Değerlendir:
  • 15 Oy - 3 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Yazar Mesaj
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #11
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Röportaj - Behzat UYGUR


--------------------------------------------------------------------------------

Doğum Tarihi : 21 Nisan 1963, Saat : 12:08
Doğum Yeri : Adana

Öz burcu : Boğa

Yükselen burcu : Aslan



Doğuştan gelen yetenekler, entelektüellik, insanları mutlu etmeye yaşamı adamak, bu sensin sevgili Behzat. Sen bir tiyatrocusun.

Doğduğumdan beri tiyatrodayım. Hatta annemin karnında bile sahnedeydim. Hemen her oyunda ailemle birlikte sahneye çıkıyordum. Profesyonel olmam 1987 yılında Ankara’da, “Hastane mi, Kestane mi ? “ oyunu ile oldu.


--------------------------------------------------------------------------------

Oğuzhan Ceyhan : Doğuştan gelen yetenekler, entelektüellik, insanları mutlu etmeye yaşamı adamak, bu sensin sevgili Behzat. Sen bir tiyatrocusun. Şu andaki yeni projelerin var mı ?

Behzat Uygur : Tabii ki var. 2008 yılı içinde 81 ili kapsayan Tiyatro turnesi, Süheyl ile birlikte Show Tv’de Şahane Show. Eğlenceli ve aşamalı yarışma programı,evlenecek çiftler aileleriyle beraber yarışıyor. Ayrıca Show Tv’ de bir müzik yarışması.

Oğuzhan Ceyhan : Aslında, 1 yıl sonra 2009 senin patlama yılın olacak. 2008 Şubat’tan sonra önemli değişimler yaşayacaksın. Astrolojik olarak güçlü bir sanatçı profilin var. Aslında teklif sayıları çok olmalı ve hatta neyi yapacağını şaşırıyor olmalısın. En önemli kimliğin Tiyatrocu kimliğin , bize tiyatroya nasıl başladığını anlatır mısın ?

Behzat Uygur : Doğduğumdan beri tiyatrodayım. Hatta annemin karnında bile sahnedeydim. Hemen her oyunda ailemle birlikte sahneye çıkıyordum. Profesyonel olmam 1987 yılında Ankara’da, “Hastane mi, Kestane mi ? “ oyunu ile oldu. Babamın bir çok oyununda yer aldım. 1990 yılı, kendi tiyatromuzu kurduk. Genç Uygurlar tiyatrosu. Aslında işin mutfağını tercih ediyordum. Oyunculuğu daha önce düşünmüyordum.

Oğuzhan Ceyhan : Peki senin bir de showmen kişiliğin var.

Behzat Uygur : Tabii sahnede dans, şarkı gibi öğelerden de faydalanıyorum. Hatta Albüm de yaptık. “Kötü şarkılar” diye. Müzikal yapma fikri hep vardı ama yapamadık. Özel tiyatro sahibi olarak daha büyük bütçeli oyunlar oynamak isteriz ama şartlarımız uygun değil. Showmen tarafımı seviyorum. İstenmek güzel şey. Milyarlara hitap ediyoruz. TV’ den dolayı şu an da Showmen’lik önde gibi görünüyor. Fakat, tiyatro da aynı hızla devam ediyor.

Oğuzhan Ceyhan : Babanız gibi siz de marka oldunuz.

Behzat Uygur : Evet öyle oldu. İşimizde geleneksel Türk Tiyatrosundan öğelerinden faydalanıyoruz. Ve Tiyatroya seyircimiz bize eğlenmeye hazır olarak geliyor. Seyirciler Uygurlara gidilebilir, biz Uygurlara gidersek eğeleniriz diye geliyorlar. Başbakanımızı, babası babamın tiyatrosuna götürmüş. Bu gelenek devam ediyor ve anneler babalar çocuklarını burada eğlenmek garantilidir diye getiriyorlar.

Oğuzhan Ceyhan : Nejat bey hepimiz için önemli bir insan. Ona acil şifalar diliyoruz. Umarım aramıza aynı canlılıkla geri döner. Nejat Uygur’un oğlu olmak nasıl bir şey ? Zorlukları var mı ?

Behzat Uygur : Hayır, çünkü, ben onun gibi bir ustanın oğlu olmanın avantajlı taraflarını aldım hep. Seyirci ile bütünleşmesi, tiyatro sahip çıkması gibi. Hiç olumsuz bir şey yaşamadım. Samimiyet ile söylemek gerekirse, işimizden gurur duyuyoruz. Tamamen geleneksel olmuyoruz, fakat önemli öğeleri kullanıyoruz.

Oğuzhan Ceyhan : Geleneksel Tiyatroya kendi tarzınızı eklediniz.

Behzat Uygur : Aynen. O zaman İsmail Dümbüllü cep telefonu esprisi yapamazdı. Ama babam çeşitli kalıpları kullanmış. Ve bunları samimiyet ile kullanmış. Biz de onların kalıplarını kullanıyoruz. Gelenekselliği biraz atıp, kendimizi ekliyoruz. Biraz asiyiz. Babama da vaktiyle bu tiyatro değil demişler. Ama yapmış. Bizim yapımızda var bu.

Oğuzhan Ceyhan : Uranüs 1. evde size asilik ve geleneksel olanın dışında davranmayı getiriyor. İyi de yapıyorsunuz. Sizler bizlere tiyatroyu sevdiren bir kuşağın çocuklarısınız.

Behzat Uygur : Evet biz şanslıyız. Pek çok tiyatrocu, ailelerinden kaçarak tiyatroya gitmiş ve aileleri istemeden tiyatrocu olmuşlar. Ama şimdi aileler çocuklarını kast ajanslarına götürüyorlar. Çocukları şimdi teşvik ediyoruz ama yanlış teşvik ediyoruz. Onların eğitim almadan oyuncu olmalarını doğru bulmuyorum. Seyircinin tiyatroya bakış açısı ile tiyatrocuya bakış açısı aynı değildi. Şimdi çok şey değişti. Artık TV ile DVD’ler var. Seyirci evden çıkmayayım diye düşünüyor. Tiyatrolarda da sorun var. Sahneye konan eserler ve tiyatrolar kötü. Tiyatroyu İstanbul, Ankara zannedenler var. Anadolu turneleri lazım. Seyircinin nabzını iyi yoklamak lazım.

Oğuzhan Ceyhan : Siz toplum için sanat yapıyorsunuz, sanat için sanat değil. Seyirciler ile etkileşim içindesiniz.

Behzat Uygur : Bu sıcak iletişimi kullanıyoruz. Babam da bizden önce kullanıyordu. İlk tiyatroyu kurduğumuzda da kullandık. Kendimizle dalga geçerek, sizinle de dalga geçiyoruz. Argo ve küfür bile seyircinin aklından geçmişse ve siz sahnede kullanmışsanız bu da bir iletişimdir. Bunun için halkın içinde olmak lazım.

Oğuzhan Ceyhan : Ben sizi Karagöz ve Hacivat gibi görüyorum.

Behzat Uygur : Evet çok doğru. Çok doğru bir tespit. Süheyl ile arada roller değişiyor elbette.

Oğuzhan Ceyhan : Size modern Karagöz ve Hacivat diyebilir miyiz ?

Behzat Uygur : Tabii ki. Kalıp o kalıp. Roller değişse de. Bizden öncekiler o samimiyeti sevmiş. Hala seyirci o samimiyeti seviyor. Şimdi bunlar azaldı. Fabrikasyon oyunlar var. Aynı tip oyuncular ve aynı karakterler. Her şey aynı. Dizilerde de öyle. Eskiden böyle değildi. Muammer Karaca, Gazanfer Özcan, Ankara Sanat. Seyirci gidince başka bir şey izleyeceğini biliyormuş. Şimdi öyle değil. Her yerde aynı oyun tipi var. George ve Micheal isimleri ile oyun oynamak bana çok tuhaf geliyor. Karayağız bir adama George demek garip geliyor.

Oğuzhan Ceyhan : Bana bu geleneğin son temsilcilerisiniz gibi geliyor.

Behzat Uygur : Evet biz Süheyl ile o geleneğin son temsilcisiyiz. Babamın hasta yatağında bile hemşirelere rol vererek, hala oynamaya çalıştığını ve espri yaptığını gördükçe ne kadar kutsal bir meslek olduğunu görüyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Komedi aslında çok zor .İçiniz kan ağladığında bile günün moral bozukluğu ile oynamak zorunda kalıyorsunuzdur.

Behzat Uygur : Zor ama sahneye çıktığımız zaman bunu düşünmemenin yollarını buluyorsunuz. Mesela, Hacivat ve Karagöz oynanmaz . O olmak vardır. O mahalle kültüründe yetişip kahve kültürünü bilmek gereklidir. Çocukken “Sepet Behzat” tı adım. Saçlarım bonustu. Süheyl ‘ de fındık kafa idi. Fındıkzade büyüdük. Orada herkes, Hacivat ve Karagözdü. Oradaki tüm malzemeleri hala uyguluyoruz. Halkın arzularını yansıtıyoruz.

Oğuzhan Ceyhan : Tiyatroda kılıktan kılığa girmeniz gerekebiliyor.

Behzat Uygur : Evet tabiki. Ama biz neysek oyuz. Bunu yaptığımız işe uyguluyoruz. Sevmeyende var elbette . Ama biz buyuz. Sheakspeare ‘ de oynayabilirim . Ama samimi Behzat budur. Ben kendimi de oynuyorum. Evet her oyuncu bunu yapmalı. İçimizde pek çok karakterler dolaşıyor. Bunlardan biri ortaya çıkacaktır. Oyuncunun belli bir karakteri yoktur. Şu an “güldüren Şüphe”yi oynuyoruz. Ben de soracaktım sana neler var ileride diye ?

Oğuzhan Ceyhan : 26 Mart, 12 Mayıs ve 13 Kasım’ da ve bir iki gün önce ve sonraları dahil reytingler yükselecek. Süheyl ile olan projeniz ( yeni projelerden konuşuyoruz ) çok iyi olacak. Ayrıca 2009 yılı da çok çok iyi olacak. Patlama yılınız. Çocuklarda tiyatroya merak var mı ?

Behzat Uygur : Var. Onlar da kendi çocukluğumuzdaki meraklarımızı görüyoruz. Oğlumuz Nejat Aslan. Babam Aslan. İnşallah onun gibi olur. Bu elbetteki padişahlık değil ama bizi çok mutlu ediyor tabii ki.

Oğuzhan Ceyhan : Aslan olan tiyatro ile ilgilenir, Aslan sanat demek. Nejat Beyden gelen yapı sizlere geçmiş. Bu eril bir gelenek. Onların kızları ile dişil geleneğe geçecek. Uygur geleneği 100 yıl sonra da devam edecek görünüyor.

Behzat Uygur : Çok mutlu oldum bu bilgiye. Biz de hiç zorlama yoktur. Zorla olacak bir şey değil bu.

Oğuzhan Ceyhan : Biz buna astrolojik mühür diyoruz. Sizin çocuklarınızda böyle olacak. Peki seyirci sıkıntısı yaşıyor musunuz ? Uygur tiyatrosunun böyle sorunları var mı ?

Behzat Uygur : Ağırlıklı olarak bizi yalnız bırakmıyorlar. Özellikle turnelerde. Büyük şehirlerde salon kiraları ve gazete ilanları çok yüksek olması sorun oluyor. Zaten tiyatro oyuncuları da dizileri tercih ediyorlar. Tam kadro tiyatro izleyicisi olsa bile , tiyatro bundan bir şey kazanmıyor. Medya amerikan filmlerine yaptığı reklamı bize yapsa sorun olmaz elbette. Yan faktörler halledilmeli. Eskiden Beyoğlu’na çıkılınca tiyatroya gidilirdi. Bunlar kalmadı, değerlerimiz kaybetmeye başladık. Beyoğlu’nda 5 6 tiyatro vardı. 1900 ‘ lerin başından gelen Pera kültürümüz vardı. Şimdi bar kültürü başladı. Aslında tiyatro binaları bir arada olmalı. Sinema salonları çok şık. Tiyatro salonları şık değil. Sadece oyunun iyi olması yetmiyor. Rahatsız koltuklar. L

Oğuzhan Ceyhan : Alışveriş merkezi tiyatroları nasıl olur. Mademki oradalar, mademki kalabalıklar. Tiyatrolarda orada olmalı.

Behzat Uygur : Vet iyi olur. Birkaç kez alışveriş merkezine tiyatro sahnesini kurduk. Çok iyi tepkiler aldık. Keşke 5-10 tiyatrolu alışveriş merkezi olsa.

Oğuzhan Ceyhan : Tiyatro seyircinin park sorunu da var. Yol ciddi bir sorun. Önümüzdeki 2,5 - 3 yıl içinde tiyatrolu alışveriş merkezleri yapılacak. Astrolojiye nasıl bakıyorsun, günlük yorum üyeliğinden fayda gördün mü ?

Behzat Uygur : İnanıyorum. Ve komik şeyler oluyor. İlginç. Geçen gün, bugün teknolojik bir sorun yaşayacaksın dedi. Hadi canım dedim. Kalktım telefonumu elime aldım, çalışmıyor. Gittim bilgisayarım çalışmıyor. Şaka gibi geldi. Sanki camcıların yaptığı gibi. Hani kırıp arkasından tamir ederler ya. Bir ara takip mi ediyorsunuz acaba dedim. Astroloji bana göre hava durumu gibi. Doğru yerden bilgi alıyorsan sorun değil. Her işte şarlatanlar var elbette. Herkes gerçek Astrolog değil. Herkes doğru Astrologu bulamıyor. Sizinle irtibatta olduğumdan beri doğru şekilde gelişmeler oldu. Mesleki olarak çok faydalanıyorum. Aslında karakter çıkartırken de faydalanıyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Gerçek astrolojinin amacı sizi mutlu olmaya yönlendirmek ve hayat kalitenizi artırmak. Bir de trafikten hoşlanmadığınızı biliyorum.

Behzat Uygur : Herkese Allah kolaylık versin. Bu kadar hoşgörüsüz ve sabırsız nasıl oluyorlar hayret ediyorum. Bir ara niyetlendim ama sınava gidince herkes kamera şakası zannetti. Bana kopya vermeye çalıştılar. Ben eskiden de kopya çekemezdim, gülerdim. Yine çekemedim, motordan da kaldım. Arabayı eşim kullanıyor.

Oğuzhan Ceyhan : Önemli değil. İleride çok iyi bir tekneniz olacak görünüyor.

Behzat Uygur : En iyi tekne arkadaşımın teknesidir. (Birlikte gülüyoruz )

Oğuzhan Ceyhan : Son kez ne söylemek istersin.

Behzat Uygur : Şu anda tiyatro binamız yok. Olmasına çalışıyoruz. Tiyatro binalarında mal sahiplerinin biletin dolarla satmadığımızı bilmeliler.

Oğuzhan Ceyhan : Güzel sohbetin için çok teşekkürler. Yine görüşeceğiz. Tiyatro yaşamında başarılar diliyorum. Umarım gülümsemeniz hiç eksilmez. Bizi güldürmekten vazgeçmeyin.

Behzat Uygur : Rica ederim. Zevkti.

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
03-08-2008 01:27 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #12
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
ünlülerin haritalarında en çok dikkatimi çeken aslan ve terazi yoğunluğu,aslan sahne önünde göz önünde olmaktan hoşlanan bir burç olduğu için zaten güneşi temsil ediyor,güneş aydınlık parlıklık gösteriş demek, terazide sanatla alakalı olduğu için terazi aslan yoğunluğu sanatçılarda yoğun olarak karşılaştığım yerleşim!!!

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
03-09-2008 04:15 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #13
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Röportaj - Dilara Koçak


--------------------------------------------------------------------------------

Doğum Tarihi : 24 Eylül 1973, Saat : 14:15
Doğum Yeri : Mersin
Öz burcu : Terazi, Yükselen burcu : Oğlak

Doğduğunuz anda başarılı bir bilim kadını ve yazar olacağınız zaten horoskopunuzda görünüyor. Bu bir mühür. İnsanlara doğru beslenmeyi ve doğru yaşamayı öğreteceğiniz açıkça görülüyor. Doğru yaşamak beslenmek ile doğru orantılı. Siz aslında bize doğru yaşama koşullarını veriyorsunuz. Çok güzel bir kitap yazdınız. Bu kitap için ben bir okuyucu olarak teşekkür ediyorum. Çok aydınlatıcı. Kitabınızın adı, “Dilara Koçak ile İyi Yaşam”


--------------------------------------------------------------------------------

Oğuzhan Ceyhan : Bu bir bilim kadını ve beslenme uzmanı için çok gerekli olan dizilimler. Terazi burcundaki Güneşiniz kudreti ve gücü, yükselendeki Oğlak disiplin ve çalışkanlığı veriyor. Ve ayınız Başakta. O da beslenme ile ilgili konuları temsil ediyor. Sanki Astrolojik horoskopunuzda yazılı bir kaderi gerçekleştiriyorsunuz. Siz kadersel bir beslenme uzmanısınız.

Dilara Koçak : Bana bu mesleği seçmeyi çok istediniz mi diye soruyorlar. Ben kadersel olduğuna inanıyorum. Ben üniversite sınavına hazırlanırken, Mersinin dışına çıkmamış bir Anadolu çocuğuydum. 17 Yaşına kadar. Her gece dua ederdim. Allah’ım lütfen hayırlı ve iyi bir yer kazanayım diye. Hiçbir zaman demedim ki, doktor olayım, mühendis olayım. Ama hayırlı ve iyi bir yer kazanayım istedim. Demek ki hayırlı olan buymuş. Çünkü bu 13. tercihim idi. Ama çok mutlu oldum. Özellikle mesleki dersleri almaya başladıkça mutluluğum daha da arttı. Siz zaten benim horoskopumu çok iyi biliyorsunuz. Sizinle 3 yıldır çalışıyoruz.

Oğuzhan Ceyhan : Doğduğunuz anda başarılı bir bilim kadını ve yazar olacağınız zaten horoskopunuzda görünüyor. Bu bir mühür. İnsanlara doğru beslenmeyi ve doğru yaşamayı öğreteceğiniz açıkça görülüyor. Doğru yaşamak beslenmek ile doğru orantılı. Siz aslında bize doğru yaşama koşullarını veriyorsunuz. Çok güzel bir kitap yazdınız. Bu kitap için ben bir okuyucu olarak teşekkür ediyorum. Çok aydınlatıcı. Kitabınızın adı, “Dilara Koçak ile İyi Yaşam”

Dilara Koçak : Ben bu iyi yaşamak felsefesi çok önemsiyorum. Ve mümkün olduğunca diyet kelimesini kullanmamaya çalışıyorum. Hayatta kalabilmemiz ve yaşamamız için yiyip içmemiz gerekli. İyi yaşamamız için iyi beslenmemiz gerekli. İyi beslenebilmek için de beslenmeyi öğrenebilmemiz lazım. Ben sizin işinizi yapamam çünkü bilmiyorum. Siz de benim işimi yapamazsınız, çünkü bilmiyorsunuz. Ancak, sizin konuştuğunuzu anlayabilecek kadar buna ilgi duyup, sizden bunu öğrenmeye çalışıyorum. Siz de benden doğru beslenmeyi öğrenmeye çalışıyorsunuz.

Oğuzhan Ceyhan : Ben sizden çok şey öğrendim. Suyun ve sık sık yemek yemenin ne kadar önemli olduğunu, ya da zorlayıcı diyet programlarının hatalarını, detoks programlarının faydalarını ve zararlarını ve daha pek çok beslenme kriterini sizden öğrendim. Size çok teşekkür ediyorum.

Dilara Koçak : Aslında benim de teşekkür edeceğim çok şey var. Ben çok güvendiğim bir dostumun sayesinde sizinle irtibata geçtim. Ve 3 yıl oldu. Ben buradaki sohbetleri iple çekiyorum. Hem çok güzel bir sohbet ediyoruz. Hem çok aydınlatıcı ve ilginç bilgiler alıyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Vallahi Dilara Hanım, ben size gelmeye korkuyorum. ( Hep beraber gülüyoruz. ) 200 gr kilo alınca size gelmek zor oluyor, hem de tüm şirinliğinize rağmen.

Dilara Koçak : Ben aslında korkutan bir beslenme uzmanı değilim. Hatta sorumluluğu karşıdakine bırakmayı tercih ediyorum. Ama seni iyi görüyorum. Kilo vermiş ve sorumluluğunu eline almışsın.

Oğuzhan Ceyhan : Teşekkürler. Biliyorsunuz, Türkiye’ de bir kebap kültürü var. Birlikte bir yere gittiğiniz zaman yemek seçmek oldukça zor oluyor. Tercihler her zaman et veya benzeri ağırlıklı menülere kayıyor. Ben genellikle sebzeleri tercih ediyorum, ama yine de çok zor.

Dilara Koçak : Aslında her zaman bunu yapmak zorunda değilsiniz. Hayatınızdan sevdiğiniz şeyleri hemen çıkaramazsınız. O zaman mutsuz bir insan olursunuz. Ben Mersin çocuğuyum. Kebabı da , tatlı yemeyi de çok seviyorum. Ama bunu alışkanlık haline getirmiyorum. Veya her zaman kebapçıya gitmiyorum. Ayda bir kere kebap yiyebilirsin. Ayda 4 hafta var. Haftada bir kez kebap , diğer hafta bir kez mantı, diğer hafta pizza yersin. Ve bu şekilde bir denge tutturursun. Eğer hareketli isen ve spor yapıyorsan bu bazen haftada iki de olabilir. Buraya kesin kurallar koymak doğru değil. Herkesin metabolizması farklı. Yaş da çok önemli. 25 yaşında iken daha fazla yemek yiyordum ve yakıyordum. Ancak şimdi metabolizmam yavaşlamaya başladı ve yaptığım kaçamakları o hafta yaptığım eksersizlere göre ayarlıyorum. Çünkü biliyorum ki, eskisi kadar kolay kilo veremiyorum. Bireyler kendini tanımalı. Hem ne zaman kilo alacağını, hem de bir gün çok yediği zaman bunu ertesi günü nasıl dengeleyecek öğrenmeli. Yoksa standart reçetelere bağlı kalmak, her zaman olduğu gibi monotonluk yaratır.

Oğuzhan Ceyhan : Astrolojide çeşitli metabolizma hızlarını hesaplayabiliyoruz. Ay Jüpiter karesi olan kişilerde , istatistiklere göre çoğu zaman obezite görüyoruz.

Dilara Koçak : Burada şöyle önemli bir durum var. Acaba bu kişiler genetik olarak vücutları daha mı yağlı doğuyorlar, yoksa girdikleri çevrenin psikolojisi ile davranışsal mı, psikolojik mi yiyorlar. Yani davranışsal mı, yoksa psikolojik mi obezler.

Oğuzhan Ceyhan : Burada tecrübelerimde devreye giriyor. Ay Astrolojik olarak duygusal tabanlı olaylar ile doğrudan bağlantılı. Ay Jüpiter karesinde ise, duygusal doyumsuzluğa sahip olan temalar ile karşılaşıyoruz. Kişi güvenliğini ve doyumsuzluğunu kütle arttırarak tamamlamaya çalışıyor. Bu kişilerde yemek bozuklukları görüyoruz. Ve genellikle bu durum doğuştan gelen genler ile değil, sonradan kazandığı davranışlar ve hayata karşı gösterdiği tepkiler ile oluyor. Dolayısı ile, Astrolojik olarak doğum haritasında böyle olan bebeklerinde ileride obez olma riskine karşı ve şişmanlamaya eğilim göstereceği konusunda anneleri uyarıyoruz. Peki bize biraz beslenmenin inceliklerini anlatır mısın ? Beslenmek doymak demek değil. Etrafımız reklamlar ile dolu ve sürekli “ye” diyorlar.

Dilara Koçak : Beslenmek elbette karın doyurmak anlamına gelmiyor. Açlık duygusunu yiyerek tatmin etmek lazım ama ne kadar, ne ve ne sıklıkta yediğin, ve ne zaman yediğin önemli. Yeterli ve dengeli beslenme cümlesini o kadar çok duyuyoruz ki. Bizim için enerji gerekli. Diyelim ki erkek için 2500 , kadın için 2000 olsun. Bu kaloriyi aldığınızda siz yeterli beslenmiş oluyorsunuz. Ama bu kaloriyi sırf karbonhidrat yiyerek de alabilirsin, sırf protein ile beslenerek de alabilirsin. O zaman yeterli ama dengesiz beslenmiş olursun. Önemli olan o kaloriyi almak, alırken de, karbonhidrat, protein , yağ, vitamin ve minerallerden dengeli bir şekilde almış olmaktır. Her gün almamız gereken 50’ye yakın besin öğesi var. Bunun 3 tanesi bize kalori verir. Yani karbonhidrat, yağ ve protein kalori kaynağıdır. Vitamin, mineraller ve su ise kalori vermez. Ancak vücuttaki sistemin doğru çalışabilmesi için co-faktördür. Şimdi bu 50 besin öğesini akılda tutmak mümkün değil. Akşam yatağa yattığınızda o gün ne kadar neden aldınız, ne kadar a vitamini, ne kadar selenyum aldığınızı bilemezsiniz. Bunu kontrol altında tutmak için, beslenme bilimi bunu 5 grup altında toplamış. Eğer her gün bu 5 ‘ i yersen O, 50 besin öğesini de her gün almış olursun. Önemli olan bu 5’ i çok iyi bilmektir. Birincisi, süt, yoğurt grubu. Bu grup insana o 50 ‘ nin içinden protein, kalsiyum, fosfor ve riboflavin v.b verir . Bir grup et, balık, tavuk, hindi, yumurta, yani hayvansal protein grubudur, bu da insana çinko, demir, magnezyum , b12 v.b verir. 3. grup, Ekmek ve tahıllar grubu. Tabii biz tercihen rafine edilmemiş undan yapılanları istiyoruz. Tam buğday, tam çavdar gibi. Bulgur, pirinç, makarna, kuru baklagillerde bu gruptan. 4. grup, sebze ve meyve. Vitamin ve mineralleri destekliyor. Yağ ve şeker ise 5. grup. Hayatımızdan çıkarmamamız gereken, ancak tüketirken miktarına özen göstermemiz gereken bir grup. Şeker, meyveden , ekmekten de alınabiliyor. Ancak yağ başlı başına bir grup. Her gün az da olsa yağ alınmak zorunda. Yağsız bir diyet insan sağlığı için zararlıdır. Çünkü beyindeki bazı iletiler, kadınlık hormonu, vücut ısısı ve vücudu korumak için, yağın çok önemli görevleri var. Diyelim ki, günlük 6 dilim ekmek hakkım var. Canınız lahmacun istiyor. 6 dilim ekmek hakkınız var ise, bir lahmacun ile bunun 2 dilim hakkı ve kıyma gider. Çok basit aslında. Bir kase sütlaç yiyeceksen. İçinde bir bardak süt, iki kaşık pirinç olduğu için bir dilim ekmek,. Şeker olduğu için bir meyve hakkın gider. Bu şekilde pizza da yersin, sushi de, mantı da. Mesela öğlen kebap yediyseniz, akşam sebzeniz ve meyveniz eksik kalmıştır. Akşam demek ki onu yiyeceksiniz. Ya da tatlı yediyseniz, akşam meyvenizi yemeyin, ve salatanıza yağ da koymayın, çünkü tatlı da yağ da vardı. Bu gibi önerilerle hayatı kolaylaştırmak kolay. Diğer sisteme ve zorlayıcı reçetelere bakarsak, şunu düşünüyorum ki, zaten insan hayatı zor, stresli. Bence vücuda yardımcı olmak lazım. Keyifli yemek mutluluğun bir parçası. O yüzden ben önce soruyorum, öncelikleriniz nedir diye. Çok farklı grupta insanlar var. Kimi şarabımı kaldırma diyor, kimi akşam üstü simit ve peynirimi. O yüzden bireye yeni bir yaşam şekli çiziyorsanız, önceliklerini ve zaaflarını göz ardı edip, hayır bunlar yanlış diye bir çırpıda üstünü çizemezsiniz. Bundan sonra benim istediğim gibi yaşayacaksın diyemezsin. O yüzden kilo kaybedenlerin % 5’ i verdiği kiloları koruyabiliyor.

Oğuzhan Ceyhan : Siz aslında diyetisyen değil, diyet uzmanı ve beslenme koçusunuz. Bilgi ile beslenme çok önemli. Oysa biz kendi kültürümüz içinde neredeyse içgüdüsel ve görsel bir beslenme içindeyiz.

Dilara Koçak : Ben beslenme ve diyet uzmanını kullanmayı tercih ediyorum. Diyet şişmanlığa karşı, böbrek rahatsızlıklarına karşı, karaciğer için veya kollesterole karşı yapılıyor olabilir. Ama beslenme uzmanı dediğinizde , tüm beslenme süreçlerini kapsar. Mesela, bir bebeğin, hamile bir kadının veya menopozlu birinin beslenmesini kapsar. Bireysel özelliklere göre de farklılık gösterir.

Oğuzhan Ceyhan : Aslında doğa bize ne zaman ne yememiz gerektiğini söylüyor. Fakat artık hormonlu yiyecekler ile, biz doğanın işine karışmış durumdayız. Hangi sebze veya meyve hangi mevsimde bulunur artık bilemez hale geldik.

Dilara Koçak : Doğru söylüyorsun.Her şeyi mevsiminde, doğru zamanda yersek ve doğru şekilde yersek zaten bu işi yapmış oluruz. Doğa aslında öyle güzel bir denge kurmuş ki, bize kış ayında mandalina, portakal, greyfurt veriyor. Yani C vitamini, hasta olmamak için. Yazın kavun, karpuz, üzüm ile su oranı yüksek şeyler veriyor. Çünkü hava sıcak, su ve şeker kaybımızı gideriyoruz. Buğdayı al, öğüt ve ekmek yap diyor. Ama bunu niye beyazlaştırıyorsun da diyor. Rafine edilmiş gıdaların tüketiminde artış var ne yazık ki. Şimdi her şey hazır. Artık enerji harcamıyoruz. Araştırmalara baktığınız zaman aslında bizim kalori alımımız çok fazla artmamış, bizim harcadığımız azalmış. Biz hareket etmediğimiz için dünya şişmanlıyor.

Oğuzhan Ceyhan : Bir de evlilik kilosu diye bir şey var ne yazık ki. Çevre insanı çok etkiliyor. Büyüdüğün aile. Ne diyorsunuz ?

Dilara Koçak : Evet , bizim kültürümüz içinde sevgiyi anlatmak için yemek ikram etmek var. Allah aşkına ye, senin için yaptım ye, bir kereden bir şey olmaz ye , kültürü var.

Oğuzhan Ceyhan : Aile de beslenme eğitiminde çok önemli. Bir de yeme bozuklukları var.

Dilara Koçak : Tabii biz de çocuk ağladığı zaman memesi bala batırılır. Çocuk her ağladığında artık şeker almaya alışır. Bu bir süre sonra küçük çikolata hediyelerine, gençliğinde sevgilisinden ayrıldığında önündeki kocaman bir pastaya döner. Böyle bir durumda farkındalık yaratma çok önemli. Ruhsal sıkıntılarımızı yemek ile tedavi edilmeye çalışıyoruz. Beslenme bir duygusal etkinlik haline dönüyor. Aç olduğumuz için değil, duygusal olarak kötü olduğumuz için yiyoruz. Bunun bir yeme bozukluğuna dönüşmemesi için destek almak gerekli. Biz mezura kliniğimizde hem psikolog, hem hekim desteği ile görev yapıyoruz.

Oğuzhan Ceyhan : AstrologyAnalyst sistemini kullanıyorsun. Astroloji ve sitemiz hakkında ne düşünüyorsun.

Dilara Koçak : Çok güzel bir dünya. Bir anlamda bir rehberlik ve koçluk gibi görüyorum. Bazı şeyleri hayatınızın içinde kullanmak sizin doğanız ile doğru orantılı tabii ki. Astroloji için ise, bilimin temel ilkelerine bağlı kalmak koşulu ile ve sizin gibi doğru insanlar tarafından anlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Günlük yorumların nasıl ?

Dilara Koçak : Saatim 08:25’ e kurulu. Önce uyanıyorum. Sonra 08:30 ‘ da senin SMS’ in geliyor. Her gün sizinle uyanıyorum. Ve çok memnunum.

Oğuzhan Ceyhan : Güzel sohbetin ve değerli bilgilerin için teşekkür ediyorum.

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
04-12-2008 03:03 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #14
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Röportaj - Ender SARAÇ


--------------------------------------------------------------------------------

Doğum Tarihi : 26 Eylül 1959

Güneş 9.evde Terazi'de

Zaman yönetimi dedik de, aslında Astroloji zamanı açıklayan bir denklemler silsilesi.

Buna hava durumu diyorum. Meteoroloji ile sağanak yağış uyarısı alıyorsak, Astroloji ile de bazı uyarılar alıyoruz. Sağanak yağmur kaderim. Ancak burada, vereceğim tepki önemli. Bilinç düzeyine göre farklı tepkiler verebilirim. Meteorolojinin sağanak uyarısına rağmen bir dere yatağında uyursam, boğulurum. Bir ceket ile yüksek bir yerde ıslanmadan durmayı başarsam bile ağır hasta olur, acı çekerim.


--------------------------------------------------------------------------------

Oğuzhan Ceyhan : 26 Eylül 1959. Güneş 9, Terazi. 8. evde, Plüton Başak’ta. Bu medikal sektörde güç verir. 1. ev Oğlak’ta Satürn’ün güçlü pozisyonu var. Bu spiritüellik ve alternatif tıp ile ilgili deneyimleri modern tıp ile birleştirme arzusu veriyor. Ayağı sağlam yere basan bir bilim adamı profili. Seçkin bir karakter. Güneş 9. evde. Ülkesini aşacak çalışmalar yapacak başarılı bir tıp doktoru. Neptün, tepe noktasında Akrep kavuşumu ile, kadersel amacının sağlık, şifa, mutluluk, güzellik vermek olduğunu gösteriyor. Venüs’ün bir oktav güçlüsü olan Neptün’ün 10. evdeki hareketi, estetik ve güzellik ile ilgili değerlerde önemli ve başarılı buluşlar yapacağınızı ve kendinize ait özel yöntemler kullanacağınıza işarettir. Mars’ın da Terazi burcundaki etkisi, kitapları ile halkı bilinçlendiren başarılı bir yazarı anlatıyor.Tıp doktoru kişiliğiniz yanında astrologluk, yazarlık, estetisyenlik, diyetisyenlik özellikleriniz var. Astrolojiye bakış açınız nedir?

Ender Saraç : Uyguluyorum ve ben insanın kendisini kavrayıp evrensel işleyiş mekanizmalarını daha iyi kullanması gerektiğini, Yaratanın bizleri buraya bazı potansiyeller ile yolladığını düşünüyorum. Pek çok insanın potansiyelleri uyuyan devreler halinde kalıyor. Bunları bazı özel spiritüel çalışmalar ile aktive etmemiz ve daha üst bir seviyeye çıkmamız mümkün. Yaratan, bu uyuyan devreleri, bazen sert enerji şokları ve acıyla, bazen olumlu şans dalgaları ile de açmaya çalışıyor. Eğer öğrenmezsek, üst bilinç düzeyine geçmemiz gereken sert etkiler alıyoruz. Bu çerçevede kendi kader yazılım programımı anlamak için okült bilgileri öğrenme ihtiyacı hissediyorum. Kendimi aşma dürtüleri ile pek çok spiritüel çalışma yaptım. Meditasyonun en ileri düzeylerini uyguladım. Hindistan’da Ashram’lara gittim. Reiki Master’ı oldum. NLP ve bütün kişisel gelişim çalışmalarına katıldım. Bunun yanında ben kimim, neden ben esmerim, neden inceyim gibi konular da dahil olmak üzere, Astroloji’nin bana gerekli bilgilerini vereceğini düşünüyorum. Kurslara katıldım ve çok okudum. İnsanın gelişimine ne kadar etkili olduğunu gördüm. Bu yüzden hayatımdan çıkartmıyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Bir Astrolog kadar bilgilisiniz. İş yoğunluğunun arasında nasıl zaman ayırıyorsunuz?

Ender Saraç : Satürn’ün 0o Oğlak’ta oluşu ve yükselene kavuşum yapması ile, ki Satürn Zaman yöneticisidir, zamanı çok iyi kullanıyorum. Aynı anda birçok işi yapıyorum. Kendi yakın çevreme de bunu öğretiyorum. En çok sıkıldığım kişiler, bir pozisyondan diğerine geçerken oyalananlardır. Zaman benim kontrolüm altında olmadığı zaman paniklerdim. Şimdi bunu çok iyi öğrendim. Ruhsal çalışmalarımı aksatmam. Gerekirse uykumdan fedakarlık ederim. Sık tatile gitmem.

Oğuzhan Ceyhan : Zaman yönetimi dedik de, aslında Astroloji zamanı açıklayan bir denklemler silsilesi.

Ender Saraç : Buna hava durumu diyorum. Meteoroloji ile sağanak yağış uyarısı alıyorsak, Astroloji ile de bazı uyarılar alıyoruz. Sağanak yağmur kaderim. Ancak burada, vereceğim tepki önemli. Bilinç düzeyine göre farklı tepkiler verebilirim. Meteorolojinin sağanak uyarısına rağmen bir dere yatağında uyursam, boğulurum. Bir ceket ile yüksek bir yerde ıslanmadan durmayı başarsam bile ağır hasta olur, acı çekerim. Eğer eve kapanır, suyu biriktirebileceğim sarnıçlar hazırlar, kitap okur, suyu nasıl kullanacağımı öğrenir ve kurak mevsimde biriken suyla tarlamı sularsam, 1’e 10 tohum alır ve zengin olabilirim. Aynı astrolojik dalgada ölebilir veya zengin olabilirim. Ona göre hazırlıklı oluyorum, enerji ile sürtüşmektense, onunla dans etmeye, üzerinde sörf yapmaya gayret ediyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Biz size ne zaman ıslanma potansiyeliniz olduğunu söyleriz, ne yağacağınız size kalmış. Dolayısı ile, yorumlardan öğrendikleriniz de sorumluluğunuz, aynı zamanda fırsatlarınızdır. Peki bunu hiç sağlık için kullandınız mı, mesela hastalık zamanlarının tespitlerinde?

Ender Saraç : İnsanın sağlığı konusunda konuşacak, 6. ev gibi pek çok temel bilgi var. Ek olarak, pek çok kanser hastasında Plüton’un sert açılar aldığını görebiliyor, Uranüs’ün 6. eve yaptığı açılarda, tanı konulamayan ani rahatsızlıklar ile karşılaşıyoruz. Mars’ın bazı açılarında kanamalı hastalıklar, Mars’ın pozisyonuna ve burca göre bu kanamanın aşağı bölgede mi, yukarı bölgede mi olabileceğini görüyoruz. Bir insanın kaderinde bazen Yaratan’ın “Okült’e kapalı ol ve yararlanma” gibi kararları oluyor. Çünkü o sert enerji şokunu ve deneyimi yaşaması gerekiyor. Yaratan, bunu yaşayarak öğrenmesini istiyor. O zaman kişi, bir gaflet içersinde oluyor ve bu bilginin şifa vermesine kapalı oluyorsunuz. Bir şekilde kişi, kalp krizi geçirme riskine sahip. O zaman onlara “Kader programınızda yazılı, acılı bir deneyime doğru gidiyorsunuz,” diyoruz ama o kişi mutlaka o deneyimi yaşayacaksa, kendisine ulaşamıyorsunuz. Yoluna devam etmesi gerekiyorsa içine bir şeyler doğuyor. O zaman o kişiye ulaşabiliyorsunuz. Burada sağlık astrolojisi kişiye çok önemli mesajlar verme imkanı sağlıyor.

Oğuzhan Ceyhan : Bu medikal astroloji çalışmaları tüm dünyada kullanılır. Ben de medikal ağırlıklı çalışmaları çok önemsiyorum. Ailemin sağlık merkezinde pek çok çalışma yapma imkanı buldum ve şaşırtıcı şeyler ile karşılaştım. Astrolojinin insana ne kadar faydalı bir destek olduğunu o zamanlar yaşayarak deneyimledim. Mesela Plüton ve Neptün beni her zaman çok şaşırtmıştır.

Ender Saraç : Haklısın, ben de çok dikkat ettim. Neptün’ü ters açılar alan kişilerde bazı mental sorunlar, alkole eğilim gördüm. Ancak kişi bunun yerine spiritüel çalışmalar yerleştirebilse, bu kötü açıları iyiye çevirme şansı yakalar. Dikkat ederseniz, son yıllarda saçmalık derecesinde bir okult eğilim görülüyor. Herkes her yer ile konuşup, bağlantı kuruyor. Herkes şeyh, şıh. “Dün vahiy geldi,” diye konuşuyor. Pek çok Usta ve Astrolog türedi. Plüton Yay’dan çıkıp, Oğlak’a geçince de bu tip bilgiler disipline olacak diye düşünüyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Katılıyorum.

Ender Saraç : Sahte şeyhler elenip, disipline olmuş, çalışarak bir noktaya gelmiş gerçek ustalar kalacak.

Oğuzhan Ceyhan : Doğru, bu 2024’e kadar uzanan bir süreç. Uranüs’ün 10 Mart 2003’de Balık burcuna girmesi ve Neptün’ün Kova burcunda olması kendini bilmezlerin, vahiy getirenlerini karma çözenlerin toplumu doldurmasına neden oldu. Bunların arasından ayıklama yapmak ve halkı bilinçlendirmek de bizlere düşüyor. Bu bilgi kirliliğinde ne yapmak lazım? Japonya’da Reiki 1’den Reiki 2’ye 10 yılda geçiyorsunuz. Burada 3 günde Reiki Ustası olunuyor. İnsanların gelişimine faydalı olabilecek bilgiler, ehil olmayan kişiler tarafından sorumsuzca kullanılıyor. Aynı zamanda başkalarına zarar da veriyor. Ne öneriyorsunuz?

Ender Saraç : Öncelikle bu konuda uzun yıllar deneyimi olmuş kişiler olmalı. 3 günde çıkıp, “Ben kuantum tekniği ile bütün DNA’ları yıkıyorum, tüm sıkıntı ve karmalardan kurtulacaksınız, hastalıkları yeniden programlayacağım,” diyorlar. Bu kişilerden uzak durmaları gerekiyor. Bilimsel değil.

Oğuzhan Ceyhan : Bilimsel olmadığı kadar, mantık dışı da.

Ender Saraç : Sadece uzun yıllardır var olan kişilere değil, uzun yıllardır var olan yöntemlere de ağırlık vermeliler. Mesela Astroloji uzun yıllardır kullanılan bir ilimdir.

Oğuzhan Ceyhan : Geleceği planlamaya yardımcı olan birinin yaşamını iyi programlaması, yöntemlerini kendine uygulayabiliyor olması gereklidir. Eğer kalıtsal ve astrolojik bir rahatsızlığı yoksa, şişman bir beslenme uzmanı, 7 evlilik geçirmiş bir evlilik danışmanı olmamalıdır.

Ender Saraç : Çok doğru. Kişinin aynası iştir, lafına bakılmaz. Metot ve kişi macera olmamalıdır. Uyguladığınız metodoloji sonrasında kendinizi çok mutlu hissedebilmelisiniz. Pratik hayatınıza çözümler gelmeli. Bu, sizi maddi hayattan koparmamalı. Bu gün pek çok kişi zamanı, sadece detoks programlarına girerek, meditasyon yaparak geçiriyor ve olayın özünden kopuyor. Eğer Yaratan bizim bir sevgi ışığı olarak kalmamızı isteseydi, bizi bir beden verip, maddesel bir düzeye indirgemezdi ve bu deneyimleri yaşatmazdı. Cinsellik, kazanç, evlilik, dünyanın nimetlerinden diğer canlılara zarar vermeden yararlanmak gibi deneyimleri atlamamak ve dengeyi bozmamak lazım. Tüm hayatı spritüalite ile yoğun bir şekilde geçirmek de yanlış. İkisini harmanlamak gerekiyor.

Oğuzhan Ceyhan : Ruh ile maddenin dengesi bu. 21. yüzyılın çoğu materyalist. Ben her zaman gittiğim çeşitli ülkelerde de bu dengeye ulaşmış insanların başarılı olduğunu gördüm. Siz de bu dengeye ulaşmış birisiniz.

Ender Saraç : Her ikisini de yeterince önemsediğimi söyleyebilirim.

Oğuzhan Ceyhan : Siz materyalist batı tıbbı ile doğu tıbbını bir dengede birleştirmiş ilk kişisiniz. Buraya geliş maceranızı bizimle paylaşır mısınız?

Ender Saraç : Doğal tıp ve zayıflama konusunda ilk kitabı yazan benim. Ruhsal gelişim ve kader üzerine de ilk yazan benim. Galiba Türkiye’de ilk zayıflama ilacını da ben yapıyor olacağım. Yakında piyasaya çıkacak.

Oğuzhan Ceyhan : Siz Terazinin öncülüğü ile ilklerin insanısınız. 9. evdeki Güneşin pozisyonu, topluma yeni düşünce biçimi, farklılaşma ve daha mutlu bir yaşam vereceğinizi gösteriyor. Ayrıca bunu 90‘lı yıllarda yaptığınız görünüyor. 90’lı yıllar, bu tip konuların ülkemizde ciddiye alınmadığı zamanlardı.

Ender Saraç : Türkiye’de öncülük çok zor. İkna etmek için çok enerji harcadım ama yapacaklarımın onda birini bile yapmadım. Bazen beklemek gerekiyor. Bir süre sonra faydasını görüp sizden daha çok sahip çıkıyorlar. Türkiye’de keten tohumunu, kuşburnu çayını ilk söyleyenim. Şimdi herkes hayatının bir yerinde bununla tanışıyor veya kullanıyor. Uluslararası firmalara ilk defa özel çay karışımları formülleri de veren benim.

Oğuzhan Ceyhan : Bu da ayın Yengeç burcunda olmasından dolayı, hijyenik beslenme, zayıflatarak beslenme, doğru bir şekilde bedensel bakımlarını sağlama konusunda titizlik veriyor. Tıpta farklı yöntemler için ne diyeceksiniz?

Ender Saraç : Artık alternatif tıp yok. Tamamlayıcı tıp kabul ediliyor. Tıpta hiç bir şey diğerinin alternatifi değildir. Bugün dünyada 3 büyük tıp sistemi var. Bir ortodoks tıbbı var. İkincisi, ayurveda. Bir de geleneksel Çin tıbbı ve akupunktur. Hepsi milyarca kişi tarafından uygulanıyor.

Oğuzhan Ceyhan : Biraz açabilir miyiz?

Ender Saraç : Ortodoks tıbbı batı tıbbı diye bildiğimiz tıp. Daha materyalist bakış açısına sahip. Kesinlikle gerekli. Ben batı tıbbında uzman bir doktorum. Sadece bir tek onunla olmuyor, onu tamamlamak gerekiyor. Akupunktur, Homeopati, Fitoterapi, ayurveda, Batı tıbbının katı materyalist bakış açısını daha derin mekanizmalara inerek tamamlayan bir rol üsteleniyor. Batı tıbbının ikamesi değil, onu tamamlayıcı çalışmalardır. Kişinin derinini etkileyen mekanizmaları bilmek, bu anlamda yardım etmek gerekiyor. Yan etkisi daha düşük ve daha doğal. Cerrahi hastalıklarda tamamlayıcı tıp uygulayamazsınız ama kronik sindirim sistemi sorunlarında, hafif psikolojik sorunlarda, kilo yönetiminde ve benzerlerinde kullanabilirsiniz.

Oğuzhan Ceyhan : Son kitabınızdan bahseder misiniz? Ruhsal Gelişim ve Kader kitabınız en çok satan kitaplar listesindeydi.

Ender Saraç : 2007’de Türk Yazarlar Birliği’nin yabancıları da kapsayan listesinde çok satan ilk 10 kitabın içinde. Kitapta sizin de büyük bir katkınız var. Onun içinde özellikle Astroloji bölümü sizin tarafınızdan hazırlandı.

Oğuzhan Ceyhan : Teşekkür ederim. Güzel bir kitap oldu. Bir de tasavvuf yönünüz var.

Ender Saraç : Evet. Burç ve yükselen burçlara göre baskın olan esmalar (Esma-ül Hüsna) ve nasıl bir zikir yapılmalı konusunda yazılarım var. Bildiğim kadarı ile ilk defa bu kadar cesur bir adım atılıyor. Bunu çok araştırdım. Hindistan’a gittim, Piramitlere de. Ama düşündüm ki, hiç mi yok bizim kendi içimizde bunlar? Mevlananın torunlarıyız biz. Mevlana sevgiyi en güzel ifade eden kanallardan biridir. Koşulsuz sevgi. Evrende her şey bir enerji. Aynı Reiki’nin sembolleri veya meditasyonun mantraları gibi. Orada şunu fark ettim ki, 99 esmanın insandaki açılımı çok önemli. Bazıları insanlarda uyuyan devreler halinde. Bazıları hiperaktif, bazıları dengede. O zaman kişi kendi horoskopunu güvenilir birine danışarak eksik olan esmalarını bilinçli bir zikir programı ile dengeleyebilir. Bunlarla içinizdeki düşük enerjileri güçlendirebilirsiniz. Binlerce teşekkür maili aldım.

Oğuzhan Ceyhan : İslam Astrolojisi hakkında da çok çalışma yaptınız. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ender Saraç : Allah’ın büyü, medyumluk gibi şeyleri istemediğini düşünüyorum. Astroloji bilgisini insanlık ve kişisel gelişim için kullanmalısınız. Büyü yapmak, başkalarının kader programına müdahale etmek, hatta küçük bir tanrıcılık rolü oynamak yanlış. Bu kişisel görüşüm. Ancak astrolojiyi kişisel zaaflarınızı bilmek ve bunlara karşı tedbir almak için kullanırsanız, bence çok kutsal bir bilgi. Geleceği bilme, en son olarak bilme ve değerlendirme, değiştirme yetisi O’na aittir.

Oğuzhan Ceyhan : Bizler olabilecek olaylara karşı yorumlar getiriyor, hazırlanmayı öğretiyor, eksiklerimizi giderecek, vicdani ve akılsal seviyeleri geliştirecek önerilerde bulunuyoruz. Tüm çabamıza rağmen elbette kararı verecek olan Allah’tır. Önce çaba sarf etmemizi bekliyor. Sınavları gönderen O, ancak sınavlara hazırlanmayı veya hazırlanmamayı seçen bizleriz.

Ender Saraç : Bir Astrolog’u, falcıdan ayırmak lazım. Astroloji’nin, ciddi verilere göre bir disiplini vardır. Eğitimi alınmalı, ondan sonra eleştirilmelidir.

Oğuzhan Ceyhan : En büyük sorun Astroloji’nin ne olduğunun bilinmemesi. Türkiye’de medyumluk yapan, Tarot bakan insanların da Astrolog olarak ortaya çıkmaları, bu disiplini biraz lekeliyor.

Ender Saraç : Şimdi Plüto Oğlak’ta. Bu ciddi bir eleme getirecek.

Oğuzhan Ceyhan : Umuyorum. Biz de Akşam grubu ile yapmış olduğu çaba ile Astroloji’nin gerçek doğasını Türkiye ile paylaşmak için çalışıyoruz. Astrolojik olarak gördüğüm kadarıyla özel bir ilaç hazırladınız.

Ender Saraç : Doğru. Dünyada ilk defa Amerika dışında bir doktorun formülünü kabul ediyorlar. Tamamen doğal bir zayıflama ilacı bu. Dünyada da çok konuşulacak bir ilaç olacak. Şu an formalitelerle uğraşıyoruz.

Oğuzhan Ceyhan : Artık sınırlarımızı aşıyorsunuz. Çok büyük bir ilerleme kat edeceksiniz. Sizi, yazar ve bilimadamı olan kişiliğiniz, halka kazandıracağınız yeni ilaçlar ve tüm çalışmalarınız için tebrik ediyorum. Bir bilim adamı olarak, gunlukyorum.com ve analyst sistemi için ne düşünüyorsunuz?

Ender Saraç : Nasıl hava durumunu dinliyor, aşırı sıcakta işimi sabah erken halledeyim diyorsanız, hayatımızdaki kozmik hava durumlarını anlamak için de destek almamız lazım. Astroloji bu nedenle çok önemli. Bu yüzden ben de sisteminize üye olacağım.

Oğuzhan Ceyhan : Güzel sohbetiniz için çok teşekkür ediyoruz.

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
04-12-2008 03:09 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #15
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Röportaj - Leman SAM


--------------------------------------------------------------------------------


Hayatım boyunca 4 kez hayata sıfırdan başladım. Bir şey beni tutup yeniden ayağa kaldırdı. Ben adımı bildiğim günden beri hayatımda 3 şey vardır. Müzik, hayal ve doğa. Ben doğanın çocuğuyum. Benim öğretmenim , annem babam doğadır. Hayata karşı ayakta kalmayı , rüzgarlara karşı ne yapmam gerektiğini ağaçlardan öğrendim. Ağaçlar büyük fırtınalarda nasılsa rüzgar üzerinden geçsin diye eğiliyorsa, ben de zor zamanlarda eğildim. Hala öğretmenim doğadır. Önsezilerin geliştiği ise, hayvanlar ile bu kadar gelişti ise hepsini doğaya borçluyum.


--------------------------------------------------------------------------------

Oğuzhan Ceyhan : Hoş geldiniz Leman Hanım. Hoş geldiniz Şevval Hanım.

Leman Sam ve Şevval Sam : Hoşbulduk Oğuzhancığım.

Oğuzhan Ceyhan : Şevval Hanım bugün sizinle tekrar beraberiz. İlk sayımızda bizimle birlikteydiniz. Bize uğur getirdiniz. 16. sayımız ile yolumuza devam ediyoruz. Ve bugün Leman Hanım ile sohbet edeceğiz. Leman Hanım tekrar hoş geldiniz diyorum ve iyi ki geldiniz. Öncelikle benim çok çok sevdiğim Fado‘yu Türkiye’de ilk söyleyen kişisiniz. O harika sesinizi çok seviyorum. Yıllardır sizi dinliyorum. Bana her zaman huzur veren bir sesiniz oldu. İsterseniz önce iş hayatınızdan başlayalım. Haritanızdan okuduğum kadarı ile de, 24 Nisandan itibaren iş ve kariyer hayatınızda bir hızlanma olacak. Bu aralar neler yapıyorsunuz ?

Leman Sam : Çalışmaya ve konserlere devam ediyorum. Ve doğru söylüyorsun. Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, İskenderun turnem 24 Nisanda başlıyor.

Oğuzhan Ceyhan : Bu geziler Mayısta ve Kasımda da devam edecek. Hatta yurt dışı seyahatleriniz de olacak.

Leman Sam : Evet gerçekten gidecek çok yer ve aldığım çok davet var. Bu arada Fado demişken,Amalia Rodrigez ile aynı sahneyi paylaşma şansım oldu. Çok büyük bir zevkti. Fakat Oğuzhancım, ben uzun süre evden ayrılmayı sevmiyorum. Baktığım hayvanlar var. Kedilerim var. Onlara bakıyorum. Aklım hep onlarda. Şu an balkonumda doğurmuş bir kedi var. Sabaha kadar defalarca kalkıp nasıl olduklarına bakıyorum. 1 aydır nöbetçiyim başlarında. Baktığım bir hayvan varsa benim için büyük bir sorumluluktur. Onları bırakıp gidemem. ( Bu arada Mynah kuşumuz Mozart “evet” diyor. Ve Leman hanımla güzel bir sohbete başlıyorlar. Moooozaaaaaart diye devam ediyor Mozart. Mozart ile o kadar iyi anlaşıyorlar ki, ona hediye edesimiz geliyor. Bu arada konuşan muhabbet kuşlarımız biber ve prenses de devreye giriyor. Ve kendi seslerinden “Bir öpücük “ istiyorlar. Hep beraber gülüyoruz ve sohbet hayvanlara ve doğaya dönüyor. Dalyan’dan, Kaz dağlarından, Mordoğandan, Karaburundan bahsediyoruz.)

Leman Sam : Evim Dalyan’da.Ege’yi seviyorum. Şimdi Egeye geçmek istiyorum. Ama şu anki evimde ağaçlarım var. Onları bırakamıyorum. Onlar her gün kollarını balkonuma uzatıyorlar. Ben gittikten sonra bakamazlar diye korkuyorum. Doğayla iç içe yaşamayı seviyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Ne güzel ancak ne yazık ki herkes sizin kadar hassas değil.

Şevval Sam : Ben de bu hafta Kızılırmak kenarında benim adıma yapılacak bir hatıra ormanının açılışına gideceğim.

Oğuzhan Ceyhan : Ah Şevval, hiç sorma. Her yaz içimiz yanıyor. Geçen yıl da ne yazık ki Mordoğan da gözümüzün önünde deniz kenarında olmasına rağmen dönümlerce ağaç yandı. Yollar kapandı. Her yaz ağaçları yakıyorlar. İçimizi de yakıyorlar. Yaza hem seviniyorum, hem üzülüyorum. İyi ki böyle bir şey yapıyorsunuz. Herkesin ağaç dikmesi lazım. Bu konuda daha hassas olmamız gerekiyor. Siz de Leman Hanım bir 22 Şubat Balık’ısınız. Son derece hassas bir insansınız. Ancak Kovaya Yay etkisindesiniz. Ve Güneş Mars kavuşumunuz var. Bu açı nedeni ile biz sizi her zaman kınalı saçlarınız ile tanıdık. Tam sınırda doğduğunuz için Balık’ ın da sanatsal özelliklerini almışsınız. Neptün 10. evde. Siz doğuştan sanatçısınız. 2005 ile 2007 arasında Satürn sizi biraz içinize döndürmüş olmalı. Yeni Projelere hazırlanmış olmalısınız.

Leman Sam : Projelerimden hiç vazgeçmedim zaten. Ancak 2000 yılında çok sevdiğim birini kaybettim. Bu da üzerimde çok büyük bir etki yarattı. Benim için zor zamanlar oldu.

Oğuzhan Ceyhan : 11 Ağustostaki tutulum 1999 yılında yarattığı etki ile sizin Kovadan etkilenen tarafınız ile irtibatta idi. Bu da sizin hayatınızı derinden etkileyecek olaylara neden olacaktı. 1999 ile 2001 yılı arasındaki dönemde iniş çıkışlar olmuş olmalı. Satürn transitleri kendinizi, varoluşu düşünmenize neden olur. Sizi yeni albüm ve konserler ile yeniden aramızda göreceğiz.

Leman Sam : Aslında ben hiç gitmedim. Sadece medya ve albüm olarak ortalıkta değilim. Ancak konserlerim hiç durmadı. Konserlerime devam ettim.

Oğuzhan Ceyhan : Aslında yurt dışında da çok konser verdiniz değil mi ?

Leman Sam : Evet çok verdim.. Yunanistan’dan çağrılar alıyorum.Gitmek de istiyorum fakat nedense özel yaşamımda çok girişken olmama rağmen işim ile ilgili fazlası ile girişken değilim.Bu kadar ortada olmamama rağmen insanlar da beni unutmuyorlar.

Oğuzhan Ceyhan : Sizi unutmak mümkün değil zaten. Gençliğim, üniversite dönemim de sizi dinliyordum. Hala büyük bir keyifle sizi dinliyorum.

Leman Sam : Çok ilginç yerlerden haberler alıyorum. Gençlerin üniversite sınavına hazırlanmadan önce beni dinlediklerini öğrendim.

Oğuzhan Ceyhan : İnsanlar çok hızlı sanatçı kimliği kazanıyorlar , çok çabuk sivriliyorlar. Ne diyorsunuz ?

Şevval Sam söze giriyor ve : Yıllardır annem konser veriyor ve hala konserleri tıklım tıklım. Hala davetler alıyor. Çünkü ortada bir kalıcılık söz konusu, önemli olan ne kadar çabuk ortaya çıktığın değil, ne kadar kaldığın.Bu da neyi, nasıl yaptığınla alakalı. Kaçıncı jenerasyondur annemi dinliyorlar.

Oğuzhan Ceyhan : Ben spor akademisindeyken sürekli sizin albümlerinizi sürekli dinlerdim. Albümünüzde bizden bir şeyler vardı. Siz de bizlerden birisiniz.

Leman Sam : Evet öyleyim.. farklı düşünmek çok anlamsız zaten.. Geçenlerde Hayal kahvesinde bir konser verdim. Bir dinleyici arada “İnanamıyorum sizinle konuştuğuma dedi” Neye inanamıyorsun dedim. Ben hiçbir zaman ulaşılamayan fildişi kulesinde yaşayan bir insan değilim ki. Ben her zaman aranızdayım.

Oğuzhan Ceyhan : Peki Leman hanım, parayla aranız nasıl? Balık burçlarının hassas doğasına para uyum sağlayan bir enerji değildir.

Leman Sam : Maalesef para meselelerinden anlamıyorum Oğuzhan’cım. Açık bir şey söylemem gerekirse, ben sanatı da biraz farklı algılıyorum. Bu doğru mudur, değil midir tartışılır bir konu ama sanatla para yan yana olmasaydı keşke. Sanatı parasız yapmak isterdim.. Benim en büyük sorunum, sanat ile paranın yan yana gelmesi. Paranın insanı özgürleştirdiği doğru ama her şey değil.fakat bir yandan da benim müziğe başlama sebeplerimden biri. Kızlarım çok küçüktü. Operadaydım. Operada sözleşmeliydim.

Oğuzhan Ceyhan : Sopranosunuz değil mi ?

Leman Sam : Mezzo sopranoyum. Ve korodaydım. Çok sıkıntı çektiğim bir dönem oldu.. ama maddi ve manevi sıkıntılar da insanı büyütüyor.Mülkiyet aslında insanı köleleştirebiliyor bazen.Ama yine de bazı projelerimi hayata geçirmek için bazı dönemlerde maddi açıdan daha güçlü olmak isterdim. Keşke bu mesleği yaparken para ile ilişkim hiç olmasa idi. Ve ben tüm projelerimi hayata geçirseydim. Pek çok projem var ama hepsi dönüp dolaşıp ekonomik değerlere dayanıyor.Tabi bu daha çok son dönemlerde böyle oldu.Eskiden her şey biraz daha güzel ve farklıydı.Bu kadar maddiyat üzerine kurulu değildi her şey. Ben aslında ikinci dünya savaşının bittiği 1945 ile 1960 arası yaşamak isterdim. Daha bir masumiyet vardı. Gelecek 50 yılın hayalini sevmiyorum. Teknolojinin insanın masumiyetinden bir şeyler götürdüğünü düşünüyorum. Her şey eskiden çok daha masumdu. Teknoloji karşıtı değilim. Ama o dönemin daha masum olduğuna inanıyorum. Dağlara gitmek istiyorum. Demin yandaki gökdelene baktım, çok üzüldüm. Başımı kaldırdım. Baktım baktım bitmiyor. Ne acı. Güneşi bile kapatmış.Sahip olduklarımızı, doğayı, git gide kaybediyoruz. .

Oğuzhan Ceyhan : Ne yazık ki bu çevredeki tüm az katlı yapıları alıp, yüksek binalar dikiyorlar. Sizin bu doğa sevginiz yükselen burcunuz Yay ‘ ın etkisi. Doğaya bakış açınız, sevginiz, hayvanlar ile olan iletişiminiz, tam Yay’ın etkisidir. Peki müzik hayatınıza dönersek, siz ilk 1978 ‘ de çıkmıştınız değil mi ? 1978 ‘ in Martında bir tutulma yaşandı. O tutulma ile beraber kariyerinizde büyük ilerleme kaydetmeliydiniz.

Leman Sam : Evet 1978 ‘ de Operadaydım ve çıktım. Sonra diğer çalışmalar başladı. Ve hayatım hızla değişti..

Oğuzhan Ceyhan : Şevval o zaman 5 yaşlarındaydı galiba.

Leman Sam : Evet. Bu arada şevvalin doğumuyla ilgili de, garip bir olay yaşadım. Şevval az kaldı 10 Kasımda doğuyordu. Fakat kendimi tuttum. Böyle bir şey nasıl oldu bilmiyorum. Eskiden 10 Kasımda yas tutulurdu. Ben de kızım, tüm hayatı boyunca gizli kapaklı doğum günü kutlaması yapsın istemedim. Tutacağım kendimi ve 11 Kasımı bekleyeceğim dedim. Ve birden sancım kesildi. Hatta bu da çok iyi bir şey değildi. Uzun süre bekledik ama bu kez de sancı gelmedi. Bebek için tehlikeli diye suni sancı ile 11 Kasımda sabaha karşı Şevvali doğurdum. Ben Tanrının sevgili kuluyum diyorum. Hayatım boyunca 4 kez hayata sıfırdan başladım. Bir şey beni tutup yeniden ayağa kaldırdı. Ben adımı bildiğim günden beri hayatımda 3 şey vardır. Müzik, hayal ve doğa. Ben doğanın çocuğuyum. Benim öğretmenim , annem babam doğadır. Hayata karşı ayakta kalmayı , rüzgarlara karşı ne yapmam gerektiğini ağaçlardan öğrendim. Ağaçlar büyük fırtınalarda nasılsa rüzgar üzerinden geçsin diye eğiliyorsa, ben de zor zamanlarda eğildim. Hala öğretmenim doğadır. Önsezilerin geliştiği ise, hayvanlar ile bu kadar gelişti ise hepsini doğaya borçluyum.

Oğuzhan Ceyhan : İlk çocuğunuz Şehnaz hanımın hikayesi var mı ?

Leman Sam : O da doğuma çok az bir zaman kala beni bir gülme krizi tutmuştu. Şehnaz bu kriz yüzünden doğdu. Hep beraber gülüyoruz.:-)

Oğuzhan Ceyhan : Peki aşk için ne düşünüyoruz.?

Leman Sam : Aşk çok koşulsuz bir şeydir. Aşk hayatınızdayken tam anlamı ile bir kurban psikolojisine bürünüyorsunuz. Her şeyinizi, kendinizi, , sağlığınızı, sahip olduklarınızı feda edersiniz. Aşkta bir feda meselesi vardır. Eğer egosantrik bir insansanız o aşk değildir. Aşk sanırsınız ama değildir.

Oğuzhan Ceyhan : Aşk defterini kapattınız mı ?

Leman Sam : Yooo kapatmadım ama, gözümdeki perde düştü. Maskelerin ardını görüyorum artık. Aşk masumiyet istiyor diyorum ya. Artık insanlara baktığım zaman gördüklerimden dolayı , aşk bunların arasında olamaz, aşk bize küsmüş diyorum. Çünkü aşk yaşayan bir şeydir. Organiktir. Öyle her hangi birinin diğerine çekildiği sadece cinsel bir duygu değildir. Dünyada yaşamın özü “Aşk” tır.

Oğuzhan Ceyhan : Ne güzel söylüyorsunuz. Aşk, doğa, masumiyet. Astroloji disiplinine insanların çekinerek yaklaşmalarında aslında benzer bir sebep var. Çünkü Astroloji insanı öylesine çıplak gösteriyor ki. Eğer kaçınacak, gocunacak, saklayacak bir şeyleriniz varsa, çırılçıplak ortaya seriyor. Eğer kendinize yeterince dürüst olursanız, kendinizle açıkça yüzleşme şansınız da oluyor. Astrolojiyi ilerlemek, büyümek, değişmek ve dönüşmek için kullanmak gerekli. Bizim de tüm çalışmalarımız da amacımız, yarının neler içerdiğini kuru kuru ifade etmek değil. Eğer öneriler, ihtimaller sizi ilerletmiyor ve zamanın içindeki düzenin farkına vardırmıyorsa, yetkinliği yok demektir. Ben ve arkadaşlarım Astrolojiyi sevdirmek çabasında değiliz. Sevgi değildir bu. Bilgi işidir. Astroloji size yaşadığınız hayatı, düzeni, insanın dinamiklerini anlamada büyük bir açılım sağlar. Bu yüzden söylediklerinizi özel olarak önemsiyorum. Bunu bize hatırlatmanız çok güzel oldu. Pek Türkiye için ne düşünüyorsunuz ? Kendinizi bir aktivist olarak tanımlıyorsunuz.

Leman Sam : Türkiyede çok yanlış yerlere kanalize edilmiş bir türban meselesine endekslenmiş bir problemin, bir aysbergin tepesindeki bir yerin göründüğünü düşünüyorum. Laikliği herkesin anladığı biçimde anlamıyorum. Her şeyi sözle ifade etmekten de hoşlanmıyorum. Yani görüşümün tam adı laik olmayabilir. Ama bir ülkede eğer din ve devlet işleri karıştı ise ; devlet somut bir kavramdır. Din ise soyut bir kavramdır. Soyut ve somut iki kavramın bir araya gelmesi imkansızdır. Herkesin kendine göre bir yaşam biçimi vardır. Politika ise kendi içinde çirkinlikleri olan kirli bir şeydir. Bu kirlilikle din bir araya zaten gelemez diye düşünüyorum.

Oğuzhan Ceyhan : Her ikinize de çok teşekkür ediyorum. Güzel enerjileriniz ve sohbetiniz için. Yeniden görüşmek üzere.

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
04-30-2008 09:09 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
NinMeSarRa_ Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 664
Üyelik Tarihi: May 2008

Rep Puanı: 1

Mesaj: #16
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Çok güzel röportajlar gönderenin yani Yezda'nın eline sağlık -

Bu kişilerin haritalarını görmek daha iyi olur diye düşündüğüm için astro.com'da haritalarını çizdim.

Öykü serter:

[Resim: astro2gw01oeykueserter5pz7.th.gif]

Şevval Sam :

[Resim: astro2gw02sevvalsam5866ie3.th.gif]

Nin.Me.Sar.Ra
05-08-2008 08:20 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
astrosohbet Çevrimdışı
Kızıl & Mavi
********
Neptunia Admin
lt=
Mesajlar: 7,901
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 172

Mesaj: #17
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
geç farkettim ancak keyifle okuduğum bir yazı dizisi olmuş , teşekkürler yezda -ok

05-25-2008 12:38 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #18
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
bende çok keyifle okudum,astroloji adına çok güzel bilgiler var yeni başlayan arkadaşlar için hazine değerinde gülücük duyurulur...

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
05-25-2008 08:40 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
yezda Çevrimdışı
Kıdemli Üye
**
Kayıtlı
lt=
Mesajlar: 462
Üyelik Tarihi: Aug 2007

Rep Puanı: 3

Mesaj: #19
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Arkadaşlar Akşam Gazetesinin Her hafta Pazartesi Brunch ekiyle verdiği Astroloji dergisinin net üzerinde bulunan kopyasına buradan ulaşabilirsiniz.. sevgiler

http://www.aksam.com.tr/astroloji.asp

Başkalarına dayalı bir yaşam süren, hiçbir şey yapmadan öylesine yaşayan bir kişi, başına gelen zorlukları, kaderim buymuş diye nitelendiremez.
05-27-2008 01:33 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
capri Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 331
Üyelik Tarihi: May 2016

Rep Puanı: 19

Mesaj: #20
RE: Ünlülerle Haritaları Üzerine Röportaj...
Çok güzel olmuş hakikaten, tanıdık oyuncularla röportaj yapmaları da ayrı tat katmış.
08-14-2016 06:33 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Yükselenini bildiğimiz ünlüler ve haritaları NinMeSarRa_ 185 253,664 11-04-2019 03:55 PM
Son Mesaj: Merau
  Dizilerin Haritalari Leyla ile Mecnun Mavisahram 1 4,012 01-22-2012 11:14 PM
Son Mesaj: smoochy

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir