Ağabeyim Hatayın Reyhanlı ilçesinde yıllarca ögretmenlik yapmıştı ve o anlatmıştı. Nüfus sayımında görevliymiş, köy evlerine gittiğinde kaç çocuk var diye sorduklarında kızları saymazlarmış aile reisleri, bakar mısınız olaya.....
Büyük şehirlerde olay daha farklı tabii....Hepimiz neticede öyle ya da böyle bu vatanın çocuklarıyız ve şikayet etmenin bir anlamı yok, uyum sağlayacağız.
Bu bilinçle büyüyoruz ve karşımıza birisi çıkıyor, ilgilenmeye başlıyoruz, iletişim , derken ilişkiye giriyoruz... Erkek yaşı küçükse, en ön planda cinselliği tutuyor, evlenirsem cinsel bakımdan özgür olurum, diye düşünebiliyor. Çünkü cinselliği henüz tadamamış, kimle yaşayacak ki, çünkü kızlar da aynı durumda, izin yok...
Yaşlar büyükse 25-30 yaş arasındaysa, kızın ailesi evde kalmaktan bahsederken, bir cok damat adayı gösterirler kıza... babanın baskısı son haddine yaklaşmıştır... zengin bir babanın erkek çocuğuna evermek isterler, para kazanacak ya, kızı düşünen olmaz... söz, nişan derken evleniverirler....
Erkeğin ailesinde ise şöyle bir durum söz konusudur... askerden gelmiştir, işi de vardır, artık anne çocuguna gelin aramaya çıkar... bir sürü kız gösterilir.... ama erkek beğenmez... sonra birisiyle tanışır ve onu annesiyle tanıştırmaya getirir... anne beğenirse ne ala, begenmezse gelin yandı....
Anne gelin bakmaya hamama gidermiş, bunu biliyor muydunuz...? gelinin bedenine bakarmış hamamda, bir yeri eksikmi, herseyi yerli yerinde mi diye...
) ne analar var
)
Aramızda bu sartlarda belki değil ama bilinçaltında bu bilgilerle büyüyenler vardır. Ve bir şekilde ilişki başladığında kişiler hemen karşılıklı beklentilere girmeye başlarlar... Çünkü herşey cok değişik gelmeye başlar... Kadın için ilişkide evlenme isteği ağır basar... Erkek için de ağır basarsa sorun yok gibi gözükür... Ama erkeğin amacı başkaysa, ciddi bir ilişki düşünmüyorsa , kızdan faydalanmayı (= bu da bilinçaltından çıkan bir kelimedir maalesef) düşünüyorsa, kız da bunun farkındaysa ayrılırlar hemen...
Biz şimdi ilk şıkkı ele alalım , her ikisi de evliliği düşünüyor olsunlar...
Bir kere şunu bilmeliyiz ki, tam bir mutluluk, mutlu bir yaşam yoktur. Sadece ve sadece mutlu anlar vardır... "ben mutluyum" dediğinizde bulundugunuz anı, ya da günü tarif ederisiniz, ya da ben mutsuzum dediğinizde de aynı şey vardır. Ama kişiler evlilik öncesinde "ben bu kişiyle mutlu olacağım" derler hep. Bunu neye dayanarak söylerler, tabi ki beklentileri doğrultusunda anlatırlar.
Aslında şöyle sormak gerekiyor :
Ahmet sen neden evlenmek istersin, senin için en ön planda ne gelir bir evlilikte? Ayseye de aynı soruyu sormanız lazım.
Ahmet der ki , örnegin...
-benim için evlilikte en önemli şey sevgidir, ben seviyorum onu, o yuzden evlenecegim...
Ayse için de aynı sey gecerli olsun...
-ben de onu cok seviyorum o yuzden evlenecegim...
Burada baska bir sürü secenek olabilir... kadın cocuk doğurmak için evlenebilir, erkek, ev işlerinden bıkmıştır, derli toplu bir hayatı olsun ister o yuzden evlenebilir, kadın, anne baba dırdırından uzaklaşmak için evlenmek isteyebilir, erkek bir evlilikte en önemli şey sex dir diyebilir, kadın da onu diyebilir, ya da ben evlenirsem kendimi daha guvende hissederim , güven duygusu en önemli seydir bence bir evlilikte , diyebilir.... kadın cok fakirdir, para icin, daha rahat bir yasam için evlenmek isteyebilir ...örnekleri saymakla bitiremezsiniz.... erkek bir yerde patrondur, iş görüşmelerine cok gider ve der ki, "karım olacak kişi beni iyi presente etmelidir, cok iyi ingilizcesi olmalıdır, işi gücü olmalıdır...da diyebilir... eşinden ayrılmıştır, cocukları ile ilgilenilsin ister ve o yuzden de evlenebilir....
Şimdi diyelim ki, her ikisine de aynı soruyu sordunuz ve aynı cevabı aldınız..."işte olay bu, ohh be, yırttık" mı diyeceksiniz??? hahahaa... olay bitmemiştir ki...gelelim buzdağının biraz altına...
her ikisi de sevgiyi ön planda tutuyor olsunlar...
acaba Ahmet ce "sevgi" ne demektir, Ayşe ce "sevgi" ne anlama gelir??? !!!
her çift aynı şeyleri ön planda tutsalar bile, değişik aile kültürlerinden geldikleri için tabii ki anlam farklılıkları yaşayacaklardır. Ehhh hadi gelin de anlaşın bakalım....
)))
gercekten anlaşmak cok zordur arkadaşlar... herkes ne istedigini, ne için evlendiğini bilmek zorundadır.
Ve işte astroloji burada kişilere inanılmaz bir şekilde yardım eder, yol gösterir. Aslında kişinin anlaşamadığı bir burc yoktur, herkes her burca uyum gösterebilir, hele astrolojiden anlayan kişilerin karşıt cinsten birisinin herhangi bir burctan olmasının bence pek önemi yoktur... Çünkü neticede astroloji bize ilk önce kendimizi sonra diger kişileri kabul etmemiz gerektigini ögretiyor. O kişiyi kabul etmezseniz zaten ayrılırsınız ve ilişki sona erer ve bu da kötü bir şey değildir...
İhtiyaçlarımızı nasıl biliriz?
Her burcun cok yalın şekilde ihtiyacı bellidir. Boga kadınının en önemli ihtiyacı kendisini güvende hissetmesidir, yengec kadını kendisini korunmuş hissetmelidir, aslan kadını kendisini göstermelidir, hele guneşi 4. evdeyse evinde yöneten olur, evinin patronu olur, bunu bilen erkek, buna katlanmak durumundadır... balık kadını herseyden cabuk etkilenir, romantik bir tarzı vardır, erkek ona göre davranırsa işler kolaylaşır... erkegin marsı 1. evdedir, sakarlık diz boyu, kadın bunun sebebini bilirse kocasına pek kızmaz, aldırmaz, bardak kırılınca,
erkek yay burcudur, doğa sporlarını sever, karısının ayak uydurmasını bekler durur... basak kadını titizdir, perdeleri halıları düzeltir durur evde, hijyenine dikkat eder erkeğin bundan sıkılmaması lazım... böyle bir sürü örnekler verebiliriz....
neticede sunu biliriz ki, herkes kendisini, haritasını gercekleştirmek için, gezegenlerini parlatmak, göstermek için yaşıyor.
Bir ilişkide mühim olan bunları bilmektir.... işinize gelirse sürdürürsünüz, işinize gelmiyorsa sürdürmezsiniz, bu kadar basittir aslında. Teraziye koyuverirsiniz ve tartarsınız....
Naçizane 2 tavsiyem var..
"kabul ediyorum adı altında lutfen tahammül göstermeyiniz..."
Lütfen kişilerin değişmesini beklemeyiniz... "evlenirsek değişir", ya da "bi çocuğumuz olsun, kesin değişir..." yok böyle bir şey...
devam edecek.....