Değerlendir:
  • 28 Oy - 2.93 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
Yazar Mesaj
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #1
Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
BAŞLANGIÇTAN BAŞLAMAK: BEN KİMİM?

Nancy Anne Hastings

Biz astrologlar biraraya geldiğimizde, öncelikli soruları birbirimize yöneltmekte çok çabuk davranırız. Güneş'in nerede? Ay'ın nerede? Yükselen burcun nedir? Bu üçlü (Güneş, Ay, Yükselen) kişi hakkında en fazla bilgiyi verecek olan üç unsurun altyapısını oluşturur. Nerede yaşıyorsun, ne işle uğraşıyorsun gibi sorular daha sonra gelir. Birçoğumuz öncelikli olarak "kim olduğumuzu", "nasıl hissettiğimizi" ve "dünyaya karşı nasıl bir tavır takındığımızı" anlamaya çalışırız.
Progres haritanın yorumlanması, Güneş'in konumunun, Ay'ın konumunun ve Yükselen'in konumunun belirlenmesiyle birlikte aynı Doğum Haritasının yorumlanması gibi başlar. Herkes bu üçlüyü kendine özgü değişik bir stille yorumladığı için makaleme bu üçlünün benim için ne anlama geldiğine işaret eden kısa bir tanımlamayla başlamak istiyorum. Sanırım astrolojinin bu esas sembolleri hakkında ne düşündüğümü öğrenirseniz, Progres haritayı yorumlarken progres planetlerin ne tür etkileri olduğunu daha kolay anlarsınız. Ayrıca siz de aynı şeyi kendiniz için denerseniz, işe yaradığını görebilirsiniz.

BEN KİMİM?

Güneş temel hayat gücünü ve fiziksel bedenimizi temsil eder. Eğer güneş birden ortadan kaybolsaydı, dünya üzerinde bulunan tüm yaşam formları da aynı şekilde yok olurdu. Öyleyse Natal (doğum haritasındaki) Güneş'iniz sizin temel hayat enerjinizi, Progres (ilerletilmiş) Güneş'iniz de bu enerjinin şu anda kendini nasıl ifade ettiğini göstermektedir. Güneş en temelde içteki benliğinizi temsil eder ve bazen bu benlik sizin tarafınızdan öyle korunup saklanır ki onu siz bile fark edemezsiniz ve Güneş burcunuzun temsil ettiği özelliklerin size kesinlikle uymadığını iddia edersiniz. Bazen bu benlik görünür bir şekile bürünür ve onun sembolize ettiği ve size zor gelen yönlerinin farkına varırsınız, bu durumda da Güneş burcunuzun temsil ettiği şeylerden kaçmak hayatınızın işi olur çıkar. Bazen de kıskanç, sahiplenici, inatçı ve takıntılı bir tavır takındığınız aşk ilişkilerinin yanısıra, aynı zamanda ılımlı, çevresi için besleyici, destek veren, sadık ve sebatkar bir yanınız olduğunu da fark edersiniz. Böylece Boğa burcunda bulunan Güneş'inizi sahiplenir, onu hem olumlu, hem de olumsuz yönleriyle bağrınıza basarsınız.

NASIL HİSSEDİYORUM?

Duygusal doğanız ve benliğiniz bir haritada Ay tarafından temsil edilir. Ayın dünya üzerindeki hayatın sürmesinde oynadığı rol güneşinkinden az değildir. Öyle ki, eğer ay ortadan kaybolsaydı, yeryüzündeki hayat en az güneş kaybolduğundaki kadar değişime uğrardı. Ay dünyaya en yakın ve en büyük uydu olduğu için, diğer uydular ve gezegenler söz konusu olduğunda, ayın dünya için önemi diğer tüm gökcisimlerinden daha hayatidir. Bir şekilde eğer ay zaman içerisinde yok olsaydı, dünya güneş etrafındaki yörüngesinden sapar ve güneş sisteminin dışında kalırdı. Bir doğum haritasında da Ay'ın temsil ettiği şeyi ortadan kaldırırsak, aynı şey bizim içinde söz konusu olur. Biz bu durumu (sinirsel açıdan) bunalıma girmek olarak adlandırırız. Bazı astrologlar Ay'ı "ruh"un sembolü olarak nitelemektedirler, ancak bu tanım benim "ruh"tan anladığım şeyle uyuşmuyor.
Bence Ay gündelik yaşamdaki karışıklığı içine emip bizi yolumuzda tutan kişiliğimizin bir bölümünü temsil etmektedir. Natal ve Progres Ay'larımız uyumlu açılar içinde oldukları zaman önümüze çıkan tüm problemlerle rahat bir şekilde başa çıkarız. Ancak aralarındaki açılar daha gerilimli olduğunda küçük zorluklar bile bizi duygusal çıkmazlara götürebilir.

DÜNYAYI NASIL GÖRÜYORUM?

Yükselen'imiz, tıpkı evimizin dışı ya da apartmanımızın dış kapısı gibi, benliğimizin kendisini dış dünyada görünür kıldığı bölümünü temsil eder. Kişiliğimizin bu bölümünün nasıl ortaya çıkacağına kendimiz karar veririz. Birer yetişkin olduğumuzda nerede yaşayacağımızı ve nasıl bir çevrede işlev göreceğimizi kendimiz seçeriz. Acaba çimleri biçecek miyiz, çitin boyunu kısaltacak mıyız, ya da kapıyı boyatmamız gerekiyor mu? Yoksa kapının paslanmasına izin mi vereceğiz, veya bahçedeki küçük havuzun içinde otların büyümesine göz mü yumacağız? Ön bahçemizin durumundan ne kadar hoşnutuz? Bu gerçekten bizim içsel durumumuzu dışa vuran bir görüntü mü, yoksa kendimiz olmayan bir durumu mu yansıtıyoruz? Güneş içimizdeki "Ben"ken, Yükselen dünyanın görmesine izin verdiğimiz "Ben"i temsil etmektedir. Yükselen (karşı noktası olan Alçalan'la birlikte) dünya gemisinde ne tür bir ilişki kurduğumuzu sembolize etmektedir. Yükselen "Ben"in dünyaya yansıttığımız bölümüyken (dış dünyada nasıl davrandığımız) Alçalan "Ben olmayan" (yani etraftaki diğer insanlar) bölümüdür. Yükselen'le açı yapan herhangi bir planet doğal olarak Alçalan'la da açı yapacaktır. İkisi bu açıdan bakıldığında birbirinden ayrı düşünülemez. Dünyayı nasıl algıladığımız Yükselen filtresinden geçerek oluşur. Ve bu dünyaya Yükselen aracılığıyla bir şeyler bırakırız. Progres Yükselen ise şu anda, burada içinde bulunduğumuz çevre ve bu çevreye ne tür bir açıyla yaklaşıp ona kendimizi nasıl yansıttığımız ile ilgilidir.

DENGELEYİCİ YÖNÜMÜZ

Güneş, Ay ve Yükselen'in birlikteliği dış dünyayla iç dünyamızın nasıl bir uyum içinde olduklarını temsil eder. Natal haritamızda bulunan planetler ilerlemeye (progres) başladıklarında ise kendimizi çevremize yansıtma tarzımızda, olumlu veya gerilimli bir biçimde, aşama kaydetmeye başlarız.

KARŞIT UÇLAR

Her burcun bir karşıtı vardır. Koç yang, maskülen veya pozitifken, Boğa yin, feminen ve negatiftir. Karşıtlıkları açıklarken "yin" ve "yang" terimlerini kullanmayı tercih ediyorum, çünkü "feminen-maskülen ve pozitif-negatif" gibi tanımlar ifade etmek istediğim enerjilerin kökenindeki felsefeyi tam olarak yansıtmıyorlar. Örneğin maskülen ve feminen terimleri aynı zamanda içlerinde kişinin cinsel rolüyle ilgili bir anlamı da taşımaktadırlar ve herkesin bu konuda farklı bir kanısı vardır.
Herhangi bir karşıtlıkta bir ucun diğerine üstün olması ya da tam tersi, sizin söz konusu karşıtlıkta cinsel açıdan bir üstünlüğe sahip olduğunuzu göstermez. Maskülen burçlarda çok planeti olan kadınlar sakal bırakmazlar veya puro içmezler. Aynı şekilde planetlerinin büyük bir çoğunluğu maskülen burçlarda olan bir erkek de bunları yapmak zorunda değildir. Planetlerin çoğunluğunu içeren bir karşıtlık kişinin cinsel aktivitelerinin bolluğuna veya eksikliğine işaret etmez ve açıkça (ister aynı cinsten, ister karşı cinsten olsun) eş seçiminde çok az bir rol oynar.
Kişinin maskülen veya feminen olmasına Koç burcunda veya Boğa burcunda kaç planeti olup olmadığına bakarak karar veremeyiz. Planetlerinin büyük çoğunluğu Boğa burcunda olan bir erkek bir boğa gibi sadık, pratik ve penisi olan birisi olacaktır ve planetlerinin büyük çoğunluğu Koç burcunda olan bir kadın da çoşkun, sabırsız, iki göğsü ve bir vajinası olan bir kadın olacaktır. Burçlar cinsel rolümüzün ne olacağını tanımlamazlar.
Karşıtlıkları tanımlamak için kullanılan diğer(pozitif ve negatif gibi) sıfatların da maskülen-feminen sıfatlarından aşağı kalır yanları yoktur. Pozitiflik ve negatiflik "iyi" ve "kötü" sıfatlarını akıla getirir ve bu sıfatların çağrıştırdığı anlamların söz konusu edilen herhangi bir burçla hiçbir alakası yoktur. Aktif ve pasif terimleri de "iyi-kötü" veya "güçlü-güçsüz" sıfatlarına kapı açar.
Yin ve yang terimleri böyle bir sorunu bünyesinde barındırmazlar. İyi veya kötü değildirler. Yin, tıpkı Jung'un Anima terimi gibi, insanın esas ruhunun alıcı ve tepki veren yanını temsil eder. Yang ise Jung'un Animus'u gibi aktiftir ve insan ruhunun başlatan yanının temsilcisidir. Bu iki yön olmadan hiçbir insan var olamaz. Buna rağmen çoğunlukla benliğimizin iki yönünü temsil eden bu iyi yönden birisini bastırıp diğerini yüceltmeye çalışırız. Eğer ruhumuzun her iki yönü olan dişil ve eril yönlerini birlikte kullanmayı öğrenmezsek ayağı kırık bir insana dönüşürüz. Düzgün yürümek için her iki ayağımızı da kullanamayacağımızdan dolayı gündelik yaşamın güncel sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanabiliriz. Peki yaşamın temel kriteri kırık bir ayakla ateşte yürümeye çalışmak mı olmalıdır? Koşmak için her iki ayağımızı da kullanmak zorundayız ancak birisi iyi çalışmıyor. Eğer yin ve yang yönlerimizi dönüştüremezsek desteğe en çok ihtiyacımız olduğu dönemde umutsuz kalırız.
Bir haritanın analizinde karşıtlık kişinin başlangıca ait ve tepkisel doğasını vurgular. Kişi hem hareket etmeli (aksi takdirde hiç birşey oluşmaz) hem de bu harekete karşılık vermelidir (aksi takdirde kaos içine girer). Bir haritada karşıtlıklar birbirine karıştığında kişi için düğümler ortaya çıkar. Bu durmda bir hareket oluşturup ona karşılık vermek gerekir.
(Editörün notu: Yin olan burçlar: Boğa, Yengeç, Başak, Akrep, Oğlak; Yang olan burçlar: Koç, İkizler, Aslan, Terazi, Yay ve Kova'dır.)
Kendi doğamızın gerektirdiklerini anlayabilmek için Güneş, Ay ve Yükselen'in haritamızda sembolize ettikleri anlam karşıtlıklarını çok iyi kavramamız gerekmektedir. Eğer Natal Güneş ve Natal Ay'ınız aynı karşıtlığa sahipse, kim olduğunuzu kolayca ifade edebildiğinizi görürsünüz.
Natal Güneş'iniz ve Natal Yükselen'iniz farklı karşıtlıklara sahip olduklarında sosyal gafletlerinizi tamir etmekte zorluk çekersiniz -kendinizi dünyaya sunduğunuz egonuz (Yükselen) iç benliğinizle (Güneş) aynı fikirde değildir. Böylece 20 yıldır görmediğiniz birisiyle karşılaştığınız zaman, dans salonunda üzerinize sıçrattığınız sodayı hatırlarsınız. Hâlâ daha yaptığınızdan utanç duyuyorsunuzdur, çünkü beceriksizliğinizi henüz affetmemişsinizdir. Ama karşınızdaki kişi bu olayı çoktan unutmuştur.
Yükselen'iniz ve Güneş'iniz Progres haritada farklı burçlarda ilerlerken kendinizi (zaman zaman savruk ve beceriksiz, bazen de ağlamaklı ve dokunaklı) bir insanoğlu olarak kabul edip etmediğimiz Progres Güneş ve Progres Yükselen karşıtlıklarının uyumlu veya çelişkili olup olmadığına bağlıdır. Güneş'imiz Natal veya Progres Yükselen'imizle aynı karşıtlığa sahip olduğunda, dünyaya yaklaşımımızda güvenli oluruz.
Hem Natal hem de Progres Yükselen'imiz Progres Güneş'imizle farklı karşıtlıklar oluşturursa (örneğin Natal Yükselen 2o Aslan, Progres Yükselen 25o Aslan ve Progres Güneş 28o Yengeç) bu, sosyal açıdan kendi değerimiz konusundaki duyguların üstesinden gelmekte güçlü sorunlarla karşılaşacağımız anlamına gelir.
Natal Ay'ımız Natal Yükselen'imizle aynı karşıtlığa sahip olduğunda duygularımızı kolayca ifade ettiğimizi gözlemleyebiliriz. Alışkanlıklarımıza dayanan tepkilerimizi fark ederiz ve bu davranışların sosyal ortamlarda uygun davranışlar olmadığını hissederiz. Natal Ay'ımız Natal Yükselen'imizle farklı karşıtlıklar yaptığında ise duygu akışımız yeteri kadar kolay değildir.
Eğer Natal Ay'ımız Yin, Natal Yükselen'imiz Yang'sa olaylar karşısındaki gerçek duygusal tepkilerimizi sorgularız. Duygusal durumlarda yeteri kadar derin hislere sahip olamadığımız için endişeleniriz. Her ne zaman duygusal bir tepkide bulunsak (Yin Yükselen'le birlikte) Natal Ay'ımızın Yang doğası durumla ilgili bir şeyler yapma isteğine kapılır. Bu Natal Ay'ı Aslan, Yükselen'i Akrep olan birisinin içinde bulunduğu duygusal durumdur.
Progres Ay her iki yılda bir burç değiştirdiği için Yükselen'le Progres Ay arasındaki karşıtlıklar uyumlu bir durumdan rahatsız bir duruma doğru değişir. Tabii ki bu her iki yılda bir duygusal olarak temel değişiklikler geçireceğimiz anlamına gelmez. Progres Ay'ın karşıtlığı daha çok o yıl içinde duygusal durumlara ne tür tepkiler vereceğimize işaret eder. Natal Yükselen'le Progres Ay'ın karşıtlığı aynı olduğu zaman Natal Ay'ımızın sembolize ettiği duruma göre duyguları ele alırız. Progres Ay'ın karşıtlığı Progres Yükselen'le aynı olduğundaysa o dönem içindeki duygusal durumumuzu daha yeni şeyler deneyimlemekte kullanmaya eğilimli oluruz.
Progres Ay'ın karşıtlığı Natal Ay'la aynı olduğu durumda doğaya verdiğimiz tepki rahattır. Progres Ay'ın karşıtlığı Natal Güneş'le aynı olduğundaysa daha sağlıklı hissederiz, çünkü görünürdeki fiziksel benliğimizle (Güneş) duygusal doğamız uyum içine girer.
Bir haritadaki üç esas ögenin birbirleriyle ilişkilerini açıkladığımıza göre, şimdi her birini tek tek ele alarak derinlemesine incelememiz gerekir. Bir haritada herhangi bir öge kendi başına bir anlam ifade etmez. Haritanın tümünü göz önünde bulundurmamız zorunludur. Progres haritalarla çalışırken her bir semboldeki değişikliğin öneminin farklı olduğunu keşfedeceksiniz. Belirli bir sembol bir açı alıp harekete geçtiğinde (ister natal ister progres haritada) hayatınızın o yönü daha hareketli hale gelir. Progres harita Natal haritanın detayları arasındaki boşlukları doldurur. Eğer Natal Güneş "Ben kimim?"se, Progres Güneş "Nasıl büyüyorum?" demektir.

NASIL BÜYÜYORUM?

(Progres Güneş)


Nancy Anne Hastings

Güneş günde yaklaşık 1o ilerler (ikincil progresyonlarda 1 gün 1 yıla eşittir). Bu, kışın biraz daha hızlı, yazın biraz daha yavaş olur. Progres Güneş'iniz temel yaşam enerjinizin içinde bulunduğunuz dönemdeki ifade biçimlerini gösterir. Altmış yaşına gelene kadar progres Güneş'iniz iki burç değiştirir, çünkü altmış derece ilerlemiştir.

Dolayısıyla her girişimci (öncü) insan Güneş'i sabit bir burçta ilerlerken daha önce başladıklarını bitirebileceği bir süreçten geçer.

Her kararsız (değişken) insan da Güneş'i öncü bir burçta ilerlerken harekete geçeceği bir dönemi yaşar.

Günümüzde geçerli olan ortalama ömür süresini göz önüne alırsak insanların çoğunun yaşamları boyunca enerjinin üç türünü de (öncü, sabit, değişken) deneyimleyeceklerini söyleyebiliriz.

Bu durumda bir burcun ötekinden daha iyi veya kötü olduğu gibi önyargılar çok önemsiz görünüyor. Eğer siz değişken (İkizler, Başak, Yay, Balık) burçtansanız ve çevrenizdeki sabit burçlardan (Boğa, Aslan, Akrep, Kova) olan insanları anlayamıyorsanız, biraz bekleyin. Er veya geç bir miktar inatçılık, katılık deneyimleyeceksiniz. Bakış açınız ve yönünüz değişecek. Benzer şekilde, eğer öncü (Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak) bir burçtansanız ve İkizler burcundan olan arkadaşlarınızın sürekli fikir değiştirmelerine tahammül edemiyorsanız, bekleyin. Progres Güneş'iniz sabit bir burçta otuz yıl geçirdikten sonra değişken bir burca ilerleyecek. Bu otuz, sabit enerji dolu, yılı esnekliği inkar ederek yaşadıysanız, kendinizi fikirlerinizi sık sık değiştirirken bulduğunuzda şok olabilirsiniz!

Burçlar sadece yukarıda söz edilen niteliklere (öncü, sabit, değişken) bölünmezler, aynı zamanda elementlere (ateş, toprak, hava, su) göre gruplanırlar. Güneş'in bir burçtan geçişi yaklaşık otuz yıl sürer. Dünyadaki insanların yarısının Güneş'i Güneş burçlarının son onbeş derecesinde yer alır. Bu insanlar altmış beş yaşına geldiklerinde, Güneş'leri elementlerin sonuncusuna ilerler. Dolayısıyla bu insanlar yaşam enerjilerini ateş, toprak, hava ve su özellikleriyle ifade etme şansına sahip olurlar. Bunun doğum haritası üzerindeki olası etkilerini bir düşünün! İnsanlar olgunlaştıkça Güneş burçları arasındaki farklar giderek azalır.

Eğer natal Güneş'iniz bir ateş burcundaysa, bir toprak burcuna ilerleyecektir. O zaman doğanızı saldırgan bir hareket biçimiyle ifade arzunuz, tepki verme ve aynı zamanda hareketinizin pratik faydalarını görme ihtiyacınızın farkına varışınız sayesinde biraz yumuşayacaktır.

Eğer natal Güneş'iniz bir toprak burcundaysa, bir hava burcuna ilerleyecektir. Doğanız gereği uygulamacı, ayakları yere basan birisiniz. Güneş'inizin ilerlemesi fikirlerinizi ifade etmeyi öğrenmenizi gerektirir. Benliğinizi, doğanızın yang yönünü göstererek, ortaya koymaya başlarsınız.

Natal Güneş'iniz bir hava burcundaysa, bir su burcuna ilerleyecektir. Fikirleriniz kadar duygularınızı da tanımaya başlayacaksınız. Natal hava Güneş'iniz düşündüklerinizi söyleyebilme yeteneğinizi garantileyecek, su burcundaki progres Güneş'iniz de nasıl hissettiğinizi keşfedebilme olanağını sunacak.

Natal Güneş'iniz bir su burcundaysa, siz hisseden ve duygusal temele sahip olan bir insansınız. Güneş'iniz bir ateş burcunda ilerlediğinde, yaşamınızdaki harekete geçme ihtiyacını görmeye başlayabilirsiniz. Progres ateş ve natal su sembolizmini birleştirdiğinizde, yaşam enerjinizi ifade edişinizde hem saldırganlığın hem de alıcılığın (kabul edişin) önemli olduğunun farkına varırsınız.

Bütün insanların yaşamlarında Yin'in kabul edici, tepki verici dönemi ile Yang'ın hareket dönemi bulunur. Tüm insanlar için bir şeylere başlama zamanı, bir şeyleri bitirme zamanı ve yaklaşımları değiştirme zamanı vardır.

Natal Güneş'iniz bir burcun birinci dekanında (0-10 derece) yer alıyorsa, yaşamınızın ilk yirmi-otuz yılında natal burcunuzun enerjisini gösterirsiniz. Kuşkusuz, bir Koç veya Balık veya Kova olmak için yirmi-yıllık bir yatırımın kendi imajınızın gelişimine katkısı büyük olacaktır. Güneş'iniz bir sonraki burca ilerlediğinde, sizdeki değişim kendisini dış dünyada fazla göstermeyecektir. Progres Güneş bu burcun ilk dekanında ilerledikçe natal ve progres etkilerin birleşimi giderek daha aşikar olmaya başlayacaktır.

Bunun aksine, natal Güneş'iniz bir burcun son dekanında (20-30 derece) yer aldığında, Güneş'iniz bir sonraki burca yaşamınızın ilk on yılında ilerler. Bu durumda, buluğ çağını natal Güneş'inizin asıl özelliklerini geliştirmeye sadık kalarak geçirmediğiniz için, olası içsel değişimi ve kaçınılmaz büyümeyi kabullenmeniz daha kolay olur.

Her hangi bir burcun son üç derecesi son dekanda bulunan Güneş için özel bir örnek oluşturur. Bazı astrologlar Güneş'in bir burcun son üç derecesinde bulunmasına "başlangıç çizgisinde" doğum adını verirler. Bir sonraki burcun o insanın hayatındaki etkisi hakkında bir fikir vermesine rağmen bu ismi kullanmak yanlıştır.

Başlangıç çizgisindeki doğum aslında Güneş bir burçtan diğerine geçerken gerçekleşir. Güneş 30' ark genişliğinde olduğuna ve bir günde ortalama 60' ilerlediğine göre, her yıl Güneş'in on iki saat boyunca kısmen her iki burçta da bulunduğu on iki dönem vardır. Bir ephemeris Güneş'in merkezinin bir burçtan diğerine geçişini gösterir. Güneş'in merkezinin öteki burca geçişinden önce altı saat ve geçtikten sonra altı saat boyunca Güneş aslında her iki burçta da yer almaktadır. Bu süre içinde doğan birisi iki burcun özelliklerini de taşır. Güneş'in en büyük parçası hangi burçta bulunuyorsa, o burcun natal etkisi daha güçlü olur. Yaşamın ilk yılında, bu natal etkiden bağımsız olarak, Güneş bir sonraki burca ilerleyecektir. Ve yaşamın ilk otuz yılında progres Güneş'in etkisi görülecektir.

Örneğin Güneş'i 29o Koç 55' 'ta doğan birisi Koç burcundandır. Güneş'in çoğu (30' derece çapın 20' sı) Koç'ta bulunmaktadır. Gerçek bir Koç özelliğiyle, bu insan "diğer insanların cesaret edemedikleri" işlere balıklama dalacaktır. Ancak, bir kere işin içine girdi mi, o işi nasıl bitireceğine (veya kendisini o işten nasıl kurtarabileceğine!) dair uygulamacı yolları da bulacaktır. Bu Boğa etkisi hem 30' 'lık natal Güneş'in hem de progres Güneş'in etkisidir.

Benzer şekilde, natal Güneş'i 29o Akrep 50' 'te doğan bir insan 1o Akrep'te doğan birisi kadar ısrarcı, derin ve kapalı bir kutudur. Ancak Akrep'in son derecesinde bulunan haritadaki Yay esintileri bu insanın Akrep'in açıkça sergilediği aşırı yoğunlukla dalga geçmesine izin verecektir.

Başlangıç çizgisinin öte yanında, Güneş'i 0o Terazi 1' 'da doğan birisinin Güneş'inin çapının 14' 'sı hâlâ Başak'tadır. Bu küçücük Başak kırıntısı genellikle Terazi'de eksik olan pratikliği, uygulamacılığı sağlayabilir. Başak'ın kırıntısı bazen en sabırlı ebeveyni bile çileden çıkarabilecek bir "adalet" arzusuna yol açabilir. Bütün çocukların aynı miktarda almalarını sağlamak için bütün kek dilimlerini tartmak zorunda kaldınız mı "adalet" biraz aşırıya kaçar!

NASIL BÜYÜYORUM?
(Progres Güneş)


Nancy Anne Hastings
Güneş burcu konusunu sonlandırmadan önce Güneş'e göre Merkür'ün konumuna göz atmamız gerekir. Merkür nasıl düşünüp hareket ettiğinizi temsil eder. Bu nedenle, Merkür'ün bulunduğu burç bilinçli aklın dışsal ifadelerini tanımlar. Merkür Güneş'ten önceki burçta, Güneş'ten sonraki burçta veya Güneş'le aynı burçta olabilir.
Merkür Güneş'inizle aynı burçta olmadığı zaman bir tür kimlik bunalımı deneyimleyebilirsiniz, çünkü düşünüp hareket ediş biçiminiz asıl içsel doğanızla her zaman uyum içinde olmayabilir. Örneğin Güneş'iniz Boğa'da, Merkür'ünüz İkizler'deyse, dudaklarınızı mühürlemeye yemin edebilirsiniz, çünkü suskun doğası nedeniyle Boğa Güneş'iniz İkizler'deki sözel Merkür'le bozuşmuş durumdadır.
Merkür ile Güneş arasındaki mesafe yirmi dereceden fazla olduğunda (maksimum 28o olabilir) diğer insanlar sizi tanımakta zorlanırlar. Büyük olasılıkla onların sizinle ilgili ne görmelerini istiyorsanız onu görmelerini sağlarsınız. Kuşkusuz bunun nedeni doğanızın içsel ve dışsal ifadelerini birleştirme zorluğudur.
Eğer Merkür Güneş'ten önceki burçta bulunuyorsa ya direkttir ya da durağanlaşmak ve doğru gitmek üzere olan bir retrograde'dir. Siz genç bir yetişkin olduğunuzda Merkür de hızla ileri doğru gidiyor olacaktır. Aynı anda hem yeni fikirleri hazmediyor, hem yeni düşünce biçimlerini deniyor, hem de zihinsel açıdan olgunlaşıyor olursunuz. Kendinizi biraz yavaşlamayı arzularken bulursunuz, çünkü bu korkunç zihinsel hız sizi kim olduğunuzu bilemediğiniz o daha sade dönemleri özler hale getirir.
Güneş'ten önce maksimum uzaklıktaki bir Merkür'e sahip olanlar diğer aşırı uçta bulunurlar. Bu durumda Merkür'ünüz ya doğuştan beri geri gidiyordur ya da progresyonla geri döner. Çocukluğunuzda progres Merkür'ünüzle progres Güneş'iniz hızla birbirlerine yaklaşırlar. Yaygın önyargının aksine, (natal veya progreste) Merkür'ünüz geri gittiği için ne kekelersiniz ne de iletişim sorunu yaşarsınız. Daha ziyade kendi iletişiminizi ve diğer insanların iletişimini anlamak için içinize bakıyor olursunuz. Olgunlaştıkça eşsiz iç benliğinizi tanımaya başlarsınız. Progres Merkür'ünüz natal Güneş'inizin burcuna geri giderse, niçin böyle bir insan olduğunuzun içgörüsüne ulaşırsınız. Bazen Merkür hiçbir zaman Güneş burcunuza geri gitmez, bu durumda daima ancak yakın dostlarınızın görebildiği gizli bir derinliğiniz, saklı bir benliğiniz olur.
Güneş ve Merkür farklı hızlarla ilerlediklerine göre hepimiz progres Güneş'imizle progres Merkür'ümüzün aynı burçta olmadıkları en az bir dönemden geçeriz. Bu dönemler değişim zamanıdır.
Yaşamımızda değişim zamanları zorunludur. Hepimiz bir ölçüde alışkanlıklarımıza bağlıyız. Belirli bir tarzda davranmaya, düşünmeye alışırız. Salı günü yatağa bir Kova olarak girip Çarşamba sabahı bir Balık olarak uyanmak çok şaşırtıcı olurdu!
İster Güneş'in arkasında ister önünde olsun Merkür'ün progresyonu bir imajdan yeni bir imaja geçişimize çok yardımcıdır. Eğer bir sonraki burca Merkür Güneş'ten önce ilerlerse, yeni bir biçimde düşünmeye alışmak için zamanımız olur. Eğer geçiş öncü burçtan sabit burcaysa, kararlılığı keşfetmek, bazı konularda nasıl ısrarcı olacağımıza karar vermek, bazı şeyleri bitirmek için zaman kazanırız. Bu sabit burçta progres Güneş progres Merkür'e yetiştiği zaman, kendi imajımızı değiştirmek üzerine düşünmüş oluruz. Bu değişimi eski kavramların radikal biçimde yıkılması olarak hissetmeyiz. Biraz değişik olan bu benliği sevinçle karşılarız.
Progres Güneş'imiz bir sonraki burca progres Merkür'ümüzden önce ilerlediğinde büyüdüğümüzün bilincinde olmadan kendimizde bir değişime hazır oluruz. Örneğin, eğer Güneş'imiz (Merkür hala sabit bir burçtayken) sabit bir burçtan değişken bir burca ilerlerse, yıllar öncesindeki gibi düşündüğümüzde ısrar ederiz. Öte yandan, kendimizi esneklik isteyen, mantığımızı mağlup eden, bilinçle düşünme sürecimize meydan okuyan koşullar içinde buluruz.
Bazen hiddetlenip konuyu natal konumlarımızla uyumlu biçimde ele almaya çalışırız. Bazen de kendimizi konuyu tamamen farklı bir biçimde ele alırken buluruz. Merkür o değişken burçta Güneş'e yetiştiğinde yeni koşullara uyum sağlama yeteneğimiz daha gelişmiş olur.
Bir progres haritayı natal haritayla karşılaştırırken, Güneş ve Merkür'ün hem natal hem progres burçları iç benliğimizle benliğin dışsal ifadelerinin birleşimi konusunda bizi bilgilendirirler. Kim olduğumuz ve ne düşündüğümüz her zaman aynı değildir.
Yaşamın bu alanları arasındaki farklılıklar kendinin farkına varmanın, dolayısıyla büyümenin anahtarlarıdırlar.

Nancy Anne Hastings

Çeviren: Barış İlhan

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
11-02-2007 01:39 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #2
Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
KONUYA DEVAM

İfade Seviyeleri

1. Anlam veya Teleoloji

Şimdi transitlerin ve progresyonların ifade edilebilecekleri farklı seviyeleri incelemek istiyorum. Gezegen haraketleri üç ana seviyede işlev görür. Bazılarınız üçten fazla olduğunu düşünebilirsiniz. Genel olarak, bu bölünmenin gayet kullanışlı olduğunu buldum. Birinci seviye daha spiritüel yaklaşıma sahip astrologların ilgisini çeker – bir transitin veya progresyonun derin anlamı. “Anlam” kelimesi ile onun teleolojisine gönderme yapıyorum, kişiliğin, ruhun veya her ikisinin birden evriminin en temel amacını kastediyorum. Dinsel veya spiritüel inancı olanlar evrenin bir amacı olduğuna, bireyin kişisel yaşamındaki deneyimlerin de anlam içerdiğine inanırlar. Dolayısıyla olayların gizli öğretileri vardır ve yaşadıklarımız sayesinde bir şeyler öğrenmişsek, bizden büyük, spiritüel bir planı gerçekleştirmiş oluruz.

Böyle bir kozmik planın gerçekten var olup olmadığı tartışılabilir. Bu tür derin bir modelin nesnel varlığından –ki bu da Tanrı’nın varlığını kabul etmek oluyor– ne kadar emin olsak da, hiçbirimiz bunu ispat edecek durumda değiliz. Bilakis çok kişisel görüşlerimizi ortaya koyabiliriz. Ancak durum bu bile olsa, pek çok insan yaşamı derin bir anlamı olduğunu kabul ederek yaşıyor. Bu inanç, ister kişisel yansıtma olsun ister olmasın, yaşamı katlanılır kılıyor. Bilimsel olarak ‘gerçek’ olmasa bile, psikolojik ve spiritüel olarak yaratıcıdır.

Transitleri ve progresyonları bu açıdan incelersek, kendimize şu soruyu sorarız: “Bu transit Satürn’ün Güneş’ime kavuşumundan ben ne öğrenmeliyim? Bu progres Venüs Pluto’ma kare yapınca ne anlama gelecek? Transit Uranüs Ay’ıma karşıt gelince neyi keşfedebilirim? Progres Mars Kayron ile 60 derece yaptığında olumlu potansiyel ne olabilir?” Bu yaklaşım herhangi bir transitin veya progres açının önemli bir boyutudur. ‘Spiritüel’ kelimesini kullandığım halde, bu yaklaşım aile kompleksini incelemek kadar temel bir psikolojik çalışmadır, çünkü gezegenlerin hareketlerini psişemizin gelişimi olarak kabul ediyoruz. Aslında kişiselliği aşan veya arketipsel psikolojiye ait olduğunu düşünsek de netice de psikolojiktir. Bu bakış açısı olmadan, astrolojiyi ve kendimizi, sadece mekanik bir yapı olarak ele alırız.

Bazı astrologlar sadece bu boyuta odaklanırlar ve diğer bakış açılarını çok negatif veya maddesel bulurlar. Natal Kayron’a Pluto’nun tansit yapmasına veya progres Venüs’ün Saturn’e kare yapmasına bakarlar ve temel olarak bunların nasıl büyütücü olabilecekleri hakkında yorum yaparlar. Örneğin, transit Satürn’ün bir kişinin 5. evde bulunan natal Güneş’ine karşıtlık yapmasına bakalım. Eğer bu transite teleolojik açıdan bakarsak, bireyin kim olduğuna dair bir duygu geliştirmesinden bahsedebiliriz. Bu transit sayesinde, kişi kimliğini, amacını daha net anlar ve yaratıcı yeteneklerinin farkına varır. Maddesel dünyanın zorlukları acı verebilir, ancak sonunda belirli bir misyona taahhütte bulunma olarak neticelenir. Ne kadar zor olursa olsun, her olay, deneyim, kişinin kendisini daha fazla ‘anlamasına’ yardımcı olur.

Uyumlu transit ve progresyonlarda teleolojik yorum genellikle yeterli olur, örneğin, transit Jüpiter Ay’a üçgen açı veya progres Güneş Uranüs’e 60’lık açı yaptığında. Gezegenlerin uyumlu hareketlerini deneyimlediğimizde, evrensel bir amaca ve iyiliğe bağlandığımızı hissederiz ve bu tarz yorumlar o dönemdeki hislerimizle de uyumludurlar. Daha az çekici gezegen hareketleri olduğu zaman da kişi benzer bir şekilde bunları potansiyel olarak yorumlayabilir. Genellikle kargaşa, stres ve acı dolu bir dönemde bu yaklaşım çok iyileştirici olabilir.

Kabus etkisi yaratacak net bir gezegen hareketinin yaklaşmakta olduğunu görebiliriz ve tüm bu stresin altında nasıl bir büyüme potansiyelin saklı olduğunu kendimize sormalıyız. Bu yaklaşımı bırakmamalı ve bunu ifade edebilmeliyiz. Ancak, anlam her ne kadar derin ve olumlu olursa olsun, bu tarz transitleri ve progresyonları deneyimleyen bir kişinin, bu gelişim olanaklarını dinleyemeyecek durumda olabileceğini de unutmamalıyız. Özellikle yaşamı tamamen maddesel ve dışa dönük bir şekilde gören pek çok kişi için, zorlu bir transitin veya progresyonun derin anlamını görebilmek uzun bir zaman alabilir. Bu dönemi yaşarken acıları ve çelişkileri dışında başka bir şeyin ne farkında varırlar, ne de duyabilirler.


"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
11-03-2007 12:31 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #3
Cvp: Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
KONUYA DEVAM 2

2. Duygusal Konular

Transit ve progres açıların aynı zamanda duygusal ifadeleri de vardır. Bu da psikolojiktir, ancak hem hissediş düzeyinde hem de tetiklenen bilinçaltı dinamiklerle alakalı olarak, daha ziyade kişinin tepkileriyle ilgilidir. Genellikle geçmiş ve bugün işin içindedir. Transitler veya progresyonlar esnasındaki duygusal tepkilerimiz çok karmaşıktır ve büyük oranda kendimizi ne oranda tanımayı başarabildiğimizle, egonun ne derece güçlü oluşuyla, tetiklenen duyguları ne kadar kontrol altına alabildiğimizle ve ebeveynsel kompleksler hakkındaki bilgi seviyemizle alakalıdır.

Önemli bütün transit veya progresyon açılarında, özellikle benzer açılar geçmişte de yaşanmış ise, geçmiş deneyimler tetiklenir ve bu deneyimlerin hatıralarını ve başka olaylarla ilişkilendirilmelerini incelemeliyiz. Keza, ‘anlam’ açısından çok olumlu ve üretken olabilecek bir deneyim, doğası gereği, sürecinin bir parçası olarak, çok acı verebilir. Tüm bu faktörler duygusal boyutta yer alırlar, ve bu yüzden, bir transitin duygusal tepkisi teleolojik açıya göre çok farklı olabilir.

Bir transitin veya progresyonun anlamı ile kişinin o dönemde hissettiklerinin ve yaptıklarının arasında hiçbir ilişki yok gibi görünebilir. Astrolog ve özellikle danışan bu konuda bayağı şaşırabilirler. Hiç hoş olmayan Jüpiter transitleri gördüm. Genellikle oturup, ümitle Jüpiteri bekleriz, “Ay ne hoş, Jüpiter Güneş’im ile kavuştuğunda çok hoş bir şey olacak” diye bekleriz. Gerçekten de teleolojik açıdan çok muhteşem bir şey gerçekleşebilir, ancak gerçek hayatta hissedilen duygusal bir kabus olabilir.

Örneğin, Boğa’da pek çok gezegeni ve kuvvetli bir Satürn’ü olan çok maddiyatçı bir adamı ele alalım. Sağlam bir yapı ve düzen ihtiyacı çok kuvvetlidir. Bu kişinin 23 yıllık, sadakatle geçen bir evliliği, 2 çocuğu, iki arabası, güvenilir bir işi ve düzenli ödemelerini yapabildiği büyük bir evi olduğunu farz edin. Progres Venüs’ü 5. evdeki natal Jüpiter’e geldiğinde duygusal ve maddesel düzeyde onun için pek harika şeyler yaşanmayabilir. Astrologlar olarak biliriz ki, böyle bir progresyonun yaratacağı kalp açılımı, bu kişinin ihtiyacı olan tek şey olabilir. Ancak bu arada, erkek karısına ne diyecek? Mahkeme masraflarını nasıl karşılayacak?

Her şey kişinin nasıl yaşadığıyla alakalıdır ve doğum haritasındaki farklı oluşumların farkında olup olmamasına bağlıdır. Hiçbirimiz içimizdeki her şeyin farkında olduğumuzu söyleyemeyiz. Dolayısıyla bu bilinçdışının derecesine göre değişir. Eğer bir kişi güvenlik ve sosyallik adına erken bir evlilik yapmış ise ve 5. evdeki Jüpiter’in aşırılıkları acımasızca bastırılmışsa, bu tarz bir progres büyük çapta bir çelişkiyi ve acıyı ortaya çıkartır. Bu kişi eşinin dışında bir kişiye aşık olabilir ve bunun sonuçlarıyla yüzyüze gelmek zorunda kalabilir. Bazen Jüpiter’in ipleri koparmasını eş temsil eder. Bu tür aşikar yansıtmaları danışanların haritasında görmek çok olasıdır. Birisi beyaz atlı prensini veya rüyalarının prensesini beklerken, transit Uranüs natal Venüs’ün üstünden geçer ve onun yerine, kişinin eşi onu terkeder. Bilinçdışı psişenin bir transitin veya progresyonun ifade ediliş tarzını ne kadar güçlü etkilediğini anlamak konusunda niçin bu kadar gönülsüzüz?

Bazen de mutlu bir transit esnasında büyük bir depresyon yaşanabilir. Benefikler işin içinde olduğu zaman ben bunları çok gördüm. Jüpiter natal Güneş’e gelebilir veya progres Güneş Venüs ile kavuşum yapabilir ve astrolog mutluluk ve doyum zamanının geldiğini farzeder. Onun yerine kişi kara deliğe düşebilir. Mutlu bir deneyim suçlulukla dolu, ebeveynlerle bağlantılı derinlere gömülmüş duyguları yansıtan bir çelişkiyi tetikleyebilir. Veya Jüpiter başarısızlık duygusunu şiddetlendiren bir tarzda kullanmadığımız potansiyellerimizin farkına varmamızı işaret edebilir. Gelecekteki olanaklara açılan tüm köprüleri yıkmış, katı bir yapının içine kendimizi gömmüşsek, kendimize şunu sorabiliriz: “yaşamın amacı nedir?”. Jüpiter potansiyelimiz ile şimdiki koşullarımız arasındaki uçurumu bize farkettirdiği için bizi depresyona sokabilir ve bu uçurum hayatımızı nasıl harcadığımızı düşündürterek bizi utanç içinde bırakabilir.

Dolayısıyla, bir transite veya progresyona verilen duygusal tepki, anlamından çok farklı olabilir. Teleojik anlamından çok farklı olan duygusal durumları, danışanlarımıza çok iyi bir şekilde anlatmak zorundayız. Gezegenin hareketinin anlamıyla çok meşgul olduğumuz zaman, kişinin o şekilde hissetmeyebileceğini unutabiliriz. Teleolojik açıdan dönüşüm olsa bile, kişi başına gelenler yüzünden çok korku içinde olabilir. Sonucun olumlu olacağını biz bilebiliriz, ama danışan hissedemeyebilir. Eğer danışanın o anki duygusallığını anlamazsak ve onun farkındalığa ulaşmasına yardımcı olacak herhangi kişisel, psikolojik bir noktaya ulaşamazsak, tüm yaratıcı tahminlerimiz onun gözünde saçmalamakla eş hale gelir.

Bir düzey olmadan öteki düzey eksik kalır. Zor transitler esnasında kişilerin nasıl hissettiklerini anlamak çok önemlidir. Pek çok transit acı doludur ve öyle olmadıklarını iddia etmek veya kişiyi olumlu hissetmeye zorlamak körlük ve aptallıktır. Eğer birisinin progres Venüs’ü natal Kayron’a kare yapıyorsa ve “ben üzgünüm” diyorsa, “saçmalık bunlar, olumlu ve coşkulu hissetmen gerekir, çünkü bu iyileşme dönemidir” diyerek doğru bir cevap vermiş olmayız. Kesinlikle iyileşme temasından bahsedebiliriz, ancak odaklanmamız gereken bu dönemde olabilecek yalnızlık, dibe vurma temalarından ve kişinin karşılaşabileceği adil olmayan davranışlardan da konuşmamız gerekir. Bu şekilde neden üzgün hissettiği konusunda da akılcı açıklamalar yapabiliriz. Keza, Kayron’un tetiklendiği önemli eski transit ve progresyon zamanlarını da dikkate alarak, geçmiş hakkında da konuşmamız gerekebilir. Derin iç değişimlere eşlik eden duygular genellikle aşırı rahatsızlık verirler.

Bazı açılardan, üç ifade düzeyinden en karışık olanı duygusallıktır, çünkü kişinin bilinçliliğinin gizemi ile karşı karşıya kalırız. Duygusal gerçeklik anlam ile maddesel boyutta tezahür etme seviyelerini birbirine bağlayan ve, aynı zamanda, kişisel seçim özgürlüğümüzü gösterebileceğimiz fırsatı sunan alandır. Somut olarak ifade edilmesini gerektirecek kadar katılaşmış bir psikolojik meseleyle karşılaştığımız zaman, sadece geleceği planlayabiliriz, ancak bugünün gerçekliği içine örülmüş olan şeyleri iptal edemeyiz. Bu zemin, Jung’un ve Hillman’ın ruh diye isimlendirdiği zemindir, ve madde ile tin arasındaki aracıdır.

Transit Satürn natal Güneş’ine karşıt açı yapan birisi, teleolojik açıdan, kişisel kimliğini anlaması konusunda çok büyük bir fırsata kavuşmuştur, ancak o kendisini derin bir depresyonda ve güvensiz hissedebilir. Kendini başarısız olarak görebilir, geçmiş başarılarını yok sayabilir. Ebeveynleri, özellikle babası veya babalık kompleksiyle ilgili konular su üstüne çıkabilir. Bu transitin mücadeleleri kurban olmak olarak algılanabilir. Kişisel kimliğin temeli hakkında sorular ortaya çıkabilir ve daha sağlıklı bir dünya görüşü geliştirebilmek için hayat hakkında varolan pek çok davranışı ve varsayımı temizlemek gerekir. Eril enerjiyle olan ilişkiler – gerek kendi içindeki gerekse hayatındaki erkeklerle ilgili – komple bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Güneş’e karşıt yapan bir Satürn transitinde insan hoş olmayan pek çok şey hissedebilir ve kötü hissetiği zaman da astroloğunun bu mutsuzluğu farketmesini ve nedenini anlamasına yardımcı olmasını bekler. Spiritüelliği güçlü bir astroloğun bu seviyede çalışabilmesi için psikoterapi deneyimi kazanması gerekebilir.

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
11-03-2007 12:39 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Angel Çevrimdışı
Angel
*****
Saturna Vip
lt=
Mesajlar: 1,250
Üyelik Tarihi: Apr 2007

Rep Puanı: 19

Mesaj: #4
Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
KONUYA DEVAM 3

3. Maddeselleştirme

Transitlerin ve progresyonların üçüncü düzeyi madde boyutudur. Hepsi olmasa bile, çoğu astrolojik yaklaşım bu seviyeye odaklanmıştır. Bu seviyede çalışan bir astrolog, belirli bir transit veya progres açısı meydana geldiği zaman, öncelikle madde dünyasında neler olabileceğiyle ilgilidir. Bu yaklaşım basit görünse de, aslında çok karmaşıktır. Bir gezegen hareketinin somut olarak bir şey üretmesi veya nasıl üreteceği, içsel ve dışsal bir çok konuya bağlıdır. Önemli bir unsur, kişinin, eğer çok yüklenmişlerse ve ego bilincinden çok kopmuşlarsa, maddeselleşmeye eğilimli olan, kompleksleridir. Eğer karma denen bir şey varsa o zaman o da bir unsur olur. Genetik ve psikolojik aile mirası da önemlidir. Aynı zamanda çevrenin önemini de unutmamalıyız, özellikle geçerli sosyal davranışlar ve dünya görüşü, çünkü az ya da çok, insan her zaman parçası olduğu kolektif bilinçten de etkilenir.

Her yaşamda bir ömür döneminde, ruhun veya özbenliğin gerçekleştirmek istedigi bir kader de var olabilir. Yunan felsefesine göre, kişiyi etkileyen iki çeşit kader vardır, “erinyes” ve “daimon”. “Erinyes” kabaca ata mirasına denk gelebilir ve “Daimon” da ruhun kişisel amacı veya kaderidir. Aynı zamanda kolektif kader de olabilir –insan toplulukları veya milletler, insan evrimi için özel bir amaca ve belirli bir ata mirasına sahip olabilirler. Birey olarak bazen kendimizi, kendimizden büyük hareketlerin içinde bulabiliriz, çünkü bizzat kendisi gezegenlerin döngüleriyle bağlantılı büyük insanlığın parçasıyız. O halde, bu büyük insanlığın kaderini de paylaşırız ve ırksal, dinsel ve sosyal arka planımızın getirdiği psikolojik yükle de uğraşmamız gerekebilir.

Tüm bunlar, hepinizin kendi kişisel inanç ve kararlarınızla cevap verdiğiniz felsefi sorulardır. Transit ve progresyonların maddesel yorumlarının parametreleri oldukları için onlardan bahsediyorum. Tüm bahsettiğim alanlar içinde, sadece kendi bilinçaltımızla ilgili olan yerlerde etkin olabiliriz. Onu tanıma, onunla çalışma, içindekileri anlama ve değiştirme yeteneğimiz, eninde sonunda parçası olduğumuz kolektife de yansıyacaktır. Hatta karmamıza bile etki edebilir. Herhangi bir olayı öngörmenin temelinde hep bir kişi veya insan topluluğu vardır. Eninde sonunda, olası olayların nedenini ve şeklini tahmin etmek için, kendi bahçelerimize geri dönmeye ve orada yetişenleri seyretmeye mecbur kalırız.



Bir olay Ne Zaman Gerçekleşir?

Transitlerin ve progresyonların maddeleştirilmesi ve olayların öngörülmesinde bir başka önemli konu daha vardır. Ne “olacağını” düşünmeye başladığımız andan itibaren, bir olayı meydana getiren gizemli ve kalabalık parametrelerle dolu bir alana gireriz. Bu konunun ne kadar karışık olabileceğini anlatan bir örnek vereceğim.

Yakın zamanda bana ilk kez yıllar önce gelen bir müşterim ile ikinci bir görüşme yaptım. Arada geçen yıllar boyunda onun hakkında hiçbirşey duymamıştım. Transit Pluto’sunun 4.evde 5° Yay’da olan Kayron’una yaklaştığını gözlemledim. Görüşme esnasında babası birkaç yıl önce öldüğünü öğrendim. Müşterim, babasının ölümünün onun için hiçbirşey ifade etmediğini söyledi. Bu, bariz şekilde onun için bir “olay” değildi. Onunla yakın bir ilişkisi yoktu. Onun için pek bir şey hissetmediğine inanıyordu, o yüzden ölümüne hiçbir şey olmamış gibi tepki veriyordu, çünkü en başından beri onun için hiç var olmamıştı. Bu şekilde kendini ifade etti. Birinci görüşmemizde babası ile ilişkisini konuşmuştuk ve o zamandan beri algılaması değişmemişti. Kayron’un haritadaki yerinin kişiye bir şey hissettirmediğine inanmaya eğilimli değilim. Ancak müşterim buna inanmıştı ve bu noktada babası hakkındaki görüşmemiz de noktalanmıştı.

Bayanın bana ikinci kez gelişinin nedeni ise kayınbiraderinin hastalığı yüzünden çok üzgün oluşuydu. Kayınbiraderinde sürekli kötü huylu tümörler oluşuyordu ve ameliyatla alınmalarına rağmen sürekli ürüyorlardı. Müşterim onun ölmesinden korkuyordu. Anlamadığı nokta şuydu, aslında kayınbiraderine çok yakın olmamasına rağmen, onun ölmesi fikri onu dehşete düşürüyordu. Herhangi başka birisinin ölümü, ki buna kocası da dahil (onu son gördüğümden beri evlenmişti) daha önce bu denli ağır ve şiddetli bir tepki yaratmamıştı.

Bir şekilde, hayatında kayınbiraderinin oynadığı rol düşündüğünden çok daha önemliydi. Onu çok seyrek görüyordu. Arkadaşça bir ilişkileri vardı, ancak ne onunla evli olan kız kardeşine yakındı, ne de onunla ilgili erotik fantezileri vardı. Bu yüzden, onun hayatından çıkacağı fikrinin onu neden bu denli gerdiğini anlayamıyordu. Durumu “mantıksız saplantı” olarak görüyordu, ki öyleydi. Gözardı etmememiz gereken başka bir nokta da transit Pluto’nun Kayron’la kavuşum yapmasının yanı sıra, transit Neptün’ün de natal Güneş’inin üzerinden geçip durmasıydı.

Adım adım onda gerilim yaratan gerçek olayın aslında babasının ölümü olduğu ortaya çıktı. Bu garip gelebilir, çünkü babası zaten ölmüştü, ancak derinliklerinde aslında ölmemişti. Yas yoktu, duygusal ayrılık yoktu, gerçek ölüm anında kayıp hissi de yoktu. Ancak 4.evdeki Kayron’un varlığı, Güneş-Jüpiter üçgeni ile beraber, bu baba hakkında çok farklı hisler olduğunu bana işaret ediyordu. Hem çok pozitif, ama aynı zamanda çok acılı ve tamamiyle bastırılmış duygular. Bu bayan aslında tüm duygularını bastırıyordu. Çok zeki olmasına rağmen, adeta bir yuvası yokmuş gibi enteresan bir boşluğa sahipti.

Babasının 4-5 sene önceki ölümünden sonra, gerçek ölüm natal Kayron’a yaklaşan transit Pluto ile kesişiyor gibiydi. Müşterimin kayınbiraderi onun babası rolünü oynamıştı. Onun 22° Yengeç’teki Satürn’ü bayanın 22° Oğlak’taki natal Güneş’ine tam karşıt yapıyordu,. Onu çok az görmesine rağmen, kayınbirader müşterime karşı bir sorumluluk hissediyordu ve o da onun Satürnyen özelliklerine adeta bir kız evlat gibi cevap veriyordu. Onu garantiye almış, varlığını doğal olarak kabullenmişti, kayınbirader ise onu güvende hissettiriyordu. Arka planda hep yanındaydı. Müşterim, herhangi bir şekilde maddi veya duygusal olarak başı sıkışsa, ona danışabileceğini biliyordu. Bunu hiç yapmamıştı, ancak gerekirse orada olacağını biliyordu. Kayınbiraderine, inkar ettiği acılı ve karmaşık bir ilişkiye sahip olduğu öz babası ile bağlantılı, bir tür çocukça ve bilinçsiz duygularla bağlanmıştı.

Eğer 4.evdeki Kayron’a Pluto transitini öngörmek isteseydik şöyle diyebilirdik: “Evini değiştirecek veya başka bir yere göç edecek. Belki de boşanacak.” Biraz daha cesursak şunu bile diyebiliriz: “Bu bir ebeveynin ölümünü gösterir ve cok acı dolu ve karışık duyguları açığa çıkartır.” Bu transitin yorumu, ki transit Neptün’ün natal Güneş’e kavuşum yaptığını da göz önüne alırsak, büyük olasılıkla babanın ölümüdür. Ancak zaten ölmüş bir baba bir kere daha nasıl ölebilir?

Müşterim için, babasının ölümü şimdi gerçekleşiyor. Bu onun gerçekliği. Sizin veya benim gerçekliğimiz böyle olmayabilir. Bu ölüm ve ölüme eşlik eden acı duyguların kanlı canlı babasının bir tabuta konması ile bir alakası yok. O şimdi, ilk defa, gerçek babası öldüğü zaman reddettiği korku, panik ve acı ile karşı karşıya kalıyor. Aslında onun için hissetmediği duyguları kayınbiraderine odaklıyor. Kayıbirader bir temsilci, bilinçdışındaki baba kompleksi için bir kanca. Kayınbiraderin ölüp ölmeyeceği transitte çok net değil. Bir anlamda önemli bile değil. Onun sadece ‘ölüm ihtimali’ bu denli güçlü bir tepkiyi doğuruyor. Onun olası ölümü, artık bilince çıkacak kadar olgunlaşmış olan baba kompleksi ile eşzamanlı bir tema oluyor.

Bu tarz içsel ve dışsal olayların farklı şekilde kendini göstermesi bizim “gerçeklik” olarak tanımladığımız kavramı altüst ediyor. Bir olay, bir transiti veya progresi temsil ederken, bizim düşündüğümüz gibi olmayabilir. Somut olaylar, gerçekleştiklerii zaman, kişinin içinde olanları doğru yansıtmayabilirler. Hayatımızdaki oluşumları tanımlamada kullandığımız duygularımız aslında bir olayı gerçek hale getiriyorlar. Bize etkisi olan şeyleri hatırlarız ve bu etki olaylar gerçekleştiği zaman olmayabilir. Verdiğim kısa örnek az rastlanır değil. Olayların oluşum zamanları, onların fiziksel oluşum zamanları ile her zaman aynı olmaz. Bu nedenle haritada önemli bir transit ve progresyon beklerken, hiçbir şey görünmezken bile bir olay maddeleşebilir ve kendini gösterir.

Bir başka örnek olarak bir ilişkinin sonlanmasını inceleyelim. Bu, ne zaman olur? İki kişi fiziksel olarak ayrıldığı zaman mı? Kuşkusuz, ayrılığa bir tarafın ölümü neden olsa bile, durum her zaman böyle değildir. Pek çok insan için, fiziksel ayrılıktan yıllar sonra bile, ilişki hâlâ canlı ve güçlüdür. Bir taraf hâlâ kızgın, kindar ve kaybını atlatamamış olabilir. Bu özellikle bir ebeveynin çocuğunu kaybetmesi durumunda çok trajiktir. Çocuğun odası aynen bir müze gibi korunur, hiçbir şeyin yeri değişmez veya kaldırılmaz, adeta her an dönecekmiş gibi beklenir. Bu boşanan çiftlerde de görülebilir. Eski eşin resmi hâlâ duvarda asılıdır ve hiçbir yeni sevgilinin eski eşin en sevdiği koltuğa oturmasına izin verilmez.

Genellikle kişiler bundan bihaberdir ve bazen yıllar sonra, eski eş yeniden evlendiği zaman hissettikleri güçlü tepkilere şaşırırlar. Adeta patlayan volkan gibi, ruhun gizli bir bölümünde saklanan eski eş ortaya çıkar. Fiziksel olarak çoktan gitmesine rağmen, varlığı içsel olarak devam etmiştir ve eski eş başka birisine taahhütte bulunduğu zaman, adeta şimdi yaşanıyormuş gibi tüm acı kendini gösterir. Aslında, somut olarak yıllar önce yaşanmasına rağmen, olay gerçekten şimdi olmuştur. Bunu, progres Venüs Pluto’ya kavuşum yaptığında veya transit Satürn Venüs’e geldiğinde veya transit Uranüs 7. evdeki Ay’a karşıt yaptığında görürüz.

İlişkiler bittiğinde, bazen sadece tek taraf için bitebilir. Bazen de ilişkiler göründüğünden çok önce de bitmiş olabilir. Bir çift beraber yaşamaya devam ettikleri halde aslında ilişkileri iki, on veya otuz yıl önce bitmiş olabilir. Fiziksel bir olay olmasa bile bunu ilgili transit veya progres açısı ile görebiliriz. Haritadaki hareketler somut bir ayrılık olmasa bile bir şeylerin bittiğine işaret edebilirler. Veya geçerli br transit veya progres açısı herkesin “Aslında bu yıllar önce bitti” demesinden yıllar sonra bir şeyin sonunu tamınlayabilir. Bitişler, başlangıçlar gibi, hayli kişisel konulardır. Farklı kişiler olayları hazmetmek için farklı sürelere ihtiyaç duyarlar. Bazı olaylar birisi için anlamsızken, bir başkası için çok anlamlı olabilirler. Ölüm bile farklı insanlara farklı hisler yaşatır. Bir kişi son dakikaya kadar ölümü reddedip, korku ve kızgınlık duyarken, bir başkası vakti daha gelmeden onun yeni bir döneme geçiş töreni olduğunu huzurla kabul eder.

Bir olayın algılanması –zamanlaması, önemi ve onu yorumlamamız– eşzamanlı transit veya progresyonlarla tanımlanır, dolayısıyla gezegen hareketleriyle tanımlanan gerçek “olaylar” aslında psişemizde gerçekleşenlerdir. Dışsal bir olay kişi için önemli olabilir veya olmayabilir. Eğer kişinin kuvvetli bir transiti veya progresyonu varsa, bir olayın önemli bir anlamı olabilir ve kişinin hayatını tamamiyle değiştirebilir. Ancak aynı olay başka bir zaman tekrarlarsa, kuvvetli açılar olmadığı zaman, olayın deneyimi tamamen farklı olabilir ve önemli bir olay olarak bile nitelenmeyebilir.

Bunun kavramasının zor olduğunu biliyorum, çünkü gerçekliği yorumlamaya alışkın olduğumuz şekil genellikle “dışarıda olanı” nesnel olarak almaktır. Fiziksel tezahür (ki bu da tartışmaya açıktır) nesnel olabilir, ancak onu algılama şeklimiz değildir. “Dışarıda olanı” algılarımızla nasıl renklendirdiğimizi araştırmak çok rahatsız edici olabilir. Ve algılarımız horoskopun tanımladıklarıdır, buna transitler ve progreslerin natal noktalara yaptığı açılar da dahildir. Transit Satürn Ay’ın üzerindeyken, olayları transit Neptün’ün Ay’ın üzerinde olduğundan daha gerçekçi ve olumsuz algılamaya ve yanıtlamaya meyilli oluruz. Transit Uranüs Merkür’ün üzerinden geçerken gerçekleri Kayron’un transitinden farklı olarak algılarız. Transit Jüpiter Venüs’ün üzerinden geçerken insanları Pluto’nun geçişine göre çok farklı deneyimleriz. Değişen insanlar mı, yoksa biz miyiz? Eğer insanlarsa, değişen algılarımız hayatımıza çektiğimiz insan tiplerini ve onların bize takındıkları tavırları etkilemiş olabilir mi?

Transit Uranüs Venüs’e üçgen yaparken bir ayrılık olursa, transit Pluto Venüs karşıtlığında gerçekleşen ayrılığa göre çok farklı hisler doğurur. Başkalarının gözüne olay aynı görünebilir. Joe Bloggs karısını terk eder ve onsekiz yaşındaki sekreteri ile kaçar. Ancak o anda Joe’nun karısı Uranüs-Venüs üçgenini deneyimliyorsa, kocasından kurtulduğunu için derin bir nefes alıp sonunda özgürleştiğini hissedebilir. Eğer Pluto-Venüs karşıtlığını deneyimliyorsa, bu olayın en acı tarafı ihanettir. Eğer progres Venüs Neptün’e karşıtlık yapıyorsa, kendini kurban gibi görebilir. Eğer transit Satürn Venüs’e kare yapıyorsa, maddi güvencesiyle meşgul olabilir ve utanç verici reddedilme karşısında aşağılık duygusuna kapılabilir.

Olayların sübjektif boyutunu da ihmal etmemeliyiz. Bir olayın nasıl hissettirdiği, nasıl anlaşıldığı ve algılandığı ve bir gerçeklik olarak ne zaman kaydedildiği, natal harita kadar hüküm süren astrolojik “hava durumuna” göre de tamamen farklı olabilir, çünkü kişi olayları kişisel olarak algılar. Bu, bir olayı neyin oluşturduğunu tanımlamamızı da zorlaştırır. Düzey ve zamanlama büyük ölçüde değişebilir. Ve belirli bir gezegensel hareketle yansıtılan bir durum fiziksel bir olayla bağlı olabilir veya olmayabilir.

Ağır gezegenleri dikkate aldığımız zaman olaylar daha da karmaşık hale gelir. Bunlar doğum haritasında belirli açıları oluşturana kadar ileri, durağan ve geri hareketlerle iki veya üç yıl, Pluto’nun durumunda ise daha da uzun bir süre geçebilir. Bu dışsal gezegenlerin transitleri esnasında birbirinden bağımsız gibi duran bir seri olay meydana gelebilir ve bu olaylar tek bir transitin tonuyla renklenen bir mercek kanalıyla algılanır. Dolayısıyla böyle bir dönemde olan tüm olaylar aynı anlamı veya duyguyu taşıyor gibi görünür.

Eğer aynı olaylar başka bir zaman diliminde gerçekleşselerdi, aynı şekilde deneyimlenmezler ve gelişigüzel görülebilirlerdi. “Ah, burada babamın iki sene önceki ölümü, işverenim ile geçen sene yaptığım kavga ve bu ay başlayan aşk ilişkim arasında bir bağlantı var; hepsi aynı paketin parçası.” demezdik. Bu uyuşma duygusunu sağlayan olaylar değil, transit veya progresyonlardır. Genellikle peşpeşe olayları değil, hayatımızdaki dönemleri hatırlarız ve bazı belirli olaylarla renklenen bu zaman aralığı veya dönem duygusu çok sübjektiftir ve o dönemdeki transitlerle ve progresyonlarla bağlantılıdır. Bir olayı tanımlarken çok dikkatli olmalıyız, çünkü ne kadar yakından bakarsak o denli sübjektif oluruz. Bir insanın ölümü esnasındaki açıları incelemek buna çarpıcı bir örnektir. Bununla sadece ölen insanın haritasında olmakta olan açıları kastetmiyorum, aynı zamanda ölenin yakınlarının haritalarındaki transitlerden söz ediyorum Ölümün belirli bir anda gerçekleşen çok belirgin bir olay olduğunu ve o an için bir harita çıkartabileceğimizi düşünebiliriz. Ancak hiçbir astrolog tipik bir “ölüm imzası” saptamakta başarılı olamamıştır –her haritada farklı görünür. Birkaç yıl yavaş yavaş oluşan açılar o andaki açılar kadar etkin olabilirler. Bazen ölüm içsel düzeyde gerçek ölüm olayından çok önce gerçekleşebilir ve kişinin içinde bir şeyin “vazgeçtiğini, teslim olduğunu” yansıtabilir.

Transitlerin ve progresyonların maddeleşmelerini anlamaya çalışırken, duygusal ve teleolojik dahil, üç düzeyi de dikkate almalıyız. Duygusal ve teleolojik düzeyler olayların gerçekleşmesi ve doğumuyla doğrudan alakalıdırlar. Sadece üç seviyeyi incelemek yeterli değildir, her birininin çok karmaşık parametreleri olduğunu da unutmamalıyız. Ancak olup bitenin büyük resmini gördüğümüz zaman, sorumlu bir şekilde, “Şunların olma olasılığı vardır” diyebiliriz. Bu çerçevelenmiş resim olmadan, adeta dart tahtasına gözümüz kapalı atış yaparır. Hedefi tutturabiliriz, ama aynı zamanda birisinin gözünü de çıkarabiliriz.


Çeviren: Şeniz Ünal
astrolojidergisi.com

"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
[align=center][color=#008000][size=x-large]
[i]
11-03-2007 12:49 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Derin
Kayıtsız

 
Mesaj: #5
RE: Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
Progres Mars natal Merkür e doğru ilerlerken şöyle düşünün : Savaş Tanrısı ağzınızın içine girmiş. Silahlı, tehlikeli, tavır dolu bir şekilde dilinizin üzerinde oturuyor. makara

Steven Forrest
06-10-2011 12:18 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
nisan15 Çevrimdışı
Neptunyen Vip
*****
Neptunyen Vip
lt=
Mesajlar: 669
Üyelik Tarihi: May 2011

Rep Puanı: 30

Mesaj: #6
RE: Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
natal güneşim 24 derece kocta konuda okuduguma göre ergenlik cagımda boga burcuna gecmis günesim ve 30 küsırlu yaşlara kadar bir toprak elemnti burcunun dayanıklılıgı ile dünyaya bakmısım ancak şimdi kac yıldır bilmiyorum ama ikizlerde bulunuyor ve benimle hemen hemen 5 yıldır cok samimi olan arkadasım beni tanıyamadıgını cok degistigimi fazla ilgi alanım oldugunu ve kararsızlıklarımı anlayamadıgını söylüyor ki progres ayımda ikizler şu an tam olarak bilemiyorum ama dışarıdan gözlemlenen ben degismisim kendm de bunun farkındayım aslında konu cok aydınlatıcı olmus tesekkürler ..

HARİTAM

''Kelimelere yüklediğim anlamı, ancak ben bilebilirim.'' GORGİAS
06-12-2011 12:12 AM
 Alıntı Yaparak Cevapla
Cancer61 Çevrimdışı
VIP Üye
****
VIP Üyeler
lt=
Mesajlar: 39
Üyelik Tarihi: Jun 2019

Rep Puanı: 0

Mesaj: #7
RE: Progres Harita Hakkında Geniş Bilgi
Merhaba progression haritami analiz edermisiniz.? Gercekten cok onemli..

Progress = https://i.hizliresim.com/Z5q6mo.jpg

Kompozit = https://hizliresim.com/P7Mjg5

Placidus = https://www.hizliresim.com/an6PnB

Whole sign = http://www.hizliresim.com/3OnAQA
10-31-2019 09:23 PM
 Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »



Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Progres Ay'ı İrdeliyoruz astrosohbet 155 198,848 03-07-2023 12:48 PM
Son Mesaj: Lajâ
  Progres Harita Nedir? Angel 16 33,552 08-31-2019 12:53 AM
Son Mesaj: picachu
  Progres Yorumları astrosohbet 205 214,633 03-03-2018 11:06 PM
Son Mesaj: say24
  Progres Ay ile Transit Satürn Arasındaki Fark plutomania 1 5,665 08-20-2012 03:21 AM
Son Mesaj: astrosohbet
  Türkiye'nin Progres Harita Yorumu salmakis 4 7,408 07-11-2012 02:21 AM
Son Mesaj: deniz kaya
  Progres Güneşi İrdeliyoruz astrosohbet 159 157,859 06-10-2012 11:38 PM
Son Mesaj: Derin
  Progres Haritada Yeniay ve Dolunay Valde_Amor 2 6,052 07-02-2009 04:20 AM
Son Mesaj: gizem kara

Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir