[astrosohbet]

Tamam yaa vazgeçtim , ev - len - mi - yo - rum ) freeeedooommm

[astrosohbet]

Alıntı:Örneğin erkek haritasında venüsün bulunduğu burctan bir kadın, o erkekte her zaman cekici gözükür.

kendimden örnek vermem gerekirse ; venüsüm oğlak burcunda.. ve nasıl bir bayan ? sorusunun cevabını tarif ettiğimde , neredeyse oğlak bayanını tarif ettiğimi itiraf etmeliyim. güvenilirlik , ağırbaşlılık , azim ve sabır..

hades'in venüsü aslan ; özgüven sahibi , duygularını çekinmeden ifade eden , sıcakkanlı ve neşeli bayanlar..
uranus'ün , memati'nin ve plütonic'in venüsü akrep ; tutkulu , gizemli ve zeki bayanlar..

Alıntı:kadında da mars burcu.. Erkeğin ona aşık olma potansiyeli cok fazladır.

bayanlarımızın marslarına bakalım hemen bu bilgiye göre ;

Kurbyn'in marsı koç ; koç ve mars tipi erkekler. cesur , maceracı , tutkulu ve eğlenceli baylar..
Romantica'nın marsı aslan ; aslan gibi özgüven sahibi , duygularını çekinmeden ifade eden , sıcakkanlı ve neşeli baylar..
Beyhan'ın marsı balık ; balık ve neptün tarzında. duygusal ve romantik..
nerlir'in marsı ikizler ; konuşkan , mizah yeteneği olan , pratik zekalı ve hareketli baylar..
Mavi'nin marsı boğa ; kararlı , tutumlu , sakin ve güvenilir..

uranus'ün güzel ve detaylı bir şekilde yazdığı yazılarında , böyle önemli bilgilerden yola çıkarak , bende arkadaşlarıma özel küçük ilaveler yapmak istiyorum sakıncası yoksa.
burada evli olan arkadaşları karıştırmadım , eşlerinden şüphelenmemeleri için )

unuttuğum arkadaşlar varsa sonra ilave ederim ok

[uranus]

Eveeet... yıldırımın da katkısıyla Ahmet le Ayse yi evlendirelim bari, o kadar guzel iletişim kurmuşlar, ilişkiye döndürmüşler, üstelik her ikisi de en ön planda sevgi kavramını tutuyor...
ve gün gelir şahitler önunde "evet" derler ve imzayı basarlar, herkes yaga kalkar ve alkışlarlar, onaylanmışlardır da...daha ne isterler ki.... )) birbirlerine iyi ve kötü gunlerde ölünceye kadar destek olacaklarına da söz vermişlerdir....

cicim ayları güzel gecer, kimine göre 2-3 ay, kimine göre 1-2 yıl sürer... bu sure içinde nazik, birbirlerini kırmayacak sekilde davranırlarken aslında hala daha nişanlılık dönemindeki gibi kendilerinin begenmedikleri huylarını saklarlar ama belli bir süre sonra alışkanlıklar başladığında buzdağının altı da ortaya cıkmaya başlar.... aynı evin içinde saklayamazsın ki zaten kendini...ister istemez yansıtmaya baslarsın. işte o zaman tantanalar da başlar... astrolojik durumlarına göre biri diğerini hep altına almak, dediğini yaptırtmak, bazı şeyleri kabul ettirmek gibi birbirlerine, hayatlarına belki de farkında olmadan mudahale etmeye baslarlar... birbirlerinin malı gibi görmeye başlarlar... hele biri boğaysa, öbürünü sahiplenmeye calısır, biri aslansa öburunu yönetmeye kalkar, biri kovaysa özgurlüğünü asla vermek istemez, akrep se kendini saklar, ve bunun gibi bir sürü örnekler ile sanki evin içinde huzur değil de başka bir türlü kişilik savaşı başlar... bazen bu gözukmez, kişi içine atar, caktırmaz durumu etrafına, bazısı da feryat figan eder, hemen kocasını ya da karısını kadın günlerinde ya da rakı masasında meze yapar... İçine atanlar daha cok annesiyle paylaşmaya kalkar, çünkü aslında ondan hesap sorar, "anne sen bana bir suru sey ögrettin, dogru diye, ben de onun dogrultusunda hareket edince anlaşamıyorum işte " diye... zaten bir anneye koca ya da karısı şikayet edilimeye baslanırsa , o ilişkinin vay haline....ama kişi nin haritasında anne etkisi cok fazlaysa, ay ı mc de ya da ıc de duruyorsa, ya da haritaya hakim gezegense, ya da saturn 12. evdeyse, kişi anne baba baskısı altında buyumüşse, ya da 4. evinde pluton varsa ve zorlu bir anne baba iilişkisi varsa... kişi ne yapacak ki... tabi ki ne ögrendiyse onu uygulayacaktır, burada kişiye kızamazsınız... herkes kendisini yansıtır, ne ögrendiyse onu yaşamaya çalışır... anlayışı neyse onu algılar... bazen anlayışı karşısındakini algılamaya yetmez... işte o zaman da kavga cıkar..."vay sen şimdi ne demek istedin... seni bir türlü anlayamıyorum... bana ne söylediginin farkında mısın sen... yaaa olmaz ki bu kadar da söylenmez kiiii..... ayıp ayıp, agzından cıkanı kulagın duysun....
ya cevaplar :
valla ben bişi yapmadım, ... sen beni zaten hep yanlış anlarsın... yahu bir kere de benim dedigim olsa nolur ki....hay allah canın kavga cıkarmak istiyor galiba....

eee, Ayse hanım, Ahmet bey noluyor? hani birbirinizi seviyordunuz....???? )

hayat böyle acabalarla devam ederken Aysenin doğum günü yaklaşır... Ahmet bey de bir endişe...
acaba ne alsam... almasam ne olur ki... olmaz olmaz...bişiler almak lazım yoksa ayıp olur...kadın aslansa imitasyondan nefret eder, kesinlikle kaliteli bir şey almak lazım... kadın akrep se yandı Ahmet.
ikizlerse yeni bir cep telefonundan daha iyi hediye olmaz herhalde ya da bir bilgisayar... bir giyim esyası alacaksa ne renk almalı... koçlar kırmızı, ikizler turuncu, akrep siyah renkleri sever... balıksa mor, lila renkleri... mor ve ötesinin bir cd sini almamalı ama...) terazi pastel renkleri sever...yay burcuysa sportif bir giysi uyar ona, kovaysa radikal bir takı... oğlaksa zirveye cıkması için bir merdiven pek uymaz ama bir deri cüzdan epey sevindirebilir mesela.... gibi astrolojinin bu tarz yüzeysel günü kurtaran yardımları olur...
sonra Ahmet bey düşünmeye başlar... "keh keh... ben ona istedigini aldım, bakalım o bana ne alacak??? " bakar mısınız beklentiye.... ))
Kişinin sezgileri cok güçlüyse zaten karşısındakinin ne beklediğini aşağı yukarı tahmin eder... hangi kişilerin sezgileri daha güçlüdür ü bizler biliriz tabii ki... astrolojinin faydası deriz ama şunu da anlamak lazımdır.... !!! sezgileri cok güçlü olan kişi zaten haritasında bellidir ve karşısındakini güzel anlar, kolay anlar, ne düşündüğünü tahmin edebilir... ve bu doğrultuda karşısındakinden de aynı davranışı beklerse , en büyük hatayı yapmış olur... sezgileri çok güçlü Ayşe, bir altın gününde söz dönüp dolaşıp da kocaların dedikodusuna geldiğinde şöyle bir serzenişte bulunur, hatta ağlar bile... "ühüüü ühüüü ben onu gayet iyi anlıyorum , ama o beni bir türlü anlamıyor anlamııııyooorrrr.... üühhüüü... Bu arada hemen araya girmek isteyen komşu kadın : "belki de anlamak istemiyordur, başka brisi olabilir, sen onun için önemli değilsindir belkide...diye, içindeki korkularını yansıtır bu sefer...haydaaa... buyrun ayıklayın şimdi pirincin taşını... Ayse hanımın sezgilerinin gücü işte...lanet olsun yaaa...)))
astroloji bilse yırtacak , ama nafile....zaten herkes bilemez ki... bu mümkün değil... ama astroloji sayesinde her durumu güzel bir sekilde yorumlamak mümkündür...Zaten astrolojinin, astrolojiden anlayana faydası vardır, anlamayana hic bir faydası yoktur. Ama yazık değil mi o kadar sevgi dolu ilişki ne hale geliyor...bilmiyorum ben mi cok abartıyorum... neyse devam edelim...

gelelim kayınvalde meselesine....)) güleyim miiii, aglayım mıııı....
bu konu cok derin arkadaslar.... burda mola verip bi sigara yakıp iyice düşünmek lazım.... yarın saat 06.00 da kalkacagımı düşünerek müsadenizle kendime izin veriyorum.... kayınvalde meselesinden sonra ailede cocuklar meselesine gelecegim.... ve ilişkinin nasıl sürdürülecegi ile ilgili örneklerle ve astroloji baglantılarıyla devam edecegim....
hayat güzeeellll....)

[astrosohbet]

neptün bayanı ; kurduğu hayallerindeki prensin cesur mars erkeği olduğunu düşünür. mars erkeği içinse , neptün kızı sevmeye değer güzel , mâsum bi yaratıktır.
birbirlerini çekici bulmaları doğaldır. aile kurduklarında , bu ikilinin evleri dağınık olacaktır büyük ihtimalle. mars erkeğinin eşyaları dağınıktır , neptün bayanının düşünceleri dağınıktır
eğer kayın valideler başak etkisinde olursa , neyse bu kadar içimizi karartmayalım , uranusün dediği gibi , hayat güzeeel

[vivienleigh]

kayınvalde başak etkisindeyse ayda bir oğluna ziyarete gelir, ne eksikse tamamlamaya çalışır oğlu haksız da olsa onu savunmaya kalkar objektif bakamaz ,uyanık bir gelin eşini asla kayınvaldesine şikayet etmemelidir haklıyken haksız duruma düşer çünkü :)olay varsa halletmek için kendi yönemlerini kullanır birçok alternatifi deneyerek tepkileri ölçer ..başak anne torunun nasıl yetiştirildiğine müdahale eder bizim zamanımızda diye başlar kiiii ,arada kulağa pamuk tıkamak işe yarayabilir )anneler ortamı kolaçan edip rahatlar ,durum hoşuna gitmişse azıcık daha kalır vee sonra gitme vakti ..bir kadının 7. evde mars varsa evinde savaşı sever.... kimin dediği olacak ,bayramlarda el mi öpülsün kısa tatile mi çıkılsın önce kimin annesinde kalınacak bütün anneler her bayram tatilini kendilerinde geçirilmesini hedefler ..oysa kadın da tatil yapmak istemektedir bulaşık ve yemek tatilde de yapılacaksa ben ne anlarım o tatilden der)yardım etmeden de olamayacağı için aslında torun da varsa bir anne tatili işe yarar; anne toruna bakar azıcık, çiftler de tatil yapar )

ahmetin jüpiteri yaysa ayşenin de yükseleni yaysa ahmetin jüpiteri ayşenin yükseleninin üzerine gelir bu iyi bir konum olabilir..ama başak kayınvaldenin merkürü de başaksa ve gelinin de güneşi başaksa evde zilleri takıp oynayabilirsiniz neyse çok karıştı üçlü sinastri oldu )

[uranus]

))) süpersin viviiii...cok guldum ben buna....))

kayınvalde gelin meselesi evlenme var oldugundan beri vardır ve bu bir doğa kanunudur...
kimse büyüttüğü oğlunu elinden alamaz, olur mu hic canım....))

Doğan Cüceloğlu bir seminerinde sahneye bir kadın, bir de erkek davet etmişti... ve her ikisine de kocaman yastıklar verdi ve söyle dedi. Kızım bu yastık senin annen, al bunu, sarıl ona...Adama döndü ve ona da aynı seyleri söyledi, "al ahmet bu da senin annen, sarıl buna...
kadın, ellerinin arasında koca bir yastık, adam da aynı konumda ve birbirlerine yaklaştılar...

Doğan Bey, sonra dediki : " lutfen iyice birbirinize yaklaşın ve yastıkları bırakmadan birbirinizi öpmeye calışın !"

Bu tabii ki yastıklardan dolayı mümkün olmadı...!!!

Sonra bir hikaye anlattı, aynen aktarıyorum...
"ben amerikadayken hem universitede asistanlık yapıyordum hem de calısıyordum, 3-4 arkadas bir muayenehane acmıstık, psikolojik sorunu olanlara bakıyorduk... sonra bir kızla erkek geldi, megersem benim ögrencilerimmiş, türk, ankaralı...yakında evleneceklermiş, harika anlasıyorlarmıs, cok sevincli, neseli tiplerdi... aradan 6-7 ay gecmisti, biri bir gece aglayarak beni aradı, kendisini tanıttı, 6 ay önce muayenehanede gördugum kızmış... evlenmişler ama ayrılacaklarmış, kız nasıl hüngür hüngür... yardım istiyor benden.... benim de aile ilişkileriyle ilgili fazla tecrubem yoktu o zamanlar ve bir amerikalı aile terapisti arkadasımı tavsiye ettim.. ertesi gunu onu aradım ve durumu anlattım arkadasıma, o da kabul etti, neyse, bir hafta kadar sonra bu psikolog arkadasım beni aradı....aynen söyle söyledi . "dogan, ben bu turkleri anlayamıyorum, bunlar anneleriyle problemleri var... ama bunlar burada yasıyorlar, anneleri ankarada, bu nasıl oluyor da taaa ankaradan bunları bu derece etkileyebiliyor....??? kadıncagız sasırmıstı ve benden cevap bekliyordu....benim verdigim cevap ise şuydu . sevgili .... biz Turklerde bu gayet normaldir... annesi degil Ankarada , ay da otursa, bunları etkiler...."

Sonra bize döndu ve sunu söyledi Doğan Bey .

Evlendiğinizde size ait sınırlar olusmalıdır. Bir evin bahcesinin sınırları gibi ve ilişkideki bu sınıra kimseyi sokmayınız... tabii ki annenizle, babanızla, karsılıklı ihtiyac icinde olacaksınız, ancak kırlent misali, alırsınız o yastıgı, salonda bir koltukta, divanda durabilir, basınız sıkıstıgında ona sarılırsınız, ama sadece o kadar.... kollarınızın arasında tutup da birbirinize ulasamayacak kadar sıkı sıkı sarılmayınız... kendi birlikteliğinize saygı ve öncelik gösteriniz....

Valla arkadaslar, bu seminer nerden baksanız 12-13 yıl önce olmustu İzmitte Kordsa tesislerinde ...ve hala kulaklarımdadır asla unutamam, cok etkilenmiştim.....ondan sonra da Doğan Beyin bir suru kitaplarını okudum...

Astrolojik degerlendirmeye gelince... gerek Aysenin gerek se Ahmetin haritasında bu olay cok gözukur... yani kimin annesi daha dominanttır, kimin annesi kime daha uyum saglar.... hele onların dogum saatlerini biliyorsanız, zaten sorun kalmaz.... özellikle her 21 senede bir yasadığımız Uranus döngüsü yaşlı insanlar için cok önemlidir. Özellikle 42 ve 63 yas döngulerinde kişi, istedigi gibi değişimlerini gercekleştiremezse o zaman kaprisli, cocuklarına ve torunlarına baskı uygulayan ve cekilmez bir ihtiyar oluverir... işin en kötüsü de bunun farkında olmamasıdır... annenizdir, atamazsın, satamazsın, senin var olmana sebeb olandır.... seni karsılıksız sever....
Burada hem Aysenin hem de Ahmetin yapacagı tek ve önemli olan bir sey vardır....
eşinin anası hakkında soylediklerini, şikayetlerini anasına söylememesi, anasının eşi hakkında yaptığı dedikoduları, şikayetleri eşine söylememesi... yani kısaca laf taşımamak gerekiyor... Kişi burada adeta amortisör görevi görmeli ve durumu ayarlamalıdır.... bu cok önemli ve egitim isteyen bir olaydır aslında.... ben sahsen sırası geldiginde annemi eşime ; eşimi anneme cok savunmuşumdur...bazen de söyle demişimdir... aranızdaki sorunlar beni ilgilendirmiyor, kusura bakmayın, siz naparsanız yapın.... eşimin arası mı bozuldu, anneler gununde gitmedi mi elini opmeye...hic umurum degildi, ben giderdim anamın elini öpmeye.... ya da onlar gorusmese bile ben bi telefon edip eşime, ben bu aksam anamda yemekteyim de demişimdir kac kere.... ve en önemlisi nispet yapar gibi ben de onun annesine asla, hicbir zaman saygısızlık etmemişimdir... şayet nispet yapılırsa o zaman gercekten sonuc da daha kötü olacaktır... Burada önemli olan Ahmet ile Aysenin birlikteliği, evliliğidir... gerisi fasa fiso.... yok kayınvalde gucenmiş miş, yok onu, şunu, yemegi beğenmemişmiş, tenkit etmişmiş.... bunlarla guzel gününüzü zehir etmeyin derim ben... hayat o kadar guzel ki... "he he " dersiniz , "olur yaparım" dersiniz, olur biter... ben 47 yasımdayım ve hala anamın babamın gözünde sanki 12 yasındayım...

Astroloji burada da insanları oldugu gibi kabul etmeyi ögretir ve birebir ilişkide oldugunuz kişileri daha iyi anlamanızı saglar... mesela Jupiteri 4. evde olan Ahmet ya da Ayse, buyuk ihtimalle cok iyimser , ona iyilikleri ögreten yaslı kimselerle, anneanne, dedeyle filan büyümüştür... bunun yansımasını o kişide de görebilirsiniz... ama kişinin annesi ya da babası , ay ı ya da gunesi cok zor konumlardaysa, ve baskıcı bir anne baba ile buyumusse, bu baskı evlenince de devam eder, ve siz bunu bilirseniz ona göre önlem alabilirsiniz...
Örnegin Saturnyen kişiler, yani saturn ü akslarda olanlar, zorlu açıları da varsa, genelde baskıcı olurlar, değişimlere ayak uyduramazlar, onlar , "kontrol ediyorum" adı altında baskı uygulayanlardır ve bence kendi koydukları kuralların kölesi olmuş şekilde yaşarlar....Özellikle alışkanlıklarından asla vazgecmek istemezler ve aynı alışkanlıkları, örnegin titizlikleri, cocuk yetiştirme alışkanlığı, cocuk besleme alıskanlığı.... Ayseye, Ahmet e de ögretmeye kalkarlar...cünkü onlar da annesinden o sekilde ögrenmişlerdir.... buna biz karma da deriz....ama bu karmayı kırmak ve cocuklarımıza yansıtmamak bizlerin elindedir...ve hayat boyu karşılaştığımız döngüler, zorlu transitler aslında bu amaca hizmet ederler... değişim yapabilmek...
İçinizden yukselen ihtiyaclarınızı ne kadar iyi bilirseniz, o kadar güzel değişim yaşarsınız ve yaşlandığınızda damatla veya gelininizle guzel gecinen , kapris yapmayan saygı ve sevgi duyulan, aranılan bir kişi olursunuz.... Bu konuda transitlerin önemi cok önemlidir arkadaslar ve gerek kayın valdenizi gerek kayınpederinizi gerek se cocuklarınızı anlamak için güzel fırsatlar verir size.....
Transitler ve progreslerle olan kombinasyonları bildiginizde cocugunuz ya da aile buyukleriniz hakkında nerdeyse birebir tutan senaryolar yazabilirsiniz... cok belirleyici olayları önceden tahmin edip, önleminizi alırsınız... zaten önemli olan, olusan enerjiyi olumlu kullanmaktır....

Cocuk olursa neler oluyor ??? ))
devam edecek.....

[Mavi]

eveeet bilimsel verilerden hayatın gerçeklerine gelmişiz ki kaçınılmaz, toplum problemleri bir bir masaya yatırılıyor yalnız vivicim iki kuşak öncemizin nufusa kayıtlı olduğu tarih bile kesin değil, ne zaman doğduğunu annelerinden dinledikleri hikayelerle anlatıyolar 'patlıcanlar kulak verdiğinde' doğmuş teyzem harita çıkarıp bi bakim nasıl kayınvalide olur desek anca tarlanın haritası çıkıyo elimize
şaka bi yana şu doğan cüceloğlunun örneği çok somut malesef , araya yastıkları koyanlar gün gelir sadece o yastığa baş koyarlar ; ya da benim yastığım olsun kucağımda olmazsa olmaz diyip senin yastığına dil uzatanlar senden olurlar
asla olmaz ailesiz , ben karşıyım aileyi atlamaya ama kapı önünde kalmalı kapıyı kapattımı ikili dışarda kalmalı herkes yoksa içerde kalan 3. kişi tartışılır belli zaman sonra , herşeyin yeri ve kararı dozunda olmalı sanırım kişilik ,sağlıklı ilişki kavramları bu meseleyi en ii şekilde çözümlüyor.

[uranus]

Veee bebiş dünyaya geliyor...))

Zodyakta 5. ev, aslan burcunu , kendini göstermeyi, aşkı, kişinin kendi mutluluk anlayışını ve dolayısıyla cocukları sembolize ediyor... Cocuklar ise yaratıcılığı gösteriyor...Kadında üreme ve anne olma duygusu, erkekte soyunu devam ettirebilme içgüdüsü ve baba olma duygusu belli bir zaman gectikten sonra o kadar ağır basar ki, hamilelik kaçınılmaz olur...

Bazen Ayse de Ahmet de aynı zamanlarda aynı içgüdüsel ihtiyaclara sahip olmayabilirler ve o zaman tek taraflı istek ile sürtüşmeler de başlar aralarında... Burada cevrenin kaynana ya da başka yakınların baskısı da söz konusu olabiliyor ve en berbatı da bu oluyor... Baba olmayı istemek için hazır olmayı bir kenara bırakın, esas bir anne adayının daha hamile kalmadan son derece herseye hazırlıklı olması gerekiyor bence...Neden cocuk istedigini anlaması lazım.... Bazen sırf egosunun tatmini yüzünden, doğurmuş olmak için ya da dolduruşa geldiginden hamile kalıp çocuk doğuranlar var...Burada cocuktan ziyade kendisini düşünüyorlar bence ve ben buna şiddetle karşıyım... hemen nedenini açıklamak isterim ki forumdaki bazı anneler bana gıcık kapmasın...))

Bence bir cocuk yapma kararı kesinlikle ortak alınmalıdır. Kişi kendisini buna hazır hissetmelidir. 9 ay karnında tasımanın , vücudunun seklinin, metabolizmasının, hormonlarının değişecegini kabul etmelidir. Kocasıyla yaşayacaklarının kısıtlanacağını, eskisinden cok daha farklı bir hayata sahip olacaklarını, gerekli sorumluluk hissine daha fazla sahip olmaları gerektiğini, ortak bakacaklarını, sırasında babanın da bebişin altını temizleyecegini, babanın işten gelip de akşam yemeginden sonra salona gecip tv nin karsısında ayaklarını uzatıp da "hanım bana bir kahve yapsan " demeye yüzü olmayacağını, aynı hakka , evde daha cok yorulan annenin de sahip oldugunu bilmesi gerektiğini, cocuk büyüdükce problemlerinin de büyüyecegini ve bunların altından kalkacaklarını, eğitim ve öğretim sorunları ile karsılaşacaklarını ve bütün bunlara gögüs germek zorunda kalacaklarını anlamaları gerekiyor....
Bir bebek ne bir ev almaya ne bir araba almaya benzer... bebek, Ahmet ile Aysenin ORTAK SEVGİLERİNİN GÖSTERGESİ OLAN KÜÇÜK BİR İNSANDIR. yani tamamen sevginin ürünüdür...

Çocuksuz ve kötü giden bir evlilikte mutlulugu cocukta aramak kadar abes bir sey olamaz... Çareyi çocukta aramak sadece yaraya pansuman yapmak gibidir...Belki Ahmet le Ayse gecici bir süre odak noktalarını bebişe cevirerek kendi problemlerini ikinci plana atabilirler ama bebeğe alıştıktan sonra ne olacak ???

Bir kişinin haritasında bazı transitlerin zorlayıcı etkileri sırasında kişiler içgüdüsel olarak cocuk yapmayı isteyebilirler... özellikle kadınlarda yükselen evine gelen bir pluton transiti, kişinin görüntüsünü değiştireceğinin habercisidir. Kişinin davranışlarında, kendisini ifade etme tarzında, başkaları tarafından algılanış şeklinde köklü değişikliklerin habercisi olur Tr. Pluton .Ve kişi hamile kaldığında bu kuvvetli enerjiyi böyle bir değişim yaptığı için cok kolay atlatır.Pluton , bedende hucreleri sembolize eder ve hamile bir bayanda hucrelerde de değişiklik olur, hormonları değişir...Ayrıca anne olacaktır, herseyi değişir kadının... artık o eski Ayse gibi değil, "anne Ayşe" olarak algılanmaya başlar cevresinde. Dolayısıyla kişi farkında olmadan bu transiti cok kolay ve güzel atlatır...
Tabii ki, evlenmek isteyen erkekler, arkadaşlarının haritalarına bakıp da tr. plutonun 12. evden aksa yaklaşan bir bayan secmeleri gerekiyor...hahahaaa))))))))))....

Ya da başka kuvvetli bir transit de aynı görevi görebilir... Mesela Uranus 1. ev transiti yasayan bir kadın sürpriz bir sekilde hamile kalabilir. Hatta evli bile değildir ve bu olay bir skandala dönüşür, çocugunu aldırmak zorunda kalır filan...Ya da kişi Uranusyen bir kişiliğe sahipse, o çocuğu doğurarak sisteme iyice aykırı davranır ve mutlu olur... Uranus transitini böyle gercekleştirir...
böyle bir arkadaşınız olmasını tavsiye etmem mesela, sizi damızlık olarak kullanabilir...)))

Saturn 5. evdeyse kişide "ya çocugum olmazsa " duygusu uyanabilir ve bu korkuyla yaşayıp, evleninr evlenmez hemen hamile kalmak ister....)) Hatta evlenmek istemesinin en alt sebebi de bu olabilir...

Merkür çocukları da senbolize eder ve 5. evde merkur varsa kişinin büyük ihtimal cocukları olur..ama merkur 5. evde değilse çocugu olmaz bu kişinin, diyemeyiz... neticede cocuk olayı sadece o kişinin haritasına baglı değildir, iki kişinin üretimi olan çocuk tabi ki iki kişinin haritasına bağlıdır....

Bazen astrolojiden anlayan bir anne ya da baba çocuğunun hangi burctan olmasını istedikleri için plan program yaparlar... Ve bu olay bence onların astrolojiden anlamadıklarını işaret eder...Çok saçmadır bu... Ben çocuğumu koç burcu isterim... aman balık olmasın, aslan olsun...ilerde yönetici olsun.... zengin olsun... (çünkü yaşlılıklarında çocuk onlara bakacak ya...) Maalesef özellikle doğum saatini ayarlamak için ,sezeryanla doğum isteyenler bile var... Bunlar astrolojinin zararlarıdır arkadaşlar... Ben bilinçsizce bilmek diye buna diyorum... Ya da bilmek ile anlamak arasındaki farka en güzel örnek budur diyorum.... Bence doğacak çocugun burç seçiminden ziyade ; güneş ya da ay tutulmalarından 15 gün önce ya da sonraya denk getirmeye dikkat edilmesi daha doğru olur...

devam edecegim...

[garantici]

VALLAHİ bravo özellikle insanların birbirlerinin değişmesini beklememesini yazmışsın ya ona duble bravo çünkü İNSAN 7 SİNDE NEYSE 70 İN DEDE ODUR diye bi söz var tecrübeyle sabittir

[garantici]

tesbitlerin gerçekten çok güzel ama birini olduğu gibi kabulllenmekte çok zor be orasıda bi gerçek neden se insanoğlu kadın yada erkek karşısındakini değiştirme ihtiyacı duyuyo