[Luli]

Thomas Moore, psikoterapist ve yazar, Rönesans düşünürü ve astroloğu Marcilio Ficino üzerine yazdığı The Planets within (İçteki gezegenler) kitabında aşkı ve güzelliği simgeleyen Venüs’ü anlatırken, onun iki yönünü ruhsal hayata ve dünyaya ait alanlarını özellikle vurgular. Bu iki alanı gözetleyen Venüs, bir yandan tensel bir çekim ve zevk duygusunu, diğer yönden anlayışı da içerisine alır. O ruhun iki bölümü ile de, bedensel ve spritüel olanla da ilgilenir. Bedensel zevk ve güzelliğin farkına varmak yanında, ruhu sadece şehvaniliğe yönelmekten koruyan, içsel değerlerimizi ve ilişkilerimizde bir anlam arayışını netleştirir. Astrolojik açıdan Venüs bir gece gezegenidir, zira Astroloji’de gezegenler fonksiyonları açısından iki ana sınıfa ayrılabilirler. Gündüz’ e ait olanlar doğal olarak başta Güneş, ardından özellikle mesleki alanda önem taşıyan Jüpiter ve Satürn’dür. Gece gezegenleri ise Ay, Venüs ve Mars’tır. Dikkatle bakarsanız, bu gezegenler insan psikolojisinde arzulara, duygusal ihtiyaçlara ve özel hayatımıza, gecenin karanlığında örtülen dürtülere karşılık gelir.

Astrolojik bir harita ele alırken, kişinin gece mi, gündüz mü doğduğu büyük önem taşır, bu ikisi arasında siyah ve beyaz arasındaki kadar karşıt bir anlam vardır. Gece haritasında, gece gezegenleri, gündüz haritasında da gündüz gezegenleri kendi ışıklarında oldukları için daha rahat çalışırlar ve kişinin hayatında ilgili alanlarda daha az karmaşık ve sorunlara işaret ederler. Görüşmelerimde, ilişkiler söz konusu olduğunda, haritadaki Venüs’ü, özellikle gece ve gündüz ayırımını yaparak incelerim. Venüs, kendi ışığında değilse, yani kişi gündüz doğmuşsa ve Venüs özellikle eril bir burçta ya da özellikle zorlandığı bir burçta, örneğin Koç’ta ise, özellikle bu konuma sahip kadınlarda, önemli ilişki problemleri, aşkta zorlanma ve genel olarak arkadaşlık ilişkilerinde sıkıntılar yaşamak çok doğaldır. Böyle bir konumun, çoğunlukla ben merkeziyetçi, sabırsız, yıkıcı çalıştığını görürürüz. Bu kişiler, ilişkileri daha çok ele geçirme, sahip olma ve karşılarındakileri kendi benliklerinin bir uzantısı gibi görürler. Sonuç hemen tüketilen arkadaşlıklar, aşklar ve doğal olarak tatminsiz, yıkıcı tartışmaya eğilimli ilişkilerdir. Venüs aynı zamanda kişiye kendine verdiği yansıtan bir ayna gibidir. Astrolojik haritanızda Venüs kendi ışığında değilse ve sert açılar altındaysa, kişi bilinçsiz davranarak kendi seçim alanını gittikçe daraltır. Böyle bir kişinin bilinçsiz davranırsa, uyumsuz, aslında kendini aşkta ve beğenilmekte yetersiz gören, karşısındakinin değerini anlamakta çok zorlanan ve tam da bu nedenlerden ötürü aşkta ve arkadaşlıklarda zorlanacağı açıktır. Böyle bir konuma sahip kişi, eğer haritasında başka faktörler varsa, bu uyumsuz enerjisini daha bilinçli çalışarak, sanatsal alanda, güzelliğin ve estetiğin önem taşıdığı konularda, kendi özgün bir yaratıcılık ortaya koyması da mümkündür. Belki bu kişi bağımsız, orijinal, toplumsal kabullerin sınırında, kendi özgü bir hayat oluşturacaktır.

Haritamızdaki gezegenler kendi doğalarına yabancı bir ortamda yer alıyorlarsa, çok kolay olmayan ancak eğer kişi bilinçli olunabilirse, kuşkusuz pek çok tecrübe ve olgunluk testinin ardından, bu yola girmeyen enerjimizi daha anlamlı boyuta taşıyacak, sonuçta kişiyi herkesce kabul görmese de, hayata bakış açımızı renklendirecek bir yöne sokabilirler. Bireysel mutluluk dediğimiz şey, standart olmasa gerek.


Hakan Kırkoğlu