[Phoenix]

Alıntı: Onikinci Ev:

Astrolojideki ‘Ev’ kavramı astronomik bir gerçek değildir, kullanımları sadece semboliktir. Bu sembolizmi anlamak için özellikle tarihi ve yaşanan dönem felsefesini iyi bilmek gerekir. Klasik astrolojide 12. evin kötü bir reputasyonu vardır. Bu evdeki gezegenler kalın bir sis içinde kaybolmuş kabul edilir. Kötü alışkanlıklar, gizli düşmanlar, hapishaneler ve gözden ırak diğer kurumlar bu eve yakıştırılır. Mesela Saturn’ün 12. evde olması hapis veya akil hastanesine gitme korkusu ile ilişkilendirilmiştir. Firmicus, 12. eve düsmanları, köleleri, hastalıkları ve diğer bütün şeytani işleri yüklemiştir. Yükselen burca açı yapmadığı için de bu evi pasif ve sakat kabul eder. El Bruni de düşmanları, sorunları, endişeleri, zindanları, borçları, cezaları, büyük baş hayvan sürülerini, köle ve hizmetçileri, sürgün yerlerini bu eve yerleştirir. William Lilly’nin de cok benzer tanımlamaları olduğunu görüyoruz. Modern zamanlara gelince 12. ev inzivaya çekilme, başkalarına servis ve yardım, bilinçalti, kendini ve kişiliğini feda etme, dünyadan kaçıs ve mistisizm sembollerini alır.

Psikolojik yada “Jungian” astrolojide ise bu ev Dr. Carl Jung’un “kollektif bilinçdışı” diye adlandırdığı rüyalar, fantaziler, illuzyon ve hesaplaşmalar ile olan bağımız olarak görülür. Çünkü 21. yüzyıl insanı zindanını kendi içinde yaşamaktadır.

Jungian analist Dr. Karen Hamaker-Zondag, 12. evin anne karnında iken veya doğumu takip eden ilk yılda yaşanan olayları ve duyguları anlattığını savunur. Bu olaylar o kadar erken yaşanmıştır ki onları hatırlamamız imkansızdır fakat o görüntüler ve hisler bilinçaltımızda bu günkü hayatımızı ve ilişkilerimizi etkilemektedir. Bunlara aynı zamanda ailemizden miras aldığımız duygularda diyebiliriz. Ailemiz içinde süre gelen duygusal sorunları çözememis ve bize çözmemiz için miras bırakmıştır. 12. ev yüklerini 8. ev yüklerinden ayıran fark bu hayatımızın çok erken evresinde devraldığımız duygularda bizim hiç bir katkımız olmamasıdır.

Küçük çocuklar çevrelerinden edindikleri bilgileri ve duyguları bir sünger gibi çeker.

Tutarsız duygular ve korkularımızı nereden edindiğimiz genelde belirsizdir. Hiçbir zaman nereden geldiğini çözemediğimiz bu anlamsız endişelerin altında kendimizi çaresiz hissederiz.

Bunları çözme yolunda ilk yapacağımız iş12. evdeki gezegenlere ve evin yöneticisine bakmaktır. Mesela burada Ay varsa duygusal güvensizliğimizi, ilgi isteğimizi, ve tuhaf terkedilme korkumuza el atmamız gerekir. Büyük ihtimal ile annemiz (Ay) bize hamileliği sırasında veya doğumdan hemen sonra büyük duygusal sıkıntılar çekmiştir. İçimizde gizli bir anne arketipinin yıkılması problemi söz konusudur. Eğer anne zor günler geçirmişse bize etkisinin olamaması imkansızdır.

Diğer bir Jungian analist ve astrolog Dr. Liz Greene’e göre 12. evdeki Saturn’ün en sık görülen özelliği yardıma muhtaç ebeveyne bakıp gözetmek zorunda kalan çocuğun kendi kişisel gelişiminden feragat etmesidir. Yoğun görev, suçluluk ve içgüdüsel anlayış duygulari ile çocuk bu fedakarlığı yapmak zorunda hisseder. Bu konumdaki Saturn’un getireceği derslerden ancak içsel gelişim yoluna girmiş kişiler faydalanabilir.

İzolasyon, kendinden ve kişiliğinden feragat etme, çaresizlik ve baskı 12. evi kuvvetli olan insanların uğraştığı sorunlardır.

12. evinizde gezegen yok mu? O zaman 12. evin yöneticisinin konumu ve açılarına bakın., bu anlayamadığınız korkularla hesaplaşmaya başladınız mı? Bilinç dışımızın zenginliklerine erişmeye başlayınca içimizdeki zindandan gün ışığına çıkarız. Unutmayın gerçek benlik bu bilinç dışımızın katmanlarının altında saklıdır.

Pelin Hattatoğlu