[UquRx]

Dilin var olan gerçekleri ifade etmekte yetersiz kalıyor oluşu benim de üzerinde düşündüğüm bir konu.
Anlıyorum ki, astroloji ve dinle alakalı oluşturduğum, var oluş gerçeği dediğiniz tümel -sınırsız ve tikel-sınırlı ifadelerinden bağımsız düşüncelerimin doğru bir zemine oturtulması anlamında birşeyler aktarmak istiyorsunuz ve hatta size göre algıdaki yanlışlığımı ifade etmeye de çalışıyor olabilirsiniz.

Birşeyleri düşünmek ve bu belirttiğiniz 2 maddenin de sınırlarını doğru algılayabilmek adına birşeyle sınırlı olmamak ya da hiçbirşeyden de bağımsız olmamak gerektiğini düşünüyorum.Yargılarımızdaki soyutluğun dilimiz aracılığıyla net bir şekilde somutlaştırılabileceğini bekleyemeyiz.
Bu anlamda Tikel-sınırlı kavram olarak bahsettiğiniz şeyi ele alırsak ;
'Tek Tanrıcılığa götürür. Doğadaki hiçbir şey sınırsız değildir, o halde Tanrı varlık aleminde olamaz ,olsaydı sınırlı olurdu. Madem yok o halde var olmamış olması gerekir.'
gibi tanımlamalara bakarak felsefecilerin ; bilginin nerden geldiğini geniş gözlemlerle bir rafa oturtmak isterken bunun dille ifade edilemeyecek kadar geniş olduğunu kabul ediyor olmalarına rağmen yine de elde ettikleri ifadelerin daha önceki kabullerinden oluştuğunu yani bağımsız olmak isterken yine de kendi yargılarına bağlandıklarını görüyoruz..Şu varsa o zaman Şu şöyle olmalıdır , ama şu yoksa o zaman bu da yoktur..
Soyut düşünceleri ifade ederken yine de somutluktan kurtulamama..
Bırakalım soyut bazen de soyut kalsın, çünkü algılar belirli bir seviyede var, gördüğümüz herşeyi ifade edebilecek sistemimiz yok, var olduğunu düşünüyorsak da bu yine de bir insanın algılayışı kadar olacaktır..
Düşünün ki bir köpek düşünüyor olsa ona göre yaşamdaki varlığı belki de sadece en basitinden kemik yemekten ibaret olacaktı onun algısına göre.Ama onun bu düşüncesi sistemin işleyişinin onun düşüncesine göre oluştuğunu göstermez , biz böyle görmüyoruz çünkü en azından..

Bugün Newton'un atış hareketinde gözlemleri sonucu çıkardığı formülleri kanuna dönüştüren insan algısı, bazı şeyleri düşünebilmek , hesaplamaları yapıp birşeyleri üretmek adına bunları kullanırken,Einstein'ın ileri sürdüğü izafiyet teorisi tüm bu kanunu çürütüp yerine yenisini getiriyorsa bilimin varlığı ancak insanların yararlanmaları adına oluşturulmuş insan gözlemi ve algısının bir sonucudur ama MUTLAK doğru değildir.

Yani ' bu olduğu için bu şöyledir ,bu böyledir' diyen bilgiyi ve varlığı bilimsel zeminlere oturtmak anlamında yaptığımız felsefenin( ki bizim felsefecimiz bunun bir bilgi birikimi olduğunu söylerdi) sadece düşünmek ,ufkumuzu ilerletmek amacıyla yararlanacağımız ama birbiriyle bağlantılı somut sonuçlar çıkarmaya başladığında da 'orada bir dur bakalım, bu sonucu buraya bağlamak zorunda değilsin' dememizi gerektirdiğini düşünüyorum.
Yani ben bugün Tek-Tanrı inancını benimseyen biri olarak insanların da Tanrı'nın yansımalarını olduğunu düşünürken aslında mono-poli çatışması yaşayan ve kendisiyle çelişen biri olmam. Çünkü bu 2 kavramı kafanda sen maddeleştirdin, Düşüncelerini maddelerle sınırladın.

Belki de bundan farklı birşey söylemediniz ama en azından bu konuyla ilgili fikirlerimin böyle olduğunu dile getirmiş oldum.