçük yaşta anasını ya da babasını da kaybetmis olabilir....
Butun bunlara ragmen o cocuk yine de çoook başarılı olabilir....

Burada önemli olan çocuğumuzu anlayabilmemizdir. Çocuğun gizli potansiyellerini önceden bilmemiz, onları ortaya çıkartabilecek olaylar yaratmamız ve çocugu rahatlatabilecek ona güven ve sınırsız sevgi verebilecek ortamları hazırlamaktır…. (Astrolojinin faydası !!! )

Devam edecegim..... sevgiyle kalin...gülücük))))

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
04-27-2008 04:01 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Mavi Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 210
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 4

Mesaj: #6
RE: İLKÖĞRETİM
Konu psiko-sosyal açıdan çok yardımcı, teşekkürler
Araya girmek istemem haddime düşmez ama bir anne olarak benim de konuya katılmamam mümkün değil.
"Çocuğun gizli potansiyellerini önceden bilmemiz" demişsiniz buna fazlasıyla katılıyorum, böylece çocuğun evde , okulda ve hayatın diğer sahnelerindeki başarı ve başarısızlıkları ebeveyne hem zor gelmez hem de çocuğa faydalı olabilecekleri noktaları tesbit edebilme yetisi verir. gereksiz olarak çocuğa yüklenme , çocuktan çok şey bekleme sadece çocuğa değil anne babaya da ağır gelen duygular, insan potansıyellerini bildiği çocuktan fazlasını beklememeyi bilmeli.bunu da çocuğun tabi önce potansıyellerini ve geliştirebileceği yönlerini bilmekle yapabilir diye düşünüyorum. Mesela ben biliyorum artıkgülücük oğlumun açıları beni baya bi kontrole sokuyor, kendim gibi düşünüp -hani anneler kendi üşür de çocuğu da giydirir ya öle bişi yani- ondan başka başka onun istemediği ya da yapmaktan zevk almadığı daha ileri boyutta düşünürsek yapamayacağı şeyleri beklememeyi yavaş yavaş öğreniyorum. Ya da ki bu benim için çok önemli, duygusal olarak kendini ifade tarzını anlayabiliyorum , verdiği tepkilerin neden-sonuç ilişkisini değerlendirebiliyorum. Anne oğul olarak aramızdaki ilişki arkadaşlık noktasında olsun istiyorum böyle olduğuna da inanıyorum ve horoskobundaki birçok nokta bana bu konuda yardımcı oluyor muhakkak hatta farkında olmadan yardımcı oluyor güzel olan yanı bu , çünkü ilimle insan kendini daha kolay ikna ediyor beyin o moda giriyor. Çok beklenti olmadıkça daha az sarsılıp daha az karşıyı hırpalıyorsunuz bu kaçınılmaz , hırpalamak dedim burası çok önemli biçok kişi çocuğu ii bi yerlere gelsin ii bişiler yapsın diye onu hırpaladığının aslında onda olan birsürü güzelliği göremediği için o güzel yanlarının da kesintiye uğradığının farkında değil hırpalayarak geçirdiği zamanların kaybı açısından...
Kısaca oğlumla ilgili daha az üzülüyorum, daha geniş bakabiliyorum hani astrolojinin en temelinde bahsedilen resmin tümünü görmek var ya işte onu yapabiliyorum belki de yapmaya çalışıyorum ki bu da bana zevk veriyor.
Bir de yukarda bahsedilen yine hani hangi şartlarda büyürse büyüsün çocuğun çok kötü şartlar da olsa büyük biri, önemli biri olabilmesi var ya işte bir de buna fazlasıyla inanıyorum, herkes haritasını işler dediği gibi bazı astrologların ben de kendi alanımca "ne yazılmışsa o olur" diyorum , bu tevekküllük diceksiniz belki ama önce tedbir sonra tevekkül olarak bana huzur veriyor , oğlum hayatında ne yaşayacaksa bunlara şahit olabilmek yani onunla olabilmek yanında olmak ve kendini ifade edebildiği alanlarını keşfedip ona yardımcı olmak bana huzur ve mutluluk veriyor , ebeveynler için yetinmeyi bilmenin mutluluk vadettiğini de söylemeden geçemiyeceğim, bunun için de çocuğunu keşfetmenin önemi bir kere daha kendini gösteriyor.

[IMG=http://img138.imageshack.us/img138/3929/maviharita.gif][/IMG]

Ben bazen münasip bir yerde inmek istiyorum.
Size de oluyor aynından biliyorum...
04-27-2008 09:29 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
shadow
Kayıtsız

 
Mesaj: #7
RE: İLKÖĞRETİM
sanırım bizim ebeveynlerin en çok hataya düştükleri nokta,40,50,60 vs. yaşlardaki ebeveynin 5,10,12,14 vs yaşlardaki çocuklarından kendi yaşlarındaki korkularını istemeleri kendi korkularını 5 yaşındaki evledın korkusu yapıp ıo baskıyla evladı büyütmesi.biz bu dengeyi kuramadığımız müddetçe.evlat üzerindeki baskımızı ölünceye kadar sürdürürüz ve halada araştırmalarımda bu böyle olduğu aşikar.öğretmek apayrı bir olgu.radyo proğramı yaptığım senelerde(mutluluk üzerine)yemek yemenin,birlikte yemek masasına oturmanın öneminden bahsetmiştim oysa biz bunu çok hafife alıyoruz.ailece sistematik bir şekilde yemek masasına oturmak hem,evladı kontrol mekanizmasını hem ders çalışma mekanizmasını hemde anne baba ve kardeş ilişkisini mükemmel bir sisteme oturtup topluma güzel bir aile profili öngörüyor ve toplumun gıpta ettiği bir aile yaratıyor
04-27-2008 10:40 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #8
RE: İLKÖĞRETİM
guzel bir pazar aksami....gülücük)) gecmis olsun fenerlilere....gülücük))
neyse ben devam ediyorum yazima....

Muhim olan bir cocugun basarılı olması degil, mutlu olmasıdır….sağlıklı olmasıdır….
Hayatı yorumlamayı ögrenebilmesidir. Okuldaki bir arkadaşına “gunaydin” dediginde, ona cevap vermiyorsa arkadaşı, bunu irdeleyebilmelidir. Büyüme ve olgunlaşma süreci içinde hep yeniliklere ve öğrenmeye açık olmalıdır. Ve ne yapıyorsa ondan keyif almayı bilmelidir….

Çocuklar boş kaset gibidirler….ne verirsen onu alırlar…sen evde kocana nasıl davranıyorsan, onu dogru olarak görür ve onu ögrenir… Baba da anasına nasıl davranıyorsa o da bir erkek çocuğu olarak onun dogru oldugunu zannederek büyür ve bu çok normaldir. Anna ve baba evde çocugun yanında birbirlerine sevgi dolu yaklaşırlarsa, arasıra onun yanında öpüşüp, sarılırlarsa, birbirlerini takdir edip tesekkur ederlerse, güzel bir aksam yemeği sonunda mesela, bunların hepsi çocuk tarafından bir sekilde hafızaya kaydedilir. Ve butun bunlar ilerki yasamında hep farkında olmadan basvurdugu bilgilerdir… aile ve özellikle anne öğretileri…..ailesinin kulturu, alışkanlıkları…. Konusma bicimi, oturma kalkma, yemek terbiyesi, ev hayatı, derli toplu olma, dagınık olma……ne göruyorsa onu bilir…

ÇOCUKLAR KÜÇÜK İNSANLARDIR…
Bu laf beni gercekten cok etkilemiştir…Burada sahiplenme yoktur… Burada önyargı olmaması gerekir…Örneğin :

Babanın özel bir işi vardır ve tek hayali vardır, o da yaşlanınca çocugunun bu işin başına geçmesi…

Babası ya da anası müzisyendir, çocugunun da bir enstruman çalması gerekiyordur….

Anası çook başarılı bir iş hanımıdır ve çocugunun da muhakkak derslerinde çoook başarılı olması gerekiyordur, çunkü ancak bu şekilde başarılı bir eğitim sonucunda iyi bir işe girebilir, çocugunu sıkar da sıkar, ek dersler aldırır, dersaneler, tatillerde zorla kitap okutmalar....

Anası cok sıkı bir aileden gelmektedir, kendisini devamlı kontrol altında tutmuşlardır, bunu dogru bilir ve o da kızına nefes aldırmaz, nereye gidiyorsun, kacta gelicen, gec kalma, saat 9 da evdesin, hele bi gelme....
Ya da tam tersi de olabiliyor... annesi yine baskı altında büyüdüğü için ve bundan nefret ettiği için bu sefer kızına farkında olmadan „kızım git dolaş, özgür ol, ...“ gibi diyerek aslında ona baskı da uygulamış olabiliyor....Düşünsenize kızı bir yengeç burcu ve üstelik içe dönük, evinde mutlu olan bir tip.....bu hareketi tam bir baskı olarak algılar...Ama anası bir de üstelik arkadaşlarına övunerek bahseder „ben işte böyle çagdaş bir anneyim, kizimi serbest birakiyorum, ona gezmesini soyluyorum, cunkü ben ona guveniyorum....“ )) çok komik dogrusu....kendisi çocuklugunda yapamadığını kızına yaptırtıyor ve böylece kendisi tatmin oluyor aslında....bakar mısınız yanlışlığa.....

Bütün bu örneklere ilaveten daha sayamayacağımız kadar bir sürü örnekler verebiliriz bu konuda...
Aslında bana göre olması gereken şudur :
Anne ya da baba illa astroloji bilmesi gerekmiyor, bir sekilde kendilerinin farkına varsınlar ve ne için çocuk büyüttüklerini bilsinler.... Çocuklar tabii ki bizlere aittir ama onların apayrı kişilikleri, apayrı özellikleri vardır, aynı ailede aynı kultürü ve terbiyeyi aynı anne öğretileri almış kardesler bile farklıdır. Ben bir ikiz eşiyim ve ikiz olmama rağmen ikiz eşimle aramda dağlar kadar farklar var....Çünkü genetik olaylar da var. Sinan annemin babasına çekmiş, hem huyları hem fiziksel görüntüsü açısından , ben ise babamın babasına çekmişim.....Hemen hemen aynı potansiyellere sahip olmamıza rağmen (aramızda 3 dk. fark var) bende o potansiyeller farklı açığa çıkıyor, Sinan da daha farklı......Astroloji olmasa ben bunun asla farkına varamaz, anlayamazdım.....Eskiden o bana kızar, ben de ona kızardım, ama şimdi o bana kızmaya devam ediyor ama ben ona kızamıyorum ve onu gayet iyi anlıyorum.....
Neticede bir ailede sadece bir kişi astrolojiden gercekten anlıyorsa, o ailede problemler minimuma iner...
Çocuğunun potansiyellerini bilen bir anne ya da baba, çocuguna; astrolojiden anlamayan bir ebeveynin yardım edebileceğinden daha fazla yardım edebilir. Sorunların üstesinden bambaşka bir sekilde gelebilir...Astroloji bilgisi hiçbir zaman tedavi edici bir bilgi bir ilac degildir, sadece yardımcı olabilir. Sorunlu çocuklarda bir pedagok ya da psikolog yardımı almak tabii ki önemli ve degerlidir, ancak astroloji bilgileri bazen bir psikoloğa bile konuyu aydınlatmasında yardımcı olabiliyor. Ingiltere ve Amerikada astroloji okullarında „astroloji ve psikoloji“ adlı bölumler de var, hatta bu konuda bazı kitaplar bile oldugunu biliyorum...

Hangi ihtiyactan doğarsa doğsun biz gelelim Kemal e....

Kemal e bir burc da yakıştırmak istemiyorum, çünkü burcunun pek önemi yoktur bence, çünkü kötü bir burc, ya da iyi bir burç diye bir sey olmadığını zaten biliyoruz.
Mühim olan Kemalin doğum haritasıdır ve o haritada gizli saklı kalmış potansiyelleridir. Bu potansiyeller Kemalin aslında şifresidir ve bunları astroloji sayesinde çözebiliyoruz.

Mitolojide yeraltı tanrısı olarak bilinen HADES in bir cümlesi vardır. Der ki : Yeryüzünde ne varsa, gökyüzünde de o vardır…
Bu cümleyi Yasemin Boranın derslerinde bizler şöyle yorumlamıştık ki bence çok mantıklı bir açıklamadır.

Hadesin “yeryüzü” dedigi aslında bizim iç dünyamızdır. Gökyüzü diye tanımladığı ise “dış dünyamız”, dır. İçimizde ne varsa onu dışarıya ister istemez yansıtırız…yani içimizde ne varsa dışımızda da o vardır. Daha önceden de defalarca yazdığım, her insanın içinde genetik olarak yuklendigi, ya da anne öğretileriyle beslendigi ve çocuklugunda 6 yasına kadar yasadığı bir takım özel olaylar sayesinde programlanan bir iç dünyası, bir anlayışı vardır. Bu çerceveden dış dunyaya bakarız ve ne anlıyorsak hep onu algılarız….ve onu yansıtırız…. Iyiler, kötuler, guzeller, cirkinler, dogrular, yanlışlar…ne ögrendiysek cocukluğumuzda, neyse bizim bilinçaltımızdaki programımızda yer alanlar…dışa yansıttıklarımız hep onlardır ve yansımalar dunyası…ne yansıtırsak onu geri alırız…..hiç takdir etmesini bilmeyen bir anne, tabii ki takdir de görmez… çocuguna hic tesekkur etmemiş bir baba, çocugundan da aynı hareketi, yansımalar dunyası felsefesi icinde görür….
Psikologlar insanın iç dunyasına girerek o insanın potansiyellerini anlamaya çalışırlar, terapiler, özel muayeneler, baska teknikler, hipnoz olayları v.s. ve sonucta kişinin dış dünyasını aydınlatmaya çalışırlar…
Astroloji ise tam tersini yapıyor…. Yani dıştan içe giriyor…. Yeryüzünde ne varsa gökyüzünde de o vardır…bu mantıkla gidersek şunu da söyleyebiliriz… Gökyüzünde ne varsa iç dünyamızda da o vardır…. İşte Astroloji, Hadesin bu çok ünlü cümlesini bugünün sistemi icinde bu şekilde değerlendiriyor….

Bir çocuğun haritasında 3. ev konumu, kişisel gezegenler dediğimiz, Güneşin, merkürün, ay ın, mars ve venüsün durumları o çocugun ilk öğretimle ve akademik kariyeri ile ilgili potansiyellerini belirler. Aslında haritanın bütünü, Jupiter, Saturn ve ağır giden gezegenlerin hepsi, birbirleriyle yaptıkları açılar, ev konumları hepsi çok önemlidir….ama ilk ögretim konusunda 3. ev önemlidir diyoruz. 3. evde hic gezegen olmaması da , çok gezegen olması da, diğer gezegenlerin 3. eve yaptıkları açılar da hepsi çok önemlidir.....
Zaten gezegenlerin tarif edilmiş özelliklerini hepimiz biliriz. Bu özellikler o çocukta hangi potansiyellere yol açıyor, bunlar ne sekilde acığa çıkıyor? Ne zaman açığa çıkıyor? O kadar çok alternatifler var ki...Bütün bunları burada yazmak aslında gercekten imkansızdır, ben daha çok temel bilgileri günümüzden örnekler vererek açıklamaya çalışacağım.....

devami daha sonra.....gülücük)
sevgiyle kalin....

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
04-27-2008 11:28 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #9
RE: İLKÖĞRETİM
bir iki saat önce yazdıklarımın devamı....

Kemalin yuvaya başlaması, kendisi için hüzünlü bir dışa açılımın ilk adımlarıdır. Alışılmış düzenden ayrılması, yabancı bir ortama girmesi, bilmemezliğin verdiği korkular....Bütün bunlar çocukta endişeler yaratır, o yaştaki çocuğun en büyük ihtiyacı güven duygusudur. Aynı boğa burcunun özelliklerini gösterir...Bunu içgüdüsel olarak bilen anne genelde cocuğunun yanında yer alır ...Hatta bazı anneler çocuğu yuvaya alışsın diye ilk bir iki ay sadece bir iki saat bırakırlar çocuklarını yuvaya. Burada çocugun ilk ögretmeni de çok önemlidir. Yuva öğretmeni çocukta ilerki yaşlarında dahi hic unutamadığı bir kişidir çünkü ilk intibaları, ilk deneyimleri çocuk anne haricinde bu kişiyle yaşar....
O yüzden iyi bir yuvadan ziyade , deneyimli iyi bir ögretmen secmek bence cok daha önemlidir....Ama bizler maalesef bunu pek önemsemeyiz ve mahallemize en yakın yuvaya veririz çocugumuzu....Anne için boş vakit bulması açısından çok önemlidir... evde kahvesini yudumlarken, sabah programını seyrederek nefes alacaktır, kendisine vakit ayıracaktır, belki bir kitap okuyacak ya da eski arkadaslarını ziyaret edip biraz kadın kadına dedikodu yapacaktır....Baba da artık dinlenmiş ve huzurlu bir eşle karşılaşacak, eve geldiğinde değişik şeyler duyacak çocugundan, yuvada yaşadıklarıyla ilgili...evde monotonluk olmayacak artık, yeni hikayeler, olaylar konuşulacak....herşey kulaga hoş geliyor....

Bu aşamada çocuğun içe dönük ya da dışa dönük olması , bence her anne babanın bilmesi gereken bir potansiyeldir. Genelde zaten bilinir. Sectiği oyuncaklar, hali tarzı, aile dışındaki iletişimi bunu çok güzel ortaya koyar ve iyi gözlemci olan anne ya da baba bunu hemen anlar....Ancak dogum haritası da burda çok yardımcı olabilir...Özellikle güneşin ve marsın konumlarına bakmak gerekiyor....Guneşin 1. evde olması, 5. evde yani kendi evinde olması, 9., 10 evde olması, 7. evde olması hatta 11. evde olması kişinin dışa dönuk olma ihtimalini cok kuvvetlendirir....Ama güneşin 12. evde , 8. hatta bazen 4. evde olması içe dönük potansiyeller verebiliyor. Bazı haritalar var ki, gunesi hic açı almıyor bazen bir tek açı alıyor... bu kişilerin de içe dönuk olmaları sözkonusu olabilir.
Marsa gelince, fiziksel enerjiyi sembolize ettigini hepimiz biliyoruz. Bunun çocuklar için önemi cok fazladır. Fiziksel enerjisini nasıl ortaya koyuyor, bedenini ne zaman ve nasıl kullanmayı seviyor, mucadelesini nasıl veriyor...
Marsı su grubunda olan çocukların, ya da Mars ı Plutonla , Saturnle sert açısı olan çocukların bu potansiyellerini göstermeleri zor olur...ama Pluton ya da Saturn sert açılarına sahipse Mars ı, o zaman da biraz tedbirli olmak lazım ana baba olarak....Fazla sinirlendirmemek lazım....Örneğin Marsı 12. evinde ve sert açıları da varsa bu çocuğa her zaman çok sakin ve seveceği bir yöntemle , tatlı dille yaklaşmakta cok yarar vardır... dikine gidemezsiniz, sert bir baskı koyamazsınız o zaman bunalıma girer ve ilerki yaslarında çok sert bir yapıya sahip olabilir....
Mars isyan etme potansiyelini de gösterir çocuklarda....Sayet böyle bir potansiyeli varsa çocuğun bir şekilde bunu ortaya koyması gerekecektir....Evde her istedigi oluyorsa, hersey süt limansa neye isyan edecek ki, canı sıkılır cok ve bu okulda ortaya cıkar ... arkadaslarıyla dalasıp (farkında olmadan, cunkü içinden öyle gelir) gerginlik yaratacaktır, ya da sınıfta yaramazlık yapıp atmosferi gerecektir ki birileri ona laf soylesin ve o da isyan etsin... fiziksel enerjiden bahsediyoruz.... bunun muhakkak maddeye dönuşmesi gerekir, yoksa çocuk bunalıma düşer....Böyle bir durumda bir keresinde bir anneye sunu tavsiye etmistim...
Bu cocugun bir sekilde evde enerjisini dönusturecegi bir sey bulması, birseylere kızması lazım... Şayet baba veya siz bir sekilde evde gerilim yaratamazsanız bu isyan etme potansiyeli ortaya çıkmaz ve dogal olarak okula yansır... ya siz ya da baba buna caktırmadan evde baskı uygulayın ve enerjisinin evde çıkmasına yardımcı olun....Özellikle günlük yorumlarda Ay ın konumları cok önemlidir. Ay ne zaman cocuğun haritasındaki Mars ı tetiklerse, cocuktaki bu potansiyel uyanmaya baslar...Bunu izleyen anne ya da baba o gunlerde cocuguna gerilim yaratabilir.... mesela sevmedigi bir seyi yapmasını isteyebilir ve cocuk buna isyan eder ve enerjisini ortaya cikartır....
Benim küçük oğlumun Marsı 12. evde ve sert acıları var.... ben boyle özel gunlerde onunla gece bile olsa, hafta arası da olsa, çıkıp bahceye kanter içinde kalana dek top oynuyorum, ya da beraber evde gures yapiyoruz...fiziksel yorulmalar ona bu zamanlarda gercekten cok fayda saglıyor.....
Yani astroloji sayesinde sunu biliyoruz :
Gerilim, bu cocugu boyle özel zamanlarda besliyor.

Devamını 2-3 gun sonra yazacağım.... şimdilik bukadar...sevgiyle kalınız.....gülücük)))

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
04-28-2008 12:48 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
uranus Çevrimdışı
.
*****
Uranyen Vip
lt=
Mesajlar: 448
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 15

Mesaj: #10
RE: İLKÖĞRETİM
Tekrar merhabalar...
şimdi Kemalin haritasina gelelim ...3. ev ilkögretim potansiyellerini de gösteriyor.
Gezegenleri sırasıyla 3. eve yerlestirirsek ne gibi potansiyeller ortaya çıkar?
(Bunlar yalın yani gezegenlerin açısız potansiyelleridir !)

Güneş 3. evde :

İletişim ve ilköğrenim evinde güneş pozitif etki eder.Yani iletişimi kuvvetli olur kişinin.Akrabalık,arkadaşlık ilişkileri iyi olur.Öğrenim yönünden de pozitif etki eder güneş bu eve.Güneş 3. Evin sahnesinde bir şeyler öğrenerek ve yakin kişilerle iletişim kurarak kendini gösterir.
Guneş aynı zamanda yönetme lider olma potansiyeli de verir kişiye. İlkokulda sınıf liderliği, sınıf baskanı olma potansiyeli. Sınıfta aktif olur ögretmenleriyle ve arkadaslarıyla kolay iletisim kurar.

Ay 3. evde :

Ay bilinçaltını ve duyguları sembolize ediyor. Burası ikizler burcunun evidir.Ay buradaysa çocuğa öğrenim için güzel bir konum verir.Çünkü öğrenme arzusunu tetikleyen bilinçaltıdır.Bilinçaltı kişiye “git,ordan al,burdan al,ve öğren”, diyecektir.3. ev ; 9. Evle bağlantılıdır.Uzaklara da gidebilir.Öğrenim arzusu çok yüksek olur.Çünkü bilinçaltı onu bu yönde tetikler.Öğrenme arzusu var; ve de öğrenecek.O yüzden de insanlarla iletişim kurmak zorunda.İletişim daha derin düzeylerde kurulabilir burda. Anlatılandan daha fazlasını anlayabilir.Çok uzun süre belli bir yerde kalmasına gerek yok,çünkü hemen anlıyor.Leb demeden leblebiyi anlar.Çünkü ay=bilinçaltı bu evde görünür vaziyettedir.
Merkür 3. evde :

Kişi kolay ve hızlı öğrenim görür.Öğrendiğini kolay anlatır.Yakın çevresiyle hızlı iletişim kurabilir.İletişim gerektiren konularda başarılı olur. Gazetecilik,yayınevleri,telekominikasyon,haberci,marketing…tam onun istedigi ve kendisini mutlu hissedeceği mesleklerdir.
Ödev sormayı bahane ederek evde telefonla arkadaslarını arar. Cep telefonu ihtiyacı cıkar.İletişim ihtiyacını sağlamak lazım.

Venüs 3. evde :

Bu ev ikizlerin evi olduğu için, duyguları çabuk değişir.Çeşitli konularla ilgilenir ama derinleşmez.O yüzden de sıkıntı çekmez.İletişim, duyguları sever.Önce sevmesi gerekir sonra iletişim kurar.Çeşitli kişilerle,çeşitli ilişkiler kurar.(=özgür çocuk gibi…)
Okulda ögretmenini sevmesi gerekir. Sevmediği öğretmeninin dersine çalışmak istemez...Çünkü dersi sevdiren de ona göre ögretmenidir.

Mars 3. evde :

Bu ev ona dar gelir.Bu evin sahnesinde rahatsızdır.Onda çok büyük enerji vardır ve bu enerjisini bu sahnede de pek gösteremez. Her şeyi merak eder.Çok kolay ve hızlı öğrenir. Fakat enerjisini bir sekilde maddeye dönüştürmesi lazım. Okulda spor derslerine tesvik etmek ona cok iyi gelir. Tenefüslerde bile cikip top oynamak ister. Buna kizmamak, aksine müsade etmek lazım. Okuldaki sosyal etkinliklere girmesi gerekiyor.
.Marsı “Retro” ise derinleşir ve daha ilerki yaşlarda bu potansiyeli ortaya çıkar.
3. Ev akıl ile bağlantılıdır.Obsessiv bir yapıya (=takıntılara) da sahip olabilir...

Jupiter 3. evde :

Kolay ve hızlı öğrenme verir. Öğretmen olur ama akademisyen olamaz,çünkü sıkılır.
3. Ev, Jüpiter’e dar gelir çünkü ikizlerin evi oldugu icin detaylarla uğraşamaz burada. Jupiter detaycı yaklasım verir halbuki, cunku felsefe yapması lazım, felsefik yaklasımlar için ise detaylarla ugraşması lazım....eger 3. ev yay burcundaysa Jupiter kısmen biraz daha rahattır burada ...
Kardeşleri, yakın çevresi ile sosyaldır.

Saturn 3. evde :

Yavaş öğrenir.Çünkü güven ihtiyacı var,”öğrenmem lazım “ diyor ve işi ciddiye alıyor.O yüzden kendini kasıyor ve yavas öğreniyor.Üniversite hayatı daha iyi olur,çünkü ilerki yaşlarda kendine güveni gelir.

Uranus 3. evde :

Bu ev ona dar gelir ama yinede insanları ve bilgileri kolay öğrenir.Ne yaratacağını bilmelidir.
Uranus bu evde ayrıca çocuğa zeka da verir.Uranus,Merkür ve Ay konj. u bu evde olursa , kişi icatlar yapabilir,çok zeki olur. Fen (özellikle elektrik konularında üstattir.), matematik derslerini kolay ögrenir, labaratuar çalışmalarından cok zevk alır, bilgisayar dersi cok hosuna gider. İlişkilerde ise rahatsız olabilir,çünkü aykırı ve devrimcidir. Kendi bulunduğu ortamda kabul görmez,o yüzden yabancı ülkelere gitmek ister,çünkü oralarda kabul görür.

Neptun 3. evde :

İletişim kurmayı ve öğrenmeyi hayal eder. Çok öğrenir  entellektüel,bilgili bir kişi olur.
Sezgileri kuvvetli olduğundan iletişimi de kuvvetli olur.İkizler : Farklı konular. Balık: Maddenin ötesi....hayalin sınırlarını zorlar.Sert etkilerde,”beni yanlış anlarlar” korkusuyla hayal enerjisi kuruntular şeklinde çalışır. Uyumlu etkilerde ise “ben biliyorum,siz de peşimden gelin…” gibi çalışır. Soyut kavramları kolay ögrenir. Okulda resim, müzik gibi sanatsal konulara eğilimi olur.
Kendisini bu konulara itmekte yarar vardır, çünkü neticede hayal enerjisini görünür kılacak ve kendisini mutlu hissedecektir. Balık 3. Evdeyse, çocugun ruhsal iletişimi de iyi olur.

Pluton 3. evde :

Derinden etkiler ve derinden öğrenir. Öğrenme konusunda başarılı olur. Öğrenmek ve iletişim için derin etkileri olur. Öğrenme yeteneği çok yüksek ve özgürdür. İlgi gösterirse konunun en derinine kadar kolayca inebilir ve hızlı öğrenir. Herkesin içine girmesine müsaade edilmeyen bir arşivin yöneticisi olabilir. Çok iyi araştırma potansiyeli verir. Araştırmacı yazar,gazeteci olabilir. Metafizikle,gizbilimle uğraşabilir. Sert etkiler altında geveze olabilir,”onu da biliyorum,bunu da biliyorum “ der. İletişimde ise yoğun duygular verir. Derin duygulara sahiptir ama bunu göstermez, kimse de bunu anlayamaz.

Astrolojiden anlayan anne ya da baba çocugunun bu potansiyellerini bilirse, onu, onun mutlu olacağı şekilde yönlendirebiliyor....Ama tabii ki haritanın butünü de çok önemlidir. Bu gezegenlerin yaptığı sert yada yumusak açılar çok önemlidir.

Kuzey ay düğümü 3. evdeyse, kişinin hayatı boyunca 3. ev konularında deneyimler yaşayacağını anlatır bizlere... Hayatı boyunca tabii ki ilkokul deneyimleri yasayacak degildir ama, 3. evin diger bilinen konuları olan yakın cevresiyle bağlantılı iletişimiyle ilgili olaylar yaşaması söz konusudur. Yakın çevre ile anlatılmak istenen ise, yakın akrabaları, kardesler, yegenler, kuzenler, yakın iş arkadasları ya da yakın komsularıdır. Onlarla ilgili olaylar yasar kişi. Neden? Çünkü kişisel gelişimini yapabilmesi için bu olaylardan ögreneceği çok şey vardır... Eğer öğrenemezse, yani yaşadığı olaylardan yeterince ders çıkartamazsa, tekrar aynı tarz olayları yaşar, taa ki ögrenene kadar, çünkü ihtiyacı budur ve "hayat" onu hep o ihtiyacıyla karsılaştırır.

Guney Ay düğümü bu evde ise, o zaman kişinin öğrendiği ve anladığı konular 3. ev konularıdır ve tam zıttında bulunan yani 9. evinde bulunan Kuzey ay düğümü ile bağlantılı öğreneceği konuları anlayabilmesi icin bu bilgilerini kullanması gerekiyordur.
Yani kısaca Guney düğümü ; geçmişten bildiğimiz şeyleri, Kuzey düğümü ise öğreneceğimiz şeyleri sembolize eder. Bulundugu burc da çok önemlidir.

Doğan Cüceloğlu yine bir kitabında şöyle demektedir :

Ve ben psikolog olarak şunu söylüyorum. Bir insanın yaşamının temeli 0 - 7 yaş arasında atılıyor. Bir vatandaşın vatandaşlığının temeli de 0 ile 7 yaş arasında atılıyor. Neye benziyor bu biliyor musun, eğer siz bir çocuğa 0 - 7 yaş arasında Türkçe öğretemezseniz, ondan sonra da düzgün Türkçe konuşamaz, ona benziyor. Eğer çocuklarınıza 0 ile 7 yaş arasında vatandaş olma bilinci veremezseniz ondan sonra ikinci dil öğrenirmiş gibi zorlukla aksak öğreneceklerdir.
O zaman o üniversitelinin aç olup olmadığını bilmemesinin nedeni de annesinin çocukken aç olmadığı halde zorla yedirmesi mi? Onun adına kararlar vermesi mi?
Bu ufak bir örnek. Genel olarak çocuğa verilen mesaj önemli. "Sen küçüksün bilmezsin büyükler bilir. Sen kimsin ki…" Bu genel mesaj yerleşince " Ben kimim ki, otorite daha iyi bilir" inancına dönüşüyor. Korku kültürünün özü bu!
Öyle olunca yaşam tamamıyla gerçeğin araştırılması değil, özgürce bir yolculuk değil, bireylerin, grupların, cemaatlerin birinden daha güçlü olma mücadelesine dönüyor.
Korku kültüründe biz bilincinin gelişmesi mümkün değil. Ya ben bilinci denilen arsız saldırgan kültür gelişir, ya da sen bilinci denilen ezik kişiliksiz kültür gelişir.
Arsızlar ezikleri daha da eziyor yani o zaman?
Zaten sen diyenler "Meee" diyor, "Çoban yok mu? Uykum var mı yok mu bana söylesin, biri benim hakkımı korusun."
Mesela sınıfa girin öğretmen olarak. Korku kültürüyle yetişmiş çocuğa güleryüzlü davranın, "Günaydın çocuklar nasılsınız?" filan deyin. Üç dört ders sonra size parmak atmaya kalkarlar. Siz üzülürsünüz ben bunlara insan muamelesi yapıyorum, yaptıklarına bak diye. Size süratle öğretirler nasıl öğretmen olunması gerektiğini. Demek ki korku kültüründe korkutulma ihtiyacının giderilmesi için korkutan birisinin olması lazım. El ve eldiven gibi. Ve bu bir yaşam felsefesi. Mesela korku kültüründe yetişmiş kadınlar da korkutan erkek ister. Onları korkutmayana "Ne biçim erkek" derler.
Değerler!
İlk değer gerçeğe saygı. Anne baba olarak çocuğunun gerçeğine saygı duyacaksın.

İkinci değer, gerçeğe sevgi.Anne baba olarak çocuğunu seveceksin.

En önemlisi de yaşama saygı. Çocuğun kendi yaşamında kendisi olarak var olabilmesine saygı duyacaksın!

sevgiyle kalin... 2-3 gün sonra devam insallah....gülücük)

Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
04-30-2008 12:40 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir