RE: istiyorummm
Çocuksuz bir ailede iletişime 100 verirsek, eğer çift bilinçliyse bunun % 50 si kadından erkeğe, diğer yarısı da erkekten kadınba olmalıdır. Ama anadoluda ataerkil bir ailede bu oran cok değişkenlik gösterir... Bazı çiftlerde erkekten kadına % 80 e hatta % 90 a kadar bile çıktığı gözlenmiştir. Yani kısaca kadının sesi pek çıkmaz, erkek çoğu zaman höt, zöt lerle kadınına kumanda eder, çünkü onu bilir, onu görür hep ve kadın da pek sesini çıkarmaz, kabul gösterir...
Biz tabi ki bilinçli aileyi ele alacağız... ve % 50 ser iletişim olan gayet demokratik bir karı - kocanın cocukları olduğunda neler olacağına bakacağız...
Ahmet le Ayşe evlenmişlerdi, sonra bir takım ihtiyaçlardan bir çocukları dünyaya geldi... ve bu çocukla beraber , eskiden 2 olan iletişim sayısı birden 6 ya yükselmiş oldu. anneden babaya, babadan anneye, anneden cocuga, çocuktan anneye ve babadan çocuğa, çocuktan babaya...ve iletişim oranı otomatikman % 50 den % 16 lara düştü... Bunun farkına vardılarsa sorun yok demektir, ama çoğu ana baba bunun farkına varmaz ve şikayetler başlar....
"çocuk doğdu, bizim pabucumuz dama atıldı,... hanım biraz da biz le ilgilensen yahu... sen çocukla benim ilişkimi kıskanıyorsun di miii,... yahu birazcık ta sen çocukla oynasana, hep ben oynamak zorunda kalıyorum... "
Burada önemli olan anne ve babanın çocuk doğunca herşeyin eskisi gibi olmayacağını kabul etmeleridir. Birbirlerine daha az zaman ayırmak, daha az konuşmak, daha az beraber dışarıya çıkmak, daha az ortak iş ya da hobi yapmak zorunda kalacaklarını anlamalarıdır.
Çocuk büyüdükçe ve ana babayla iletişime daha fazla ihtiyaç duydukça bu % 16, 17 lik oran cok daha fazla hissedilmeye başlanır.
Ve burada iletişimin önemi anlaşılır. Nasıl iletişim kurulmalıdır, iletişimin kalitesi, doğru kişiyle doğru zamanda doğru bir tarz uygulayarak nasıl iletişim kurulmalıdır..bunlara ihtayaçlar artar doğal olarak.
Bunları bilemeyenler, çok sevilmesine rağmen evin içinde bir "çocuk stresi" yaşarlar...
Çocuk aslında ebeveynin değişimini sağlar, çünkü çocuklar ebeveynlerinden bir şeyler öğrenirken aynı zamanda onlara da bir şeyler öğretirler. Aslında kendisini geliştirmek isteyen kişiler anne ya da babaysa daha fazla şey öğrenecekleri kesindir. Çocuk psikolojisi, doktorluk, öğretmenlik... bir sürü meslek öğrenirler...
Çocuklar Doğan Cüceloğlunun da dediği gibi küçük insanlardır ve tabiiki bazı huyları, davranışları ana babaya benzemeyebilir. Ama bunu bile kabul etmeyen ana babalar, sırası geldiğinde genelde şöyle derler :
"ya, ben bunu senden hiç beklemezdim, ben senin yerinde olsam şöyle yapardım, ben okuldayken şunu bunu yapardım, sen nasıl bunu yaparsın, kızım ben seni hiç anlayamıyorum, bunu bana nasıl yaparsın yahuuu..... bak şöyle ders çalışmalısın tamam mı... " ya da babaannesi gelir ..." bak kızım bunu şöyle yıkayacaksın, şu yemekleri yedireceksin, şöyle giydireceksin, yoksa hasta olur...." anne sinirlenir kaynanasına filan....
ya da anne genelde üşüyen bir tiptir, çocugunu da bu yüzden durmadan giydirir, çocuk her seferinde kanter içinde uyanır ve sonunda hep hasta olur.... anneside üstelik, "bak işte az giydirdik, üşüdü hasta oldu ", der...
yeme konusunda da bir önyargı vardır hep... aman kilo alsın, ama toplu olsun...ayyy bak ne güzel çocuk, tam mıncıklamalık...bacaklarına bak şunun boğum boğum ne güzel.... yedir babam yedir....
Halbuki ne alaka...??? anne üşüyor diye çocuk giydirilir mi, şişman çocuk daha fazla seviliyor diyo, çocuğa yemek verilir mi? baba şöyle ders çalışmış diye çocuga bu baskı yapılır mı... benim ufak oğlan yerde halıya yatarak ödev yapar mesela, gıgım çıkmaz....
Torunlar neden çok sevilir , bilir misiniz? Çünkü dedeler, anneanneler sorumluluk taşımazlar o cocuktan, sadece onlara oyuncaktır torunları, emekliliklerinde canları çok sıkılır ve kendilerini oyalayacak bir şey ararlar ve bir torun oldu mu, dünyalar onların olur.... kaprisleri yüzünden görüşemedikleri gelin ya da damatın tekrar evlerine gitmek, tekra konuşabilmek için vesile olur torunlar.... Ve bunlar tabii ki bilinçli yapılmaz, herkes kendi ektiğini biçer neticede ve bu konuda onlara pek kızmamak lazım bence....Çünkü yaşlanınca kimbilir bizler de aynı konumda oluruz...
Çocuğun haritası anne babaya çok güzel kılavuz olur. Bazen, bazı aylarda çocuktaki stresi anlayabilmek, potansiyellerini ögrenip çocuklarını ona göre yönlendirmek, içindeki enerjilerin nasıl maddeye dönüştürebileceklerini anlamak ve onlara böylece yardımlarda bulunmak bence çok önemlidir...
Çocuklar, evet küçük insanlardır ama kesinlikle belli bir yaşa kadar yardıma ihtiyaçları vardır....
Satürn döngüleri ilk 7 yaş, 14 ve 21 yaş döngülerini hangi konularda nasıl değişeceklerini çok güzel görebilirsiniz astroloji sayesinde....Ergenlik çağında bilinen genel ihtiyaçları dışında, hangi konulara meyilli olduklarını çözebilirsiniz.... İlerde hangi konularda ne potansiyelleri olduğunu, akademik kariyerlerini hangi doğrultuda yapacaklarını, nasıl bir mutluluk anlayışına sahip olduklarını, dolayısıyla nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmadıklarını anlayabilirsiniz...
Ve kısaca astroloji sayesinde çocuğunuzu anlayabilir, ona anlayış gösterebilir, onu daha çok sevebilir ve daha çok sevilirsiniz. Ayrıca sizin astrolojiyi daha iyi öğrenmenize kesinlikle katkısı olacaktır....
Bu konuda son sözüm şudur :
Eşinize, ya da çocuğunuza "sahip" çıkmayın, onlara sadece saygı gösterin, güven sağlayın ve sevginizi esirgemeyin....
Benim "karı - koca ilişkileri" başlığı altında açmış olduğum konuya yazacaklarım aşağı yukarı bu kadardır... sizlerden gelecek soruları ya da yorumları hep beraber cevaplamaya çalışırız...
sevgiyle kalınız....
Mutluluğumun sınırı, başkalarının mutsuzluk sınırına kadardır.
|